Terörün Rengi; Karaya Çalan Renksizlige Aldanmak

Terörün Rengi; Karaya Çalan Renksizlige Aldanmak

Imsakli takvimin yapraklari gece gündüz terör yaziyor tarihe. Kaç cana bedel günler ülkenin vicdaninda kara bir leke olarak yerini aldi. Son otuz yildir pimi çekili bomba üzerine tünemis bir ülke olduk. Ve bu canim ülke günü birlik manevralarla canini ku

TERÖRÜN RENGI; KARAYA ÇALAN RENKSIZLIGE ALDANMAK…

Yani basimizda bir iç savas var…

“Imsakli takvimin yapraklari gece gündüz terör yaziyor tarihe. Kaç cana bedel günler ülkenin vicdaninda kara bir leke olarak yerini aldi.  Son otuz yildir pimi çekili bomba üzerine tünemis bir ülke olduk. Ve bu canim ülke günü birlik manevralarla canini kurtarmaya çalisiyor. Yüksek maliyetli alçak bir savas karanlik odaklarca sekillendirilip, allanip pullanarak sik araliklarla piyasaya sürülüyor.

Artik seyirci kalarak beklenemez günleri yasiyoruz.

Isimler üzerine yolsuzluklar, bedenler üzerine hirsizliklarin gölgesi vurmus, körpe akillara ve taze gövdelere terör belasi ve sehitlik mertebesi yaftalanmis, mihlanmisiz inzivaya, kan agliyoruz her tabutla. Yüregimiz yaniyor.

Öylesine bir karmasa hüküm sürüyor ki ülkenin neresinde yasarsa yasasin mutlaka her insan vakti saati gelince yakalaniyor bu can pazarina, acili hummaya. Kisacasi bastan ayaga, tepeden tirnaga gelecegin mirasçilarina, gelecek kusaklara borçlu harçli, vereseli gitmekle basbasayiz.

Çünkü halkin alin teri yagmalaniyor, barinaklari yikiliyor, halkin idealleri paralaniyor, yavrulari kucaklarindan sökülüp aliniyor, tabutlaniyor. Bu pozitif ayrimcilik girdabinda daha kaç nefes sönecek. Potansiyel suçlu görülüyoruz dogrulara deginenleri ama yetti artik bu terör belasi…

Dostlar alisveriste görsün hesabi, zaman zaman kardeslik masallari anlatilsa da aslinda bu ayricalikli istifadeler ortaminda alabildigine kamu kaynaklari sögüsleniyor. is bilirlik adina sahte gündemler yaratiliyor. Yani Isin rengi degistikçe, kiskaca alinmis topluma sorunlarin üstesinden gelecek projeler üretmek yerine terör harmanlaniyor.

Hasadi gencecik canlara mal olan, kan ve gözyasi olan bir çözümsüzlük dayatiliyor su koca ülkeye. Lafa gelince meselenin halli baglaminda herkes üç asagi bes yukari ayni seyleri söylüyor özünde. Ama degnegin iki ucu da boyali simdilik. Tutuldugunda ele bulasan terör rengi, tek renk. Karaya çalan bir renksizlik hüküm sürüyor daglarda, ovalarda, köyde kentte, her yerde.

Bu tesadüf degil, yillardir sürdürülen kör olasica koskoca bir teessüf. Lanet edilesi, telin edilesi bir yok olus. Nasil bitmez bu kirli savas, nasil bitirilemez, daha kaç gencini bedel olarak verecek bu ülke. Bu ülkenin hak ettigi pay otuz yildan sonra bu olmasa gerek. Her defasinda baslanilan noktaya dönmek, bu ülkenin kaderi olamaz, olmamali da. Bu harcanis devam ettikçe, devlet yöneticileri, idareciler keskin ve derin uçurumlari ortadan kaldirmadikça, yigitçe çikip dur denilmedikçe birlerinin isine gelir bu terör belasi.

Pentagonyali toplum mühendisleri, Ithal ve yerli toplum mühendisleri birbirini gözü karalikla uçuruma iten ve muhafazakar ideolojilere hizmet eden kamplasmis-kamplastirilmis bir toplum modelini kolayca ve acimasizca dizayn ederler bu topraklarda.

Ondan sonra gelsin bakalim 2023 gelebilirse. 2071…

Ülke güçlensin bölgesinde lider ülke olsun bakalim olabilirse. Egemen güçlerin hedefi her türlü sürdürülebilir muhalefete asla sans vermeyen, her türlü isgale açik kapi birakan zayif ciliz, bekçi bir ülke insa etmek orta doguya. Özerk dedirtip özünü parçalamak, ileri demokrasi deyip demoklesin kilicini sallamak halkin üstüne.

Gelsin bakalim sonra yeni Türkiye…

Bilip bilmezden gelenlere görüp görmezden gelenlere, duyup duymazdan gelenlere, yolsuzluga bulasip varsillasmayi adet edinenlere, bir çift söz yeter aslinda; Toprak suya kavusunca aykiri otlar filizlenmez. Mukadderat tayinine birileri degil toplum karar vermeli. Hem de özgürce karar vermeli ki akan kan dursun, vatan ayniyle varolsun. Gerisi teferruattir.

Çünkü bu topraklar üzerinde yasayan her vatandas özgürlük halesini arzuluyor, Terör lalesini degil. Hukuk, herkese esit hukuk istiyor. Dag kanunu, orman yasasini degil. Kimseye muhtaç olmadan el avuç açmadan, yoksulluk sinirina uzak, emir kulu olmadigi bir yasam arzuluyor. Özgür ve esit bireyler olarak sesini daha etkin duyuracak, yikici yakici yok edici, iç ve dis dalgalandirmalardan bikmis usanmis ne pahasina olursa olsun tam demokrasi bekliyor.

Terörden medet umaninda teröre karsi koyaninda bu ülkenin vatandasi oldugunu bilerek, rahat bir nefes almak istiyor artik ülke insani. Muhabbetin iyice kesilmeye baslandigi su günlerde madem kesintiye ugradik, atardamarlarimiz kesiliyorsa günden güne, kayiplar onlarca binlere vardi ise bari topyekun hatalarimizla yüzleselim.

Çünkü terör vurdu mu rastgele vurur. Bu vurgunun kürdü, türkü, lazi, çerkezi, çepnisi de olmaz. Kaza kursunu da olsa gelir garibi vurur. Terörün cerahatli ucu nihayetinde hepimize dokunur, kanser bütün organlara yayilir, kemoterapi de çare olmaz sonra, cerrahi müdahale gerekir…”

Yani basimizda komsudaki iç savas devletin varligini yok edecek gibi…