SAKLA SAMANI “TAKLA ZAMANI”
‘Çal bakayim davulcu’…
Birkaç gündür tenesir günesli sellenisin önüne serildik, çelik perde olduk akla zarar haberlere. Büyük medyadan uçurum dibi ayilmalari izliyoruz hayretle. Magaralardaki kör isiklar ve isterik çirpinislar kesisleme vurdu basimiza basimiza yine. Yetmedi ve bu gün ülkeyi öglen üzeri firtina vurdu.
Harcanisa son nokta, densizligin dik alasi-alçak sürünmesi ise düse kalka yolumuza düstü ve kovalamacalar yasatti usumuza. Er meydani bos kaldigindan sebep basitlik önce ruha islemis ne yazik ki. Ardindan yoz çürüme ve yok olus gelir ve son sans ta dipkoçansiz itirazlarla elden kaçar gider. Makaleye de mek-mak mastar ekleri hakim olur.
Takintilara takoz koymak degil derdimiz ama taklaya geldik memleketçe. Her haberde siritiyor ileri-geri taklalar mevsimi yanastirmasi. Analari belleyecek Annan planlarindan baslayip; 12 Eylül–28 subat davalarinin temasasina, devletin en zirvesinden mili güvelik kurulu kararlarinda-raporlarinda imzam yoktur savunmalarina, agirdan agira yatilmaz denilen hapislikleri onamalara, onayip görüldügü yerde alinmalara, alindiginda elli-belli koldan atacak dam aramalara, Allahina kadar irkçilik kokan laflara-lafazanliklara, pis-zenci demedim pis-dingil dedimlere, maç ortasi panikleyip tabancasina asiliveren acemi memurlara, gol ofsayt kokunca sirazeyi hepten kaçiran hakemlere, bilyeleri bir bir siyiran-siyirdikça sahaya atlayan-atlamayan seyircilere, kiytirik J.bond filmi bahanesiyle dünyada tek geçilecek Kapaliçarsi’yi kirip dökmelere, ülke bu filmle taninacak acayip reklamimiz olacak deyip-denilip sirtta sepet film karelerine, Sincan’da tank yürüttürenleri Sincan’a misafir olarak tikmalara, Kadin gününde müstehcenlik yok protesto varlara, ÖSYM sonuçlarini saatini verip gün belirtmeden açiklayamamalara, mezarlikta el bombalari saklamalara ve bulmalara kadar uzanan nice okkanin altina gitmislik var gündemde. Sadece içimizi yakani bu kadar, dis politikayi es geçtik bu seferlik.
‘Çal bakayim davulcu’…
Ayrica daha nice gözden kaçan içsel ayrinti var ama tasasi bize düsmez. Tasasi bize düsmez ama bir inci tanesi var ki haberlerin hepisine deger pahada. Mizahi, izahi, rengi bir yana “Nerden bileyim sevindigini, hadi bir takla at da göreyim” yaftanin-haftaymin bir numarasi. Izani-mizani- Izahati yok bu yaklasimsizligin, yakistirmanin, yakisiksizlastirmanin. Bakanlik da kurtarmaz zevati sonra ve ‘sizi görünce sevindikler’ tarih olur tarifsiz ariflere. Faka basmak denilse bir türlü, sayin sayan-bastan savan iskaladi denilse ayip kaçar misafirperverlige, aliskanlik denilse ‘yok ya nerden bileyim’ içinde gizli yaniti;
‘Çal bakayim davulcu, Çal’…
Raflarda sürünen edebi dokümanlara inat, bu iste muzipçe Ünlemi cümlenin neresine koymak lazim köktenci edipler sasirir. Çanlar kimin için çinliyor-takliyor-çaliyor açikça belli degil ama taklalarin adresi en bastan belli. Takla attirma ve kivirttirma neyin nesidir, ne menem ilahi ikazdir vatandas oynatmak koskoca soru isareti. 60’lik ihtiyarin düstügü durumlar ve kizgin bogalar çayirinda çalkalanmak ise içler acisi, yürek yakan, gülsen bir türlü aglasan bir türlü bir kare.
Bes Tedas’çinin buzlu gölette öldügüne mi yanmali, orada taziye için bulunan sayin sunacagin kanlari donduran ince-kalin göreceli sakasina mi ölmeli. Espri mucidi bakanin yas tutusuna mi kanmali, “ ya da oyna bi göreyim” pesine alkis tutusuna mi inanmali. Göbek attirmalara mi bakmali, gerdan kivirmalara tempo tutup bakanlara mi acinmali. Isler arap saçina dönmüs-döndürülmüs ise ezelden-tezelden, ayak üstü sohbet hevesleri bazen adamligi bozar. Laf takmacilik sevdasi da basa olmadik dertler açar. Güvercin taklasindan takla attirmaciliga terfilik ise yeterli firsat taninirsa hal müdürünü yari yolda birakir.
Bakanin e-sakasi maillesir, meyil maasiret milletçe emir telakkisi olur, alkislar el çirpislar arasinda dönenip durulur, saskinca durumu kurtarmaya çirpinilir orta yerde. Taklalar taklamak için Altmislik yetmislik olmak da fark etmez, saygi çok uzakta, uzakta bir köy nasilsa.
‘Çal bakayim davulcu` denir ve Oyna, oynama, oynatma fasilasi böyle isler.
Takla meselesine gelince onda bir beis yok, fazla söze de hacet yok. Takla bir memleket gerçegi bes on yildir. Takla atmayan nerdeyse yok gibi. Takla atmadan olmuyor-olmaz da belki ama açikça takla attiranini ilk gördü bu bencileyin satirlar. Sportif duygu-sallik agir bastikça da istek parende atmaya, üç burguya dönüsür zaten. O halde ne denir can acitan bu hemsoluga; sakla samani, gelir -Takla Zamani- ve;
‘Çal bakayim davulcu, Çal bakalim Sam. Çal’…