POSTANE ISGALLERI (2)
“Telgrafin tellerinde serçeler
Telgraftan habersiz biçareler” (1)
1908 öncesi Anadolu’da meydana gelen pek çok isyan mevcuttur. Bu isyanlara öncülük edenlerin basini genellikle kent ve kasaba esrafi çekmistir. Demokrasi talepleriyle yoksul halki da peslerinden sürüklemeyi basaran bu hareketlere yol açan ana nedenler ise agir vergiler, ticari kisitlamalar ve valilerin kötü yönetimi sonucu yasanan yolsuzluklardir.
Önderlik eden örgütlenmeler ve siyasi amaçlari ile, bu isyanlarin sonuçlari konusundaki tartismalardan mümkün oldugunca kaçinarak olaylarin Postaneler merkezinde gelisen yönlerini ele almaya çalisacagiz. Ancak yine de kisa tutmakta pek basarili oldugumuzu söyleyemeyiz. Çünkü her sey telgraf hatlarindan gidip gelecek karsilikli yazismalara bagliydi. (2)
Kastamonu Postanesinin Isgali:
1906 Ocak ayinda Kastamonu’da büyük bir ayaklanma meydana gelir. Nedeni ise Sehrin Valisi Enis Pasa yapilacak olan Belediye Meclisi seçimleri için çesitli afislerle halki seçimlere katilmaya çagirmaktadir. Halk ise meclis üyelerinin vilayetin iç ve mali durumlarina karisma yetkilerinin olmadigini, yalnizca valinin yolsuzluklarini örtmeye yaradiklarini, valiyi kontrol edecek bir kurulun bulunmadigini ileri sürerek seçimlere katilmayi reddeder. Boykotçulara göre bu sartlarda seçimler komediden baska bir sey degildir.
Seçim günü büyük bir gösterici grubu bölge askeri komutani olan Ferik Ali Riza Pasa’nin evinin önünde toplanarak evi kusatirlar. Komutan önce görüsmek istemese de daha sonra aralarindan üç kisiyi sözcü seçerek göndermelerini ister. Konuta giren heyet komutana aynen sunlari aktarir.
“Mademki sehrimizin gelir ve gider durumundan habersiziz, oy kullanmayiz. Oylarimizla seçtigimiz kisi bize hesap verecek, görevini bilinçle yapacak biri olmali. O zaman bu yolda yürürüz. Yeni çikarilan özel vergilere gelince bunlar yasal (adil) degildir. Çünkü zenginlerle fakirler arasinda hiçbir ayrim yapmamaktadir.
“Örnegin bir çirak patronu kadar vergi vermek zorundadir. Bir ögrenci bir ev sahibi kadar vergi ödemektedir. Din adamlari ise hiç vergi vermemektedir. Ayrica hiçbir soylu kisi vergi vermiyor. Memleketin en önemli tüccarlarindan olan valimiz de bunlardan biridir. Bunu adalet kabul eder mi? O halde bizler de para vermeyiz.”
Halk sözcüleri, valinin sehrin gelirinin büyük bir bölümünü zimmetine geçirdiginden ve baska yolsuzluklardan da yakinarak bu nedenle seçimlere katilmayacaklarini sultana iletmelerini ister. Durumdan endise duyan komutan “bu benim isim degil, ben askeri bir görevliyim ve bu çesit konulara karismaya hakkim yok diyerek” basindan savmaya çalisir. Bunun üzerine halk sözcüleri “Pasa Hazretleri, silah altina aldiginiz(alacaginiz) askeri bizden mi alacaksiniz, yoksa baska bir kavimden mi? Biz ahali, oldugumuz gibi askeriz, bu nedenle derdimizi ‘merci-i alisine’ bildirmelisiniz”. Komutan halkin bu israrli ve kararli tutumu sonucunda sultana durumu ileten bir telgrafi çekmek zorunda kalir.
Komutanin bu telgrafi üzerine Yildiz Sarayi`ndan, Vali Enis Pasa’ya bir telgraf çekilerek bu hareketin gerçek yüzünü açiklamasi istenir. Vali cevaben saraya “bu hareketin tehlikeli bir yönünün olmadigini, bu isi birkaç issiz güçsüzün yaptigini” bildirir. Oysa askeri komutan sultana ayri bir telgraf ile “hareketin ciddi oldugunu, en büyük tehlikesinin de bu harekete Müslümanlarin yaninda Ermeni ve Rumlarin’da katilmis olmasi” olarak bildiriyordu.
Bos yere birkaç gün cevap bekleyen halk, sonunda 21 Ocak (1906) tarihinde yaklasik bes bin kisilik bir kalabalik seklinde toplanarak telgrafhaneyi isgal eder ve çalisanlari disari çikarirlar(3). Aralarinda bulunan askerligi sirasinda Yemen’de muhabere takiminda görev yapmis Kel Haci lakabiyla bilinen Haci Ahmet ve Küre telgraf memuru olup izinli olarak Kastamonu’da bulunan Memduh Beyi haberlesme için görevlendirirler.
Vakit geçirmeden Istanbul’a ayaklananlarin isteklerini bildiren ilk telgraf çekilir. Halkta büyük bir cosku vardir. Ardi ardina sekiz adet telgraf çekilir ve beklemeye baslanilir.
Disarda bekleyen kalabalik sürekli artmaktadir. Vali ise korku içerisinde evine kapanmis ve gelismeleri beklemektedir. Komutanin teskin ederek dagitma girisimi de halkin tepkisine neden olur. Siz bizi padisaha “bunlar serseri güruhudur, sayan-i ehemmiyet degildir” diye bildirdiniz. “Biz Allah kapisiyla, padisah kapisinda toplanmisiz. Bu iki kapi daima açiktir. (…) Biz serseri degiliz, mazlumuz. Insanca muamele edilmeli bize. Bizi buradan kimse tard edemez”. Ardindan üs kere “Padisahim çok yasa” diye bagirirlar.
Disarda öbek, öbek atesler yakilip beklemeye devam ederler. Bu arada iki adet polis komiseri de gelerek halka uyarilarda bulunmaya çalisirlar. Tepki gösteren halk yaka paça bunlari tutarak ellerindeki kâgitlari alir. Komiserlerden birisi kaçarak kurtulsa da digeri dagitim odasina hapsedilir.
Gece yarisina dogru Istanbul’dan bir cevap gelir. Telgrafta, sultan halka selamlarini ileterek huzur ve sagduyu ögütlemektedir. Yeni vergilerin ordu için toplandigini, kanunun henüz yürürlüge girmedigini kesin sonucun halka bilahare bildirilecegini söylüyordu.
Halk önce tatmin olur ve dagilir, ancak ertesi gün tekrar toplanir. Sultanin bas danismani halktan tekrar dagilmalarini ister özel bir memurun sorusturma yapmak üzere Kastamonu’ya gönderilecegini söz verir. Halk ise “özel bir memurun gönderilecegine inanmiyoruz, siz bizi aldatiyorsunuz. Sultan’la yeniden görüsmek istiyoruz. Neden telgrafin basina gelmiyor? Yoksa padisahimiz yok mu bizim?” diyerek telgrafa cevap yazilir.
Bu arada disarda bekleyen kalabalik da giderek artmaktadir. Kalabalik her saat basi “Padisahim Çok Yasa” diye bagirmaktadir. Kazalarda ve köylerde de çok büyük hareketlenmeler baslamistir. Belirlenen bir günde kazalarin çogunda benzer taleplerle halk toplanmaya çagrilir.
“Bagriyanik zavalli köylüler, hakikaten o gün de külliyetli olarak kazalarin merkezinde toplandilar. Kaymakamlar, özellikle de Tasköprü Kaymakami birkaç kisiyi hapsederek isin önünü almak istediyse de köylüler hiç söz dinlemeyerek maruzatlarinin zat-i sahaneye iletilmesinde israrci oldular. Kaymakamlardan birçogu vilayete ‘ne yapmalari lazim geldiyse yaptiklari halde ahalinin galeyanina engel olamadiklarini’ arz etmislerdir.”
Bir haftadan fazla zaman geçmesine ragmen direnis hala sürmektedir. Bu arada vali son çare olarak kentin ileri gelen dini önderlerinin de arlarinda bulundugu bir heyeti direnisçilerle görüsmek için arabulucu olarak gönderir. Heyet halka dagilmalarini önerince halk büyük bir tepki göstererek onlardan kendi
taleplerinin hakliligina dair saraya çekilecek telgrafa imza vermelerini, aksi takdirde alikonulacaklarini bildirerek istediklerini basarirlar.
Disarda ise gösteriler tüm canliligiyla devam etmekte olup, her saat basi “padisahim çok yasa” bagirislari duyuluyordu. Nihayet padisahin tekrar telgrafin basina geldigi bildirilir. Bunun üzerine halk, vali ve bas vergi tahsildarinin yaptigi tüm yanlisliklari anlatarak bu ikisinde ahlaki bozukluk oldugu ve görevden alinmalari istenir. Cevaben bu iki kisinin görevden alinacaginin bildirilmesi üzerine halk sevinç çigliklari atarak dagilir.
21 Ocak 1906 tarihinde baslayan isyan, 2 Subat’ta Valinin ve Defterdar’in görevden alinmasiyla son bulur(4). Ancak halkta hala bir tedirginlik vardir. Çünkü vali Enis Bey Tophane Müsirinin kayinpederidir. O nedenle yeniden kayirilacagina dair endiseler bulunmaktadir. Kurban Bayraminin ilk günü olan 5 Subat’ta valinin kentten ayrilip Inebolu Limani’ndan Istanbul’a giden bir gemiye bindirilmesine kadar gerginlik sürer.
(Petrosyan, Y. A. “Sovyet Gözüyle Jön Türkler”. / Basmaciyan, K.J. “Anadolu’da ki Devrimci Hareket.” Revue du Monde Musulman. Paris, Nisan 1908, cilt 4, sayi 4. / (“TÜRK”. Kahire, 8 Mart 1906, sayi 121, sayfa 1. Kahire’de 1903-1907 yillari arasinda yayinlanan Genç Türklerin radikal kanadinin düsüncelerini savunan haftalik gazete. / “Msak” (Çiftçi) Gazetesi. Sayi 71, 2.4.1906, Tiflis’te 1872-1912 yillari arasinda Ermenice yayinlanan gazete./ Mehmet Serhat Yilmaz. “ II. Mesrutiyet Öncesi Kastamonu’da Bir Ayaklanma Girisimi. 1906.” Karadeniz Arastirmalari • Yaz 2011 • Sayi 30, sayfa. 123-142.)
Sinop Postanesinin Isgali:
Kastamonu isyaninin etkisiyle ve hemen ardindan Sinop’ta da bir halk isyani meydana gelir. Sebebi ise mutasarrifin kötü yönetimi ve görevini suiistimal etmesidir. Bardagi tasiran son olay ise söyle gelismistir.
Sinop Hapishanesinde yatmakta olan Çerkez Gül Hasan isimli bir eskiya, mutasarrif tarafindan cezasi daha bitmeden saliverilir. Bu sahis birkaç gün sonra tekrar eskiyaliga baslayarak köylere baskinlar yapip haraç toplamaya baslar. Kirimli Ibrahim naminda bir köylünün evini basarak oglunu öldürür. Köylülere hane basina “on bes sinik” bugday haraci vergisi koyar. Korkudan bir müddet susan halk bu haraçlarin yarisinin mutasarrifa gittigini ögrenince aradaki isbirligini sezer ve isyan eder.
Birkaç bin kisilik topluluk meydanda toplanarak telgrafhaneye yürür ve binayi isgal ederek ele geçirir. Ardindan Istanbul’a mutasarrifin zulmünü ve keyfi idaresini bildiren, durumlarini arz eden birçok telgrafi çekerek beklemeye baslarlar.
Büyük bir heyecanla Istanbul’dan gelecek cevabi bekleyen halk her saat basi “padisahim çok yasa” diye birlikte sloganlar atarlar. Nihayet bekledikleri telgraf gelir. Mutasarrif görevden alinmistir. Bütün bu gelismeler süresince odasinda mahpus kalmis olan mutasarrif Istanbul’a gitmekte olan bir gemiye zorla bindirilir. Toplanan kalabalikta sevinç içerisinde dagilir.
(“TÜRK”. Kahire, 8 Mart 1906, sayi 121, sayfa 1. Kahire’de 1903-1907 yillari arasinda yayinlanan Genç Türklerin radikal kanadinin düsüncelerini savunan haftalik gazete. / Basmaciyan, K.J. “Anadolu’da ki Devrimci Hareket.” Revue du Monde Musulman. Paris, Nisan 1908, cilt 4, sayi 4)
Ankara Postanesinin Isgali:
1906 yilinin ilk yarisinda Ankara’da meydana gelen bir baska isyanda ise Postane binasina gelen isyancilar saraya, halkin valinin davranislarindan hosnut olmadigini bildiren telgraflar çekerler. Bunun üzerine vali görevden alinir. Taleplerini saraya kabul ettirmelerine ragmen bu isyanda kisa süreli bir isgalin olup olmadigi tartismalidir. (Mechveret, No:178, 1 Agustos 1906, s.8./…s.19)
Gelecek yazimizda yine, günlerce direnisçilerin denetiminde kalan Postaneleri ve o kentlerdeki durumu ela almaya devam edecegiz.
Dostlukla.
(1) Naletleme. Nazim Hikmet. (2) Anlatmaya çalistigimiz olaylar, belirtilen kaynaklardan kimisinde daha detayli, kimisinde daha kisa, bazen de yanli ve abartili olmasi nedeniyle ortak bir dil bütünlügüyle eylemin özünü dogru aktarabilmek adina özetlenmistir. Bu belgelerin çogunu bir arada görmek isteyenler bizim de yararlandigimiz ana kaynak olan su esere bakabilirler. H. Zafer Kars. “Belgelerle 1908 Devrimi Öncesinde Anadolu”. Kaynak Yayinlari 37. Kasim 1984. (3) Bazi kaynaklarda isyanin 1906 yilinin Mart ayinda gerçeklestigi yazilmis olsa da bu karisikligin Rumi Takvimin, Miladi Takvime çevrilme hatasindan kaynaklandigi anlasilmaktadir.