Parasiz egitim mi, rant mi?

Parasiz egitim mi, rant mi?

AKP HÜKÜMETI`NIN PARASIZ KITAP, BEDAVA TABLET PROJELERINE PARASIZ EGITIM DENEBILIR MI? Erkan Aydoganoglu

AKP Hükümeti bir yandan 4+4+4 yasasiyla birlikte egitimi tamamen piyasa sunarken bir yandan da parasiz kitap dagitimi, ögrencilere ücretsiz tablet dagitim, bütün siniflarin akilli tahta ile donatilmasi ve ögrencilere süt dagitimi gibi parasiz egitimin unsurlari sayilabilecek projeleri de hayata geçiriyor. AKP Hükümeti bu projelerle egitimde firsat esitligi sagladigini iddia ediyor.

Peki gerçek nedir. AKP Gerçekten egitimde firsat esitligi sagliyor mu? Ya da AKP Hükümeti parasiz egitimi hayata geçirmis durumda midir?

PARASIZ KITAP TICARILESMENIN UNSURU OLDU

Ders kitaplarinin ücretsiz olarak dagitilmasi, ücretsiz tablet dagitim, süt dagitimi egitimin kamusal ve parasiz nitelikte olmasi sürecinin tamamlayici bir ögesi olarak degerlendirilmesi gerekirken, Türkiye’de egitim alanini hizla ticarilestirmenin bir unsuru olarak kullanildi. Türkiye’de egitim hakkindan ve dolayisiyla egitim olanaklarindan her bireyin “esit” bir sekilde yararlandigini söylemek mümkün degildir.
Çünkü herkese esit egitim olanaklari sunmak, herkese yeterli “egitim hakki” sunmak anlamina gelmez. Kisilerin yetenek farkliliklari, gereksinmeleri, saglik durumlari, yasam kosullari, onlara farkli egitim olanaklari sunulmasini gerektirir. Bu nedenle bir bütün olarak egitimi saglama açisindan “nitelikli egitim hakki” kavramini benimsenmelidir.

Nitelikli egitimin bir hak olarak örgütlenebilmesi için sadece belirli düzenlemeler yapmak yetmez. Çagdas ve nitelikçe yeterli bir egitim hakkindan bahsedebilmemiz için egitim; herkesi kapsamali, yeterli sürede verilmeli, ulasilabilir olmali, kamu hizmeti olarak örgütlenmeli ve parasiz olmali, içeriginin çagdas, bilimsel, laik ve resmi dil yaninda diger anadillerinde de yapilabilmelidir.

ÜCRETSIZ KITAP DAGITIMI AKP’NIN RANT DAGITIM ARACI

Ders kitaplari 2003 yilindan bu yana ücretsiz dagitiliyor. Ögrenciler ve veliler için ilk bakista son derece faydali olan bu uygulama önemli olmakla birlikte kitaplarin ücretsiz dagitilmasi, AKP’nin “parasiz egitim” uygulamasi olarak degerlendirilemez.

Milli Egitim Bakanligi 2011 yili itibariyle bugüne kadar toplam 950 milyon 267 bin 133 adet kitap dagitimi yapti. 2010–2011 egitim ögretim yilinda 193 milyon 925 bin adet kitap dagitirken, dagitilan bu kitaplar için toplam 317 milyon TL harcama yapildi.

2003-2004 egitim ögretim yilindan bu yana uygulanan “ücretsiz ders kitabi” dagitiminda Milli Egitim Bakanligi ücretsiz olarak verdigi ders kitabi sayisi her yil artiyor.

2003’de ders kitaplari piyasasi yaratildi ve MEB her yil bu piyasadan 300–400 milyon TL tutarinda kitap satin alarak en büyük müsteri konumuna geldi. Bu durum her yil MEB bütçesinin yaklasik yüzde 5’i kadar bir miktar ders kitaplari piyasasina kaynak aktariyor. Ücretsiz ders kitabi uygulamasi önemli bir adim olarak degerlendirilebilecekken, uygulama ile ders kitaplarinin kamuya maliyetinin on kat artigindan hiç bahsedilmemesi dikkat çekici. Halkin parasinin nasil harcadigi, hangi basin yayin sirketlerinin bu uygulamadan kazandigindan hiç bahsetmiyor.

Ders kitaplarinin ücretsiz olarak dagitilmasi, egitimin kamusal ve parasiz nitelikte olmasi sürecinin tamamlayici bir ögesi olarak degerlendirilmesi gerekirken, Türkiye’de egitim alani hizla ticarilestirildi ve yoksul ailelerin çocuklarinin egitim olanaklarindan yararlanmasi her geçen gün zorlasti. Egitimin kamusal niteligini adim adim ortadan kaldiran hükümet, ders kitaplarinin ücretsiz dagitilmasi söz konusu olunca bu kitaplarin basimi üzerinden sermaye biriktiren özel çikar sahiplerine “kiyak” yapiyor.

KAMU YARARI YOK, SIYASI RANT VAR

Kamusal kaynaklar kamu yarari için kullanilmali, ders kitaplarinin ücretsiz olarak dagitilmasi uygulamasi sürdürülürken, bu kitaplarin dayanikli, yeniden kullanilabilir olarak basilmasi amaçlanmali, doganin katlinin ve kamu kaynaklarinin özel çikar sahiplerine aktarilmasinin önünü açan musluklarin kapanmasi hedeflenmeli ve elbette, kamusal egitimin ücretsiz ders kitaplari dagitmanin yaninda baska gereklilikleri de beraberinde getirdigi gerçegi gözlerden kaçirilmamali.

Ders kitaplari son yillarda hazirlanmasi, içerigi, tasarimi, dagitimi, devletin ve özel sektörün konuya yaklasimi bakimindan tartisiliyor. Bunun en önemli nedeni iktidarin, ögrencileri, kendi ideolojisine uygun bir sekilde biçimlendirme araci olarak okullari, ders programlarini ve egitim materyallerini kullanmak istemesi.  Nitekim egitim sürecinin en etkili araçlarindan biri olan ders kitaplari iktidarin saldirilarindan en fazla payini egitim materyalleri aliyor.

Ders ve yardimci egitim materyallerinin ticari bir ürün gibi ele alinmasi bu durumun baslica nedenleri arasinda. Hükümetin, ders kitaplari üzerinden siyasi rant saglamayi sürekli kilma arayislarinin önemli göstergelerinden birisi de ders kitaplarinin uzun süre kullanilabilecek sekilde hazirlanmamasi ve aksine her yil yeniden dagitilmasi yoluna gidilmesi. Her firsatta israftan kaçinilmasi gerektigini söyleyenlerin, ders kitaplarinin basimi üzerinden kamu kaynaklarini özel çikar sahiplerine rant olarak dagitmak söz konusu oldugunda israftan hiç söz etmemesi manidar.

Bu dönemde, daha önce ders kitabi yayinciligi yapmamis, sektörle uzak yakin iliskisi olmamis çok sayida sirketin ders kitabi basim sürecine katilmasi ve hazirladiklari kitaplarin niteliksiz oldugu halde kabul görüp MEB tarafindan satin alinmasi dikkat çekici.

ÖGRETMENLER DEVRE DISI

Ücretsiz ders kitabi dagitimiyla birlikte Milli Egitim Bakanligi, ders kitaplarinin seçiminde ögretmenleri devre disi birakti. Bilindigi gibi 2003 yilina kadar derslerinde hangi kitaplari kullanacaklari ögretmenler tarafindan belirleniyordu. Talim ve Terbiye Kurulu denetiminin disinda kullanici denetimini de beraberinde getirdigi için bu uygulama, yazar ve yayincilarin daha özenli davranmasini sagliyordu. Yeni uygulamayla, ögretmenler devreden çikartilip ihalede en düsük teklifi veren yayincinin kitabinin alinmasi, rekabetin nitelik yerine fiyat üzerinden yapilmasina yol açmistir. Fiyatta rekabet nitelikli olan kitabin yerine, ekonomik gücü olan yayincinin belirledigi kitabin ve yayincisinin hakimiyet kurmasini saglarken bu durum, onayindan ihaleye kadar sisteme dahil herkeste ranttan pay almasini gündeme getiriyor.

SÜT ARZI FAZLALGINI GIDERMEK IÇIN ÖGRENCILERE SÜT

AKP Hükümeti Milli Egitim Bakanligi, Gida Tarim ve Hayvancilik Bakanligi ve  Saglik Bakanligi isbirligi ile yürütülen Okul Sütü Programi’ni hayata geçirildi. Bakanliklarin kendi agizlarindan itirafla “Mevsimsel süt arzi fazlaligi”ni gidermek ve süt üreticileri ile sanayisini desteklemek amacini tasiyan proje kapsaminda, 144 milyon kutu süt dagitilacagi ve maliyetin 75 milyon lirayi bulacagi da ifade edildi. Belli çevrelere gayet hacimli sermaye aktarimi yapilirken çocuklarin sagligi ikincil plana atildi. Çocuklarin sagligi adina gerçeklestirildigi ifade edilen projede birçok çocuk zehirlendi ve hastanelere gitti. Gelismeler üzerine hükümet temsilcileri, Valiler, Milli Egitim Bakani ve Saglik Bakani’nin konu karsisinda takindiklari tutum ise ibret vericiydi.

Hükümet sözcüsü Bülent Arinç’in yasananlari “ilk kez” ya da “asiri dozda” tüketime baglamasi, Valilerden gelen “psikolojiktir” açiklamalari ve gerek Saglik Bakanligi’nin gerekse Milli Egitim Bakanligi’nin “böylesi seyler olabilir” tarzindaki “normallestirici” açiklamalari velileri ve egitimcileri sasirtti. Hükümet sözcüsünün çocuklarin ilk kez süt içme ihtimalini bir savunma argümani olarak sunmasi dahi skandal niteligindeydi. “Basbakan’in talimati var, dagitmak zorundayiz” savunmasi ise vahametin boyutunu derinlestiren bir durumdu.


FATIH PROJESI: RANT PROJESI

Ögrencilere ücretsiz tablet dagitimi parolasiyla gündeme getirilen FATIH projesi, bütün okullardaki siniflarin akilli tahtalarla donatilmasi her ögrenciye bir tablet bilgisayar dagitilmasi, internet altyapisinin kurulmasi, içerik ve müfredat yazilimlarindan olusuyor. Proje kapsaminda ilk asamada siniflarda kullanilacak akilli tahtalar ardindan 12-15 milyon arasinda tablet bilgisayar aliminin yapilacagi tahmin ediliyor.
Fatih Projesi kapsamindaki akilli tahtalardan tabletlere, içerik yazilimlarindan internete kadar pek çok alanda Kamu Ihale Kurumu (KIK) devre disi birakilirken, bunun üzerinden yaklasik 100 milyar liralik rant saglanacagi tahmin ediliyor. Bunun yani sira en az 12 Milyon ögrenciye tablet dagitim ile birlikte internet baglantisi satilmasinin planlaniyor. Gelecek 15 yil içinde aylik baglanti en düsük 10 TL olarak hesaplandiginda bile 15 milyar dolarlik yeni rant kapisi daha açiliyor.

YENI PAZARLAR YARATILIYOR

Türk Telekom su anda egitim programi Vitamin`i okullarda bedava verirken, Fatih Projesi’yle söz konusu programin ögrencilere para ile satilmasi gündeme gelecek ve 15 yil içinde toplamda 10 milyar dolar ile 20 milyar dolar arasindaki paranin velilerden alinmasi gündeme gelecek.
Fatih Projesi’ne iliskin yaklasimlarda isin pedagojik boyutu yerine, yaratacagi yeni pazar olanaklari ön plana çikiyor. Fatih Projesi ile ilgi olarak Ömer Dinçer, sik sik “firsat esitligi” vurgusu yapiyor. Ömer Dinçer bir açiklamasinda ““Düsünebiliyor musunuz, Türkiye’nin herhangi bir yerinde, Hakkâri’nin bir beldesinde bir çocugumuzla, 5. veya 9. veya 12. siniftaki bir çocugumuzla Ankara’nin, Istanbul’un merkezindeki çocugumuz ayni imkanlara sahip olacak. Arti, herhangi bir ünite için bu ülkede o üniteyi en iyi anlatan hoca kimse, ögretmen kimse onun anlatimi bilisim ortaminda Hakkâri’deki çocuga da sunulacak, sadece kendi ögretmeninin anlatimi degil.” demisti.
Hakkari’deki bir ögrenci ile Istanbul’da örnegin bir özel okuldaki ögrencinin tablet bilgisayardan izledigi bir ders ile esit firsatlara sahip olamayacagi çok açik.