“Sanatçi yenilikçi ve gelecegi insa eden bir kisidir’’
‘’Sanatçi bir yorumcu degil tasarimci, dizaynir, yenilikçi ve gelecegi insa eden bir kisidir’’ Cavit MURTEZAOGLU
Gazetemiz yazarlarindan Hülya ASLAN Iran Tebriz’li sanatçi Cavit MURTEZAOGLU yasami, sanati, kültürü ve sanat siyaset iliskisi hakkinda tarihi bir söylesi gerçeklestirdi.
YASAKLARIN GÖLGESINDE BIR ISIK SÜRGÜN SANATÇI TEBRIZLI CAVIT MURTEZAOGLU. Iran’da Devrimciler Mahkemesinde yargilanan siyasi yasakli Tebrizli ses sanatçisi ve yazar Cavit MURTEZAOGLU ile sanat ve siyaset üzerine söylesimiz.
Hülya ASLAN: Sanatçi Cavit MURTEZAOGLU kimdir kendinizi tanitirmisiniz lütfen?
Cavit MURTEZAOGLU: 1962 Tebriz’in Serandib adli mahallesinde Ehl-i Hak bir ailede dogdum. Müzik ve felsefeyle hasir nesir oldugum için tutucu insanlarla karsi- karsiya kalmam kaçinilmazdi. Bakü’de konservatuar okumaya karar verdim. Orada hocam Islam Rizayev’in destegiyle Azerbaycan müziginde ilk defa Neva Makamini trio seklinde Azerbaycan’da milli radyonun altin arsivine kaydettik. Birçok çalismadan ve yaraticiliktan sonra Iran’a dönmek zorunda kaldim. Ve Iran’in sanat ve siyasi ambiyansinin daha baskici bir hale dönüstügünü gördüm. Bikmadan usanmadan çalismalarima devam edip ‘Senli Günler’ adli albüm, ‘101 Nefes’ adli kitap ve yine ‘Susmam’ adinda bir albüm ve video kliplerini yayinladim. Tebriz’de müzisyenlerin sendika derneginin kuruculugunu ve baskanligini yaptim. Fakat baskilar yüzünden bu dernegin isleri askiya alindi. Konser taleplerim pes pese geri çevrildi, sanatima degil sürgünüme destek verdiler. Hayatim macerali oldugu için özgeçmisimi kisaltmam gerek. Ilhamimin oklari Istanbul’u gösteriyordu. Ve çok isabetli bir yönmüs. Türkiye’de “Virtüözler ve Cavit Murtezaoglu”, “Tebriz’den Toros’a” adli albüm, “Yarizm”, “Bayrek Kusçuoglu”, “Nefes Alma Teknikleri” adli kitaplari yayinladim. Konser ve seminerlere katildim. Her sey güllük gülistanken birden bire yine sürgün olmak zorunda kaldik. Suçlu arasan bulamazsin ama sonuç olarak ben yine sürgünüm. Çok yakinda yine macerali bir seferim baslayacaktir.
“Sanat ve sanatçi kelimesi Arapçada yaratmak anlamina gelen sün-i kelimesinden dilimize geçmistir.”
Hülya ASLAN: -Sanat ve sanatçiyi nasil tarif edersiniz?
Cavit MURTEZAOGLU: ‘’Sanatçi bir yorumcu degil tasarimci, dizaynir, yenilikçi ve gelecegi insa eden bir kisidir’’ Cavit MURTEZAOGLU Sanat ve sanatçi kelimesi Arapçada yaratmak anlamina gelen sün-i kelimesinden dilimize geçmistir. Bir sanat dali olarak müzigi ele alirsak müzikle ugrasmak iki sekildedir: Mesleki olarak ve sanat olarak. Mesleki eserler ile sanat eserlerinin fark ve araligi, hayal dünyasinda yaratilan eserin genislik, derinlik, agirlik ve miktariyla belirlenir. Buna ben “sanat hacmi” diyorum. Sanat modeli somut olmalidir. Bu somut modeli, adlandirdigim sanat hacmi ile elde edebiliriz. Formüller olmadan yol haritasi nasil çizilir? Bir müzisyen iyi seyler çalip okuyabilir, söhret olur, zengin olur. Yani ilk bakista çok basarilidir fakat icra ettigi eserlerin “mesaji” sig ve popülerdir. Yani insanlari bir basamak olsa bile yükseltmek degil onlarin mevcut düsüncelerinin takipçisidir. Bir müzisyenin seneler boyu zahmeti vardir, sanki çalmaktan ellerinden kan akacak kadar emegi vardir fakat tekrarci, takipçi kisiligi vardir. Bu emegi olan insanlari müzik mesleginde çok basarili ve onlarin varligini gerekli buluyorum fakat yine sanatçi terimini onunla bagdastiramiyorum. Sanatçi bir yorumcu degil tasarimci, dizaynir, yenilikçi ve gelecegi insa eden bir kisidir. Halkin seviyesinde degil halkin manevi yükselisi için düsüncelere yön verendir. “Hakikat budur” diyen degil hakikate giden yollari gösterendir.
“sanat ilhamini halk ve camiadan degil iç dünyasindan aliyor”
H.ASLAN: Tasavvuf sanati nedir, insanlari nasil etkiler, Tasavvuf önderlerinden hangisi sizin ilham kaynaginiz?
C. MURTEZAOGLU: Önce tasavvufun anlamini burada bir kez daha vurgulamakta fayda var. Tasavvuf kelime olarak souf sözünden gelir. Genel olarak sufi yani dünya cilvelerine meyil vermeyip insanin iç dünyasiyla ilgilenen kisidir. Bu ilgi bazen camiadaki kurallarla çakisabilir. Bu çakismanin sebebi sufi degil sufiligi anlamayan bir kisim insanlar ve ya yönetimler tarafindan ortaya çikar. Bana göre sanat Batiniligin yani iç dünyanin ta kendisidir. Çünkü sanat ilhamini halk ve camiadan degil iç dünyasindan aliyor. Ben tasavvufta ve diger yolcularin inandigi akimlari da Batini semsiyenin altinda görüyorum. Her biri yöntemi ve düsünce modeli farkliliklariyla, daimi hareket itibariyle Batini yolculardir. Ona göre de Batini ihtiyaçlarima göre tüm Batini kanaat önderlerinin eserleri benim için ilham kaynagidir. Haci Bektas-i Veli, Sems Tebrizi, Hallac-i Mansur, Sultan Sahak, Fezlullah Naimi…
H.ASLAN: Türkiye de bulundugunuz süre içerisinde basarili projeler hazirlayip hayata geçirdiniz, Sakarya Üniversitesiyle birlikte çalismalariniz oldu nefes alma tekniklerini islediginiz ‘’SES METODU’’ adli ansiklopedi denebilecek önemli bir kaynak kitap yazdiniz ve bunu Istanbul-Beyoglu’nda ses atölyenizde uygulamaya geçirdiniz. Onlarca sanatçinin ses egitimini, ses doktorlugunu kisaca sanat danismanligini yapiyorsunuz, yeni yeni sanatçilar yetistiriyorsunuz, bugünlerde yayinlanan yeni albümleriniz, yeni kitaplariniz hakkinda müjdeli haberleriniz var mi?
“Insan iki amaç için ses üretir. Birincisi diyalog ve irtibat için ikincisi sanat için”
C. MURTEZAOGLU: Sanki ben yaratmaya mahkum bir insanim. Yazdigim 15 ciltlik “Ses Metodu” dünyada bir ilk olarak “insan sesinin yapimini” ele almaktadir. Ve ilk cildi olan “Nefes Alma Teknikleri” Sakarya Üniversitesinin sertifika programinda yer almaktadir. Bir örnekle sizi “ses metodu” hakkinda aydinlatmak istiyorum. Bir insan gidip baglama ve keman satin almak istediginde 500 liradan baslayan fiyatlarla karsilasir. Acaba bu 500 lira ve ya 500 bin liralik bir kemanin farki nedir diye düsünmenizi rica ederim. Yani her saz yapim ve kalite itibariyle deger kazanir. Peki insanda ses üreten mekanizma ve sazi taniyor muyuz acaba? Insan iki amaç için ses üretir. Birincisi diyalog ve irtibat için ikincisi sanat için. Söz konusu sanat oldugu zaman müzisyen degil, bir sanatçi adayi insanda nasil ses üretildigini kesinlikle bilmelidir. Bu bilgiler içinde anatomi, fizik, matematik, psikoloji, tarih gibi degerli bilim dallarini görmek mümkündür. Türkiye’de egitim sistemi; ses egitiminde, ses hastaliginda ve sese ait tüm mevzularda çok yetersizdir. Verdigim egitim yeni ögrencilerimle devam ediyor. Ki bunun meyvesi bazen albüm seklinde oluyor. Gülbahar Kavcu’nun Sebep albümü, Sinem ve Caner Çelik’in Rezbar Ile Içiçe albümü yakin zamanda yayinlananlardan. Bugünlerde Ehl-i Haklarin sevilen erenlerinden Bayrek Kusçuoglu’nun sözlerini besteledigim “Bayrek Kusçuoglu” adli albümüm Kalan Müzikten çikacaktir. Yine yakinda Kur’an’in Tevhit ayetleri üzerine arastirip yazdigim “Risale-i Cavidan” kitabim Demos yayinlarindan çikacaktir. Baska bir müjdeli haber Türkiye’nin en sevilen kadin sanatçilarindan Özlem Taner ile birlikte “Vav” adiyla albüm çalismamiz stüdyo asamasindadir. Yakinda bu eserlerle karsinizda olacagiz. Son olarak siirlerim “Katiller Kitap Okumaz” adiyla yayina hazirlaniyor. Biliyorum yordum sizi ama yine Hard Rock tarzinda Batini nefeslerin yer aldigi “Sürgün” adli albümüm Bülent Güven ile birlikte Stüdyo asamasinda devam etmektedir.
H.ASLAN: Sanat acidan dogar sözü sizi tarifliyor gerek sanat yasaminizda gerekse sosyal yasaminizda karsilastiginiz zorluklari sanat askinizla alt edip enerjinizi isiga çeviriyorsunuz, Ögretmenlerle ilgili hazirladiginiz projeniz ‘ÖSSP-ÖGRETMENLERIN SES SAGLIGI PROJESI’ hakkinda bizleri bilgilendirir misiniz?
“Maalesef dünyada ve özellikle Türkiye’de “ses sagligi” diye bir mevzu ciddiye alinmiyor”
C. MURTEZAOGLU: Bunu cesaretle söylemeliyim ki çalistirdigim 60 kisiden fazla ögretmenin bulundugu bir grupta birçok kisinin sesi ya hastadir ya da hasta olacak kadar kritik durumdadir. Bu hastaliklar ses kisikligiyla baslayip maalesef ögretmenler bunun farkina varana kadar sinir sistemlerini inanilmaz derecede etkiliyor. Bu da direkt egitimdeki verimliligi minimum seviyeye çekiyor. Maalesef dünyada ve özellikle Türkiye’de “ses sagligi” diye bir mevzu ciddiye alinmiyor. Unutmayalim ki ögretmenlerimiz robot degil bir insan olarak korunmaya degerler. Çünkü ögretmenler de her ülkenin gelecegini insa eder. ÖSSP titizlikle ben ve uzman ekibim tarafindan incelenip yazilarak proje olarak sunulmaya hazirdir. Maalesef benim hayat tarzimdan kaynaklanan yasal durumlarin belirgin olmamasi benim bu projeyi gerçeklestirmemi zorlastiriyor. Bu çok aci verici bir gerçektir ki bizim gibi ülkelerde uzmanliklar etiketlere kurban oluyorlar.
H.ASLAN: Dünyanin her yerinde siyasetin sanata müdahelesini sanatçi gözüyle nasil degerlendiriyorsunuz?
“dogru ve adaletli bir camiada sanatçi ve siyasetçi birbirlerine lazim tamamlayicidir”
C. MURTEZAOGLU: Yönetimlerin sanata yaklasim tarzi, sanat modeli ile orantili olmalidir. Yani devlet erkâni suur olarak, kendileri bu bilgiye sahip olmali ve “orantili uygulama”yi hayata geçirmeliler. Orantili uygulama sanat hacmiyle baglantilidir. Yönetim, sanatçinin sanat hacmindeki içerigin miktari ve boyutu ile orantili olarak ilgilenip onlarin gelismesi için zemin yaratmali. Yönetimin kafasindaki sanat modeli nedir? Bence dogru ve adaletli bir camiada sanatçi ve siyasetçi birbirlerine lazim tamamlayicidir. Siyaset tedbir ilmidir. Sanat gibi siyaseti de her bir söhretli kisi anlayip uygulayamaz. Sanat dünyasina yaklasmak ve sanatçi olmak için seneler boyu kendi nefsinle mücadele verip, onun ilmini elde ediyorsun. Peki siyaset ilim degil de nedir? Dünyanin birçok bilim dalI, sanat ve siyasetin dâhilinde mevcuttur ve mevcut olmasi gerekir. Az önce söyledigim gibi yönetimler sürgünlüge, küskünlüge, susturuculuga degil sanata destek vermeli. Bu destek devletten yardim ummak degil bir vazifeyi hatirlatmaktir sadece.
H.ASLAN: Ülkelerin rejim degisiklikleri kültür degerlerini olumsuz yönde etkiliyor oysa sanat bagimsiz -özgür olmali, Türkiye de sanat özgür müdür bu konuda görüsleriniz ve tecrübe ettikleriniz nelerdir?
“Çünkü sanat kültüre degil kültürler sanata tabi olmalidir”
C. MURTEZAOGLU: Orantili olarak Türkiye’nin bazi ülkelere göre standartlari yüksek bazilarina göre düsüktür. Sanatçilari tek yönlü bir düsünce sistemine sokmak ve sanatçilarin mesruiyetini kliselestirmek oturdugun dali kesmek demektir. Bu her türlü rejim için geçerlidir. Sanatçi halkin ve kurumlarin görmedigi birçok noktayi görüp onlari yansitan kisidir. Her ülkenin kendi sanat standartlari olmali. Çünkü sanat kültüre degil kültürler sanata tabi olmalidir.
H.ASLAN: Gerek siyasi gerekse sosyal anlamda karsilastiginiz zorluklar ve karsiniza çikarilan engeller sizi siyaset yapmaya yöneltti mi, sanatçinin sesini duyurmak adina siyaset düsündünüz mü?
“Sanat iç dünyanin siyaset ise dis dünyanin eylemidir”
C. MURTEZAOGLU: Söyledigim gibi sanat ve siyaset birbirlerine lazim ve tamamlayicidir. Dogrusuna bakarsaniz camiadaki herkes birbirine lazim ve tamamlayicidir. Fakat yön verme konusunda sanat ve siyaset çok önemli misyonlar tasir. Sanat iç dünyanin siyaset ise dis dünyanin eylemidir. Bence siyaset ilmini ögrenmeden siyaset yapmak sakincalidir. Bence sadece bir meslegin, akimin ve ya bir grubun sorunlarini bilmek onun siyasete atilmasini mesru kilmaz. Çünkü siyaset dedigimiz özellikle iç siyasetiyle beraber dünyadaki siyaset dengesini bilmekle ayni ehemmiyeti tasir. Bu kapsamda genis bilgi elde etmek de yetenek ve seneler boyu takip, okuma ve bilgi edinmekle mümkündür. Siyaset evresel bir bilim dalidir. Bana da dolayisiyla Tebriz’de meclise ve diger siyasi mecralarda yer almam konusunda teklifler geldi fakat dedigim gibi nasil ki bir siyasetçi uzman bir müzisyen kadar enstrüman çalamaz ve dizayn yapamaz ise sanatçinin siyaset yapmasi da ayni seyi ifade eder. Nasil ki müzigin magazin dünyasi vardir, siyasetinde magazini vardir. Ilimsiz bir insan siyasette degil siyasetin magazininde yer alabilir.
H.ASLAN: Tarih boyunca siyasetin sanata ve sanatçiya yaptigi baskiyi ‘’SIYASETIN ÖLDÜRDÜGÜNÜ SANAT YASATIR’’ sözüyle özetleyebilirmiyiz siz bu hususta ne söylemek istersiniz?
C. MURTEZAOGLU: Siyaset dedigim gibi tedbir ilmidir. Kosullari idrak eder ona uygun adaletli çözümler üretir. Belki senin dedigin siyaset degil de zorbalar, deccal diye tabir ettigimiz tek gözlü yönetimlerin uygulamalaridir. Aslinda siyaset de yasatabilir, nasil uygulandigina bagli. Siyasetle cehaleti birbirinden ayirmak gerek.
H.ASLAN: Sanatsal ve sosyal anlamda özgürlük - demokrasi gibi kavramlarin uygulanmasi bakimindan Türkiye’mizi nasil buldunuz? Ülkemiz bu anlamda Iran’la mukayese edilemez ancak sanata ve sanatçiya sahip çikilmasi, bu alandaki bosluklarin olumsuzluklara alet edilmemesi için ülkemizde bir ‘’SANAT BAKANLIGI ‘’ kurulmasi elzemdir, siz üstat sanatçilarimizin da bu konuda çabalari gerekir, fikrinizi söyler misiniz?
“Sanatçi özgürlügü tehtit altinda oldugu zaman hicrete mükelleftir”
C. MURTEZAOGLU: Bana göre demokrasi kelimesinin kendisi tartismalidir. Çünkü demokrasi kelimesi de birçok hayati ve kutsal kelimeler gibi içi bosaltilmis ve kurt için koyun kilifi olmustur. Sanatçi zaten özgürdür. Özgür olmayan sanatçi yoktur. Sanatçi özgürlügü tehtit altinda oldugu zaman hicrete mükelleftir. Bu hicret onun özgürlügünü korur. Bu rezaleti hicret eden degil hicrete maruz birakanlar düsünsün. Sanat için bir bakanlik olusturulmasi fikrinizi destekliyorum ilgililerin bu konuya gerekli duyarliligi göstereceklerini umuyorum.
H.ASLAN: Cavit MURTEZAOGLU bey, yogun çalismalariniz arasinda bize zaman ayirip sorularimizi samimiyetle cevapladiginiz için, verdiginiz degerli bilgiler için tesekkür ederiz.Ayrica ; kendi adima IRAN’a mütesekkirim siz gibi bir sanat hazinesini bize gönderdigi için, iyi ki varsiniz ve ülkemizdesiniz saygilarimla.
C. MURTEZAOGLU: Gazete Esenlere ve size gösterdiginiz ilgiden dolayi çok tesekkür ediyorum. 23.05.2016 Hülya ASLAN