Hükümetin, üniversite bilesenlerini disarida birakarak hazirlattigi yeni YÖK Yasa Tasarisi ögrencilerin yani sira akademisyenlerin de tepkisini çekiyor. ODTÜ’de görüslerini aldigimiz akademisyenler, taslagin istihdam piyasasinin istegi dogrultusunda hazirlandigini ve bu haliyle yabancilasmayi da beraberinde getirdigini söylediler. Orta Dogu Ögretim Elemanlari Dernegi Baskani Prof. Dr. Ali Gökmen, “Metin, bir reformun amaçlandigini belirtmekte, ancak bu reformun hangi sorunlara çözüm getirmesinin hedeflendigi açiklanmamaktadir” dedi. Taslagin temel stratejisinin “Serbest rekabetçilik” oldugunu belirten Gökmen, bu kavramin ülkeleri ekonomik-toplumsal-çevresel ve giderek küresel düzeyde yikima götürüyorken, üniversiteleri daha kötü bir krize sürükleyecegine dikkat çekti. Taslakta tarif edilen mali özerklikle, fakültelerin kendi kaynagini kendilerinin yaratmasinin beklendigine vurgu yapan Gökmen, sosyal bilimler gibi bölümlerin kendi kaynagini yaratamayacagi için kapatilmak zorunda birakilacagini ifade etti.
DAHA KATILIMCI BIR SÜREÇ
Kimi üniversitelerde “Üniversite Konseyi” adi altinda getirilmesi düsünülen mütevelli heyet yapisinin, özerklige dogrudan engel olacaginin altini çizen Ali Gökmen “Isletilebilir degil, gerçekçilikten uzak, üniversiteleri sirketlestirme anlamini tasidigi açiktir” dedi. YÖK’ün bu tartismalari mümkün oldugunca dar ve tepeden bir anlayisla yürütmeye çalismasini elestiren Gökmen, bu süreci üniversitenin asil bilesenleri olan hocalarin, ögrencilerin, üniversitedeki akademik, idari ve diger personellerin belirlemesi gerektigini söyledi. Gökmen, önümüzdeki dönemde ODTÜ Mezunlari Dernegi, ODTÜ Ögretim Elemanlari Dernegi ve Egitim Sen ve diger bilesenlerin de tartismanin içinde yer alabilmesi için daha katilimci tartismalarin oldugu bir süreci örgütlemek istediklerini belirtti.
BÜROKRASININ OLDUGU YERDE BILIM ÜRETILEMEZ
ODTÜ Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü’nden Yrd.Doç. Mustafa Kemal Bayirbag da “YÖK, iktidarin bütün denetimi elinde toparlayabilmesi için vardir. YÖK gibi örgütler, bürokratik iliskileri dogurur. Bu bürokratik iliskiler bilim üretimini engeller. Bilim ancak yatay iliskilerle üretilebilen bir seyken, bürokrasinin doguracagi dikey örgütler, bu yatay iliskileri parçalar. Bürokrasi askeri örgütlenmelerde vardir, üniversitelerde bunun olmamasi gerekir” diye konustu. Bürokrasinin yabancilasmayi getirecegini, bunun da kendi ürününe, kendi üniversitene yabanci olma durumunu ortaya çikaracagini vurgulayan Bayirbag, “Yabancilasmayla birlikte sen hücrene kilitlenirsin, zihinsel esnekligin hirpalanir, kolay kolay sana verilen isin ötesine çikamazsin. Standartlasmaya ve yaraticiligin durmasina yol açan iliskiler dogar. Yukariya karsi, yaratici ve ögretici muhalefet olmaz. Inisiyatif alma güdüsü ortadan kalkar” sözleriyle bürokrasinin bugün nelere yol açtiginin altini çizdi. Yeni YÖK düzenlemesiyle üniversitelerin; bilim üretiminden uzak, istihdam piyasasina odakli bir yaklasimla, “ondan çikti alan”, meta olarak ortaya çikan ürünü “satilabilir” bir anlayisla sekillenecegini belirten Bayirbag, “bu yasa taslagiyla birlikte ortaya çikacak olan özerklesme vaadi de tam tersine ticarilesmeye daha bagimli üniversiteler getirecektir. Belediye baskani profilinde rektörler olacaktir” dedi. (Ankara/EVRENSEL)
BELIRLEYICI OLAN PARA DEGIL BILIMDIR
Deniz Bulut / Eda Aktas
EGE Üniversitesi Ögretim Üyeleri ve ögrencileriyle de yeni YÖK Yasa Tasarisi konustuk. Iletisim Fakültesi Gazetecilik Bölümü Baskani Yard. Doç. Dr. Gülgün Erdogan Tosun, “Yeni yasayla üniversitelerle sermaye arasinda dogrudan bir bag kurulmaya çalisiliyor. Mütevelli heyetlerine girecek olanlarin üniversitelerle ilgili tasarruflarinin ne olacagi tam bir belirsizlik” dedi. Vergi sampiyonu olanlarin üniversite üzerinde söz söyleme hakkina sahip olmasinin tartismali bir durum oldugunu belirten Tosun, “Üniversitenin her seyden önce özerk yapisini korumasi gerekiyor. Üniversite ile para arasindaki çeliski biraz uzlasmaz bir durumdur. Üniversitelerin kamu kaynaklariyla desteklenmesi gerek. Ama bunun karsiligi olarak da devletin bir kapikulu anlayisina dayali bir akademik kesim degil, düsünce özgürlügünün oldugu, bu düsünce özgürlügü ile hareket eden bir akademik kesimin varligi beklenir” dedi.
BURADAN IYI ÜNIVERSITE ÇIKMAZ
Mevcut durumda elestirdikleri pek çok konunun yeni tasari ile birlikte geri dönülmez noktalara tasinabilecegine dikkat çeken Tosun, “Biz parayi verenlerin, devlete en fazla vergiyi verenlerin üniversitesi mi olacagiz? Buradan iyi bir üniversite modeli çikar mi? Eger çikacak olsaydi ticaret odalarinin sanayi odalarinin ve çesitli türden meslek kuruluslarinin kurmus oldugu üniversitelerin en iyi üniversite olmasi beklenirdi. Oysa böyle bir durum yok. Olmasi da mümkün degil” diye konustu.
YÖNETIM IKTIDARIN ELINE VERILIYOR
Egitim Sen Üniversiteler Subesi Baskani Ulas Yasa da, tasari ile birlikte tartismaya açilanin yeni olmadigini, AKP’nin, “Biz görüsüyoruz” diyerek insanlari oyalarken, 4+4+4 ve Kamu Hastane Birlikleri yasalarinda oldugu gibi toplumun ihtiyaçlarindan, uzak tamamen kendisinin ve sermayenin ihtiyaçlari dogrultusunda yasa çikarma gayretinde oldugunu dile getirdi. Yasa, “Üniversitenin yönetimi iktidarin ve sermayenin eline verilmektedir.” dedi.
ÖGRENCILER NE DIYOR?
FELSEFE 3. sinif ögrencisi Yesra Güzel, “Harçlar kaldirildi dendi, onunla birlikte kampüs içinde tüm eylemleri yasaklayan bir yasa geçirildi. 6 Kasim protestosunda polis müdahalesini gördük. Polis bizi çig çig yiyecekti! Onun için YÖK’le ilgili yeni tasari bizi hiç ilgilendirmiyor. YÖK kalkacak baska çaresi yok” dedi. Gida Mühendisligi Ögrencisi Ilke Curaci da, “Yeni taslak da YÖK sisteminin degismediginin, sadece adinin degistigini görüyoruz. Hükümet sözcülerinin, ‘YÖK degisecek’ söylemlerine inanmiyoruz” diye konustu. Hazirlik Ögrencisi Pinar Çetinkaya ise, “Idari özerklikteki mali esneklik ve kalite denetimindeki degisikligin sermayedarlari üniversiteye sokma amaçli oldugunu söyleyebiliriz. Ihtiyaca göre eleman yetistiren kurumlara ihtiyacimiz yok bizim. Üniversitelerde zaten tam yer edinememis bilim hepten geri planda kalacak. Özgür olmayi beklemekse bir hayal. Yeni yasa elimizdekileri de aliyor. Bu yüzden, akademisyenlerimizle, üniversitelerin öz örgütleriyle, ögrenci arkadaslarimizla birlikte hareket etmeliyiz, dar düsüncelerin, çikarlarin arasinda kalmadan” dedi.(Izmir/EVRENSEL)