Tarih: 01.01.2018 00:00

 Men-i Müskirat`in yolu Al Capone`den geçmis

Facebook Twitter Linked-in

Müskirat Kur’an’da “sarap” olarak geçen ve yasaklanan ancak daha sonra anlam genislemesine ugrayarak “yenilmesi ve içilmesi sarhosluk veren her türlü seyleri” genel olarak tanimlayan Arapça bir kavram. “Men-i müskirat” ise her türlü alkollü içkinin üretim, satis ve tüketiminin yasaklanip cezalandirilmasi ve engellenmesi anlamina geliyor.

Dinen yasaklanan ve menedilmesi emredilen bu seylerin fiilen yasalarla da men edilmesi Türkiye’de ilk olarak 14 Eylül 1920’de tam da Kurtulus Savasi’nin en kritik günlerinde olmus. O siralarda bu yasanin kaynagi 16 Ocak 1919’da ABD’de ayni konuda yapilan bir anayasa degisikli. Ingilizce’deki “prohibition” sözcügü daha genel anlamda her türlü yasaklama anlaminda olmakla birlikte kendi basina kullanildiginda 1919-1933 arasinda süren bu “alkol yasagi” dönemini akla getiriyor.

SATANA, IÇENE 80 DEGNEK

Anadolu’nun farkli bölgelerinde iç ayaklanmalarin birbirini izledigi en kritik günlerde, (1920’nin mayis ayinda baslayip aralikli olarak süren görüsmelerle 14 Eylül’de ve sadece bir oy farkla) yasalasan kanun teklifi, Birinci Meclis’in gündeminde önemli bir yer tutuyordu. “Men-i Müskirat Kanunu”, ülke genelinde içki yapimini, satisini ve tüketimini yasakliyor; aksi davrananlar için, “Dayak, hapis ve para cezasi” olmak üzere, çesitli yaptirimlar öngörüyordu.

Içki yasagi konusunda Meclis’e ilk yasa teklifini meclisteki muhalif grupta yer alan ve daha sonralari, Mustafa Kemal Pasa’nin muhafizi Topal Osman tarafindan öldürülecek olan Ali Sükrü Bey yapmis. Teklif söyle;

“Dinimizce tahrim edilmis (haram kilinmis) olan sarhos edici içkilerin halkimiz arasinda kullanilip gidisinden dolayi dogan fenaliklarin haddi hesabi yoktur. Halbuki, kendi dinleri men etmedigi halde, Amerika Birlesik Devletleri Hükümeti, hususî bir kanun ile, milletini bu beladan kurtarmistir. Biz de Amerika’dan ibret alip, onu örnek edinmeliyiz. Bunun için de, Osmanli memleketlerinde her türlü içkilerin yapilmasini, ithalini, satilmasini ve kullanilmasini kat’î surette men etmeliyiz. Bu memnuiyeti (yasagi) dinlemeyip müskirat (içki) yapanlar, satanlar veya içenler görülürse, bunlari derhal yakalayip haddi ser’î ile (seriata göre, verilen ceza, 80 degnek vurulmasi idi) veyahut agir para cezasi ile cezalandirmaliyiz.”

Ali Sükrü Bey’in teklifi Meclis’in özellikle muhafazakâr kesimi arasinda büyük taraftar topladi. Daha sonra Çorum Milletvekili Hasim Bey ve Bolu Milletvekili Nuri Bey de ayni konuda birer yasa teklifi verdi. Teklifler, birlestirilerek görüsülmek üzere, kurulan komisyonlara havale edildi. Ali Sükrü Bey ve Nuri Bey, içkinin toptan yasaklanmasini isterken, Çorum Milletvekili Hasim Bey teklifinde gayrimüslimlerin yasa kapsamina girmemesini, yoksa yasanin Devletler Hukuku’na aykiri olacagini belirtiyor, bunun yani sira, o yillarda alkollü içkiler tekelini elinde bulunduran Düyûnu Umumîye yetkilileriyle de bu konuda bir görüsme yapilmasini istiyordu. Teklifi inceleyen Adalet Komisyonu, olaganüstü sartlardan dogan Meclis’in görevinin, olaganüstü sartlarla sinirli oldugunu vurgulayarak, konunun daha sonra ele alinmasi gerektigini öne sürdü.

Saglik Komisyonu, yasanin kabul edilmesini isterken, bir de ek öneri getirdi: Suçu ikinci kez isleyenlerin, Belediye Temizlik Isleri’nde 2-10 gün süreyle çalistirilmasi da karara baglanmaliydi. Ayrica Saglik Komisyonu, bu suçu isleyenlerin devlet memuru olmalari halinde, memuriyetten atilmalarini da savunuyordu.

Maliye Komisyonu’nun raporunda ise, Düyûnu Umumî’ye gelirleri arasinda bulunan içki vergisinin dis borçlara karsilik, devletçe taahhüt edildigini, bu nedenle ithal ve imalinin yasaklanamayacagi vurgulaniyor, bu yüzden içkiye agir vergiler konularak mücadele etmek gerektigi ileri sürülüyordu…

YASAYI UYGULAYAMAYAN HÜKÜMET ISTIFA!

Yasa teklifi komisyonlardan geçtikten sonra, 17 Mayis günü Meclis gündemine alindi. Konusmacilar yasa teklifini savunurken, bazi genç milletvekillerinin kullandiklari deyimler, sert tartismalara yol açti. Bir milletvekili, yasadaki “meydan dayagi” önerisine itiraz ederken, “Serseri Kanunu’ndaki darp cezasi gibi…” sözler agzindan dökülünce, muhafazakâr milletvekilleri birden ayaklandilar.


ABD’DE YASAK GELDI, IÇKI SATISI PATLADI

ABD’de bu içki yasagi (prohibition) yasasinin çikmasinda basi çeken 1893’de kurulmus Anti-Saloon League diye  bir dernek. Bunlar Saloon denilen ve birlesik devletlerin her tarafina yayilmis olan erkeklerin içki içip kumar oynamak için gittikleri Saloon denilen yerlere karsilar. Eger “tüm kötülüklerin anasi olan” içki yasaklanirsa kumar ve fuhusun da yer aldigi “saloon” denilen yerlerin kapanmak zorunda kalacagini düsünüyorlar.

ABD’de 1820’lerde baslayan içki yasagini öngören devletçi baskilar sonunda bu konudaki anayasa degisikligi 1920 yilinda yürürlüge girdiginde (ilki Maine -1846’da olmak üzere) 33 eyalette içki yasagi zaten çoktan yürürlüge girmis durumdaydi. Ülke çapinda içki yasaginin her tarafta birden uygulamaya girmesiyle sehirlerde iki sey hizla güçleniyor. Birincisi “bootlegging” denilen ilkel yöntemlerle kaçak olarak içki üretimi ve satisi. Ikincisi de bunu çok basarili bir sekilde düzenleyen silahli organize suç örgütleri. Örnegin Al Capone ve çetesi aslinda bu konudaki faaliyetin yürütülmesi için kurulmus bir silahli örgütten baska birsey degildir. Adina suç örgütü deniyor ama o belediye baskanlarina, emniyet müdürlerine, yargiçlara devletin bir sürü adamina aylik olarak ücret ödemis, çok sayida silahli eleman çalistirmistir.

ABD’de içki yasaginin tüm ülke çapinda yürürlüge girmesinden sonra ortaya çikan durum (yasanin çikmasi için uzun süre canla basla çalisanlar dahil) hiç kimseyi memnun etmemis, geri alinmasi yönündeki girisimler daha ilk günden baslamis. Bazi eyaletlerde yasagin fiilen islemez hale gelmesi ve yürütmenin durdurulmasi sonrasinda nihayet 1933’de yasagi öngören 18. anayasal degisiklik 21. degisiklikle geri alinmis, daha sonra da (1966’ya kadar) tüm eyaletlerde içkiyle (alkollü içkilerin üretilmesi, ithali, ihraci, tasinmasi, saklanmasi ve satilmasiyla) ilgili tüm yasaklamalar kaldirilmistir.

Ortam gerginlesince de, baskan, görüsmeleri erteledi. Bu tarihten sonra, tam 6 toplanti ve 7 celse yapilmasina ragmen, görüsmeler tamamlanamadi. Böylece görüsmelerin hizlandirildigi 13 Eylül gününe gelindi.

13 Eylül 1920 günü, Vehbi Bey’in baskanliginda toplanan Meclis’te söz alan Maliye Vekili Ahmet Ferit (Tek) Bey, “Içkinin kendisini degil, vergisini savunacagim” diyerek basladigi konusmasinda, bu yasa kabul edildigi takdirde, devletin yilda 1 milyon lira gelir kaybina ugrayacagini, zaten bütçede 20 milyon lira açigi oldugunu belirtti.

Daha sonra yasanin uygulanma sorununa deginen Ferit Bey “Sinirlama gerçekle bagdasmiyor; yasak uygulanamayacak, sonuçta iktisadî ve malî zararlarla karsilasilacaktir.Hükümetin istemesine ragmen, ülkede idarî ve ahlakî inzibat iyi degildir,” diyerek, ülkede sadece 2.200 polis bulundugunu, 321 kilometrekareye bir polis düstügünü ve bunlarla içki yasagini uygulama imkani olmadigini söyledi. Ferit Bey’in karsi önerisi de, bu tekliften vazgeçmek; ama içki tüketimini azaltmak için de, vergileri artirmak yolundaydi. Söz alan Trabzon Milletvekili Ali Sükrü Bey ise, Amerika’nin yani sira, dinlerinin yasaklamamasina ragmen, Ruslarin da içki yasagi uygulandigini belirterek, bir hükümet memuru için, “Uygulama imkâni yoktur” demenin zül oldugunu söyleyerek, “Tatbik edemeyen çekilir” dedi. Bu sözler üzerine ortalik karisti. Ahmet Ferit Bey, “Bendeniz simdi çekilirim” derken, hazir bulunanlar arasindan, Ali Sükrü Bey’e destek verici sözler yükseldi.

Ali Sükrü Bey, bundan da aldigi cesaretle, “Ben kanun tatbik edemem diyen bir hükümet, bence hükümet mevkiinde durmaya layik degildir” deyince, Meclis siralarinda gürültü artti.

Antalya Milletvekili Hamdullah Suphi (Tanriöver) Bey’in, herkesi sükûta çagiran konusmalarindan sonra, oturuma devam edildi. Ali Sükrü Bey de, konusmasina devamla, “Yasak konulmazsa, hazine-i maliyeye bir milyon lira girecek. Gerçi istatistik yapmadim. Fakat bir arkadasimin söyledigi tabii dogrudur. Memlekette 120 milyon kilo mesrubat sarf olunuyormus. 120 milyon kilonun Rum ve Ermenilerin cebine verdigi para, bu 1 milyon ile kabil-i kiyas midir?” dedi. Yeterlilik önergesinin kabulünden sonra, 14 Eylül 1920 günü devam edilmek üzere, görüsmelere ara verildi.

VE AFYON YASAK KAPSAMINDAN ÇIKARILIR

14 Eylül günlü toplantida, söz alan Bursa Milletvekili Emin Bey, yasak kapsami içine bira ve sarabin da girip girmedigini sordu. Teklif sahibi Ali Sükrü Bey “Bizim teklif ettigimiz madde (…) her seye, hatta esrara da samildir. Bunun içine afyon da dahildir” dedi. Bunun üzerine, Burdur milletvekili Ismail Suphi Bey, “… her sey dahildir diye, hashas tarlalarini sökecek miyiz?.. Düzeltin rica ederim…” diye itirazini bildirdi.

Konu tartisildi; söz alan Emin Bey anlasmazliga tibbî açidan açiklik getirdi. Emin Bey, tipta afyonun kullanildigi birçok alan bulundugunu, yasaklanmasi halinde, eczanelerin kapatilmasi gerektigini söyledi. Sonuçta, afyonun yasak kapsamindan çikarilmasina karar verildi. Daha sonra teklifin 3. maddesinin görüsülmesine geçildi. Madde, içki içtigi görülenlerin, ya 80 sopa ile cezalandirilacagini veyahut 50 liradan 250 liraya kadar nakit para cezasina mahkûm edilecegini öngörüyordu.

KABUL EDENLE REDDEDEN SAYISI ESITTI AMA...

Içki yasagina uymayanlara verilmesi öngörülen bu cezalarin türü ve ölçüsü de, milletvekilleri arasinda tartismalara yol açti. Dayak cezasinin, suçlularin saglik durumlari açisindan uygulanmamasi ya da ölçüsünün azaltilmasi gerektigini savunanlar oldugu gibi, bu tür bir cezanin insanlarin izzet-i nefis ve haysiyetleriyle oynamak olacagini savunanlar da çikti.

Görüsmelerin tamamlanmasindan sonra oylamaya geçildi. Oylama, ortaya ilginç bir sonuç çikartti: Yasayi kabul edenlerin sayisi 71 idi; ama red oyu verenler de ayni sayidaydi. Ancak, celseyi yöneten baskanin oyu iki oy sayildigindan ve baskan Vehbi Efendi de bu yasaya olumlu baktigindan, ‘Men-i Müskirat Kanunu’ 14 Eylül 1920 gün ve 22 sayi ile yasalasti.

Içki içen için üreten ve tüketenden daha yüksek ceza öngören bu tuhaf kanun teklifi üzerindeki son görüsmeler yapilirken ve oylama sirasinda, Mustafa Kemal, mecliste yoktu. Ama yasanin çikmasindan hiç de memnun degildi. Nitekim yakin çevresinden Ali Fuat (Cebesoy) Pasa, Mustafa Kemal’in, ülkenin içinde bulundugu kritik ortamda içki yasagi gibi meselelerle ugrastigi için Ali Sükrü Bey’e kizdigini, hatta kendisine, “Memleketin zararina islerle ugrasiyorsunuz” diye bagirdigini aktarir anilarinda…

Meclis’in muhafazakâr kanadi, yasanin çikmasini sevinçle karsilar. Kütahya Milletvekili olarak ilk Meclis’te görev yapan Besim Atalay’in daha sonralari anilarinda belirttigine göre, bu kisiler, “Bu kanunu millet öylesine benimseyecektir ki, hasbi olarak (karsiliksiz, Allah için) halk buna riayet etmeyenleri kendisi takip edecektir” diyecekti…

Bu kanuna göre, Türkiye dahilinde ruhsatsiz içki imali ve meyhane açilmasi, alenen içki kullanimi ve sarhosluk yasaklanmis, alenen içki kullananlar, sarhos oldugu görülenler ve ruhsatsiz içki üretenlere çesitli cezalar getirilmisti. Meyhaneler disinda ise izin verilen lokantalarda sadece bira ve likör içilebilecekti.

Kanun bir kesim tarafindan yetersiz bulunurken bir kesim tarafindan da Yesilay’in idam edilmesi olarak görülüyordu. Özellikle içki düsmanligi ile bilinen ve kisa boyundan dolayi halk arasinda 35’lik Fahrettin olarak anilan (daha sonraki yillarda Saglik Bakanligi da yapan), Fahrettin Kerim Gökay’in çikardigi Hilal-i Ahzar (Yesilay) adli gazete tarafindan içkinin tekrar yasaklanmasi istenmekteydi. Çikardigi gazetenin üzerinde “Sihhi ve ictimai içki düsmani gazete” yazmaktaydi. Fahrettin Kerim Gökay’in düzenledigi tip kongrelerinde agirlikli olarak içkinin zararlari konu edilmekteydi. Bu kongreler Atatürk tarafindan da desteklenmekteydi. Birinci Meclis döneminde ABD’den sonra çikartilan men-i müskirat kanununun yasal yürürlügü uzun sürmemis, 9 Nisan 1924 yilinda (ABD’den önce) çikarilan 470 sayili kanunla kaldirilmisti.

 

Evrensel




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —