haber /Hasan Gürsoy
Sosyal medya üzerinden gerçeklesen yayinda 5N1K'nin yapimcisi gazeteci Kenan Tas'in sorularini yanitlayan Jeolog Prof. Dr. Naci Görür, çok merak edilen ve kesin olarak gerçeklesmesi beklenen deprem gerçegine iliskin açiklamalarda bulundu.
Türkiye nüfusunun yaklasik 3'te birinin yasadigi Istanbul'da beklenen depreme iliskin konusan Prof. Dr. Naci Görür, "Türkiye'nin belirli bir tektonik yapisi var ve aktif fay kusaklari var. biz yer bilimciler olarak bu fay kusaklari hakkinda arastirma yapiyoruz. Uzun zaman deprem olmayan bölgelerde stres biriktigi için oralara daha çok dikkat veriyoruz. uluslararasi arastirmalar yapan arastirmacilarin da çalismalarini takip edrek birlikte öngörülerde bulunuyoruz. Halkin anlayacagi sekilde de uyarilarda bulunuyoruz." seklinde çalismalarindan bahsetti.
Bir yerde uzun zamandir deprem olmuyorsa ya da o bölgede depremin tekerrür ihtimali dogmussa veya Marmara'daki gibi belirli faylar üzerinde deprem üretme ihtimali gözlemleniyorsa uyarilar yaptiklarini ifade eden Görür, deprem olmadan önce erken uyari sistemi hakkinda da bilgi verdi.
Görür: "Deprem uyarisiyla deprem kestirimi farkli seyler. Erken uyari dedigimiz, halki tahliye etmek ya da evleri terketmeleri uyarisi düzeyine bilim henüz gelmedi. Önceden depremin yeri ve zamani bilinemez. Ama erken uyaridan bizim anladigimiz faylarin bulundugu alanlara yerlestirilen sensörlerle stratejik birimlere uyari gönderiyor. IGDAS, ISKi gibi kurumlar aninda aksiyon alarak yangin, su baskini ihtimalini düsürüyor. Özellikle AB kriterlerine göre depremi önceden bilmek ya da kesitrmek demek o depremin tüm bilgilerini tahmin etmek demektir. O da henüz dünyada yapilmadi.
Bazi ülkelerde depremi önceden tahmin etmek için çalismalar yapiyor. Iyonesferdeki degisim, derin tektonik gazlarin incelenmesi gibi çalismalar yapiliyor. Belirli bir zaman sonra bilim depremi önceden kestirebilir hale gelecektir." dedi.
Üzerinden 21 yil geçen Marmara depremi hakkinda beklentilerini de açiklayan Görür; "Bu süreç en kjritik süreç. Türkiye'de baska yerlerde de olabilir ancak benim iki bölge üzerinde hassasiyetim var. Biri Istanbul. Istanbul'un 99 depremi Marmara'nin altindaki kabuga yüklenen stres normalde 250 senede birikecek olan enerji 45 sn'de bu kabuga enjekte edildi.
Dolayisiyla bu kabuk daha fazla dayanabilecek durumda degil. Maksimum 30 sene içerisinde deprem olmasi yüzde 64 olarak verildi. Yani depremin eli kulaginda denebilir. 99 yilindan baz alirsak 30 sene içerisinde olmasi muhtemel demistik ancak 15 sene öncesi ya da sonrasinda da deprem gerçeklesebilir. Bunlar jeololjik olarak çok küçük ölçeklerdir. Istanbul'u gerçekten en az 7,2 civarinda bir deprem bekliyor. 99-2014 seneleri arasinda yapilan arastirmalarda iki fayin Marmara altinda kilitlendigini ve stres biriktirdigini görüyoruz. Oradaki kayalarin dayanma gücü yenildigi an deprem olur." dedi.
Depremin konumu hakkinda da bilgi veren Görür, "Bu stres altindaki fay Yesilköy açiklariyla Silivri açiklarinda olan yaklasik 65 km olan Kumburgaz fay koludur. Bu kirilirsa minimim 7,2 siddetinde deprem üretecektir. Diger gergin hat ise Adalar'in güneyinde olan 45 km uzunlugundaki fay kirilirsa en fazla 7,0 siddetinde deprem üretecektir." dedi
Ikisinin ayni anda kirilma ihtimali bulunduguna dikkat çeken Görür, bu deprem ayni anda kirilmayla gerçeklesirse depremin büyüklügü 7,6'yi bulabilecegini söyledi.
Daha önce bu si,ddetli depremin Istanbul'da yasandigini "Iki fayin ayni anda kirilmasi 1766 yilinda gerçeklesmistir. Biri Mayis digeri Agustos ayinda olmak üzere pes pese kirilmistir ve Istanbul 7'nin üzerinde 2 depreme tanik olmustur. Bu isin sakasi yok." sözleriyle anlatan görür, "Diger hassasiyetle baktigim konu Erzincan ile dogusunda Bingol arasinda olan fay: Yedisu fayi. Burada en son deprem 1700'lerde olmustur. 1939'daki Erzincan depremi de buraya yogun enerji yüklemistir. Burada da yakin zamanda en az 7 siddetinde deprem olabilir. Umarim yetkililer de bizi dinliyor ve önlem aliyorlardir." seklinde uyarida bulundu.
Fayin uzunlugu ve depremin siddeti arasinda iliski olduguna dikkat çeken Görür, "Fay uzunlugu itibariyle ne kadar fazla kirilirsa o siddette deprem gerçeklesecektir. Siddet ve büyüklügü arasinda fark vardir. Siddeti depremin hissedilme orani büyüklügü ise deprem sirasinda açiga çikan enerji miktarini anlatir. 7 siddetindeki deprem 1 milyon 800 ton siddetinde TNT patlamasi kadar enerji çikarabilir." seklinde konuyu özetledi.
Prof. Dr Naci Görür, Istanbul'la ilgili de degerlendirmede bulundu: "Keske sehir depreme hazir diyebilseydim ama ne yazik ki hazir degil. Kentsel dönüsüm dogru yapilmadi ama yapilan kismi da faydali olacaktir. 99'dan beri ayni kararlilikla geliyor olsaydik sehri depreme hazirlayabilirdik. Belirli ölçüde güçlendirmeler yapildi. ISKi ve IGDAS altyapisini güvenli hale getirmeye çalisiyor. AFAD çok kendini gelistirdi, görevlendirmeler yapti.
Kentsel dönüsüm biraz müteahhitlik projesi olarak algilandi. Avrupa Yakasi'ndansa Anadolu Yakasi'nda bazi semtlerde daha çok dönüsüm yapildi. Asil önemli olan can kaybinin önlenmesi için çok kökten çalismalar yapilamadi. Halk da deprem seferberligi içerisine giremedi. Böyle olunca da sehir ne yazik ki depreme hazir degil. Önce halkin ve yönetimlerin egitimi, afete karsi hazirligi olmasi, yapi stogunun, altyapi sisteminin depreme güvenli hale gelmesi lazim. Ekonomik olarak da ele alinmasi lazim. Avrupa Yakasi ülkenin ekonomik can damarlarindan biri. Maalesef tam anlamiyla hazir degiliz. Nüfus 17 milyon oldugunu düsünürsek yüzde 60 yapinin da gecekondu oldugunu varsayarsak can kaybinin fazla olacagini söyleyebiliriz." dedi.