RAMAZAN AYI BASLARKEN: NASIL ORUÇ TUTALIM?
Önce Su Sahurdan Baslayalim:
Sahurdan baslayan bir farklilikla oruç tutalim. Peygamber (s.a.v) efendimiz:
Iftar sofralarinda bolluk ve farkliligi sahur sofralarinda da tasimamiz gerekmektedir. Oruca yeni baslayanlarin bu konuda tesvikine yönelik gayretler içinde olmaliyiz.
Ebu Davud ve Nesai’nin rivayet ettigi bir hadiste Peygamber (s.a.v) efendimizin, Irbad Ibni Sariye isimli sahabeyi sahur yemegine davet edip, “Bereketli sofraya gel “ dedigi rivayet edilmektedir.
Sahur yemegi, iftar yemeginin aksine bol olmalidir. Hadisi serifler, sahurda bolca yemeyi emir buyuruyor. Sahur sofrasi, imsak vaktine en yakin vakte kadar geciktirilmelidir. Bu da ayri bir sünnettir. Iftar, aksam namazi aksam namazi vakti girer girmez hemen yapilmali, sahur ise son vaktine kadar geciktirilmelidir.
Sahur sofralari zikir ve tefekkürle bereketlendirilmelidir. Allah Teâlâ’nin nimetleri ve Ramazan ayinin gerekleri üzerinde tefekkür ve konusmalar uygun düsen islerdendir
Sahur yemegi için kalkanlarin o saatte Allah Teâlâ’nin kullarindan taleplerini bekledigini de unutmamalidirlar. Nafile namazin ve zikrin, Kur’an okumanin en feyizli sayildigi zaman dilimi, saniyeleri hesaplanarak degerlendirilmelidir.
Iftar Için Bir Hareket ve Heyecan Içinde Olmak Gerekir:
Bu ümmetin, iftara acele ettigi sürece hayirda oldugu Peygamber (s.a.v) efendimizin verdigi haberlerdendir. Bu, yapilan ibadeti ciddiye almanin göstergesidir. Sofralarimizda tabaklara uzanan el sayisi arttikça bereketin de artacagini unutmayalim. Besmele ile baslayip, iftara mahsus duayi okumamiz soframizin önemli adabindandir.
Bu yaptiklarimizi, bizi izleyen yavrularimizi egitecek sekilde sesli ve gerekiyorsa tekrarlayarak yapmaya gayret edelim.
Israf Rabbimizin yasak ettigi islerdendir. Hele Ramazan ayi gibi her isimizi Allah Teâlâ’nin rizasini kazanmak için yapmaya çalistigimiz bir ayda oburluk ve ardindan gelen israfi, Rabbimizin nimetlerini zayetmeyi asla yapmamaliyiz.
Iftarda sünnet olan az yemektir. Asil yeme ihtiyacimizi sahura saklayip, iftarda ayakta duracak kadar yiyelim. Yediklerimiz de gözümüzün degil midemizin doyacagi seyler olmalidir. Iftar sofrasi Rabbimize yakinligimizin en çok arttigi anlardan biridir.
Dualarimizin makbul olacagi anlardan biri iftar ettigimiz saatlerdir.
Hamd ve sükrümüzü sik sik tekrar ederek ve rabbimizin razi olmayacagi söz ve davranislardan kaçinarak, o ani Allah’in rizasini kazanmak için iyi bir firsata dönüstürelim. Kendimize, aile efradimiza, ölmüslerimize ve bütün Ümmeti Muhammed’e, özellikle de, darbogaz yasayan mümin kardeslerimize çok samimi ve israrla dualar yapalim.
Rabbimizin nimetleri ile iftar ettikten sonra aksam namazini hiç geciktirmeden eda etmemiz o anki en önemli vazifemiz. Mümkünse ev halkinin da katilacagi bir cemaatle namazi eda etmek ecir üstüne ecir olur.
Soframizda Allah’in Rahmetini Celbedecek Kimseler Bulunsun:
Salih, müttaki bir zat, bir yetim, bir dul, gerçekten yemege muhtaç bir miskin, hadis, fikih okuyan bir talebe… Bunlar misafir degil bas tacidirlar.
Resulullah (s.a.v) efendimiz, onlarin sayesinde rizik gördügümüzü haber vermistir. Eger soframizda böyle biri bulunursa, onun bulunusu ile bizim minnettar olmamiz gerektigini unutmayalim. Ona hizmette ailece yarisalim.
Hanimlar da kendi hemcinsleri arasindan böylelerini bulup, beraberce iftar etsinler, o zaman da erkekler onlarin hizmetini hasirlasin. Büyük bir yaristayiz. Meleklerle yarisiyoruz. Rabbimiz yarisimizi görüp bize ecir verecek. Unutmayalim.
Basa kakma gibi bir üslup sergileyerek ecrimizi heba etmeyelim.
Nihayet biz ona, bir tabak yemek kazandirdik o ise bize, Rabbimizin rizasi gibi deger biçilemez bir nimet kazandirdi.
