Tarih: 17.07.2020 16:03

Sanatçilardan ortak bildiri: Korkmuyoruz, yurttaslarimizi daha cesur olmaya çagiriyoruz

Facebook Twitter Linked-in

Sanatçilarin düsünceleri nedeniyle yargilandiklarini vurgulayan Sanatçilar Girisimi, pek çok önemli ismin altina imza attigi ortak bir açiklama yayinladi ve halki sanatçilarin yarginin önüne yem gibi atilmasi konusunda uyardi.

Sanatçilar Girisimi çok sayida sanatçi ve yazarin imzasiyla, ülkede yasanan sorunlara dair bir bildiri yayimladi.

 Müjde Ar'dan Levent Üzümcü'ye, Adnan Özyalçiner'den Ataol Behramoglu'na, Müjdat Gezen'den Rutkay Aziz'e kadar birçok sanatçinin imza attigi açiklamada, “Pek çok müzisyen, ressam, heykeltiras, çagdas sanatçimiz günlük yasamlarini sürdürme konusunda çözümsüz sorunlar yasamaktadirlar. Ülkesine sevgiyle, onurla, özveriyle uzun yillardir hizmet etmis ve etmekte olan saygin sanatçi dostlarimiz, büyük bir saygisizlikla, deger bilmezlikle, güvenirligi kalmamis yarginin önüne yem gibi, kurban gibi atiliyor” denildi.

Açiklamada su ifadeler kullanildi:

“Sevgili halkimiza,

Sizlere, emegini, yetenegini, halkinin ve ülkesinin hizmetine sunmus sanatçilar olarak sesleniyoruz. Mutlulugunuz bizim mutlulugumuz, mutsuzlugunuz bizim mutsuzlugumuzdur. Mutlu olmadiginizi biliyoruz, görüyoruz, seziyoruz, izliyoruz. Yasadigimiz kosullarda nasil mutlu olunabilir ki!

Dünyayi sarsan corona virüsü belasi ülkemizde de can aliyor. Daha da alacagi anlasiliyor. Yeterince agir bu belayla savasirken çarsida, pazarda, günlük yasamda fiyatlar el yakiyor. Isçimiz, köylümüz, esnafimiz, memurumuz, emekçimiz, çogu dar gelirli, kimisi büsbütün gelirsiz insanimiz, geçim sikintisiyla, issizlikle bogusuyor. Bu gününü kurtarmaya çabalarken yarinlarinin ne olacagi bir karabasan gibi, kâbus gibi üzerine çöküyor. Yarin kaygisi, gençlerimizi ümitsizlik içinde kivrandiriyor.

Deprem kusagindaki ülkemizde, bir depremin yaralari henüz sarilamadan, yakin gelecektekilerin habercisi öncü sarsintilar, sanki doga da bu kötülüklerle yarisiyorcasina, ülkemizin her yerinde birbirini izliyor. Insan eliyle yapilan doga katliamlari güzelim ülkemizi mahvediyor. Gelmis geçmis en büyük deprem felaketinin beklenmekte oldugu Istanbul'umuzun üzerinde Kanal Istanbul denilen ölümcül rant kilici sallaniyor.

Cumhuriyetimizin degerleri alt üst edilmis. Monarsi hayranligi körükleniyor. Osmanli Imparatorlugu’nun birkaç yüz yili kapsayan aydinlanma çabalari göz ardi edilerek en karanlik, en gerici, en baskici dönemleri ve kisileri bas taci ediliyor. Barolar ayaklar altinda. Hukuk güvenirligini yitirmis. Büyük Millet Meclisi islevinden uzaklastirilarak etkisizlestirilmis. Emekçinin kidem tazminati yagmalanmakta…

Siradan ve kimileri cinayet, yaralama gibi yasama hakkina yönelik cürümlerin saniklari serbest birakilirken, düsüncelerinden ötürü yargilanan aydinlar, gazeteciler, siyasetçiler cezaevlerine kapatilmis. Ölümle, sakatlanmayla sonuçlanan, bu nedenle de daha çok cinayete benzeyen is kazalarinda ve yani sira da annemiz, esimiz, kizimiz, kardesimiz, sevgilimiz, canimiz olan kadinlara karsi islenen alçakça cinayetlerde, bütün dünya ülkeleri arasinda korkariz ki en ön siralardayiz.

Bütün bu haksizliklar karsisinda suskun kalamayan; duyarli insan olma geregini, sorumlulugunu yerine getiren, her zaman halkinin yaninda yer almis olan sanatçilar, yazarlar, gösteri ve dinletilerin yasaklanmis olmasi ve yayin dünyasinin geçmekte oldugu dar bogaz nedeniyle, maddi olarak da her zamankinden daha çok sikinti içinde kalmis durumdadir. Özel tiyatrolar perdelerini tamamen kapatma tehdidiyle karsi karsiyadir. Pek çok müzisyen, ressam, heykeltiras, çagdas sanatçimiz günlük yasamlarini sürdürme konusunda çözümsüz sorunlar yasamaktadirlar.

“HALKIN SANATÇISI, HALK MUTLUYSA MUTLU”

Ülkesine sevgiyle, onurla, özveriyle uzun yillardir hizmet etmis ve etmekte olan saygin sanatçi dostlarimiz, büyük bir saygisizlikla, deger bilmezlikle, güvenirligi kalmamis yarginin önüne yem gibi, kurban gibi atiliyor. Bir zamanlarin çagdas, saygin Türkiye Cumhuriyeti'nin kendisi de, iç politikaya yönelik iktidar söylemleri bu gerçegi ne kadar örtmeye çalissa da, uygar dünya önünde bütün sayginligini ve güvenirligini yitirme tehlikesi altindadir. Paramizin degerinin dünya pazarlarinda sifirlanmis olusu bütün bu söylediklerimizin bir özeti ve simgesi gibidir…

Orta gelirli, hatta ortanin altinda geliri olan herhangi bir Bati ülkesi yurttasi, sahip oldugu paranin bizim paramizin alti-yedi kat üstünde degeri olmasinin güveniyle ülkemize bir sömürgeye gelir gibi seyahat edebilirken, bizim bir orta gelirli insanimizin ve çocuklarinin bile ülke disina seyahati artik hayal bile edilemez. Bizler, yüregi halkiyla, ülkesiyle çarpan sanatçilar da halkimizla ayni sikintilari paylasmanin hem üzüntüsünü hem onurunu tasiyoruz. En basta söyledigimiz gibi, halkin sanatçisi halk mutluysa mutlu, mutsuzsa o da mutsuzdur. Içimizde biriken bu aci sözleri içtenlikle ve korkusuzca dile getirmemiz, halkimizin, ülkemizin mutlulugu adinadir.

“YURTTASLARIMIZI DAHA CESUR VE KARARLI OLMAYA ÇAGIRIYORUZ”

Korkmuyoruz, evet. Korkusuzlugumuz siradan ve temelsiz bir cesaret degil, halkimizin ve ülkemizin yüksek degerlerine inancimizin sonucu olan sevgi ve bilinç birikimiyle ilgilidir. Korkmuyoruz. Bütün yurttaslarimizi daha cesur daha özgüvenli, daha inançli ve kararli olmaya çagiriyoruz. Türkiye büyük bir ülkedir. Dünyanin göz bebegi ülkelerindendir. Aydinlanma degerlerinin besigi olan Bati ülkeleri de içinde olmak üzere, bütün dünyada aydinlanmanin yeniden dogusuna öncülük edebilecek potansiyellere sahip bir ülkedir. Seslenisimizde siraladigimiz sikintilar asildiginda, bu gerçek bütün dünyada bir kez daha görülecektir… Bu nedenlerle ve sonuç olarak, iktidar güçlerini basta düsünceyi açiklama özgürlügü olmak üzere evrensel insan haklarina, ülkenin insan ve doga kaynaklarina saygili olmaya önemle davet ediyor, muhalefetteki güçleri de daha kararli, daha cesur ve daha etkin olmaya çagiriyoruz. Türkiye sahipsiz degildir. Çünkü bu sevgili ülke, kendisinin yetistirmis oldugu ve her biri kendi alaninda degerini bütün dünyaya kabul ettirmis yazarlara, sairlere, müzisyenlere, ressamlara, tiyatro ve sinema sanatçilarina, sanatin her alanindan seçkin, bilinçli, bütün varliklariyla yurduna ve halkina bagli sanatçilara sahiptir.

Açiklamayi imzalayan sanatçilar söyle;

Edip Akbayram, Sadun Aksüt, Gülcan Altan, Müjde Ar, Koray Aris, Ekrem Ataer, Engin Ayça, Orhan Aydin, Enver Aysever, Rutkay Aziz, Taner Barlas, Bedri Baykam, Nihat Behram, Ataol Behramoglu, Egemen Berköz, Gani Cansever-Heval, Metin Coskun, Meltem Cumbul, Nevzat Çelik, Haluk Çetin, Melike Demirag, Füsun Demirel, Erhan Dogan, Utku Erisik, Yücel Erten, Turgay Fisekçi, Müjdat Gezen, Fehim Güler, Tarik Günersel, Sadik Gürbüz, Emin Igus, Gülseli Inal, Ekrem Kahraman, Tugrul Keskin, Arif Keskiner, Can Kolukisa, Macit Koper, Zülfü Livaneli, Zeynep Oral, Coskun Özdemir, Denizhan Özer, Adnan Özyalçiner, Abdullah Nefes, Vedat Sakman, Adil Salih, Ferhan Sensoy, Yusuf Taktak, Cihat Tamer, Ahmet Telli, Sali Turan, Gülsen Tuncer, Dilek Türker, Levent Üzümcü, Nejat Yavasogullari, Ümit Zileli.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —