Tarih: 05.03.2016 00:00

TARIH YAZIMI VE TARIHÇI ILISKISI

Facebook Twitter Linked-in

TARIH YAZIMI VE TARIHÇI ILISKISI 

Son günlerde bir tarih tartismasi aldi basini gidiyor. Tarihimiz oradan mi baslar, yoksa daha gerilerden mi? Geriden baslatilacaksa ne kadar geriye gidecegiz? Bir de isin içine muhafazakârligi ve dini katarsak halimiz nice olacak?  

Yasayan en büyük tarihçimiz olarak kabul edilen Halil Inalcik hoca Bana arsivleri verin size Osmanli tarihini yeniden yazayim” diyorsa durum gerçekten vahim gibi galiba. 

Söz konusu tarih yaziciligi olunca,  Mustafa Kemal ATATÜRK’ün 1931 yilinda söyledigi su sözleri hatirlamakta sanirim sonsuz bir yarar vardir. Tarih yazmak, tarih yapmak kadar mühimdir. Yazan yapana sadik kalmazsa degismeyen hakikat insanligi sasirtacak bir mahiyet alir.” 

 Yillar önce okudugum bir kitabin önsözünde yazar söyle bir uyarida bulunuyordu. “Tarih okumalarinda önce tarihçiye bakiniz. Tarihçiden de önce onun hangi sinifin ya da grubun saflarinda yer tuttuguna bakiniz. Eserini kime ya da kimlere ithaf etmis ona bakiniz” diyordu. 

Bu tartismalarin sadece bizde yapildigini saniyorsaniz sizlere çok yanildiginizi söylemek isterim. Buna en iyi örnek ise sanirim ünlü yazar Stendhal’in ITALYA HIKÂYELERI isimli eserindeki su sözleridir.  

“Italya tarihini ögrenmek için ilk yapilacak sey genel olarak begenilen tarihçilerin eserlerini okumamaktir. Yalanin degeri Italya’da oldugu kadar hiçbir yerde takdir edilmemis ve yalan hiçbir yerde oradaki kadar pahaliya satin alinmamistir.” (Italya Hikâyeleri 2. Cumhuriyet Dünya Klasikleri Dizisi. Eylül 1988. S.21) 

Ünlü yazarimiz Halikarnas Balikçisi (Cevat Sakir Kabaagaçli) Oxford Üniversitesinde dört yil Yakin Çaglar Tarihi okuduktan sonra yurda döner ve yillar sonra söyle bir yakinmada bulunur. “Meger ne kadar yanli ve yanlis seyleri bize tarih diye ögretmisler, orada dört yilda ögrendiklerimi unutmak için burada koskoca bir yilimi bosuna harcadim” 

Sözü fazla uzatmadan günümüzden iki bin yil önce bu topraklarda yasamis olan Samosata’li  Lukianos’un “Tarih Nasil Yazilmalidir” adli eserinde  söyledigi su sözlerle kulak verelim.* 

Tarihçinin korkusuz ve ayartilamaz bir adam, açik sözlü bir gerçek savunucusu olmasini dilerdim.(…) Kin ya da tutkudan arinmis, acimasiz bir nesnellikle davranmasini, ne çekingen ne de utangaç, tarafsiz bir yargiç olarak her iki tarafa da iyi niyetle egilip herkese hakkini vermesini dilerdim. Yazilarinda ülke ya da kent diye bir sey tanimayip hiçbir güç karsisinda boyun egmeyerek, hiçbir krala önem vermeyip, su ya da bu adam ne düsünecek diye aldirmayarak olaylari olduklari gibi yazmasini dilerdim.” (Halikarnas Balikçisi. DüsünYazilari. Bütün Eserleri.6. Bilgi Yayinevi. Mayis 1981.s.231-232) 

Evet, iki bin yil önce yazar tarihçinin ‘su ya da bu adam ne der’ diyerek hareket etmemesi gerektigini yazar ama bu durumun sadece tarihçinin degil siyasetçinin de sorunu oldugu anlasiliyor.  

Nitekim tarihçimiz Ilber Ortayli katildigi bir televizyon programinda siyasi iktidarin ‘Yüz Yildir Kut Zaferini Bizden Sakladilar” yaklasimini söyle elestiriyordu. ?Muhafazakâr olmak tarihi verileri yorumlarken maskaralik yapmak degildir; ciddi bir yöntem ve dürüstlükle de muhafazakâr tarih yapilabilir diyerek bunun Demokrat Parti Iktidarinca basta Ingiltere olmak üzere bazi komsu ülkeleri küstürmemek, onlara sirin gözükmek adina yapilmis bir uygulama oldugunu söylüyordu.  

Nabza göre serbet veren, tarihi bilerek çarpitan veya birilerine yaranmak için tarih yaziciligina soyunanlara kisa bir hatirlatma da biz yapalim diye düsündük. 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —