Tarih: 01.01.2018 00:00

Ölçülü polis terörü!

Facebook Twitter Linked-in

Ve futbolumuz dibe vurdu. Zaten sifiri tüketmenin esigindeydi ve baska statlarda bu çöküsün kostümlü provalarini yapmisti. Önceki gün kör noktayi gördük. Yasananlarin maç günü gerginliginden ibaret olmadigini hepimiz biliyoruz. Koca bir sezonun iltihabi patladi ve cerahat ortaliga yayildi. Daha üzerine çok konusuruz. Muhtemelen bazilari, altina süpürmek istedikleri hali alev alev yanarken hâlâ kaçamak cevaplar verecekler yine. Oysa önceki gün ne oldu da ‘ Futbol Guernica’si yasadik sorusunu sormadan, artik bir arpa boyu yol alamayacagimiz kesin.
Olaylar maç daha baslamadan patlak verdi. Maçin baslamasina birkaç dakika kala stadin protokol girisinin üzerinden Yogurtçu Parki’na dogru bakarken gözlerimize inanamiyorduk. Her maçta oldugu gibi giremeyen taraftarlar stat çevresinde birikmisti ve polis hangi nedenden dolayi oldugunu bilemedigimiz ve hiçbir nedenle yapmamasi gereken bir sekilde tazyikli su ve biber gazi pratigine giristi. O kadar ki panzerler Maçkolik Pub’in girisindekileri bile suluyordu. Neyse ki maça çok az zaman kalmisti da olaylar o an büyümedi. 

Çatisma haberi gelince
Herkes seyretti, tekrarlamak lüzumsuz. Maç boyunca tansiyon bir dakika bile düsmedi. On binlerce taraftar, sahadaki oyuncular, teknik ekipler sezonun belki de en sikintili anlarini yasadi. O kadar ki çevremdeki herkes ‘solukbenizliydi’. Ve son düdük çaldi. Önce alkisladi Fenerbahçe . Kendi takimina sahip çikti. Sonra Galatasaray ’in kutlamalari basladi. Keske onlari da alkislayabilselerdi. Ama böyle bir sezonun sonunda bunu beklemek çok safdillik olurdu. Nitekim tepkiler yükselmeye basladi. Tam o sirada disaridan çatisma haberi geldi. Hemen o tarafa kostuk ve net bir sekilde gördük: Panzerler su fiskirttikça, gaz bombalari düstükçe kitle daha da ajite olup saldirganlasiyordu. Sahaya geri döndük ki tribünler Telekom Açik’tan sahaya inmeye baslamis. Sonrasi tam bir meydan muharebesiydi. Önce taraftar polise saldirdi ve onlari geri püskürttü. Ardindan Çevik Kuvvet, bütün hunharligiyla hamlesini yapti. 15-20 yasindaki gençlerin tepesine coplar iniyor, gazlar taraftarlarin yüzüne yüzüne sikiliyordu. O kadar çok gaz sikti ki polisler, bir süre sonra stadyumda nefes almak imkânsiz hale geldi. Herkes içeri kaçti. Pek çok taraftar basin odasina sigindi. 

Yatistirici olmak ne demek
Yeniden park tarafini izlemeye basladik. Neden oldugunu anlamadigim bir sekilde polis taraftarlara inatla gaz atmaya ve su sikmaya devam ediyordu. Yogurtçu Parki’nin kösesinde nefes almakta zorlananlar, ara sokaklarda yüzünü yikamaya çalisanlar, öfkesini kontrol edemeyip arabalari ters çevirenler, çöp bidonlari devirip yakanlar, ellerine gelen ne varsa polise firlatanlar... Görüntüler akil alir gibi degildi. Ortalik sakinlesti umuduyla çikisa yöneldigimde bir kez daha basladi püskürtme harekâti. Açikçasi biber gazi firlatmaya doyamiyordu polis. Nefes almakta zorlanarak kaçmaya basladim. Stadyum çevresinde balkondan olaylari izleyenler dahil herkes gözlerini siliyor, öksürüyordu.
Bu memlekette muhalif olan herkes iyi bilir, sokak siddetinde Türk polisi yatistirici bir rolü asla üstlenmemistir. Siddeti siddetle besler ve karsiligini misliyle verir. Önceki gün de durum farkli degildi. Isin garip olan yani, bu provokasyonu daha maç baslamadan yapmaya basladilar. Provokasyon diyorum, çünkü hiçbir emniyet mensubunun bana maç öncesi yaratilan terörü ve maçtan bir saat sonra hâlâ gaz bombalarinin havada uçusmasini anlatabilecegine inanmiyorum. Elbette fanatikler de vardi, elbette polise karsi da bir siddet vardi. Ama bu kadar zivanadan çikaracak etkinin tetikleyicisi ne yazik ki güvenlik güçleriydi. Gördüklerime ölçüsüz güç kullanimi falan diyemem. Ölçülü, organize devlet terörüydü bu. Eger, salt beceriksizlik ve panik degilse...




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —