Bu hafta sayfamizi Misir’a ayirdik. Misir önemli; çünkü “Arap Bahari” sürecinde Misir ve Tahrir Meydani devrimin sembolüydü. Seçimleri Ihvan’la Selefiler kazanmasina karsin devrim sonuçlanmamis ve gelismelerin yönü merak edildigi için iki yildir gözler Misir’daydi. Ayrica ülke, 80 milyonluk nüfusu ile Arap ülkeleri üzerinde önemli bir etkiye sahip. Gazze krizinin gösterdigi gibi, Israil’le iliskilerde kilit rol oynuyor.
Misir Cumhurbaskani Mursi’nin, yeni parlamento seçilinceye kadar kararlarini itiraz edilemez kilan kararnamesi, onu yeni Mübarek olmak ve devrimi çalmakla suçlayan muhalifler arasinda öfkeye neden oldu. Mursi’yi “darbe” yapmakla suçlayarak istifasini talep eden yüz binlerce protestocu, Mübarek karsiti ayaklanmanin kalbi olan Tahrir Meydani’ni doldurdu. Iskenderiye, Port Said ve Süveys’te de siddetli protestolar vardi.
Görünür neden, Mursi’nin kendisini Firavunluk yetkileriyle donatmasiydi. Ancak gösterilerin asil olarak Mübarek’in devrilmesinin ardindan iki yildir yoksulluk ve issizligin yikiciliginda bir degisiklik olmamasindan kaynaklandigi tartismasizdi.
Geçim derdinin yanina Mursi’nin Firavunlasmasi eklenince protestolarin ardi arkasi kesilmedi. Islamcilarin disinda herkesin haklarini yok saydigi için on binlerce gösterici çadirlarini kurarak Tahrir Meydani’nda sabahladi. Süren protestolar haftasini çoktan doldurdu ve en son Ihvan da karsi gösterilere basladi.
Bu gelismelere farkli kesimler ve basin organlarindan tepkiler yagdi. Middle East Online sitesi “Misir’in ‘Yeni Firavunu’ Demokrasi Vaadetti” basligini atarken, Al Misir Al Yavm “Mursi Geçici Diktatör” manseti atti. Al Ahram’da ise akademisyen Dr. Leyla Tekla, “Anayasa Parti Programi degildir” baslikli makalesinde, “Kapsami ve özellikleri bakimindan anayasayi baska belgelerle karistirmamak gerekir” diyerek hükümeti elestirdi. Assafir’den Sahir Mandur, Mübarek döneminde muhalifler “ajan”likla suçlanirken, bugün “kâfir”likle suçlandiklarini belirtti. El Jezire basta olmak üzere baska bazi gazetelerde ise destek yazilari çikti.
Dikkat edilmesi gereken nokta, Al Kuds Al Arabi gazetesinin basyazari Abdulbari Atwan’in isaret ettigi bölünme. Atwan, makalesinde, toplumun ikiye bölünmüs oldugunu, bir tarafta Islami kimlige sahip Müslüman Kardeslerle Selefilerin, diger tarafta ise laik liberaller, solcular, eski Mübarek yanlilari ve Hiristiyan Kiptilerin bulundugunu belirtiyor. Buradaki tehlike, Misir devriminin yoksulluk, yolsuzluk ve issizligin ortadan kaldirilmasi ve bagimsiz ve demokrasi bir Misir yaratilmasi talebinin, laiklik talebinin gölgesinde kalmasi. Demokratik anayasa talebi önemli, ama Türkiye’nin yakin tarihindekine benzer laik-seriatçi bölünmesinin temel talepleri gölgeleme olasiligi da var. Burada Tunus’lu devrimci Hammami’nin tespitleri önem kazaniyor.
TUNUS
MISIR VE TUNUS`TA DEVRIM YARI YOLDA KALDI
Hamma Hammami / Tunus Emekçileri Partisi Genel Sekreteri
Bilimselbir bakisla söyleyecek olursak, bizim açimizdan özellikle Tunus ve Misir’da meydana gelen hareketlerin bir devrim hareketi oldugunu söylemek mümkün.
Özellikle Misir ve Tunus’ta meydana gelen devrim hareketi kendiliginden olmadi. Geçmise bakarsak, son hareketlerden önce çok sayida gösteri ve mitinglerin gerçeklestigini rahatlikla görebiliriz. Örnegin Tunus’ta devrimin ilk belirtileri 2008’deki hareketlerden belli oluyordu. Tunus’un güneyinde fosfat ocaklarinda meydana gelen gösteriler 6 ay devam etti. Ardindan Tunus’un farkli yerlerinde partimizin öncü güç konumunda oldugu gösteriler yapildi.
Devrim hareketleri çok genis bir halk tabanina sahipti. Halkin tüm tabakalarinin bu devrim hareketine katildigini söyleyebiliriz.
Arap bölgesindeki ve özellikle Misir ve Tunus’taki devrim hareketleri mevcut iktidarlari ve siyasi rejimleri devirmeyi hedef aldi. Tunus’ta meydana gelen halk hareketinin temel slogani, sadece Tunus’ta degil, sonradan diger Arap ülkelerinde de kabul gören “halk rejimin devrilmesini istiyor” sloganidir. Devrim hareketinin basladigi ilk günden beri Tunus halki köklü bir degisim istiyordu. Hatta Bin Ali ve keza Mübarek rejimi bazi reform hareketlerini gerçeklestirmek istediyse de, halk kabul etmedi.
Burada meydana gelen devrim hareketleri, yeterince örgütlü olmamasina ragmen, ayrintili olmasa da, unsurlari özgürlük, demokrasi, esitlik, insan onuru, toplumsal adalet olan genel bir programa sahipti.
Bütün devrimlerde sorun iktidar sorunudur. Iktidar sorunu, iktidarin herhangi bir siniftan baska bir sinifa geçmesidir. Mesele, iktidarin hâkim olan siniftan devrim yapan siniflara geçmesidir. Tunus’ta ve Misir’da henüz bu hedefe ulasilmis degildir. Eski rejimin sembolleri devrildi. Ama burjuva rejimi, rejim olarak devrilmedi. Iktidar, uzantilarinin elindedir. Su an onlar yönetiyor. Iktidar, devrimi yapan halk kitlelerinin eline geçmemistir.
Bu devrim hareketinin yari yolda duraklamasinin en büyük nedeni siyasi kültürün eksikligidir. Çünkü olusan halk hareketi, ortak bir siyasi programdan yoksundur. Stratejik birligi olmadigi gibi taktik birligi de yoktur. Bu eksikligin yani sira genel anlamda kültürel alanda bir uyanis eksikligi de vardi. Gençlik, kadin hareketi, sendikalar ve bazi dernekler siyasi hareketlere katildi. Bu hareketin yönlendirilmesinde büyük katkilari olmustur. Ama bu hareket belli bir merkezden örgütlenmemistir. En büyük eksiklik budur. Kültür ve örgütlenme eksikligi, devrim hareketinin yari yolda kalmasina neden olmustur. Sembolleri yikilmis, ama iktidarin kendisi kalmistir. Bunlarin yani sira isçi sinifi ve emekçilerin örgütsüz olmasi nedeniyle küçük burjuvazi isçi hareketinin önünde yer aldi.
Bütün zaaflarina ragmen dünya kapitalizminin ekonomik krizi ve Avrupa’da ve birçok ülkede halklarin uyanisi nedeniyle bu hareketler dönüsü olmayan bir konuma gelmistir.
LÜBNAN
MURSI HALKIN IRADESINE KARSI GELDI
Ala Al Asvanis / Misir
Cumhurbaskani Muhammed Mursi tarafindan çikarilan anayasal beyannameye neden karsisiniz?
Çünkü Cumhurbaskanina, yasalari lagvedebilecegi ve hesap vermeden istedigi yapabilecegi, kismen tanrisal bir güç veriyor.
Bu bildiri ile Mursi, kendisini iktidara getiren halkin iradesine karsi gelmistir. O bir diktatöre dönüstü ve süphesiz her diktatör, esasen hukuk tarafindan yönetilen bir devlet kurmak ugruna yapilan devrimin düsmanidir.
Neden, birkaç ay için, Cumhurbaskani Mursi’ye geçici bir mutlak yetki izni vermediniz?
Geçici diktatör yoktur. Bütün diktatörler, geçici olaganüstü önlemler almak zorunda olduklarini iddia etti ama sonsuza kadar iktidari ele geçirdiler. Özgür Subaylar, 1952’de alti ay sonra kislalarina dönme söz verdiler, ama uzun yillar iktidarda kaldilar. Tek bir gün için hukuku çignemesine izin verilen bir yönetici bir diktatöre dönüsecektir.
Cumhurbaskani Mursi, eski düzenle mücadele etmek ve devrimi korumak için olaganüstü önlemler almak zorunda kalmis olabilir mi?
Özgürlük, hukukun üstünlügü ve halkin iradesine saygi ilkedir. Zorbalik yoluyla gelen herhangi bir basari kabul edilemez. Ayrica, totaliter rejimler sonunda basarisizlik ve felakete yol açmistir. Biz Mübarek zulmünün sonucu olarak hayatin çöküsünden aci çektik, bu nedenle Mursi zulmünü de kabul edemeyiz.
MURSI ESKI REJIMLE UZLASTI
Neden Mursi anayasal bildirge hazirladi?
Mursi eski rejimle çatismak yerine uzlasmanin çikarlarina uygun oldugunu fark ederek, Müslüman Kardesler Rehberlik Bürosu’nun talimatlarini takip ediyor. Müslüman Kardesler devlet aygitini, Silahli Kuvvetler Yüksek Konseyi’ni eskisi gibi elinde tutmak istiyor.
Müslüman Kardeslerin iktidara yükselisinden kim sorumlu? Korgeneral Ahmet Sefik’e karsi Mursi’yi desteklemis olan devrimciler degil mi?
Ben sahsen Mursi için oy vermedim. Seçimleri boykot çagrisinda bulundum. Ama ayni zamanda, tamamen Mursi’yi seçen devrimcilerle beraber oldum. Onlar devrimi korumak ve Mübarek’in ögrencisi ve sadik adami Ahmed Sefik tarafindan temsil edilen eski rejimin geri dönmesini engellemek istediler.
Seçim, Müslüman Kardesler ve eski rejim arasinda oldu. Bu yüzden devrimciler, onlarin oportünist olduklarini bilerek Müslüman Kardesleri seçtiler. Ancak bu devrimi korumak için uygun tek seçenekti. Cumhurbaskani Mursi, Müslüman Kardeslere ait olmayan ve genellikle onlari sevmeyen Misirlilarin oyu ile kazandi. Fakat onlar Sefik’i devirmek için Mursi’yi seçtiler.
BÜTÜN MISIRLILAR MÜCADELE ETMELI
Simdi ne olacak?
Bütün Misirlilar diktatoryal anayasal kararnameyi durdurmak için mücadele etmelidir. Cumhurbaskani Mursi, zorbaliktan vazgeçene kadar tüm baski araçlarini kullanmamiz gerekir. Ancak tamamen siddetten uzak durmaliyiz. Çünkü siddet bizi felakete götürecektir. Bu büyük devrim barisçil kalmalidir.
Anayasal beyana karsi çikan iki tür Misirli vardir: Devrimciler ve Mübarek rejiminin kalintilari. Onlar ayni ifadeleri kullanmakta ve ayni pozisyonda yer almaktadirlar, ancak tamamen farkli amaçlar için.
Devrimciler, ugruna devrimin basladigi hukuk devletini insa etmek için anayasal beyannamenin kaldirmasini istiyorlar. Eski rejimin kalintilari, askeri müdahale ve eski rejime dönüsü saglamak için Misir’da her seyi yikmak ve bir terör devleti ve kanunsuzluk yaratmak istiyorlar.
Misir devrimi basarisiz mi?
Bir devrim, özünde siyasi sonuçlara yol açan bir insani degisimdir. Bir devrim, bir grup insanin -zaman içinde belirli bir anda- onuru ve özgürlügü için ölmeye istekli hale gelmesi anlamina gelir. Çok seyrek olan bu asil davranis, gerçek devrimlerin insanlik tarihi boyunca neden çok az sayida gerçeklestigini açiklar. Insani degisim bir devrimin gerçek basarisidir. Misirlilar korku bariyerini kirdilar ve asla geri dönmeyecekler. Devrimin siyasi basarilari, askeriyenin ve Müslüman Kardeslerin suç ortakliginin ve devrimci güçlerin parçalanmasinin bir sonucu olarak gecikmis ve durmus durumda.
Devrimler genellikle demokratik bir devlet kurmak için uzun yillar sürebilir. Biz Mübarek’i üç haftadan daha az bir zamanda devirdik. Bu basariyi diger tarihî devrimlerle karsilastiracak olursak, bizim devrimimizle gurur duymamiz gerekir. Zafere ve devrimin hedeflerine ulasana kadar, Allah’in izniyle, devrim devam edecektir. Çözüm demokrasidir.
KATAR
ARAP BAHARI BAGLAMINDA ESKI VE YENI
Dr Larbi Sadiki / Al-Jazeera
Misir`da eski ile yeni arasinda devam eden bir tartisma var. Çürüyen kurumlar dogumu görmek için demokratik ebelik bekliyor. Bu baglamda mantikli bir yasam-ölüm diyalektigi var. Libyalilar, Misirli ve Tunuslu komsularindan daha sanslilar. Iyi veya kötü, temiz bir devletle basliyorlar.
Misir ve Tunus`ta, demokratik yeniden yapilanmadaki en büyük zorluk, ayakta kalan kuvvetlerin, söylemlerin ve onlara destek olan sebekelerin asilmasidir. Mursi, içinde yargi ve medyanin yer aldigi birden bire yok edilemeyen, yani zayiflamakta olan güçlerle mücadele ediyor.
ÜRDÜN
Hani Hazayma / The Jordan Times
Misir’da gösterilerin esliginde siyasi gelismeler sürerken, Ürdün’deki Müslüman Kardesler Hareketinin liderleri, kendilerini Misirli akranlarindan ayirmaya çalisarak, Misirli senaryodan çok, reform için “Fas seçenegi”ni örnek aldiklarini ifade eden bir tutum sergiliyor.
Gazetede köse yazari ve Islami Hareket konusunda uzman olan Muhammed Abu Rumman, Misir’daki gelismeler nedeniyle Islamcilarin imajinin olumsuz yönde etkilendigini ve devlet medyasinin, Misir’daki durumu, Müslüman Kardesleri iktidar hirsi içerisinde göstermek için kullandigini söyledi.
Abu Rumman, The Jordan Times’a yaptigi degerlendirmede, “Misir’daki gelismeler Islamcilari destekleyenleri, Islamcilarin taleplerine karsi süpheci yapti” dedi.
KUVEYT
EMIR IHVAN`IN MÜDAHALESINDEN RAHATSIZ
Faysal Rasid Al Gays / Kuveyt Times
Rejim degisikligi ilkesini merkez alarak kendilerini evrensel bir hareket ilan ettikleri bilinen açiklamalarindan bu yana, Müslüman Kardesler, her ülkenin iç islerine müdahil oluyor.
Iki örnek aktaracagim. Ilki; Kuveyt’teki son parlamento seçimleri arifesinde, Ihvan’in Misir’daki kolu olan AKP Gn. Sekreteri M. Al Biltaji tarafindan Kuveyt News’e gönderilen mektup. Misir ve Tunus’taki gibi, Ihvan’in kontrolü ele aliyor oldugunu ima ederek, Biltaji, “Kuveyt’te yapilacak önümüzdeki seçimin sonucunun Arap Bahari’nin getirdigi degisikliklerle uyum içerisinde olacagini umuyorum” diyor.
Digeri, Mursi’nin henüz seçilmeden, Al Kuveytiyye gazetesine açiklamasi. Körfez ülkelerinin farkli inançtan halka saygi duyan politikalarini iyi bilmesine ragmen, Mursi, açiklamasinda, kendi çirkin ve irkçi planinda Körfez ülkelerinin oynayacagi rolü belirliyor: “Misir’daki Al Azhar Cami ve Suudi Arabistan, Sünni projenin liderleri olacak, Körfez ülkeleri ise onun kanatlari (yani finansörleri).”