Savastan kaçtik sefalete düstük!

      Savastan kaçtik sefalete düstük!

Suriye`deki iç savastan kaçarak Türkiye`ye siginan mülteciler, açlikla burun buruna yasiyor. Aileleriyle birlikte kaçak yollarla geldikleri Istanbul`da yasam mücadelesi veriyorlar. Samir ve Azize ile üç çocuklari bu ailelerden sadece biri.

Suriye’deki iç savastan kaçarak Türkiye’ye siginan mülteciler, açlikla burun buruna yasiyor. Aileleriyle birlikte kaçak yollarla geldikleri Istanbul’da yasam mücadelesi veriyorlar. Samir ve Azize ile üç çocuklari bu ailelerden sadece biri.

Bir ay kadar önce Halep’ten kaçan üç Kürt aile önce Urfa’ya, oradan Istanbul’a geliyor. Samir ve 8 aylik hamile esi Azize de iki çocuklariyla birlikte bu grupta yer aliyor. Evleri bombalarla yikilmis. Degil esya, pasaportlari bile enkazin altinda kalmis. Bu nedenle güçlükle kaçtiklari Halep’ten, kaçak yollarla gelmisler Türkiye’ye. Pek çok kez ölümle burun buruna gelmisler.

TEK NEDEN SAVAS DEGIL

Halep’te üç arkadasiyla birlikte bir market isleten Samir, çok iyi para kazandigini ve bütün birikimini enkaza dönüsen evlerine yatirdigini anlatiyor. Söze Azize giriyor: “Evimiz çok güzel olmustu. Tam bitmisti, keyfini çikartacaktik ki, savasin getirdigi felaketle enkaza dönüstü.”

Sahibi olduklari marketi de kaybedince, sefaletin kucagina düsmüsler. Sonrasini Samir’den dinleyelim: “Gelmemizin tek nedeni savas degil, ayni zamanda savasin yarattigi yoksulluktu. Mazot, tüp, ekmek, üretim yoktu ve çeteler yakinimizda her dakika bizi ölümle tehdit ediyorlardi. Çocuklari yataga yatirdigimiz anda, Esad’a bagli savas uçaklari gece boyunca üzerimizde korkunç sesleri ile dolasiyorlardi. Kaçmaktan baska sansimiz yoktu. Yoksa biz de ölen yakinlarimiz gibi hayatimizi kaybedecektik.”

Istanbul’ da ilk günler, parklarda kalmislar. Onlari bu halde görenler yardim eli uzatmis. Böylece Eminönü’de tek göz bir odaya yerlesmisler. Tabii aylik 500 lira kira karsiliginda. Evin diger iki odasi da onlar gibi Suriye’den gelen ailelere kiralanmis.
Zaten az olan çamasirlarini astiklari daracik yerden geçerek, kaldiklari odaya giriyoruz. Pencerenin cami olmamasina ragmen agir bir rutubet kokusu var. “Eger kis olsaydi ne yaparlardi?” sorusunun yaniti belirsiz. Oda bir ev olmaktan çok uzak. Her yaniyla mecburiyeti simgeleyen bu odada 3.5 yasindaki Enadiya, 2 yasindaki Berivan ve 4 gün önce dogan Jiyan isimli üç kizlariyla birlikte kaliyorlar.

‘ÖLÜM KORKUSUYLA YASAMAKTANSA...’

Türkiye’deki hükümet hakkinda bir fikirleri yok. Suriye’de ise ne Esad’i ne de diger güçleri desteklemediklerini söylüyor Samir. “Ne o taraftan ne de öteki taraftan olduk. Çocuklarimiz için ekmekten baska bir sey istemedik. Burada bir ufak tüpümüz var. Ama her gün ölüm korkusu yasamaktansa burada yoksul olmak iyidir” diyor. “Peki bundan sonra ne yapacaksiniz?” sorusuna ise su yaniti veriyor: “Bilmiyorum. Bekleyip görmekten baska sansimiz yok!” Ne yapacaklarini, kirayi nasil ödeyeceklerini, karinlarini nasil doyuracaklarini, Türkiye’de bir düzen kurup kuramayacaklarini bilmiyorlar. Bildikleri tek sey savas bitene kadar Suriye’ye dönmek istemedikleri...


YARDIMLARLA YASIYORLAR

SURIYE’den yasal yollarla Türkiye’ye gelenlere hükümetin yardim ettigini, ancak kendileri gibi kaçmak zorunda kalanlari görmezden geldigini söyleyen Samir, “Birçok yere basvurduk. Ama pasaportumuz olmadan geldigimiz için yardim alamadik. Yalnizca belediyeden birkaç kez yardim alabildik. Bizimle ayni durumda olan aileler de var” diyor. “Peki nasil geçiniyorsunuz?” diye sordugumuzda, arada bir su satarak para kazanmaya çalistigini belirtiyor. “Günde 5, bazen 10 lira kazaniyorum. Yetmiyor. Günlük yiyecek ihtiyacimizi çevremizdeki insanlar getiriyor. Ama dolabimiz olmadigi için bozuluyor ve atmak zorunda kaliyoruz” diyen Samir gerçek bir is istedigini söylüyor. Yasadiklari yoksulluk ve yoksunluk çocuklari da etkilemis. Azize, Berivan’i örnek gösteriyor. Berivan savastan önce daha kilolu bir çocukmus. Azize Türkiye’ye geldikten sonra Berivan’in yeterli beslenememekten dolayi kilo verdigini dile getiriyor.


JIYAN’I HASTANEYE VERMEYI ÖNERDI

AZIZE’nin her mimiginde, her cümlesinde savasin kadinlarda biraktigi derin acilar var. Azize çok sayida akrabasini, esini dostunu kaybetmis savasta. “Öyle korkunç seyler gördüm ki. 4 sefer ölümden döndüm. Ama en çok çocuklarim için geldim buralara. Onlar için yasamaya çalisiyorum” diyor. Henüz birkaç gün önce Jiyan’i doguran Azize, hastanede de zor günler geçirdigini anlatiyor. Ceplerinde tek kurus olmadigi için Jiyan’i hastaneye vermeyi önerdigini söylüyor, masraflara karsilik. Bunlari anlatirken göz yaslarina hakim olamiyor. “Gerçekten verecek miydin?” diye sordugumuzda, baska sanslari olmadigini söylüyor. Ama yardim eli uzatanlar ile degisiyor süreç. “Nasil ödendi masraflar?” diye soruyoruz, “Bilmiyorum” diyor. Ona yasadigi yeri soruyoruz. Bilmedigi bir dil, yabanci bir ülke, açlik, yoksulluk, evsizlik ve belirsizlik...”Ne yapacaksin?” diyoruz, “Ama “savas” yok diyor… Anlatirken gözleri hep çocuklarinda...


MÜLTECININ DIGER ADI UCUZ ISÇI

- Birlesmis Milletler Mülteciler Yüksek Komiserligi (UNHCR) verilerine göre, haziran ortasi itibariyle Ürdün’de kayit olmus ya da kayit süreci devam eden 480 bin Suriyeli bulunuyorken, bu sayi Türkiye’de 387 bin, Irak’ta ise 158 bin civarinda. Komsu ülkelere siginan mültecilerin yarisi çocuklardan olusuyor.
- Türkiye’deki mülteci kamplarindaki Suriyelilere yönelik arastirmaya göre ise kamplarda kalan Suriyelilerin yüzde 35.5’i Türkiye’de temelli yasamak istiyor.
- Ayrica Kilis’te, Gaziantep’te, Urfa’da, Hatay gibi çevre il ve ilçelerin yani sira, Izmir ve Istanbul gibi büyüksehirlerde de yüz binlerce kaçak Suriyeli’nin yasadigi belirtiliyor.
- Kamp disinda kendi kaderlerine birakilan Suriyeli mülteciler eger pasaport ve kimlikleri varsa kaymakamliklara ve belediyelere basvurarak yardim talebinde bulunabiliyor. Ancak çogu bu yardimlara ulasabilme olanagina sahip degil. Ihtiyaçlari için çok düsük ücretlerle ve can güvenlikleri olmayan kosullarda çalisiyorlar.
- Ocak ayinda Antep’te bir fabrikada meydana gelen patlamada ölen 7 isçinin 2’si Suriye uyrukluydu ve kaçak çalistirildiklari ortaya çikmisti. Izmir Isikkent Ayakkabicilar Sitesi’nde çalisan isçiler, Suriyeliler haftada 100 liraya çalistiklari için issizlik tehlikesiyle karsi karsi kaldiklarini söyleyerek eylem yapmislardi. 1 Agustos 2013’te gazetemizin mansetine tasinan “100 liraya satilik isçi” haberi de bu durumu ortaya koyuyordu.

Duygu Ayber / Senay Kumuz

(Istanbul/EVRENSEL)