Tarih: 01.01.2018 00:00

`MUHAFAZAKAR HIRS VE SEHVET BIZI UTANDIRIYOR`

Facebook Twitter Linked-in

"MUHAFAZAKAR HIRS VE SEHVET BIZI UTANDIRIYOR"

Sok operasyona yönelik degerlendirmelerini sosyal medyada yapan Ilahiyatçi-Yazar Ihsan Eliaçik hoca, aslinda bu durumun yasanacagini iki yil önce ortaya koymustu. Eliaçik Hoca, 15 Haziran 2011 tarihli `Kervana Son Hücum` baslikli yazisinda " Bu halki bu duruma düsürmeyi siyaset mi saniyorsunuz? Muhafazakar istah, hirs, sehvet bizi utandiriyor" demisti.

Eliaçik hocanin Ak Parti iktidarina yönelik degerlendirmeleri, öngörüleri birer birer gerçeklesiyor. Iste Eliaçik hocanin 15 Haziran 2011 Çarsamba günü kaleme aldigi `Kervana Son Hücum` baslikli makalesi. Adeta bugünü ve sonrasinda ortaya çikacaklari içeriyor.

 

" Önce “kalfalik” döneminden itibaren yazdiklarimizi hatirlayalim:

“Bu saflasmada her sey birbirine karisiyor, yeniden sekilleniyor. Dünün muhalifleri bugünün statükoculari, dünün mazlumlari bugünün zalimleri, dünün yoksullari bugünün zenginleri, dünün muktedirleri bugünün ezilenleri haline geliyor. Dünün merkezi bugünün çevresi, dünün “yalinayaklisi” bugünün “tesbihli monseri” oluyor. (bkz. “Zamanin ruhu degisti” baslikli makale).

``
“Ortak özellikleri de sunlar: Paraya taparlar, kariyeri yüceltirler, konfora bayilirlar. Komünizm, sosyalizm, Islam, liberalizm, Türklük, Kürtlük, Atatürkçülük vs. “bir yere gelmek” için sadece bir araçtir. Önemli olan bir yere gelmek, sogan basi da olsan bir bas olmak, odun da olsan aday olabilmektir. Bir yere gelince, bir bas olunca her sey biter.

Solcuysan “emperyalizm, proletarya, sermaye” vs., sagciysan “Türk-Islam davasi, I’lay-i Kelimetulah” vs., Islamciysan “Allah, kitap, peygamber” söylemlerini terk edersin. Yeni pozisyonda artik bunlar gayet “ideolojik” kaçan seylerdir. Yeni sinifin argümanlarini benimsersin. “Küresellesen dünyada…” diye cümleler kurarsin.  Dünyaya ayak uydurmaktan, degismekten, gömlek çikarmaktan filan bahsedersin. Mücahit/müsahit/müteahhit “zorunlu” süreçlerinden geçerek en sonunda her seye müsait hale gelirsin. “Ideolojik” konusmaz, boyuna “hizmet”ten bahseder, sessizce “ihale” götürürsün.

“Yenilenmek” gibi alemin ruhu olan asil bir çabayi, kartalin yasamini uzatmak için tirnaklarini sökmesi gibi “zorlayici bir içkinle” degil; kariyer ve konfor gibi gayet bencil ve asagilik bir amaç için kullanirsin. Tirnaklarin hala yerinde durdugu için aslinda bu yenilenme filan da degildir…

Kariyeri ve konforu bir tür “nirvana” olarak görürsün. Buna kitlenmis bir zihin için “satis” gayet kolaydir. Aninda tornistan hiç de zor almaz. Fena fi’l-kariyer ve fena fi’l-konfor en büyük manevi hazzin olur. Ona ulastin mi artik varlik nihayete erer; bütün söylemlerin, ihtiraslarin, kavgalarin sükuna erer. Iyice yumusar, yavsar, mayisir ve alemi seyre dalarsin…” (“Yeni sinifin ideolojisi: Kariyerizm ve Konformizm” baslikli makale).

“Bu yeni sinifin argümanlari var.

Muhalefet edeni ayni ezberle dislama retorigi var.

Dünkü ezber: Irticaci, laiklik karsiti odak, cumhuriyet düsmani…

Bugünkü ezber: Darbeci, cuntaci, Ergenekoncu…

Yarinki ezber: Dini tahrif, sahabeye hakaret, yesil komünist, servet ve mülkiyet düsmani…

Bu yeni sinifin medyasi var…

Bu yeni sinifin patronlari, isadamlari var.

Bu yeni sinifin kalemsörleri, tetikçi köse yazarlari var…

Bu yeni sinifin zenginleri, yiyicileri, götürücüleri var…

Bu yeni sinifin burjuvazisi, prensleri, conconlari, papatyalari var…

Basbayagi ANAP dönemi gibi bir dönem iste.

Eski sinif ile yer degistiriyorlar.

Bizden, sadece gidenin argümanlarini, medyasini, tetikçilerini, zenginlerini, yiyicilerini, götürücülerini konusmamizi istiyorlar.

Gelenin yiyiciligini ve götürücülügünü dillendirmeye “Darbecilerle bogusulurken” ve de“Ergenokon ile çarpilisirken” arkadan vurma gözüyle bakiyorlar. “Yolsuzluk yapan sahabe için inen ayet” mantigini “simonlasmis” olduklari için hiçbir zaman anlayamayacaklar.

Dahasi, gayet arsiz bir sekilde boy göstermeye baslayan bu yeni sinifa gözlerimizi kapatmamizi, çünkü onlarin “bizden” oldugunu, iyi isler yaptiklarini, devleti düzlüge, milleti selamete çikardiklarini, 80 hatta son 150 yilin hesabini sorduklarini falan söylüyorlar.

“Ama onlar da…” dedirtmiyorlar.

“Arazi, komisyon, ihale, villa, jip, BOP” vs. laflarini duyar duymaz “darbe, cunta, Ergenokon” korkuluklarini çikariveriyorlar… (bkz. “Yeni sinifin simonlari” baslikli makale).

Peki, “Madem öyle bu yeni sinifa halkin verdigi % 50 destege ne diyeceksin?”diyeceksiniz.

Kanimca bu “kervana son hücum”dur.

Son okçularin da yerini terk etmesidir.

“Zeval”in kaçinilmaz dönümü için günesin tepme noktasina çikmasidir.

Kaybettiklerinin kazandiklarindan daha degerli oldugunu anladiklari gün bunu bizzat tadarak görecekler.

Anlasilmis oluyor ki “yeni iktidarin” karsisinda “eski iktidar” durdukça desifre edilmesi mümkün degil.

Yeni iktidar yeni imtiyazi kaybetmek istemiyor.

Eski iktidar ise eski imtiyazi geri istiyor.

Al birini vur ötekine.

Ben “egemeni” elestiriyorum.

Egemenliginin en zirvesindeyken yapiyorum bunu.

Eski egemene de aynisini yaptim. 28 Subat karakollari ve mahkeme tutanaklari tanigimdir.


Bakiniz, “Kârunlasmayacagiz” diyen sese “Ben zaten Kârun olmak istiyorum” diyor vatandas Riza…

“Esas olan her mahallede milyoner çikarmak degil; her mahallede aç ve yoksul birakmamaktir” diyen sese “Ben milyoner olmak istiyorum, birak açi yoksulu” diyor vatandas Riza…

Bu neden böyle oluyor?

Kimi örnek aliyor vatandas Riza?

Bu nasil dindar muhafazakar zihin?

Abdestiz dokunmadigi Kitap’ta milyoner (zengin) olmayi öven tek bir ayet yokken…

Salavat getirdigi peygamber mülkiyetsiz  ölmüsken…

Kim ögretiyor bunlara Kitabi, peygamberi?

Kimi örnek aliyorlar?

Bu nasil dindar muhafazakar zihin?

Bu sorular meseleye nereden baslamak gerektiginin ipuçlarini veriyor olmali.

Çok derin, uzun soluklu bir mesele…

Güncelden gidelim…


Önce muhtaç duruma düsürüyorsun, sonra “O aradiginiz kervanimda yüklü” diyorsun ve basliyor kervana hücum.

“Büyük usta”nin tabiriyle ‘sandiklar patliyor’.

Vatandas Riza söyle düsünüyor: “Bu haci daha dün benimleydi. Simdi kizini türbanli annesi okuldan jipiyle gelip aliyor. Ev, araba, kâsene almis basini gitmis. Demek bu kervanda iyi yük var…” 

Ve kosuyor kervana.

Bu halki bu duruma düsürmeyi siyaset mi saniyorsunuz?

Akibetinizin “küresel sermayenin” bir fiskesine ve “tefeci bezirganlarin” iki dudagina bakar hale gelmesine iktisat mi diyorsunuz?

Çalisanlarin yarisinin asgari ücrete mahkum edilmesine, halkin % 62’sinin kirada oturmasina, 13 milyonun yoksulluk sinirinin altinda olmasina, 41 milyonun kredi karti  kölesi haline getirilmesine, % 90’un borçlu dolasmasina, bankalara her yil 55-60 milyar dolar faiz ödenmesine; buna karsin zadegânin 8 kat büyümesine, 27 olan dolar milyarderinin 39’a çikmasina, 12 bin ailenin servetine servet katmasina ekonomi mi diyorsunuz?

% 40 olan kadin istihdaminin % 20’ye inmesine, 20 milyon insanin yardim ile yasar hale gelmesine, üretemeyen,  ekemeyen, biçemeyen, AVM’lerce yutulan, is yapamaz duruma düsürülen, yardim ile ancak ayakta durabilen, gözünü “ustanin” kervanina dikmis, çapul ve yagma bekler hale getirilmis bir halk yaratmaya kalkinma mi diyorsunuz? 

Kozmik odanin kapisini bile kiriyorsunuz, basörtülüyü meclisin kapisindan sokamiyorsunuz. Yoksa onlari “muhafazakar zamparalarin” ancak dördüncü evinin kapisina mi layik görüyorsunuz? Buna mi ustalik diyorsunuz?

“Bu adam Alevî” diyerek mer’i kanunlara göre de alenen suç islediniz. Bu türden sözlere halki kin ve düsmanliga tahrikten davalar açildigini ne çabuk unuttunuz. Ama bunu bile bile oy ugruna yaptiniz. Hiç çekinmeden yaptiniz. Buna mi ustalik diyorsunuz?

Yol yapmayi, bilgisayar dagitmayi, hastayi tedavi etmeyi, yasliya bakim yapmayi, hapishanede Kürtçe konusabilmeyi lütüf mu saniyorsunuz? Yapmiyorsaniz suçlusunuz, yapiyorsaniz  da lütfetmiyorsunuz.

Bunlari zaten yapmak zorundasiniz.

 “Taslari yemek yasak” deyince yasak mi koymus oluyorsunuz?  

“Su içmek serbest” deyince özgürlük mü vermis oluyorsunuz?

Madem çiraklik ve kalfalik dönemi geride kaldi, buradan soruyorum: Içinizden bir tane bile “büyük usta” dahil ceketi ile gelip ceketi ile gidebilecek olan var mi?

Cevap verin.

Kârunlasmayan bir tane bile yöneticiniz kaldi mi?

Susmayin, cevap verin.

Varsa sözüm onlara degil; alinmasinlar.

Söz gidecegi yeri bilir.

Girtlaginiza kadar harama batmissiniz.  Yöneticileriniz küresel çakallarin isbirlikçisi olmus. Rüsvete “komisyon”, hortuma “istihkak”, avantaya “siyaset payi” der hale gelmissiniz. Sonra “Ne var bunda” deyip, “Seccade yok mu seccade?” diyerekten namaza durabilir olmussunuz.

Izzeti ve serefi develerin sirtinda görür hale gelmissiniz.

Muhafazakar istah, tûl-i emel, hirs, tekebbür ve sehvet bizi utandiriyor.

Sanki bin yil yasayacakmis gibisiniz.

Kervan kervan mal götürüyorsunuz. 

Habire yigiyor, kenz ediyorsunuz.

Biçare halki da kervanlariniza zebun ediyorsunuz.

Bu zafer degil bilesiniz.

Belki kervana son hücum.

Açta, açikta, susuz, çaresiz, günesin sicaginda yanan ve dilsiz kalmis bu halk bir gün dilini bulacak.

O gün “yilanin basi daha ezilmedi” mazeretinize artik kimseyi inandiramayacaksiniz.

Ve o baska bir yerden degil; kendi baginizdan çikacak. (www.ihsaneliacik.com)

Haber Kaynagi: yuzdeyuzhaber

 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —