Tarihin Utanç Günleri 6-7 EYLÜL
Istanbul basta olmak üzere Izmir ve Adalar’da gayrimüslimleri hedef alan 6-7 Eylül olaylarinin üzerinde 62 yil geçti. Binlerce dükkan ve isletmenin yagmalandigi Istanbullu Rumlarla Ermenileri hedef alan yagma ve linç olaylari Tarihe bir utanç vesikasi olarak geçti.
Ne olmustu?
6-7 Eylül 1955’te Adnan Menderes iktidarinin, halki, Rumlar basta olmak üzere azinliklara yönelik kiskirtmalari karanlik bir tabloda somutlasmisti. Kibris görüsmeleri üzerinden nefret söylemleriyle fitili atesleyen Menderes, kendi eksenindeki gazeteler araciligiyla halki gayrimüslim yurttaslara karsi öfkeyle doldurdu. Ellerinde kazma, balta, sopayla sokaga çikan binlerce saldirganin basinda da daha bir gece önce Menderes ile poz veren Kibris Türktür Cemiyeti yöneticileri ve yine Menderes ile aralarindan su sizmayan Milli Türk Talebe Birligi üyeleri vardi. Resmi kaynaklara göre; 4 bin 214 ev, 1.004 isyeri, 73 kilise, 1 sinagog, 2 manastir, 26 okul ile aralarinda fabrika, otel gibi 5 bin 317 tesis yakildi ya da tahrip edildi. Kayda geçilemeyen birçok darp, cinayet ve tecavüz vakasi yasandi. Ve ardindan büyük bir göç yasandi. Sadece Istanbul’da degil, tüm Türkiye’deki yüz binlerce azinlik kökenli yurttas, bu topraklari terk etmek zorunda kaldi.
1955’in yaz döneminde, Kibris’taki gerginlikleri takiben özellikle Hürriyet gazetesinde Istanbul’da yerlesik Rumlara karsi bir kiskirtma kampanyasi baslatilmisti. Yapilan haberlerde Patrikhane’deki din adamlarinin Kibris’taki Rum bagimsizlik mücadelesi için para topladiklari iddia ediliyor, insanlar kiskirtiliyordu. Diger yandan Kibris Türktür Cemiyeti (KTC) de kamuoyunda Kibris konusundaki hassasiyeti arttirmak için yogun çaba içindeydi. Buna simdilerde AKP’nin kadrolarini olusturan Milli Türk Talebe Birligi (MTTB) ve Türkiye Milli Talebe Federasyonu (TMTF) gibi ögrenci örgütleri de destek veriyordu.
Bir yalan haberle linç ve yagma basladi
Tarihler 6 Eylül 1955’i gösterdiginde; Istanbul’daki basta Rumlar olmak üzere gayrimüslimler bir yalan haberle hedef haline getiriliyordu. Yapilan haberde Selanik’teki Atatürk’ün evine Yunanlilar tarafindan bomba atildigi yaziliyordu. Bu haberle galeyana gelen kitleler ellerinde kazma, balta ve sopalarla sokaklara dökülen binlerce kisi gayrimüslimlere ait ev ve isyerlerini yakip yikmaya basladi.
Fakat isin içinde bir seyler vardi. Örnegin Menderes hükûmetine yakin Istanbul Ekspres gazetesinin daha olay gerçeklesmeden iki saat önce, “Ata’mizin evi bombalandi” mansetiyle ikinci baskisini yaptigi yillar sonra ortaya çikacakti. Tiraji 20 bin civarinda olan bu küçük gazete 6 Eylül’de ise tam tamina 290 bin basiliyordu.
Kibris Türktür Cemiyeti’nin öncülügünde gençlik örgütleri, meslek kuruluslari, DP parti teskilati, çevre ilçeler ve Beyoglu’ndaki yerel insanlar ve Istanbul’a disaridan getirilmis olan kitleler 6 Eylül aksami Cumhuriyet tarihinde görülmemis bir yagma ve yikimi gerçeklestirirken, bu topraklarin yasadigi en büyük utançlardan birinin de altina kirli imzalarini atiyorlardi.
Kiliseler yakildi
Resmi kaynaklara göre 4 bin 214 ev, 1.004 isyeri, 73 kilise, 1 sinagog, 2 manastir, 26 okul tahrip edildi. Tabii bunlar resmi rakamlar sadece. Kiliselere saldirildi, içindeki kutsal resimler, haçlar, ikonalar ve diger kutsal esyalara zarar verildi. 73 Rum Ortodoks kilisesi atese verildi. Olaylarda 11 kisi hayatini kaybetti. Helsinki Watch örgütünün bir raporuna göre ise ölenlerin sayisi 15 olarak kayitlara geçiyordu.
Olaylar üstelik sadece Beyoglu’nda gerçeklesmiyordu. Rumlarin yogun olarak yasadigi semtler; Beyoglu, Kurtulus, Sisli, Nisantasi, Eminönü, Fatih, Balat , Eyüp, Bakirköy, Yesilköy, Ortaköy, Arnavutköy, Bebek, Moda, Kadiköy, Kuzguncuk, Çengelköy de bu vandalliktan ve irkçiliktan nasibini aliyordu. Tahrip edilen isyerlerinin sadece yüzde 59’u Rumlara aitken, kalan yüzde 17’sinin Ermenilere, yüzde 12’sinin Yahudilere ait olmasi ise olayin irkçi boyutunu gözler önüne seriyordu.
Olaylarin basladigi saatlerde Istanbul’da olan basbakan Adnan Menderes saldirilarin kontrol edilememesi üzerine Sapanca’dan çagrildi ve sikiyönetim ilan edildi. Olaylarla ilgili olarak önce 3 bin 151 kisi tutuklandi. Sonradan bu sayi 5 bin 104’e yükseldi. 10 Eylül 1955 günü dönemin Içisleri Bakani Namik Gedik istifa etti. Sonrasindaki sorusturmalarda ise; bu ülkede çokça örnegini gördügümüz sekilde, yasananlardan solcular ve komünistler sorumlu tutulmaya baslandi. Aziz Nesin’in de aralarinda oldugu isimlere dava açilirken, tüm bu isimler Aralik’ta serbest kaldi.
Birçok Rum Istanbul’u terk etti
Olaylarin ardindan, Türkiye’de yasayan binlerce Rum Türkiye’den göç etmek zorunda kaldi. Amaçlanan seylerden biri gerçeklesti ve Rumlarin ülke ekonomisindeki yeri zayifladi. Özellikle Anadolu illerindeki yesil sermaye öne çikti, Rumlarin ve gayrimüslimlerin mallarina el konuldu.
Zaman içinde bu olaylara dair çesitli itiraflar da geldi. 6-7 Eylül olaylarinin oldugu sirada Seferberlik Tetkik Kurulu’nda görevli olan, 1988-1990 yillari arasinda MGK Genel Sekreterligi yapan Sabri Yirmibesoglu, gazeteci Fatih Güllapoglu’na verdigi röportajda 6-7 Eylül olaylari hakkinda su demeci veriyordu; “6-7 Eylül de bir Özel Harp isidir. Muhtesem bir örgütlenmeydi. Amacina da ulasti.” Bu sözleri Sabri Yirmibesoglu tarafindan 2010’da bir televizyon kanalindaki röportajinda ise bu sefer inkar ediliyordu.
Komsu komsunun malini çaldi, Lefter de olaylarin magduru oldu
Türkiye futbolunun efsanelerinden biri olan aslen Rum olan Lefter Küçük Andonyanis de, olaylarin magdurlarindan oldu. Lefter, o günleri söyle anlatmisti: “15 gün önce gol attigimda omuzlardaydim. O gün ise kayalar ve boya tenekeleri ile karsilastim. En kötüsü harçlik verdigim çocuklar evime saldirdi. Kizlarim küçüktü, onlari öldürmeye kalktilar. Sonra çok sordular kim yapti diye, ama o gün de söylemedim, bugün de söylemeyecegim.”