Sivil Toplumun Devlet Birimleriyle Iletisimi

Sivil Toplumun Devlet Birimleriyle Iletisimi

Sivil toplum ve sivil toplumun örgütlenmis yapisi olan Sivil Toplum Kuruluslari bir ülkede demokrasiye yaptiklari katkinin yaninda sosyal alanda da önemli islevleri görev edinirler. Sivil Toplum Kuruluslari, devletin yeterince nüfuz edemedigi alanlarda faaliyet göstererek ayni zamanda devlet birimlerinin faaliyet etkinligine de katki saglamis olurlar.

Sivil Toplum Örgütleri politize olmadan toplumsal faydayi öncelikli hedefleri arasina alarak kurulus felsefeleri dogrultusunda faaliyet alanlarini genisletmelidir. Isleyis yönünden arzu edilen yapiya kavusan STK’larin Demokrasiye, Siyasal ve Sosyal hayata katkilari daha anlasilir olacaktir. Sivil Toplum, kamuoyu bilincinin gelisebildigi demokratik katilima imkan veren ve iletisime açik alanlar olmalidir.

Sivil toplum, örgütlü toplum olmalidir. 5253 sayili Dernekler Kanunu, devletin derneklere yaklasimini tamamen degistirmis çok daha özgür düzenlemelerle derneklesme alaninda sivil toplumun önünü açmistir. Ancak dikkat edilmesi gereken hususlardan biri de bu özgürlük alanlari iyi kullanildigi gibi, suiistimali de beraberinde getirmistir.

Ülkemizde sivil toplumun sosyal hayata yaptigi katki önemli olarak görülmekle beraber, bu alandaki çalismalarin yeterli düzeyde olmamasi, ölçülebilirlik açisindan zorluklarida beraberinde getirmistir. Devlet birimlerinin isleyislerinde zaman zaman sorunlar olsa da Sosyal politika açisindan sivil toplum örgütlerinin iki temel islevi vardir.

Bunlardan birincisi demokratik haklarin elde edilmesi, digeri de ekonomik açidan

Bireyler ve topluluklar arasinda olusan dengesizligi gidermeye yönelik politikalarin

Gelistirilmesidir. Bu açidan devletin yetersiz kaldigi durumlarda sivil toplum

Örgütleri politikalar üreterek ya da baski olusturarak bazi sosyo-ekonomik haklarin

elde edilmesinde önemli bir rol üstlenebilirler.

Güven, her zaman her yerde herkesin daima aradigi ve ortaklasa paylastiklari bir duygudur. Bireylerin, kisisel ve sosyal yasam alanlarinda karsilikli güven duygusuna ihtiyaç duymalari, onlari dayanisma ve isbirligi içine götürür. Güven duygusunun; toplumun tüm kesitleriyle ortaklasa paylasildigi evrensel etik normlarina dayali, düzenli, dürüst ve isbirligi yönünde davranan bir toplumda ortaya çikmasi beklenir. Dünyada Sivil toplum ve güven birbiriyle iliskili kavramlar olarak yer alir. Peki, ülkemizde öyle midir?

Dürüstlük ve tutarlilik: Özellikle STK yöneticilerinin ekip çalismasiyla ön plana çikmasi önemlidir. Bireysel ve kisisel uygulamalar sivil toplum çalismalarini zedeledigi görülmektedir. Dolayisiyla amaç, niyet ve egilimlerle, davranislar arasindaki veya vaat edilenle eylemler arasinda bir tutarlilik ve bütünlük olmalidir.

Sivil toplum kuruluslarina güven saglayan ve beklentilerin yerine getirilip getirilmedigini ortaya koyan en temel deger; söylemlerin ve eylemlerin bir bütünlük içerisinde dürüslük ve tutarlilik gösterip göstermedigidir. Toplumsal sorunlara çözüm üretmek amaciyla Popülist yaklasimlarin yerine dürüst, tutarli ve isin ruhuna uygun hareket edilmelidir.

Ülkemizde sivil toplum kuruluslarinin birçok sorunu vardir. Bunlar, katilim ve bilgi eksikligi, karar alma mekanizmalarindaki lobicilik, mali kaynak yetersizligi, seffaflik, sinirlayici yeni düzenlemeler, örgüt içi demokrasi eksikligi, yöneticilerin ideolojik özelliklerini ön plana çikarma güdüsü, eleman ve altyapi yetersizligi, sivil toplum kuruluslari arasindaki iletisimsizlik en temel sorunlar arasinda yer almaktadir.

Temel sorunlardan biri de Devlet Birimleriyle Sivil Toplum Kuruluslarinin iletisimi, iliskilerindeki zaman zaman olusan sagliksiz yapi ve karsilikli güvensizligin sebebi mutlaka arastirilmalidir. Bu arastirma basli basina bir tez konusu olmakla beraber bu konuda karsilikli toplumsal faydanin maksimize edilebilmesi için mutlaka diyalog kurmayi tekrar tekrar denemek gerekir.

Saygi, Sevgi ve Hürmetlerimle
Ahmet KURT