Bugün, 22 Kasım 2024 Cuma

O sarayi kusatan halkin biriken öfkesi

O sarayi kusatan halkin biriken öfkesi

Meksika`da çetelerin kaçirdigi ve haftalardir kayip 43 ögrenci, yillardir biriken halk memnuniyetsizligini patlama noktasina getirdi. Meksika Devrimci Halk Cephesi Baskani Martinez, bardagi tasiran damlayi evrensel`e anlatti.

 Meksika Halk Cephesi Baskani Martinez:

O sarayi kusatan halkin biriken öfkesi

Meksika`da çetelerin kaçirdigi ve haftalardir kayip 43 ögrenci, yillardir biriken halk memnuniyetsizligini patlama noktasina getirdi. Meksika Devrimci Halk Cephesi Baskani Martinez, bardagi tasiran damlayi evrensel’e anlatti.

Meksika’da çetelerin kaçirdigi ve haftalardir kayip 43 ögrenci, yillardir biriken halk memnuniyetsizligini patlama noktasina getirdi. Meksika Devrimci Halk Cephesi Baskani Florentino Lopez Martinez, halki, devlet baskanlik sarayini kusatmaya vardiran süreci, bardaga sigmayan o son damlayi Evrensel’e anlatti.

Meksika halki neden bu kadar öfkeli? Sadece 43 ögrencinin kaybolmasi yüzünden mi?
43 ögrencinin kaybolmasi Meksika halki içinde büyük bir öfkeye neden oldu. Bu birikmis bir öfkeydi, halk Enrique Peña hükümetinin son iki yilda uygulamis oldugu neoliberal politikalara karsi bir öfke biriktirmisti. Peña hükümeti bugüne kadar 11 yapisal reform hayata geçirdi; bunlarin arasinda egitim reformu, is reformu, tarim reformu, telekomünikasyon  ve enerji reformu da bulunuyordu. Bunlarin hepsi basta ABD’li sirketler olmak üzere çok uluslu sirketlerin yararina reformlardi, ülkenin kaynaklarini onlara verdiler. Meksika topraklarinin yüzde 30’unu maden sirketlerine verdiler örnegin; bu sirketlerin çogu Kanada ya da ABD sirketleri.  Halk zaten bu süreçten bikmis durumdaydi ve bardagi tasiran son damla 43 ögrencinin, “normalista”larin  kaybolmasi oldu.

Bu deyimi bu süreçte çok duyduk ama “normalista” tam olarak ne anlama geliyor?
Normalistas, ögretmenlik okulunda okuyan ögrencilerdir.  Ve onlarin kaybolmasi üzerine, bu yilin 26 eylülünde büyük eylemler yapildi. 20 Kasim, Meksika’da 1910 burjuva demokratik devrimin 104. yil dönümüydü ve kitlesel eylemlere sahne oldu. Hükümet ise her yil bu yil dönümünü etkinliklerle kutlar ve normalde her yil da baskentte askeri ve sportif bir gösteri düzenlerler, fakat bu yil büyük eylemler nedeniyle bu gösteriyi iptal etmek zorunda kaldilar.  Çogunlugunu gençlerin olusturdugu yüz binlerce kisi her yerde sokaklara çikti. 20 Kasim günü, fiili olarak bir ulusal grev gününe dönüstü. Aslinda kimse böyle olmasini beklemiyordu ama tam anlamiyla ulusal çapta bir is birakma hayata geçirildi.  Sadece Meksika’da binler sokaga çikmadi, dünyanin birçok ülkesinde insanlar sokaklara çikarak 43 kayip ögrencinin sag salim ortaya çikartilmasini talep ettiler. Ögrencilerin kaybolmasindan 52 gün sonra, 21 kasim itibariyle 52 gün geçmistir kaybolmalarinin üzerinden; halk artik sadece kayiplarin bulunmasi ve suçlularin cezalandirilmasini istememektedir, bu 52 gün içinde halk yavas yavas taleplerin ögrencilerin bulunmasinin ötesine geçmesi gerektiginin farkina varmistir ve artik hükümetin de istifa etmesini, Devlet Baskani Peña’nin istifa etmesini istemektedir.

Halk neden hükümetin bu konuda suçlu oldugunu düsünüyor?
Tabii ki hükümet bu olaydan sorumludur. Meksika’da uyusturucu trafigini yürüten suçlularla hükümet arasinda yapisal bir farklilik yoktur, onlar artik tek bir yapinin parçalaridirlar, koordinasyon halinde hareket etmektedirler. Ögrencilerin kaybolmasi olayinda da görülmüstür ki yerel polis, ordu ve federal hükümet Iguana bölgesinde, yani ögrencilerin kayboldugu ayni bölgede bir uyusturucu kartelinin yükselmesine izin vermisti.  Ayrica ordu bölgeye gelmesine  ragmen bu konuda hiçbir sey yapmadi.  Insanlar olayin arastirilmasini istediginde ise hükümet bunu engellemeye, suçlari örtmeye çalisti.  Hükümet iyi biliyor ki gerçek ortaya çiktiginda halk , uyusturucu tekellerinin Meksika’da devletin kendisi haline geldigini görecektir. Bugün artik halk bilmektedir ki ögrencilerin kaybedilmesi olayi yalnizca bir insanlik suçu degil ayni zamanda devletin isledigi bir suçtur ve halk suna da artik ikna olmustur ki eger bu rejimi degistirmezsek , suçlulardan olusan bu hükümeti degistirmezsek kaybedilen 43 ögrenci için gerçek adaleti hiçbir sekilde saglamamiz mümkün olmayacaktir ayrica bütün bunlar daha önce de dedigim gibi uygulanan reformlarla da ilgilidir.

Peki neden bu özellikle bu 43 ögrenci çetelerin hedefi oldular?
Açikçasi bu özel bir olay oldu. 43 ögrencinin kaybedilmesi özel bir konjonktür olusturdu…

Bu arada hâlâ kayip dediginizi fark ettim, öldürüldüklerini düsünmüyor musunuz?                                                                                      Bizim için onlar hâlâ kayiptir çünkü henüz öldürüldüklerine dair hiçbir kanit bulunmamaktadir. Öldüklerine dair versiyonu hükümet kendisi yaymaktadir ama bunu hiçbir kanit göstermeden yapmaktadir. Bizim için yasananlar hâlâ zorla kaybedilme olayidir ve sag salim ortaya çikartilmalarini talep ediyoruz. Ögrencilerin kaybedilmesi tekil bir olay da degildir. Ülkemizde sadece son 8 yilda 45 binden fazla insan kaybedilmistir, hepsi de organize suç örgütleriyle baglantili olaylardir. Sadece son 8 yilda 300 bin kisi yine organize suç örgütlerinin karistigi olaylarda öldürülmüstür.  Ülke gerçek anlamda bir savasin içindedir.  Fakat halk yakin zamana kadar durumun bu boyuta geldiginin farkinda degildi çünkü medya da hükümet tarafindan kontrol ediliyor, hükümet ordunun kontrolünü
Öte yandan bugün ülkemizde ulusal burjuvazi, oligarsi ve emperyalist çikarlar arasinda da bir dizi çatisma gündemdedir. Daha önceki kayiplarin dünya gündemine bu sekilde gelmemis olmasi ancak bu son 43kayibin uluslararasi alanda bu kadar yer bulmasi buna isaret ediyor, konjonktürel olarak da bu kayiplarin önemli oldugunu gösteriyor. Örnegin iki yil önce bir anaokulunda bir yanginda 45 bebek, iki yasin altinda idiler, hepsi öldüler. Nedeni de yine devletin dikkatsizligi,  denetleme görevini yerine getirmemesiydi, anaokuluna yapilmasi gereken yatirimlar yapilmamisti. Yine iki yil önce bir çukurda, ABD’ye gitmek için Meksika’ya gelen 72 Orta Amerikali göçmenin cesetleri bulundu. Hâlâ hepsinin kimlikleri belirlenmis degil.  Sunu söylemek istiyorum baska büyük katliamlar da yasandi bu ülkede, bazilari insani açidan çok daha korkunçtu ama bu son olay bardaktaki son damla oldugu için ayri bir anlam ifade ediyor ve bu yüzden de özel bir konjonktür olusturdu.  
Yine son reformlarin da etkisini bir kez daha vurgulamak istiyorum. Özellikle dogal kaynaklarin, örnegin petrolün patronunun kim olacagina dair bir kavga var.  Meksika halki ise bu süreçte medya üzerindeki, siyaset, hukuk üzerindeki bu kontrolü kirmis durumda, Meksika halki ülkenin bir narkodevlete dönüstügünü artik biliyor.

‘EYLEMLER SONA ERMEYECEK’

 Halkin öfkesi hükümeti devirebilecek noktaya kadar gidebilecek boyutta ve güçte görünüyor mu?
Su anda, bu röportaji yaptigimiz 21 Kasim gününde, halk hareketinin büyüdügünü görüyoruz.
1 Aralik’ta ulusal bir is birakma çagrisi yapildi. O gün ulusal halk mücadelesi açisindan ülkenin yeni bir döneme gireceginin düsünüyoruz. Ama bu tarihten önce de görünen halk hareketinin büyüdügüdür. Söyledigim gibi 20 Kasim’da ülkenin her yerinde eylemler oldu ve hükümet kendi etkinliklerini iptal etmek zorunda kaldi.  Belediye binalari yakildi, bir eyalet kongresinin binasi halk tarafindan ele geçirildi, devlet baskanligi sarayinin etrafi sarildi, buralarda çatismalar meydana geldi. Su ana kadar 31 genç gözaltina alindi. Biz bu eylemlerin artarak devam edecegini düsünüyoruz. Bizler bu eylemleri birlestirebilmek üzere çalisiyoruz çünkü hareketin esas sorunu her yerde farkli çok sayida ama birbiriyle koordinasyonu olmayan eylemler yapilmasi.  Hükümet de böyle olmasini istiyor, daha fazla bölmek istiyor. Bizim buradaki çabamiz ve Meksika halkina çagrimiz birlesik ve ulusal çapta bir örgütlenmeye gitmemiz ve biz bunu Meksika Ulusal Isçi ve Halk Meclisi adi altinda yaratmaya çalisiyoruz.  Tüm eylemlerin bu meclis etrafinda örgütlenmesi yönünde çalisiyoruz ve
3 temel hedefimiz var; 43 kayip ögrencinin akibetinin ortaya çikartilmasi, neoliberal reformlarin geri çekilmesi ve son olarak da bu hükümetin defedilmesi.

ISÇILERIN TARIHI GREVI

Isçi ve emekçiler de sokaktalar mi bugün?
Evet sokaktalar. Örnegin 20 kasimda gerçeklestirilen ulusal grevde ilk defa telekomünikasyon emekçileri 6 saat is biraktilar. 6 saat size az görünebilir ama bu ilk defa oldu ve ilk defa böyle stratejik olarak önemli bir sektörde, telekomünikasyon sektöründe oldu.  Ama genel olarak isçilerin hareketin içinde etkili oldugu söylenemez ancak isçiler ve emekçiler mutlaka bu hareketin bir parçasi olmali, onu yönetecek etkinlige ulasmalidirlar. Biz de bunun için çalisiyoruz.

Evrensel/Elif GÖRGÜ



  • Cuma 18.3 ° / 8.7 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Cumartesi 17.9 ° / 5.1 ° Şiddetli yağmurlu
  • Pazar 8.8 ° / 6.4 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı