Ankara’nin tarihi sahneleri Sinasi ve Akün, satilacak. Küçük tiyatronun da satilmasi söz konusu… Ayni anda Kültür Bakanligi’nin 4848 sayili kanununu degistirecek olan taslak da hazirlandi. Taslak, sendikadan saklaniyor. Sanat kurumlarina kadrolu personel aliminin tamamen bitecegi tahmin ediliyor. Tek tek görülmeyen, bir araya geldiginde sanati bitirecek saldirilari Kültür Sanat Sen Genel Baskani Yavuz Demirkaya ile konustuk.
Sahnelerin satilacak olmasi, bir sürecin mi sonucu?
Bildigimiz bir haftalik bir süreç bu. Ondan önce ne düsündüler ne tartistilar bilmiyoruz. Ama bu durum, diger sahnelerin de ayni sekilde satilmasi tehlikesini de beraberinde getiriyor. Dolayisiyla Çayyolu’ndaki Cüneyt Gökçer sahnesi bizim ise diger sahneler her an, ya satisa çikabilir ya da tahsisi sonlandirilabilir. O zaman, ‘60 sahne 60 oyun’ siariyla yola çikan tiyatrolarin disinda, yerlesik tiyatrolar da basta olmak üzere elden çikma tehdidi ile karsi karsiya. Burada en önemli noktalardan bir tanesi sadece Devlet Tiyatrolarinin gösterileri üzerinden degil, tahsisler de var. Bu sahnelerde, disaridan gelen özel tiyatrolar, festivaller, çesitli sanat gruplarinin etkinlikleri de yapiliyor. Burada sadece Devlet Tiyatrolarinin etkileri kisitlanmayacak. Türkiye’deki kültür sanat etkinliklerinin tamami risk ve tehdit altinda olacak.
TARIHI VE SOSYOLOJIK DEGERLERI VAR!
Bu binalar nasil kullanilacak, ne olacak bilginiz var mi?
Alan kurum isterse burayi sahne, tiyatro olarak düsünmeyebilir. “Oradan tasinsin, bu tarafta baska bir bina bulsun” da denilebilir. Ama bu postane veya banka gibi degil. Tarihi, sosyolojik degeri var buralarin. Insanlar anilarini biriktiriyor buralarda. Kusak kusak kültürel bir etkinlik silsilesi var. Kurtulus Parki’ni kaldiralim, baska bir yere koyalim. Paris Operasi’ni kaldiralim baska bir yere koyalim. O binalar tarihi binalardir ve yillardir oralarda vardir ki Sinasi de bunlardan biri. 25 yilin üzerinde bir geçmisi var. Bu tür binalarin oynatilmasi, yerlerinin degistirilmesi kitlesinin kaybina yol açar. Degerini yitirmesine yol açar. Yeni bir adres, mekan, kültürel olusum yeri yapmak zor. Örnegin Cumhuriyet döneminden beri yapilmis binalar var, Ulus’tan daha ileriye gelememis. Böyle bakildiginda Ulus’a sikismis, salonlari kisitli, sahnesi büyük prodüksiyonlara elverisli olmayan iki yer var: Büyük ve küçük tiyatro.
Bu tiyatrolar için tehlike ne?
Küçük Tiyatro da dahil, binalar tiyatronun mali degil. Orasi da satilmak istenebilir ki, istediklerini duyuyoruz. Oranin tahsisini artik sonlandirmak ve var olan sahiplerinin baska bir tasarrufta bulunmak gibi bir planlari varmis. Satilir mi, baska bir tahsise mi verilir bilemem ama devlet tiyatrolarinin mali olmamasi basli basina bir risk. Belli sürelerle kiraya veriliyor sahneler. Sinasi de 90 yilligina kiralik. Ama Emek Insaat’tan kiralanmis. O firma binayi sattiktan sonra o kirayi ben devam ettirecegim diye bir hukuki baglayiciligi olmayacak. Binayi alanin devam ettirme zorunlulugu yok.
SAHNELERIMIZE SAHIP ÇIKACAGIZ
Neler yapacaksiniz?
Çesitli tiyatrolarin tahsisleri de var demistik. Özel tiyatrolara, demokratik kitle örgütlerine çagrilar yapacagiz. Bir basin açiklamasiyla ‘sahnemize sahip çikiyoruz’ diyecegiz. Böyle bir çalismanin arkasindan çesitli eylem ve etkinlikler düzenleyecegiz. Ortak bir eylem ile halki bilinçlendiren yerden bir çalismayi önümüze koyacagiz. Nihayetinde 5 Subat’taki ihale günü de tepkimizi genel bir etkinlikle planlayacagiz. Artik bu müdahaleler, bir iki tane olmayacak. Düzenli bir sekilde üstümüze gelinecek. Bunu anlatmaliyiz.
Böylelikle Devlet Tiyatrolarinin özerkligi de mi ortadan kalkacak?
Misafir sanatçilarin durumu zaten böyle. Su an kadro alimi norm kadro eksikliginden yapiliyor. Bundan sonraki alimlar senelik sözlesme ile yapilacak. Bu da özerk yapilarina zarar verecek bu kurumlarin. Çünkü senelik çalistirdiginiz bu sanatçilarin güvencesi olmadigi takdirde iradeleri özgür ve demokratik olamayacagindan, sanat kurumlarinin özerk yapisi da sikintili olacak. Süreci takip etmek ve her gelismeyi tabanla, isyerleri ile bulusturmak gibi bir niyetimiz var. Onlarin bilgisi dahilinde ne zaman bir yasa gündeme gelse insanlar karamsarlasiyor. Ama karamsar olmaya gerek yok. Bu mücadeleyi kendi kitlemize ve halka anlatarak mücadeleyi sürdürecegiz, büyütecegiz.
EMEKLILIK YOK SENDIKA YOK!
Yani artik kadrolu alimi yapilmayacak mi?
Böyle bir söylenti var. Kültür ve Turizm Bakani, sik sik söyledi. Basbakan da dile getirdi. Biz sendika olarak buna karsiyiz. Bu yasa mevcut yasalarin gerisine düsecek bir çalisma ise buna ciddi anlamda, topyekün bir karsi durus sergileriz. Mevcut yasalarin açiklarini giderici, sanati ileri götürücü bir çalisma yapmaliyiz. Taslak olmadigi takdirde, bizim de herhangi bir seyi tartisacak durumumuz yok. Sanirim burada güdülen amaç son dakikada haberleri olsun ve süreç hizli bir biçimde aksin. Ama buna izin vermeyecegiz. Gerek performans, gerekse sanatçilarin emeklilikleri ve istihdam biçimleri konusunda ciddi bir karsi durusumuz var. Bunu biliyorlar. O getirmek istedikleri istihdam biçiminde sendikali olma özgürlügü yok. Taseron olarak geçiyor çalisanlar.
Devlet Tiyatrolarinda 4-5 bin sanatçi varken, bir o kadar da misafir sanatçi var. Zaten yari yariya istihdam özellesmis gibi, simdi bunu tamamlamak istiyorlar. Emeklilik yok, tesvik yok ikramiye yok, sendika yok. Eee böyle bir sanat kurumunun devam etmesi mümkün müdür? Dünyada bir örnegi var midir?
BAKANLIK TASLAGI VERMEDI!
Sanat kurumlari ile ilgili yasa taslaginin hazirlandigi konusuluyor. Elinize geçti mi?
Hazirlandi ama defalarca yazismamiza ragmen yetkili sendika olarak bu taslagi alamadik. Kültür ve Turizm Bakanligi bu taslagi vermedi. 4848 sayili Kültür ve Turizm Bakanligi Kanunu’nda bir degisiklik yapilacak. Taslak içerisindeki maddelere ulasamadigimizdan dolayi pek yorum yapamadik.
Tabii en önemli sorun istihdamin özellestirilmesi, sözlesmelerin senelik yapilmasi yani. Kadro aliminin yapilmayacagi da kulagimiza gelen söylentiler arasinda. Bunun en büyük tehlikesi devlet konservatuarlarinin fiili olarak ortadan kaldirilmasi. Artik kadro alinmayan kurumlar için neden konservatuara gidilsin ki?
HALKI BILGILENDIRMEK GEREKIYOR
Seyirciye nasil anlatacaksiniz bu durumu? Grev plani var mi?
‘Sahnelerde perde kapanmaz’ siari vardir. Burada yillardir söyledigimiz bir sey var: Grev yapmayacaksiniz, perde kapatmayacaksiniz, ama sizin sahnelerinizi kapatacaklar! Istanbul’da kongre merkezi vardi. AKM binasi. 5, 6 yildir sahne bulamiyorlar. Iktidarlar sanata muhalif olmalarindan kaynakli baski yapiyor. Sanatçilara da, mekanlara da yönelebiliyor bu baski. Bizim refleksimizi de göstermenin çesitli yollari var: basin açiklamalari, toplantilari, is yavaslatmalar. Ama bunlari yapmadan önce halki da bu dogrultuda iyi bilgilendirmek gerekiyor. Onlara neden bu duruma gelindigini, neden iktidarin hedefinde hep sanat kurumlari oldugunu iyi anlatmak gerekiyor ki, yaptigimiz isin halkla bulusmasini saglayabilelim.(Ankara/EVRENSEL)
SAHNELER IÇIN 2 SUBAT’TA EYLEME!
SINASI ve Akün sahnesinin satilacak olmasinin ardindan sanat kurumlari ve odalar bir platform olusturdu. 2 Subat 2013’te Ankaralilar sahnelerinin önünde eylemde olacak.
Kültür Sanat Sen, Mimarlar Odasi Ankara Subesi, TOBAV, DETIS, TOMEB, ISIK-DER, TAKSAV, Ankara Sanat Tiyatrosu (AST), Tiyatro Pembe Kurbaga adli kurumlar, 2 Subat tarihinde Akün sahnesi önünde yapilacak eyleme katilim çagrisi yapti. Çagrida, sahnelerin her gün yüzlerce Ankaraliyi tiyatro ile bulusturdugu, onlara sanatçiyi yetistiren mekanlar oldugunu belirtti. Kurumlar aldiklari karalar ile her aksam oyunlar öncesinde halki bilgilendirmek için bildiri dagitacaklar.
Konu ile ilgili tüm örgütler, bugün Mimarlar Odasi Ankara Subesi’nde yapacaklari basin toplantisi yapilacak. Çagrida su ifadelere yer verildi: “Bizler tiyatro ile ilk defa bu sahnelerde tanistik. Bu binalar sadece sizlerin kar elde edebilecegi yapilar degil, Ankaralilarin anilarinda önemli yeri olan, birer sanat mekanidir. Bu binalar sahipsiz degildir, sahnelerimizi asla terk etmeyecegiz”. (Ankara/EVRENSEL)