Bugün büyük cami yapmak bir güç göstergesi degil, bir uydurmanin göstergesi! Bir seyi bilmiyorlar; kubbe yapmak 16. yüzyilda çok zor, onun için çok önemli. Onun için Sinan en büyük kubbeyi yapmaya çalismis Selimiye’de ve basarmis. Artik herkes kubbe yapiyor. Ama bunlarin haberi yok! Ismarla Çin’e dört tane kubbe, göndersinler! Yarisi plastik olsun, yarisi altin! Çamlica’ya büyük bir cami koysaniz ne olur? Tamamen gösteris olur. Yazik! Çünkü bilmeden gelmisler. Türkiye cahiliye dönemini yasiyor su anda. Ayni Hazreti Peygamber’den önceki dönem gibi... Bugün Türkiye’de cahil insanlar yetkiye sahip...
- Hocam dünkü konusmamizda söyle demistiniz; “AKP, ‘Hayat tarzina karismayiz’ diyordu, karismiyordu. Simdi karismaya basladi. Bugün kadinin nasil dogum yapacagina karisirsan, yarin basina da karisirsin. Ve bir kulp bulursun! Dersin ki; ‘Bunlar kisin grip oluyorlar, bunun devletimize maliyeti oluyor! En iyisi mi baslarini örtsünler!” Peki Çamlica’ya cami yapilmasina ne diyorsunuz?
Komedi! Neden komedi biliyor musun? Mimar Sinan’in camileriyle bezenmis, Süleymaniye ve Sultanahmet’i olan, bütün silüetini, benligini camilerle bulmus Istanbul’un tepesine bir uyduruk cami yapiyorsun! Bir seyi bilmiyorlar; kubbe yapmak 16. yüzyilda çok zor, onun için çok önemli. Onun için Sinan en büyük, en yüksek kubbeyi yapmaya çalismis Selimiye’de ve basarmis. Simdi kubbe yapmak ne ya! Çelik hasiri koyuyorsun, üzerine çimentoyu döküyorsun, istedigin büyüklükteki camiyi yapiyorsun. Bugün büyük cami yapmak hiçbir sey anlatmiyor. Bir güç göstergesi degil, bir uydurmanin göstergesi! Onun için Çamlica Tepesi’ne büyük cami yapmak, bütün Mimar Sinan’i ve Osmanli geçmisini reddetmektir ve komik kalmaktir. Bu plastik otomobille dolasmaya benziyor. Bu plastiktir. Camiyi de plastik yapsinlar daha iyi! Herkes artik kubbe yapiyor. Haberleri yok ya! Ismarla Çin’e dört tane kubbe, göndersinler sana! Yarisi plastik olsun, yarisi altin! Oraya büyük bir cami koysaniz ne olur? Tamamen gösteris olur. Yazik! Çünkü bilmeden gelmisler. Türkiye cahiliye dönemini yasiyor su anda. Ayni Hazreti Peygamber’den önceki dönem gibi... Bugün Türkiye’de cahil insanlar yetkiye sahip. Cahil insanlar karar mekanizmalarinin içinde. Bakiyorum, Saglik Bakani isini bilmiyor, Ulastirma Bakani bilmiyor, Enerji Bakani da bilmiyor, hele Çevre Bakani hiçbir sey bilmiyor. Çevre düsmani bir Çevre Bakani var, enerji düsmani bir Enerji Bakani var.
Mimar Sinan sehrinde cami yapmak, plastik otomobille dolasmaya benziyor...
- Niye enerji düsmani?
Enerji Bakani’nin görevi, Türkiye’ye petrol almak degil kardesim. Almanya’da oldugu gibi nasil olur da yüzde 25 az enerji harcayabiliriz onu bulmak. Esas bakanlik o. Yoksa Azerbaycan’dan petrol almak is mi? Herkes aliyor. Mesele Türkiye’de sen nasil tasarruf edeceksin? Almanya’nin basarisi 10 senede fosil enerji kullanimini yüzde 25 düsürmüs olmasi. Bizde de Enerji Bakani’nin bunu yapmasi lazim. Binalarda izolasyonla ugrasmasi lazim. Insanlara yenilik getirmesi lazim. Yoksa Azerbaycan’dan benzin almasi degil. Ulastirma Bakani desen hiçbir seyin farkinda degil. Bu kadar duraklari aralikli metro olmaz sehirde. Bu, köy metrosu! Bunlar da kasaba iktidari! Kasaba dünyada siyasetin en becerikli oldugu yer. Kasaba kadar siyaseti iyi yapan bir yer yok. Çünkü hem sehirle yarisacaktir hem köyü sömürecektir. Kasaba çok basarili bir yerdir. Bu benim iki senedir üzerinde çalistigim bir konu. Bu iktidar tam bir kasaba iktidari; çünkü sehirlesmemis. Türkiye’nin problemi sehirlesmeden metropolde yasama çabasidir. Onun için böyle yapay ve yampiri oluyor her sey. Onun için Türkler ne yazik ki kendilerini AVM’lerde buluyor. Herkes AVM’ye gidiyor, medeniyeti kazandigini zannediyor. Gökdelenlerde daire alip 100 metre yukariya çikiyor, uzaya ulastigini zannediyor. Yanlis anlamayin, Müslümanliga büyük sevgi, saygi ve muhabbetim var. Muhafazakârlik çok kiymetli. Benim hakiki muhafazakâr, dindas kardeslerim var. Bunlar bir lokma bir hirkayla dolasirlar, kalpleri açiktir, herkesi severler. Ama bir ayrisma var. Muaviye dönemi var bugün Türkiye’de. Türkiye Muaviye halifeligini yasamaktadir. Bu çok tehlikeli.
- Peki çikis yok mu?
Türkiye’yi bu beladan, 3 bin 500 senelik erkek hegemonyasindan kadinlarin kurtaracagina inaniyorum. Bilhassa, en büyük ümidim AKP’nin ve muhafazakâr kesimin kadinlaridir. Orada piril piril genç kizlarimiz var; fikirleri açik. Dünyayi ögrenmek istiyorlar. Bunlarin tahammülü bir gün bitecek. Bu erkek yogun politikalardan usanacaklar. Benim üniversitemde birçok kiz ögrenci var Müslüman, mutaassip, baslarini örterler. Kendilerini çok severim, piril pirildirlar, çok zekidirler. Müslüman erkek ögrencilerse zayiftir. Hantaldirlar, kafalarini çalistirmazlar, tembeldirler.
- Neden?
Çünkü erkekler her taraftan istifade ediyorlar. Isterlerse mutaassip oluyorlar, isterlerse modern! Çaktirmiyorlar. Hegemonik sinif bunlar. Onun için kafalari tembel. Kizlar öyle degil. Ve benim onlardan çok ümidim var. Insallah onlar bu iktidari uyandiracaklar. Insallah bir gün kafalari, zihinleri açilacak, basörtüleri degil! Benim basörtülü kadinlara fevkalade büyük saygim var. Çünkü inançlari yüzünden bu kadar sikintiya katlaniyorlar. Ne kadar sayani takdirdir ki sicak yaz gününde bile baslarini örtüyorlar, sicaga tahammül ediyorlar. Bu nefsi kontroldür. Basini örten bir üniversiteli gördügüm zaman gidip tebrik ediyorum, “Aferin kizim” diyorum. Inanciyla yaptigi için... Siyaseten yaptigina da katiyen inanmiyorum.
- Siyaseten yapan yok mudur peki?
Siyaseten de vardir tabii ama ne yapayim, her yerde yampirisi, yapayi var. Yok mu Allah’ini seversen! Yalpalayan, saga sola dönen, bir öyle bir böyle olan yok mu? Simdi birileri çikip diyecek ki, “Sen de bir zamanlar AKP’yi destekliyordun! Ne oldu?” Evet, destekliyordum eskiden. Bilen bilir! Ben AKP’nin bir yenilik getirecegine güveniyordum. Ben Halk Partisi’ne, Baykal’a çok kiziyordum. Hâlâ çok kiziyorum. Ben Halk Parti karsitiydim o zaman. Ama simdi Halk Partisi beni kazandi. Aslinda AKP itti, CHP beni kazanmadi. Sayin Basbakan’in mütecavizkâr laflari yüzünden böyle oldu. Sen kalkiyorsun, Ismet Pasa gibi bizi Yunan isgalinden koruyan, Milli Mücadele’nin kahramanina, ki bugün Türkiye’nin insanlari camiye gidebiliyorlarsa Ismet Pasa’nin kazandigi harplerin neticesinde gidebiliyor, büyük Atatürk’ün dedigi gibi makus talihimizi yenmis olan Istiklal Harbi komutanina biyigindan laf ediyorsun! Onu Hitler’e benzetiyorsun. Niye Hitler’e benzetiyorsun ya? Hitler nereden geldi aklina? O zaman beni kazanan Halk Partisi oldu. Çünkü benim ruhi ecdadima, benim Istiklal Harbi kahramanlarima dil uzattigi vakit ben artik o partinin yaninda olamam. Çünkü ben bu vatani böyle korumusum. Benim ailem, benim tibbiyeli babam Istiklal Harbi’nde gazi olmus. Ben o inançla bu memlekette yasiyorum.?O inançla ben 23 sene sonra Türkiye’ye döndüm. Ama Türkiye beni kaybediyor. Çok aci verici bir sey bu. 70 yasina geliyorum, vatanim bana yabanci gelmeye baslamis. Halbuki ben 23 sene yurtdisindaydim, Ingiltere’de okudum, Amerika’da, Fransa’da dersler verdim, bin yerde dolastim ama bir gün bile vatanim bana yabanci degildi.
Herkes bana çok kizacak ama bu ülkede demokratik dengeyi asker sagliyordu!
- Çok dolmussunuz siz hocam?
Ben artik dolmusa binerken bile 5 kisi olmamasina gayret ediyorum. Korkuyorum, 5 kisiyse binmiyorum. “Aman durma kardesim” diyorum. Korkuyorum ya! 5 kisiyse terör örgütü diye götürebilirler bizi çünkü. Artik Türkiye’de isler böyle. Tabii sunu unutuyor herkes; Soguk Harp bitti. Soguk Harp olsaydi bugün, yani Rusya tehlikesi, Sovyet tehlikesi olsaydi bu kadar çok askeri içeri alamazdin. Soguk Harp bitti. Simdi rahat ettiler. Bu biraz Soguk Harp’in neticesiyle ilgili. Bu birincisi. Ikincisi, sunu görüyoruz, ki simdi bir sey söyleyecegim herkes ama herkes bana kizacak, Taraf Gazetesi basta olmak üzere... Türkiye’de demokrasi için bir denge lazim. Her demokraside bir denge lazim. Amerika’da baskanlik sisteminin dengesi parlamentodur, Anayasa Mahkemesi’dir ve biraz da Wall Street’tir. Yani Wall Street’te hisseler iner çikar, baskani dizginler bunlar. Yanlis degil bu, Amerika kapitalist bir ülkedir. Burada kapitalin ülküsü önemlidir. Tabii dengeleyecek. Italya’da kilise çok önemlidir. Berlusconi’yi en son kilise gönderdi, “Çok oldun kardesim, güle güle” dediler. Fransa’da üst bürokrasi çok etkilidir. Üst bürokrati ikna edemeyen iktidarin yerinde kalmasi zordur. Sarkozy ikna edemiyordu.?Ondan gitti demiyorum ama bir türlü icraatlarini yapamiyordu... Simdi bizde de çok önemli, çok ironik bir durum var. Demek ki bizde de demokrasi için asker gerekiyor. Simdi beni herkes kesecek ama bu ülkede dengeyi asker sagliyordu! Aksi halde güçlü muhalefetin olacak. Ama iktidar her zaman muhalefeti yiyor. Menderes’i gördük, Menderes Halk Parti’yi dogradi. Ne oldu? 27 Mayis oldu. 27 Mayis 3 yil kaldi ve gitti. Simdi herkes 12 Eylül’ü konusuyor. Darbe sonrasi yapilan katliamlar var. Çok aciydi. Ama onlar da baska bir seyin parçasiydi. Herkes bunu unutuyor. Türkiye’de sicak harp vardi. Simdi oturup ahkam kesiyorlar. “12 Eylül niye oldu?” diye! Ben asla 12 Eylül’ü tasvip etmiyorum ama dikkat etmek lazim nasil oluyor bu olaylar?
Hrant Dink Davasi’nda Basbakan’in tanik olarak dinlenmesi lazim!
- Ya 28 Subat?
Tutturdular, postmodern darbe diye... Ama Erbakan da gitti kardesim, ne biçim darbe bu? Darbe olmadi ki! Adama “Git” dediler, o da gitti. Nerede darbe anlamadim. Gitmeseydi! Asker bagirdi, o da gitti. Niye gitti? Nerede darbe ya! Simdi o yüzden içeri adam atiyorlar. Darbe yok ki! Asker demis ki, “Git!” Sen de gitme. Ecevit durdu, hapse attilar Ecevit’i. Karsi geldi. Adami mahkemede hatirliyorum, tek basina duruyordu. “Ben yazarim, gazetemi de çikaririm” diyordu, hapse attilar. Bir kahramani varsa o dönemin, Ecevit’tir. Siyasi olarak çon yanlislari olsa bile... Ben isterim ki Türkiye’de öyle bir muhalefet olsun ki demokrasiyi ben ordu korkusuna baglamayayim! Bakin iste orduyu attilar hapse, dingili çikti isin. Saatin zembereyi koptu, dingil gitti. Onun yerine ne lazim? Saglam bir parlamenter sistem lazim. Baskanlik sistemi bunun en tersi sistemdir. O parlamenter sistem için de, 15 senedir söylüyorum, Seçim Kanunu’nun degismesi lazim. Sen oraya milletvekili getireceksin, bu milletvekili parti baskanina bagli olmayacak. Nasil olacak? Dar bölge yapacaksin. Her seçilen kendi özgüveninle gelecek. Parti, ulustan onu isteyecek, “Aman gel, bizim adayimiz ol. Çünkü sen önemli insansin” diyecek. Ama simdi ne oluyor? Milletvekilleri susuyor, baskanlar konusuyor. CHP bile herkesin sesini susturdu, simdi bir tek Kiliçdaroglu konusuyor. Erdogan’la öyle yarisilmaz. Sen bagirarak Erdogan’la yarisamazsin. Erdogan senden daha iyi bagiriyor. Bilakis espri yapacaksin, girgir geçeceksin. Hafife alacaksin. Erdogan’in bagirmasini aynayla yüzüne tutacaksin. Ona bagirmayacaksin. Ama baska kimseyi de konusturmuyorlar partide. Onlar da tek sese karar vermisler. Çünkü Erdogan tek ses. Simdi iki tek ses var Türkiye’de. Erdogan’in daha çok sesi çikiyor kardesim, Kiliçdaroglu bagiramiyor. Erdogan çok sesli bir adam, büyük hatip adam, ama isin ucunu kaçirdi. Kendi sesine asik oldu, daga çikti... Bu kadar bagirilir mi ya! Bana soruyorlar, “Türkiye’de siddet niye artti?” diye, kardesim Basbakan bu kadar bagirirsa, siddet tabii olur bu memlekette.
- Bes yil sonra ne olur peki?
Ben bu akisi iyi görmüyorum. Herkes bana diyordu ki, “Endise etme, iktidar olduktan sonra, emin olduktan sonra yumusayacaklardir. Daha alisacaklar sehirli olmaya!” Ama daha sertlestiler. Bugün AKP bes sene evveline nazaran çok daha sert. Böyle tirmanirsa ne olacak bilmiyorum. Dünyada Çin’den sonra en çok internet ortaminda sansür olan ülke Türkiye. En çok insanin hapiste oldugu ülke Türkiye. Gençler hep içerde. Benim ögrencim zafer isareti yapmis, içerde. Nedeni belli degil, ne kadar kalacagi da belli degil. Büsra Ersanli içerde. Alakasi yok ya, Büsra’nin terörle! Ben onun tifil çocuk halini hatirliyorum, Büsra terörden ne anlar ya! Gitmis de ders vermis! Büsra Ersanli siyaset biliminin önemli bir insanidir, tabii ders verecek. Ama hapiste! Gazeteciler hapiste. Çetin Dogan hapiste. Ne yapmis? Senaryo yazmis! Amerika devamli ayni seyi yapiyor. Ne senaryolari var Amerika’nin. Yazilsa ortalik karisir. Bu da askerin senaryosu. Asker diyor ki, “En fena durum oldugunda ne yapacagiz? Bu strateji çalisir mi?” Simdi asker hapiste. Bu kadar askerin hapiste oldugu dönem bir tek Nürnberg’te oldu. Onu geçelim; Ergenekon diye çok yanlis bir islem var. Dosyalari birlestirdiler. Hrant Dink de orada. Ne olacak? Hrant Dink’in davasinin sonunu görebilecek miyiz? Göremeyecegiz tabii!
- Neden?
Görmene imkan yok. Tanik olarak Basbakan’in gelmesi lazim. Çünkü Trabzon Emniyet Müdürü Ramazan Akyürek’den kimse bahsetmiyor. Hrant’in cinayetinde bifiil hazir nazir olan o. Trabzon Emniyet Müdürü’nü oradan sürdüler, nereye sürdüler biliyorsun degil mi? Istihbarat Genel Müdürü yaptilar. Peki Istihbarat Genel Müdürü olarak ne yapti bu adam? Gazeteden okuyorum ben de, Basbakan’la bir saat görüstü. Demek Basbakan ya Trabzonspor’u konustu, ki mümkündür, yoksa bir saat ne konusmuslardir baska, yemek konusmus olabilirler mi? Zannetmiyorum. Belki Hrant Dink konustular degil mi? Simdi Hrant Dink’i Ergenekon’da arastiracak komisyonun Basbakan’i çagirmasi gerekmiyor mu? “Ne konustunuz, Trabzonspor mu, o zaman herhalde Aziz Yildirim sohbetiniz de olacaktir?” diye... Hayatimi riske atiyorum bunu söyleyerek. Ben bugün çok tehlikeli bir sey yapiyorum. Çünkü bazi insanlar var; aralarda, arka taraflarda saklaniyorlar. Hrant Dink davasi çok yazildi, “Bu hukuk sistemi yanlis, dosya birlestirme yanlis” diye... Çünkü olay böylece hiç bitmiyor. Çünkü bizde adalet, süründürme mekanizmasi olmus. Adalet yok olmus. Adalet yok olunca mülk de yok olmus. Mülk dedigin mal, tapu degil. Mülk, malikten geliyor, iktidar yok olmus. Hükümet yok olmus demek. Adaletin böyle oldugu yerde hükümetin yok demek. Devletin yok demek. Simdi burada Halk Partisi muhalefet yapamiyor. Çünkü Soguk Harp’ten kalma, kendisini yenilemesi lazim, yenileyemiyor. Dolayisiyla is basina kaliyor. Türkiye’de demokrasinin gelecegi basinin elinde!
-BITTI-