SYRIZA bir umut ama nereye kadar?

SYRIZA bir umut ama nereye kadar?

YUNANISTAN, AB ve IMF TEHDIDI ALTINDA SEÇIME GIDIYOR -3 Seyit Aldogan

Yunanistan’da 6 Mayistaki seçimlerin ardindan hakkinda en çok konusulan parti kuskusuz SYRIZA oldu. Seçimden “sürpriz” bir zaferle çikan SYRIZA kimileri için krizden kurtulus umudu kimilerine göre ise kriz politikalarini uygulamak üzere piyasaya sürülmüs “sol görünümlü” bir koalisyondu. Dosyamizin son konugu, SYRIZA Milletvekili ve Parti Grubu Sözcüsü Panayotis Lafazanis.

SYRIZA oylarini neredeyse dörde katladi. Olaylarin bu noktaya gelmesinde tayin edici olan etkenler nelerdir, nasil bir süreç yasandi?
6 Mayis seçimlerinde SYRIZA çok ciddi bir basari elde ederek ana muhalefet partisi konumuna geldi. Bu sonuçlarin ortaya çikmasina neden olan esas etken ise AB’nin, IMF’nin ve AB merkez bankasinin Yunan halkina dayattigi politikalara duyulan tepki ve hosnutsuzluktur. Esi görülmemis bir politik yagmaciligi gündeme getirerek Yunan halkini yoksulluk ve sefaletin kucagina ittiler. SYRIZA bu sartlarda izledigi politikalarla Yunan halkinin güvenini kazandi. Yillardan beridir hükümet olan PASOK ve Yeni Demokrasi Partisine (YDP) karsi gerçek bir halk muhalefeti olarak ortaya çikti ve bu yönde hareket etti. Muhalefetimiz sadece radikal bir söylemde kalmadi; kapitalizme, liberalizme ve troykaya karsi ortaya koydugumuz alternatif politikalar kitleler içinde bir umut yaratti. Diger yandan “sol bir hükümet” önerisini kitleler içinde gündeme getirdi ve saldirilarin önüne geçmek için “sol bir cepheye” duyulan ihtiyaca dikkat çekerek, birlik ve ittifak çagrilari yapti. Ayrilik noktalarimizi bir kenara birakarak bizi bir araya getirecek olan talep ve politikalar üzerinden birlik saglama önerisi oldukça ciddi bir umut yaratti. Ancak ne yazik ki güçlü bir “sol ittifak” beklentimiz gerçeklesmedi. Ama kitleler nezdinde bir umut yaratti ve onlara güven verdi. Ortaya konan program ve kitlelere verilen güven sandiga yansidi ve SYRIZA beklentilerin çok üzerinde bir oy aldi.
 
Seçim sonuçlari otuz yildan beridir devam eden iki partili dönemin kapandigini ortaya koyuyor.
Evet. Iki parti, tarihlerindeki en düsük oy oranini aldilar. Halk troyka partilerine sirtini döndü ve isçi ve emekçileri ve ezilen toplumsal kesimleri gözeten, ilerici önerilerle ancak dayatilan kapitalist- liberal politikalara dur denebilecegi mesajini verdi.

Oylarini artiran sadece SYRIZA olmadi. Genel olarak AB ve IMF politikalarina karsi oldugunu söyleyen tüm partilerin oylarinda degisik oranlarda artislar oldu. YDP ve PASOK, bu durumu, seken oylar, küskün oylar, protesto oylari ya da tepki oylari olarak adlandiriyor. Yani olayi kitlelerin bir anlik protestosu, gelip geçici vb. basit tutumlara indirgiyor. Öyle mi gerçekten. Küskün ve kizgin oylar mi size geldi?
Evet oylarin önemli bir bölümü bir çok partiye dagildi. Fakat buna kör bir protesto demek dogru degil. Verilen oylar iki partili yönetime, troykaya, saldiri politikalarina, issizlik ve yoksulluga karsi olundugu için verilmistir. Bu oylarin çok büyük bir bölümü sol partilere ve ortaya koydugu alternatif politikalarla umut ve güven yaratan SYRIZA’ya verildi. Önümüzdeki seçimlerde SYRIZA’nin oylarinda yeni ve ciddi artislar bekliyoruz. Tabi böyle bir sonuç yeni bir dönemin açilacagi, yeni alternatiflerin taban bulacagi anlamina gelmektedir. “Sol bir hükümet” olasiligi büyük. Bu kolay degil ama imkansiz da degil.

SYRIZA hangi sloganlarla seçime girdi, halka, isçi ve emekçilere hangi çagrilari yapti? Öne çikardigi talepler nelerdi?
Bizi bugünkü duruma sürükleyen karanlik döneme son vermenin, ülkeyi talan ve yagmaya açan, toplumu yoksulluk ve çaresizlikle bas basa birakan partilerin cezalandirilmasinin zamani geldi dedik. Bu partileri bir kenara iterek birlesmis bir solla ülkemize ve sorunlara sahip çikalim diye çagrilar yaptik. Bizim merkez sloganimiz buydu. Hedefimiz troykanin yeni sömürgeci postali altinda ezilmek istenen ülkemizi kurtarmaktir. Bu çagrilarimiza halktan olumlu bir yanit aldigimiz bir gerçek. Bu yönde önemli bir adim attik ve inaniyoruz ki 17 Haziranda bu basarimizi tamamlayacagiz.
 
Seçimlerden önce YDP, PASOK ve diger iktidar merkezleri SYRIZA’nin teröre destek verdigini, yasallik sinirlarini zorladigini, ülkede istikrarsizligi hedefledigini söylerken seçim sonrasi “SYRIZA diger partilerle hükümet kursun biz disaridan destekleyelim” diye açiklama yaptilar. Ne degisti de size böyle bir öneriyle geldiler? Neden hükümet kurmayi kabul etmediniz?
SYRIZA ülkemizin egemen ve gerici güçlerinin kirli saldiri ve propagandalarinin hedefi oldu. Bize terörist dediler, teröre destek verdigimizi söylediler. Sadece bunlar da degil, yasa disi göçmenlere kucak açtigimizi, Yunan halkindan çok yabancilari gözetip kollayan bir politikaya sahip oldugumuzu bikip usanmadan isleyip, medyaya servis ettiler. Kuskusuz bunlar yalan ve iftiradan olusuyordu. Biz elbette göçmen ve politik ilticacilarin haklarinin oldugunu ve insani olarak onlarin yaninda olacagimizi söylüyoruz. Insanca yasama çabalarini destekliyoruz. Elbette ki göçmen isçilerin burjuvazi tarafindan ülkemizdeki temel is haklarinin ortadan kaldirilmasi için kullanilmasini kabul etmeyiz. Halk bizim isçi ve emekçilerden yana, demokratik ve ilerici bir güç oldugumuzu gördü ve bizi Meclisteki ikinci güç yapti. Ancak bu güç “sol bir hükümet” kuracak kadar degil. Toplam 52 milletvekili çikardik. Ama PASOK ve YDP “Siz hükümet kurmayi kabul edin biz 149 milletvekiliyle sizi destekleriz” dediler. Özünde destekleriz dedikleri hükümet “sol bir hükümet” degil onlarin politikalarinin devamini getirecek bir hükümet istegiydi. Yani siz hükümet kurun biz Demoklesin kilici gibi sallanip duralim basinizda ya da bir diger ifadeyle, siz elinizi tasin altina koyun biz üstten vuralim diyorlardi. Yani hedef SYRIZA’nin kuracagi “sol hükümeti” desteklemek degil tersine onu bogma ve isçi ve emekçilerin nezdinde umut olma çabasini kirmakti. SYRIZA’nin halk destegini kesmek ve güvenilemez oldugu yönünde halki ikna etmekti hedefleri. Böylelikle SYRIZA’yi da tüm “solu” da tecrit etmis olacaklardi. Karsi çiktiklari bir programa destek vermeleri samimi olabilir mi? Mümkün mü bu? Rakiplerimizin bize sunacagi destekle hükümet olabilir miydik? Dolayisiyla arkadan hançerleme anlamina gelen bu hediyeyi kabul etmedik. Siz kurun biz muhalefet olalim dedik kabul etmediler. Bu durumda seçimden baska yol yok dedik. Umudumuz oylarimizi artirarak “sol bir hükümet” kurma olanagi elde etmek ve tüm halki birlestirmektir.  

Seçim sürecinde bulunuyoruz ve hemen her gün IMF ve AB yetkili organlarindan ve merkezlerinden Yunan halkini tehdit eden açiklamalar geliyor. “Ya AB, ya iflas”, ya “eski para birimi drahmi, ya avro” tehdidi dayatiliyor. Avrodan çikilmasi durumunda yoksulluk ve issizligin ortaligi kasip kavuracagi propagandalari yapiliyor. YDP ve PASOK bu açiklamalari SYRIZA’ya ve diger sol partilere karsi etkili bir propaganda malzemesine dönüstürmeye çalisiyor ve ancak kendilerinin bu yükün altindan çikabilecegini söylüyorlar. Halkin iradesinden bu kadar çok mu korkuyorlar?
Korkularinin nedeni su: biliyorlar ki SYRIZA hükümeti demek troykanin ve yapilan tüm anlasmalarin sonu demektir. Halkimiza dayatilan yeni sömürgeci politikalarin sonu demektir. Yunanistan’i ve bütün Avrupa halklarini bir kobay olarak kullanmak isteyen, is yasalari ve haklarini ortadan kaldirmayi hedefleyen güçler SYRIZA nezdinde ölümcül bir rakip görüyorlar. Bu planlarin SYRIZA tarafindan kabul edilmeyecegini biliyorlar. Sözcülügünü yaptiklari büyük sermayenin, bankalarin ve uluslararasi tekellerin izleyecegimiz politikalar nedeniyle ciddi sorunlarla karsi karsiya kalacaklarini biliyorlar. Bu nedenle seçimler öncesinde de, sonrasinda da bize karsi açtiklari bu savas devam edecektir. Ancak bütün bu saldirilara karsi çikabilecek ölçüde bir güce sahip olmadigimizi da biliyoruz. Avrupa’da bu yönde birlikte hareket ettigimiz ve ittifak yaptigimiz hareketlerin de istenilen düzeyde bir güce sahip olmadiklari açik. Ancak var olan bu güçlerle kararli bir biçimde ayaklarimiz üzerine dikilecek ve cesaretle direnecegiz. Bütün Avrupa halklarinin bu direnise katilacaklarina, kendi kaderlerini ve geleceklerini  tayin edeceklerine inaniyoruz. Bunu Yunan halki için. Türkiye halklari için, Avrupa, Balkan ve Akdeniz halklari için yapmak zorundayiz.

AB’den çikmadan, uluslararasi tekellerle ve sermaye kuruluslariyla yapilan anlasmalari iptal etmeden, Avro Bölgesi’nden çikmadan bunu gerçeklestirmek mümkün mü?
AB’nin tüm Avrupa genelinde sermaye güçlerinin bir ittifaki ve kurulusu oldugunu biliyoruz. Hedefleri halklari, emekçileri sömürmektir. Tekellerin sömürü politikalarinin uygulayicisidir AB. Biz bu AB’yi  temelden degistirmek istiyoruz. Bugün izledikleri politikalari, Almanya merkezli bir AB’yi, kendi içinde esitsizlikleri artiran ortak para birimi anlasmasini kabul etmiyoruz. Bu dogrultuda tüm sol hareketlere, tüm mücadele edenlere,ve Avrupa halklarina kardeslik ve birlikte mücadele etme, Avrupa’yi halklarin ve emekçilerin Avrupa’si yapma çagrisi yapiyoruz. Kendi ülkemizde sosyalist bir gelecek kurma mücadelesi veriyoruz. Gelismeleri tayin edecek olan anahtar, bölge halklarinin elindedir.

SYRIZA hükümet kurma yetkisi alinca önce demokratik kitle kuruluslarina, sol örgütlere, sendikalara gitti, sonra Meclisteki partileri ziyaret etti. Bu tutum PASOK ve YDP tarafindan sert bir biçimde elestirildi. Neden önce Meclis disinda bulunan güçlerle basladiniz görüsmelere?
Bizim PASOK ve YDP ile birlikte koalisyon kurma amacimiz yok. Bu partilerin program ve politikalariyla taban tabana zit seyler söylüyoruz. Yani bunlarin politikalarina karsi mücadele ediyoruz. Dolayisiyla sadece Mecliste bulunan sol güçlerle degil Meclis disinda bulunan güçlerle de bir araya geldik. Yüzde 3 barajini asamadigindan dolayi Mecliste temsil edilmeyen güçlerle bir araya gelmek bizim açimizdan çok önemli. Meclise girememis olabilirler ama bu güçlere gitmek oldukça önemli. Ilerici ve sol bir hareketin olusmasinda rol oynayacak güçler olarak bunlarin düsünce ve önerilerini almak, desteklerini kazanmak gerekiyordu.

Birlik deyince örgütlerin birligini mi yoksa toplumsal sinif ve katmanlarin, ezilen kesimlerin birligini mi anlamak gerekir?
Partilerin yani sira, toplumsal kuruluslarin, sendikalarin, çevreci güçlerin düsüncelerini sorduk ve önerilerini dinledik. “Sol bir hükümet” ve hareket ancak bu güçlere, isçi ve emekçilere, köylülere, ezilen toplumsal kesimlere, küçük üreticilere, esnafa, orta sinifa dayanabilir. Diger sermaye hükümetlerinden ancak böyle farkli olabilir. Yani uluslararasi tekellere, IMF politikalarina, AB gericiligine karsi ortak bir toplumsal mücadele cephesi olusturmak. Toplumun çogunlugunu temsil eden toplumsal bir cephe.

Yunanistan Komünist Partisi (KKE) ile de görüstünüz mü?
Görüsme talebimizi ilettik ama kabul etmediler. Olumsuz bir durum çikti ortaya.

Sizce KKE neden önerinizi reddetti? Birlik dogrultusunda bir adimlari oldu mu?
KKE’nin birlik konusundaki tutumu, özellikle SYRIZA’ya karsi aldigi tutumu izah etmek mümkün degil. Inaniyorum bugün konjonktürel durum göz önünde bulunduruldugunda tarihi bir yanlislik yapiyorlar. Oysa KKE birlik konusunda birlestirici bir güç olabilir ve “radikal sol bir cephenin” olusmasini saglayabilirdi. Ne yazik ki KKE bu rolü oynamamakla kalmiyor SYRIZA’ya karsi olumsuz ve fayda getirmeyen saldirilara devam ediyor. Solda birligi degil ama ayriliklari derinlestiren bir politika bu. Bu tutum nedeniyle seçimlerde oylarini artiramadi ve belki kaybetti demek gerekir. Sanirim önümüzdeki seçimlerde daha fazla oy kaybedecekler. Biz bu durumdan kesinlikle sevinç duymuyoruz. Bizim rakibimiz ne KKE ne Andarsia, ne çevreciler ne de diger radikal soldur. Bizim rakibimiz ve hedefimiz gericilik, troyka, yapilan anlasmalar, troykanin sözcülügünü yaptigi çevrelerdir. Bizim sorunumuz onlarla ve onlara karsi mücadele ediyoruz. Dolayisiyla en genis kesimlerin bu mücadele içinde yerini almasi lazim. Bu, Yunan solunun ve Yunan halkinin talebidir. Isçi ve emekçilerin hareketi daha ileri noktalara tasiyacak böyle bir birlige ihtiyaci var.

KKE, SYRIZA’nin sistem partisi oldugunda israr ediyor, siz de solda birlik tutumunda. SYRIZA hangi toplumsal sinif ve katmanlarin sözcüsü veya partisi?
Seçimler SYRIZA’nin isçi ve emekçilerin yogun oldugu bölgelerde oylarini artirdigini ve birinci parti konumuna geldigini gösterdi. Örnegin Atina’nin güney kesimlerinden ciddi bir oy aldik. Bu bölgelerde yoksul kesimler kaliyor. Pireas sehrinde yoksullarin, emekçilerin kaldigi bölgelerde de ayni durum var. Biz emekçilerin sözcüsüyüz. Esas olarak da isçi sinifinin diyebiliriz. Isçi sinifi, emekçiler, sehir ve kir küçük burjuvazisi bizim temel güçlerimizdir. Hedefimiz bunlari birlestirmek.

YDP ve PASOK basta olmak üzere tüm sistem partileri ve sözcüleri SYRIZA’nin partiler ve gruplar koalisyonu oldugunu, dolayisiyla bir düsünce ve politik çizgi birligi saglamalarinin mümkün olmadigini ve böyle bir ittifakin hükümet olmasi durumunda ülkenin maceralara sürüklenecegini iddia ediyorlar. Ne cevap veriyorsunuz bu propagandalara?
Bir ittifak partisi olmamiz zayif oldugumuzu degil güçlü ve zengin oldugumuzu gösterir. Onlarin iddia ettigi gibi çok dillilik ya da bir çok program anlamina gelmiyor bu. Biz bir çok sol parti ve örgütün partisiyiz. Bu isbirligi ve ittifak, ortak bir anlasma ve ortak bir programa dayanmaktadir. Aramizdaki ayriliklara ragmen güçlü bir birligimiz var. Bu propagandalar onlara bir fayda saglamayacak. Biz tersine bu ittifaki daha da genisletmeye çalisiyoruz. Hedefimize ulasmak için tek yol bu. Hedefimiz ise ilerici, demokratik, adaletli bir Yunanistan’dir, sosyalizmdir. (Atina/EVRENSEL)



SYRIZA NASIL BIR CEPHE ISTIYOR?

Bahsettiginiz toplumsal ittifakin temelleri ne olacak? Hangi talepler etrafinda bu kadar genis bir toplumsal cephe olusturulabilir?
- Öncelikle troykayla yapilan anlasmalarin iptal edilmesi, yerine ilerici ve halktan yana bir programin uygulanmasi.
- Yeni sömürgeci borç anlasmalarinin iptal edilmesi. Çünkü bu anlasmalar tüm kamu yasamini felç etmekte ve ülkenin ulusal bagimsizligini ortadan kaldirmaktadir.
- Ülkenin banka sisteminin hemen toplumsallastirilmasi ve kamulastirilmasi. Biz bankalarin kamu ve toplumsal denetim altinda olmasini istiyoruz. Ancak bu yolla üretici ve kalkinmayi hedefleyen kriterlerle isleyen bir sistem kurulabilir.
- Ulusal kaynak ve gelirlerin adaletli bir biçimde dagilimini saglamak. Bu, her seyden önce adaletli bir vergi sisteminin uygulanmasi anlamina geliyor. Bütün yükü yoksul sinif ve tabakalarin sirtina yikmayan, büyük sermayeye dokunulmazlik taniyan yasalari ortadan kaldiran bir sistem.
- Yunanistan ekonomisinin temel stratejik kurumlarinin kamulastirilmasi. Örnegin enerji ve telekomünikasyon. Halktan yana bir ekonomik politika ancak böyle izlenir.
- Altinci ve sonuncusu ise ülke ekonomisinin ve kamunun üretici bir konuma getirildigi yeniden yapilanma. Agir sanayi ve teknolojinin hakim oldugu bir yeniden yapilanma. Bizce temel talepler bunlardir.


SYRIZA’NIN  TARIHI VE BAGLI ÖRGÜTLER

1968 yilinin subat ayi sonrasinda eurokomünizmi savunan bir grup, KKE’den ayrilarak, KKE iç partisini kurar. Partide kalanlar ise KKE dis olarak anilir. Solun yeniden yapilandirilmasi ve “daha insani bir sosyalizm” çizgisini savunan KKE iç, “demokratik ve özgürlükçü sosyalizm”, “Demokratik yollardan sosyalizme geçis” gibi eurokomünist teoriler temelinde örgütlenmeye baslar ve cunta döneminde tüm Yunanistan Antidiktatörlük Cephesi içinde yer alir. Cuntanin yikilmasindan sonraki süreçte sol örgütlerin kurdugu “Ilerici Sol Örgütler ve Güçler Birlesik Cephesi” içinde yer alir ve bazi seçimlere tek basina girer.
1986 yilinda yapilan 4. Kongrede eurokomünist hareketin yeniden örgütlenmesini hedefleyen bir örgüt kurma karari alinir. Ancak yeni örgütün kurulmasi gerçeklesmeden parti ikiye bölünür. Bu bölünmeden sonra KKE iç içinde çogunlugu temsil edenlerce Yunan Solu (EAR) ve azinlikta kalanlarin kurdugu Yenilikçi Sol (Ananeotiki Aristera) örgütleri ortaya çikar. Her iki örgüt de sag revizyonist bir çizgi olan eurokomünist çizgiyi savunmaya devam ederler.
1989 yilinda KKE ve EAR seçim ittifaki yapmaya karar verir ve koalisyon anlamina gelen “Sinaspismos” partisi altinda örgütlenirler. Ayni dönemde patlak veren “Koskotas skandalinin” açiga çikarilmasi ve basta Dönemin Basbakani Andreas Papandreu olmak üzere sorumlularin yargilanmasi için YDP ile “temizlik hükümeti” adi verilen bir koalisyon hükümeti kurulur. Koalisyon nedeniyle KKE’ye yönelik elestirilerin arttigi bu süreç ayni zamanda revizyonist sistemin çöküsünün hizlandigi bir sürece tekabül etmektedir. Uluslararasi planda temelini sosyalizm karsitliginin olusturdugu bir saldirilar dalgasi giderek yayginlasmaktadir.
Hükümetin kurulmasindan kisa bir süre sonra KKE Merkez Komitesi içinde ve gençlik örgütlerinde, KKE’nin sag bir çizgiye kaydigini, sermaye partileriyle uzlastigini ve perestroyka politikalarina tutum almamasinin son tahlilde sosyalizm konusundaki çizgisinden kaynaklandigini söyleyenler MK’ye açikça tutum alirlar ve kisa bir süre sonra da kitlesel olarak ayrilirlar. Bunlar daha sonra Yeni Sol Hareketi (NAR) kurarlar.
KKE, EAR’i sag revizyonist, reformist bir çizgiye kaymakla ve KKE’ye bu çizgiyi dayatmakla suçlar ve 1991 yilinda Sinaspismos’tan ayrilir. Ancak KKE Merkez Komitesi Sekreteri Grigoris Farakos ve bazi yöneticiler “yenilikçi” çizgiyi savunarak Sinaspismos’ta kalirlar. Bu süreçte Sinaspismos kendini parti olarak ilan eder ve 1993 yilinda girdigi seçimde yüzde 2.94 oy alir.
2004 yilinda Sinaspismos bir dizi sol örgüt ve partilerle Radikal Sol Hareket (SYRIZA) adli bir ittifak kurarak seçimlere girer. Ittifak içinde su yapilar bulunuyor; KKE iç’ten gelen (AKOA), KKE’den bu süreçte ayrilan ve sag-reformist bir çizgiye sahip olan birlesik sol harekat (KEDA), Troçkist Enternasyonal Isçi Solu (DEA), Alman isgali sirasinda Akropol tepesinden Nazi bayragini indirerek Yunan bayragi çeken ve Yunanlilarin ulusal kahraman olarak gördükleri Manolis Glezos’un kurdugu Yurttaslar Hareketi, ve Maocu Yunanistan Komünist Örgütü (KOE).
Daha sonraki süreçte SYRIZA’ya yeni katilimlar oldu; PASOK’tan ayrilan Demokratik Toplum Hareketi (DIKKI), Troçkist Kirmizi Hareketi (Kokkino), Yunanistan Çevreci Sosyalistler, Radikaller (Rizospastes), Roza grubu, antikapitalist politik grup.
Bu gruplar içinde digerlerine kiyasla Sinaspismos, KOE ve Birlesik Sol Hareket belli bir kitleye ve örgüte sahip. Ancak ittifak bilesenleri içinde marjinal yapilarin da oldugunu belirtmek gerekir. Belli bir örgütlenmesi, örgütleri ve programi olmayan örgütler çogunlukta.
SYRIZA içinde yer alan örgütler bagimsiz örgütsel faaliyetlerine devam edebiliyorlar. Alinan her karara katilma zorunlulugu yok. Alinan kararlar elestirilebiliyor ancak kararlara karsi pratik tutum gelistirilemiyor, karsi faaliyet yürütülemiyor.
SYRIZA’nin özelliklerinden biri de halkin, isçi ve emekçilerin mücadelesinin dayattigi bir ittifak olarak gündeme gelmemis olmasi. Yani ezilen toplumsal sinif ve kesimlerin, ortak ya da birlesik mücadelesini hedefleyen belli bir program etrafinda olusturulan bir ittifak olarak degil bir örgütler ittifaki olarak kurulmus. Seçimlere iki hafta kala ortaya koyduklari hükümet programi (Ki simdiye kadar ortaya koyduklari en kapsamli program bu) ve “halktan yana hükümet”, “ilerici yönetim”, “özgürlükçü demokratik sosyalizm” vb. söylemler disinda belli bir programi ya da politik çizgisi yok. Basina ve kamuoyuna açiklanan hükümet programinda ise “halklarin Avrupasi’ndan”, “üyelerinin esit hakka sahip olduklari bir AB’den”, “daha güçlü bir avrodan” ve “yeni ekonomik kalkinmadan” söz ediliyor. Halkin isçi ve emekçilerin bugünkü temel taleplerine denk düsen, anlasmalarin iptali, bankalarin kamulastirilmasi gibi hedefler AB içinde çözülebilir talepler olarak gösteriliyor.