Tarih: 05.09.2012 00:00
SANATÇILAR ÖVGÜYE DEGER
SANATÇILAR ÖVGÜYE DEGER…
Son günlerde on yillardir uygulanarak bir bir ülkenin degerleri elden çikarilan ‘özellestirme’ de is tiyatrolara dayandi. Özellestir-kurtul, özellestir-bosalt, özellestir-sat talanindan tiyatrolar da nasibini alacak anlasilan. Belediyede ve devlette tiyatrolari yönetmek için ordan buradan atamalar ile ilk adim atildi bile.
Sanatsal özgürlük böylece sinirlandirilabilir mi veya yok edilebilir mi hepten istenmeyen sanat. Ya insanlik, insanlik onuru izinler yönetimler siraya konuldugunda hiç edilebilir mi bir çirpida bilinmez. Hürriyet sevdasi ne kadar dayanabilecek bu girdaba her seyin belirleyicisi o olacak.
Biliyoruz ki gerçekler daima düzenin çikarlariyla çelisir. Sanat sanatçi dertop edilip çöpe, kodese konuslandirilirsa ve sanatsal özgürlük alabildigine hirpalanirsa etme be usta etme demezler mi adama bakacagiz. Sanatçi onuruyla birlikte insanlik onurunun çizmeler altina alindigi sakin ha sakin günlerinin yargilandigi su günlerde basa gelenlere bakiniz. Mevcut sessizlik görmezden geliyor olabilir bu meseleyi de. Gerçekleri yayinlayanlar zaten susturulmus. Haksiz yaptirimlara karsi koymasi gerekenler ise uzun zamandir susturucu takmislar dillerine.
Bu toptan öldürücü marjinallestirme çabasina ne demeli, ne diyelim saskinligi var her cenahta. Oysa bu üstün çaba, gayret ne için besbelli. Nasilsa sanat öldügünde özgürlük baki kalmaz, kalmayacak. Ödülü mödülü yok bu girdabin ama mevcudunu bile bu biçim bos kita sahanligina yuvarlamak kime ne kazandiracak görecegiz.
Anlasilan o ki kültür ve sanat ifadesi inceden inceye ifadesizlestiriliyor. Coskulu gelisimin, öyle veya böyle küçük düzeltmeler-düzenlemeler ile halka direkt sanat ulastirmanin önüne devlet eliyle barikatlar kuruluyor. Bu açikça sanattan beslenmeyin demek. Siz beslenmeyin biz zaten beslemeyecegiz demek. Mecazi migferleri delen her aksi düsünce bu örnekte de oldugu gibi asiri delici ve sakincali farz edilip tirpanlaniyor. Çapli çapsiz yeni yeni tirislayan bu elit tabakanin eline düsenin vay haline. Adi ezber bozmak ama dersler önceden ezberlenmis, sirayla sirasi gelene degiyor topuzun topu. Sanatin askla ölümü sanatçinin askla direnisi bu olsa gerek.
Bu gün sanat, sanatçilar yarin siz, biz hepimiz…
Hamaratça pusu da beklemek, kafalarin ayiklanmasi, çalkantilarin içinden çekilen önerilerin gerçekçi ve adil bulunup bulunmayisini sessizce izlemek ve çözümü birilerinin emr-i hazinesine birakmak olmus asil sanat ve sanatçilik. Gülümsenerek dost sohbetlerinde mirildanacak mesele degil ki sövgüye hosgörü. Ayrica bir kere ayaklanmis ise kindar düsünceler özgürüm desen ne olur, özgürlük dilesen ne olur.
Sömürü düzeninden kurtulma çagi çoktan geçmis veya aheste aheste geçmekte sanki...
Belki tarihi yeniden yazma yasindayiz ama her açidan her gelismeyle agir yastayiz. Ganimeti toplama pesindeki çig süt emmislik ise saklanilasi sirlar derliyor takvim yapraklarindan. Su süprüntü günler özgür sanat fikrine saplanmis, tekstler havada uçusuyor. Bu kisir döngüde her sonuca gebe sorulari yanitlayamadan da geçmez ki bu ömür. Asil vahimi ise sanata darbe çözülmeleri hizlandirir ve yepyeni bir özgürlügü getirir; özgürlügün elden kayip gitmesi.
Ensesi kalin bir huzursuzluk bu. Torbada keklik kivaminda yasalar hazirlandiginda sözlü-yazili yarim agiz hatirlatmalar ve göstermelik karsi duruslar da ise güce yaramaz.
Ondan sonra yanip tutussan da, yakip yiksan da, ahlanip vahlansan da çare etmez. Çünkü içtenliksiz edalar feda ederler en ala degerleri. En temiz yüzlü fenaliklar da böylece aklanir ve ayaklanir. Ve boynuna ilmik geçirilmis heykelcikler de en alasinda sanatçi olur bir kalemde.
Oysaki asil övgü özgür sanata ve hakiki sanatçiya olmalidir. Geleneksel ürüne saygi da edeptendir ayrica. Ve ne kadar sinirlansa da sanat bilinmeli ki; asil sinir sanatçilarin yüreginde ve beynindedir, yönetenlerin uhdesinde degil.
Orjinal Habere Git
— HABER SONU —