Bu ülkenin en korumasiz, en magdur en “ortada” isçileridirler...
Üstelik oturdugumuz evler, onlarin ellerinden çikar...
Kaçak çalistirilma rekoru onlarda, fazla mesailerinin ödenmeme rekoru onlarda, sosyal güvenceden kaçirilma sampiyonu onlar... Tüm bunlar yetmiyormus gibi is kazalarinda hayatini kaybetme rekoru da onlarda… Istanbul Esenyurt’ta insaat santiyesinde meydana gelen yanginda 11 isçinin hayatini kaybetmesi, gözleri tekrar bu sektöre çevirdi.
Yetersiz kanunlar ve denetimler yüzünden magdur olurlar ama yine de mecburdurlar bu ise. Çorum’da binlerce insaat isçisi, sigortasiz, güvencesiz, açlik sinirinin altinda çalisiyor. Kimisi gurbete çikiyor, kimisi ise karin tokluguna ‘çöl sicaklari’ altinda ya demiri büküyor, ya duvari örüyor, ya da kalibi yerlestiriyor.
Çorum merkezde binlerce insaat isçisi, yilin yarisini insaatlarda çalisarak geçirirken, diger yarisinda ise issiz bir sekilde gezmenin sikintisini yasiyor. Insaat sektörünün bir hayli gelistigini fakat özellikle son yillarda sektörün iyice can çekistigini ifade eden isçiler; “Bundan 10-15 sene önce bir yevmiye parasi ile dört büyük tüp dolduruyorduk, simdi ise bir yevmiye parasi ile bir büyük tüp dolduruyoruz. Ekonomi düzeldi diyorlar ama düzelen zenginlerin ekonomisi oldu, bizim degil” sözleriyle, aslinda Türkiye’de ekonomik gelismenin sadece zenginlere yaradiginin altini çiziyorlar. Öte yandan Istanbul Esenyurt’ta meydana gelen yanginda 11 isçinin hayatini kaybetmesi karsisinda ise ayni olayin bir gün kendilerinin basina da gelebilecegini söylüyorlar.
‘DOGDUKLARI YERDE KARINLARINI DOYURAMIYORLAR’
Esi insaat isçisi olan Halklarin Demokratik Kongresi Çorum Sözcüsü Meliha Üsüdür, insaat isçilerinin dogduklari yerde karinlarini doyuramadiklarini, sürekli ya sehir disina ya da yurt disina çikmak zorunda olduklarini söyleyerek “Yine yüregimizi daglayan bir haber duydum. O kadar kolay anlatiyordu ki televizyonda spiker, 11 insaat isçisi yanarak hayatini kaybetti diye. Insan yasami bu kadar kolay harcanmamali. Çalisma bakani vefat edenlerin ailelerine maas baglanacagini söyledi. Yuh diyorum, bu ülke ölüsüne deger biçen ülke olarak tarihe geçecek. Sagken hiç bir deger verilmeyen insanlar öldürülünce-katledilince hemen ‘onlarin bedeli verilecek’ denildigini” dedi.
‘ESLERI VE ÇOCUKLARI HEP ONLARA HASRET KALIR’
Bir insaat isçisinin esi olarak isçilerin nasil zor sartlarda çalistiklarini bildigini anlatan Üsüdür, “O kadar zor kosullarda ekmek kazanirlar ki, o kadar agir kosullarda çalisirlar ki, o kadar çok gurbette kalirlar ki hiç bir zaman sicak yuvalarinda ailesiyle kalamazlar. Esleri çocuklari hep onlara hasret kalirlar. Onlar bir gurbette çikarlar geldiklerinde çocuklari büyümüs olurlar. Hasretlik o kadar daglar ki onlarin yüregini, bir insaat isçisinin esine bir dokun bin ah isitirsiniz.
Hiç sosyal güvencesi yoktur. Birçogunun sigortasi yatirilmaz. Sendika zaten yok. O kadar tehlikeli bir istir ki her an ölümle burun buruna çalisirlar. Aileler olarak hep elimiz yüregimizde kulagimiz telefondan gelecek sestedir. Her duydugumuz is kazasi haberinde aile olarak esimiz-babamiz aklimiza gelir. Gurbette dil bilmedikleri ülkelerde onlar gider esleri öksüz gibi çocuklari babasiz kalir. Göçmen kuslar gibi sicak ülke il fark etmez ekmek için düserler yollara insaat isçileri” sözleriyle bir insaat isçisinin esi olmanin zorluklarini dile getirdi.
“Simdi Emine Erdogan ölen isçilerin ailelerini ziyaret etse neye yarar. Verebilir mi çocuklara santiyede ölen babalarini, veremez. Verebilir mi, yavrusunun saçini oksayarak aglayan anneye kocasini, veremez. Buna ‘yangindir, alin yazisidir-kaderdir’ diyerek susamayiz. Susmuyoruz” diyen Üsüdür isçinin güvenligini, sagligini hiçe sayan hükümetin suçlu oldugunu sadece insaat sirketi yetkilileri degil hükümetin de hesap vermesi gerektigini söyledi.
‘INSAAT ISÇILERI ÖRGÜTLENMELI’
Çorum’da 1990’li yillarda binlerce insaat isçisini bir araya toplayan eski Yapi Isçileri ve Teknik Elemanlari Derneginin (YITED) yönetim kurulunda görev almis olan insaat isçisi Satilmis Türkoglu, Esenyurt’ta Marmara Park Alisveris Merkezinin insaatinda yasananlarin toplu katliam oldugunu söyleyerek, “Barinma sorunu kaynakli toplu bir isçi katliami yasandi ve 11 canimiz aramizdan ayrildi. Adana Gökdere Baraji’nda daha 6 isçinin cenazeleri bulunamamisken ve medya her geçen gün artarak devam eden isçi ölümlerini görmezden gelirken, 11 canimiz aramizdan ayrildi” diye konustu.
Konutlardan is merkezlerine, hastanelerden okullara, duble yolarda yasamin tüm alanlarinda hiçbir sosyal güvencesi olmadan; ölümle burun buruna, bir lokma ekmek pesinde kostuklarini söyleyen Türkoglu, “Bizlerin örgütsüz ve daginik olmasindan yararlanan sermaye gruplari her gün palazlanirken bizlere reva görülen yasam is kazalari, ücretlerin ödenmemesi, sigortasiz çalistirmadir. AKP iktidarinin ve sermayenin ekonominin lokomotifi dedikleri insaat sektörünün, isçilerin kaniyla büyürken bizlerin açlik sefaletle ve ölümle sonuçlanan yasamimiz gözler önüne serilmistir” diye konustu.
HEP AYNI NAKARAT
11 kisinin yanarak ölmesinin ardindan iktidarin yine bildik nakaratlari okumaya basladigina dikkat çeken Türkoglu ‘‘ ‘Gerekli incelemeler yapilacak, maas baglanacak” denilecek. Kisacasi cak-cuk’larla geçistirilecek. O zaman sunu da sormak lazim is kazalari yasanmadan bu denetimler niye yapilmiyor? Haydi vazgeçtik 5 -10 kisilik insaatlari büyük santiyelerde neden denetim yapilmiyor. Nerede çalisma bakanligi, nerede müfettisleri” diye tepkisini gösterdi.
1973’te Bakanlar Kurulu karari ile çikan ve hâlâ yürürlükte olan Isçi sagligi ve is güvenligi tüzügündeki maddelere uyulmasi halinde bile ölümlerin önüne geçilebilecegini vurgulayan Türkoglu, “Esenyurt’ta 11 isçi arkadasimizin hayatini kaybettigi insaatta, yukarida belirtilen önlemlere uyulmus, saglikli ve güvenli barinma kosullari saglanmis midir, devam eden santiyelerde bu konuda bir denetim var midir? Elbette hepimiz biliyoruz ki yok. Bu yasalarin uygulanmasi için bizlerin bir araya gelmesi gerekiyor. Bu olumsuz kosullar bizler bir araya gelmedikçe bir çati altinda toplanmadikça devam edecektir” dedi.
Esenyurt’ta yasanan ölümlere kader deyip geçmemek gerektigine dikkat çeken Türkoglu, “Insaat isçileri ‘60’li yillarin basindan ‘70’li yillarin ortasina kadar YIS (Yapi Isçileri Sendikasi), ‘90’li yillarda YITED (Yapi Isçileri ve Teknik Elamanlari Dayanisma Dernegi) gibi degisik adlar altinda örgütlendi. Kismi de olsa haklar elde etti. Bugün ülkenin dört bir yaninda çalisan tüm insaat isçisi arkadaslarima sesleniyorum hakkimizi almak, is kazalarina dur demek için kaybedecek zaman yok bir çati altinda toplanalim unutmayalim ki birlikten güç dogar, gökdelenleri dikenler, yasamin tüm alanlarini kan ter içinde yapanlar bunu da yapar. Yeter ki kendimize ve bir birimize bu alanda güvenelim” seklinde çagrida bulundu. (Çorum/EVRENSEL)
`BÜYÜK TÜRKIYE DIYE ÖVÜNENLER SIMDI NE DIYECEK?’
Yapi Isçileri Teknik Elemanlari Dernegi (YITED) Eski Baskani Ali Ekber Üsüdür, insaat isçilerinin yurt disinda yurt içinde evlerinden eslerinden uzak barinma kosullarinda hemen hemen kölelik düzenini aratmayacak kosullarda çalistigini belirterek, “Gerek yurt disinda gerekse de yurt içinde olsun kosullar tamamen ayni. Kaderleri tamamen isçi simsarlari ve taseron firma patronlarinin iki dudagi arasinda. Derme çatma insaat köselerinde iki naylon musamba ile bariniyoruz. Temizlik sorunu ve diger sorunlar da insaat isçisinin kendisi tarafindan çözülüyor. Çalisma kosullari da yine ayri. En agir sartlar altinda çalismak zorunda kaliyoruz. Ne yazik ki, gittigimiz yerlerde en düsük ücretlerle çalismak zorunda birakiliyoruz. Yurt disina gittigimizde Türkiye’deki ücretler baz alinarak ücret teklif ediliyor ya da oraya gitmissin çalissan bir hal, çalismazsan bir hal” diyerek, yasamlarini özetledi. Çorum’da günlük bir usta isçinin 65 lira aldigini, bununla birlikte 45-50 lira yevmiye ile çalisanlarin da bulundugunu kaydeden Üsüdür, “Bir mutfak tüpünün 72 lira oldugu, 200 gram ekmegin 500 kurus oldugu ortamda ne kadar insanca yasam kosullari oldugunu sizler düsünün. Evet hiçbir insaat isçisinin dogru düzgün sigortasi yoktur. Gün geçmiyor ki, bir is cinayeti yasanmasin. Ya iskeleden düseriz, ya da elektrik akimina kapiliriz. Isçilerin bu düzende kaderi hep aynidir, açlik, yoksulluk, çaresizlik. Bu ülkede binalar, köprüler, gökdelenler, villalar kendiliginden yükseliyor sanki. Bizleri yönetenler is cinayetlerine ‘takdiri ilahi’ deyip geçiyorlar acaba öyle midir? Örgütlülügün olmadigi her yerde ‘Kaderdir, takdiri ilahidir, güzel öldüler’ gibi bir sürü laflar edip geçiyorlar” seklinde konustu.
‘90’li yillarda Çorum’da YITED deneyimi yasandigini ifade eden Üsüdür, sunlari söyledi, “Isçiler olarak neler yapilabilecegini yasayarak görmüstük. 300 üyemizin bulundugu dernegimiz, 5 bin insaat isçisinin yasadigi Çorum’da baslattigi bir haftalik grevle ücretlerin iki katina çikmasini saglamisti. Dayanismanin ve örgütlülügün en iyi örnegini bize göstermisti” dedi.
Yanarak can veren isçilerin ailelerine maas baglanacaginin söylendigini hatirlatan Üsüdür, “Kendilerini bu sekilde aklamaya çalisanlarin hiç mi vicdani sizlamiyor. Büyük Türkiye diye övünenler bu tablo karsisinda ne diyecekler? Bu cinayetlere son vermek için yasalarda adi olmayan insaat isçilerinin güvence altina alinmasi için is sagligi ve güvencesi yasasinin bir an önce hayata geçmesini talep ediyoruz” diye konustu.
INSAAT ISÇISINE EMEKLILIK HAYAL
Insaat Isçisi Sahin Zorlu, “Istanbul’da yasanan ve insaat isçisi 11 arkadasimizin barinmaya mecbur edildikleri ölüm çadirlarinda feci sekilde yanarak hayatlarini kaybedisi yüreklerimiz yakti” diyerek, bu yasananlarin ilk olmadigini ve son da olmayacagini dile getirdi.
Milyon dolarlik lüks konutlari, otelleri, alisveris merkezlerini yapan insaat isçilerinin derme-çatma naylon barakalarda, kara, yagmura, açliga, denetimsizlige ragmen yasamlarini sürdürdüklerini ve para babalarina para kazandirmaya devam ettiklerini belirten Zorlu, “Büyük bir bölümü sosyal güvenceden yoksun, sigortasiz, sendikasiz, bir dilim ekmek parasi karsiligi 10-12 saat çalismakta. Haftada birkaç kez zor banyo yapabilmekte ve sagliksiz kosullardaki yatakhanelerde yatmaktadirlar. Bu yurt disinda da böyledir. Ayni kosullar orada da vardir. 9 ay Rusya, 16 ay Libya deneyimimde bu olumsuzluklari bizzat yasadim, gördüm. Ne yazik ki örgütlülügün hiç olmadigi bir is koludur insaat sektörü” diye insaat sektöründe yasananlari özetledi
Çorum özelinde 1995 yilinda Yapi Isçileri ve Teknik Elemanlari Dernegini (YITED) kurduklarinda da 2012’de de ayni sorunlarin yasandigini söyleyerek, “1997’de Çorum insaat isçileri grevi sonrasinda isçiler bazi kazanimlar saglamis olmalarina ragmen örgütlenmenin önemini kavrayamamalarindan dolayi o kazanimlarin çogu elimizden geri alindi. Yaz döneminde sabah 06.30’da baslayip aksam 19.30’a kadar çalisanlari görmek mümkün. Insaat isçilerinin örgütlenmeden, gücünü birlestirmeden baska çaresi yoktur. Hele su son çikan yasalardan sonra insaat isçisinin emekli olmasi hayalden de öte bir sey” seklinde konustu.