Bundan yıllar önce, 1993'te ülke tarihinin en büyük katliamlarından biri devletin gözetiminde gerçekleştirildi.
Sivas'ta 35 can, "Şeriat isteriz" diyen gericiler tarafından katledildi.
O gün katillerini koruyanlar, katliamı seyredenler aradan geçen 31 yıl sonunda bakanlık, milletvekilliği ve bürokratlık yaptı.
Şimdilerde o günde parmağı olanların bir bölümü iktidarın ''karşısında'' olduğu savunulan muhalefet saflarında yer alıyor.
1 - 4 Temmuz 1993’te, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği’nin çağrısıyla Pir Sultan Abdal etkinliklerinin dördüncüsü düzenlenecekti. Birçok aydın ve sanatçının katılacağı etkinlikler öncesi gericiler Sivas’a yığınak yapmış, etkinliğin katılımcılarından olan Aziz Nesin’i hedef alan bildiriler dağıtmıştı.
Etkinlikten günler önce Sivas’ta gerici saldırının hazırlıkları gizliden gizliye değil, açık açık yapıldı.
Dönemin Refah Partili Belediye Başkanı Temel Karamollaoğlu’nun da seyirciliği ve desteğiyle kentte saldırı rüzgarları estiriliyordu.
Etkinlikten iki gün önce şeriatçı güruh “Müslüman Kamuoyuna” diye bildiri dağıtarak katliamı işaret ediyordu:
"Kâfirler şunu iyi bilmeli ki:
İslâmın Peygamberi’ni ve kitab’ın izzetini korumak için, bu uğurda verilecek canlarımız vardır.
Gün, Müslümanlığımızın gereğini yerine getirme günüdür."
Bu saldırı hazırlığına yerel basın da eşlik ediyor, kente civar illerden saldırgan takviyesi yapılıyordu.
Her şey açıktı, katliam geliyorum dedi ve tek bir önlem alınmadı.
Devletin açıkça seyrettiği katliam çağrıları 2 Temmuz’da cuma namazı çıkışında büyük bir saldırıya dönüştü.
Kent merkezindeki Pir Sultan Abdal ve Mustafa Kemal Atatürk'ün heykellerini parçalayan güruh, “Şeriat isteriz” diyerek etkinliklerin yapıldığı salonlara saldırdı.
Neredeyse hiçbir güvenlik önleminin alınmadığı olaylarda ilk saldırılar katılımcılar tarafından püskürtüldü. Seyreden gözler gerici güruhun kalabalıklaşmasını bekledi.
Sayıları her geçen dakika artan gericiler, Madımak Oteli’nin önüne geldi. Devlet burada da yurttaşların katledilmesini, otelin yakılmasını bekledi.
Saatler süren saldırının sonunda 33 aydın ve 2 otel görevlisi hayatını kaybetmişti.
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Başbakan Tansu Çiller, Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü, İçişleri Bakanı olan Mehmet Gazioğlu, Sivas Valisi Ahmet Karabilgin, Sivas Belediye Başkanı da Temel Karamollaoğlu…
Hepsi seyrediyor, seyretmeyen destek veriyordu.
Oteli korumak için bir avuç polis ve asker gönderildi sadece, oysa Sivas Tugayı’nda tam 6 bin asker vardı.
Hatta katliamın ardından olaya seyirci kalan devlet yetkilileri, yakılan aydınları, katledilen yurttaşları hedef alacaktı.
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel: “Halkla güvenlik güçlerini karşı karşıya getirmeyiniz.”
Başbakan Tansu Çiller: “Çok şükür, otel dışındaki halkımız bir zarar görmemiştir.”
İçişleri Bakanı Mehmet Gazioğlu: “Aziz Nesin’in halkın inançlarına karşı bilinen tahrikleriyle halk galeyana gelerek tepki göstermiştir.”
Sivas Katliamı’nda yer alan gerici güruhun büyük bir çoğunluğuna tek bir dava bile açılmadı.
Katliamın kilit isimleri yıllarca yakalan(a)madı. Bir türlü yakalanamadığı söylenen katillerin askere gittiği, evlendiği ve ehliyet aldığı ortaya çıktı.
Bu isimlerin başında gelen Cafer Erçakmak’ın 27 Temmuz 1999’da Sivas Altınyayla Belediyesi’nde evlendiği, 22 Mayıs 1997’de askere gittiği, çocuğunu nüfusa kaydettirdiği, Emniyet’e başvurarak ehliyet bile aldığı anlaşıldı.
Kimi parti yöneticisi, kimi bakan oldu.
AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sivas Katliamı sorumlularından Ahmet Turan Kılıç hakkında 2020'de af kararı çıkarttı.
Katillerin mahkemedeki savunmasını üstlenen AKP'liler, 13 Mart 2012 tarihinde katliamın zamanaşımından düşürülmesine de imzasını atacaktı.
Meclis'e gelen zamanaşımı kararını engelleyen düzenleme AKP’li vekillerin oylarıyla reddedildi.
Zamanaşımı kararının alındığı 13 Mart’taki duruşmada kararı protesto eden halkın üzerine gaz bombalarıyla saldırıldı.
O gün Başbakanlık koltuğunda oturan Erdoğan, karara ilişkin "Hayırlı olsun!" diyecekti.
Sivas Katliamı'na dair firari 3 sanık hakkındaki son davaysa Eylül 2023'te mahkemenin zaman aşımı kararıyla düşürüldü.
Anayasa Mahkemesi (AYM), 2023 yılında Madımak Katliamı’nda çakmağı çakarak yangını başlattığı belirtilen Yunis Karataş’a tahliye yolu açan kararı vermişti.
Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan hükümlülerden Yunis Karataş, "koşullu salıverme" hükümlerinden yararlanmak için başvurmuş, başvuruyu değerlendiren Sivas İnfaz Hakimliği, ‘‘terör suçlusu’’ olduğu için Karataş’ın koşullu salıverme hükümlerinden yararlanamayacağına karar vermişti.
Yunis Karataş, bunun üzerine AYM’ye bireysel başvuruda bulunmuştu. Yunis Karataş’ın başvurusunu inceleyen AYM, koşullu salıverme hükümlerinin uygulanamayacağı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının terör suçluları yönünden ölünceye kadar devam edeceği, ancak Karataş’ın ‘‘terör suçlusu’’ sayılamayacağı sonucuna varmıştı.
Geçtiğimiz Şubat ayında AYM’nin bu kararının ardından, davada 32 yılın sonunda ağırlaştırılmış müebbet cezası alan 23 hükümlünün tahliye edildiği ortaya çıktı.
Davada cezaevindekilerin sayısı 6'ya düşerken onların da infaz süresi dolunca koşullu salıvermeden yararlanarak tahliye edilecekleri anlaşıldı.
Geride bıraktığımız yıllar Sivas Katliamı'nı gerçekleştirenlerin dönemin hükümetleri ve AKP iktidarında nasıl kollandığını gözler önüne serdi.
Sivas katliamcılarını savunan avukatlarsa AKP döneminde yükselerek "önemli" konumlara getirildi.
İşte o avukatlar:
Behçet Sefa AYSAN, Yeşim ÖZKAN, Nurcan ŞAHİN, Muhibe AKARSU, Muhlis AKARSU, Murat GÜNDÜZ, Handan METİN, Ahmet ÖZYURT, Huriye ÖZKAN, İnci TÜRK, Özlem ŞAHİN, Yasemin SİVRİ, Asuman SİVRİ, Uğur KAYNAR, Sehergül ATEŞ, Gülender AKÇA, Gülsün KARABABA, Mehmet ATAY, Hasret GÜLTEKİN, Serkan DOĞAN, Muammer ÇİÇEK, Belkıs ÇAKIR, Asaf KOÇAK, Edibe SULARİ, Menekşe KAYA, Koray KAYA, Serpil ÇANİK, Erdal AYRANCI, Asım BEZİRCİ, Sait METİN, Carina Cuanna THUIJS, Nesimi ÇİMEN, Metin ALTIOK, Kenan YILMAZ, Ahmet ÖZTÜRK...kaynak SOL HABER