Denetim deyince!
Su her seyin basi.
Susuz hayat düsünülemez.
Hele bu bir de içme suyu ise… Artik söylenecek söz olmaz.
Ben su denetim isine iyiden iyiye kafayi taktim. Türkiye’de uzun yillar dikkatimi hep iki sey çekmistir. Acaba yeryüzünde kontrolsüzlügün, denetimsizligin oldugu, ortamin bu kadar basibos oldugu bir baska ülke var mi?
Incelenen 41 su firmasindan en temiz 4 tane… Gerisinde insan ve hayvan diskisi var! Asagidaki haberde de okuyacaksiniz, bu kadar hayati olan bir seyde denetim sikâyet halinde yapiliyor. Ne kadar vahim oldugunu siz düsünün!
En iyi denetim, firmanin kendisidir!
‘Gida skandallarina her gün bir yenisi ekleniyor. Vatandaslar artik artik ne yiyip-içecegini, kime güvenecegini sasirmis durumda. 41 firma insan ve hayvan diskilarindaki bakterilerle dolu damacana sulari piyasaya vermeye devam ederken;Saglik Bakanligi henüz hangi sularda sorun oldugunu açiklamadi.
Firma analiz yapilacak numuneyi laboratuara yine kendisi teslim ediyor. Saglik Bakanligi`n dan bir yetkili, sularin sadece sikâyet halinde ya da laboratuar sonuçlarinin sorunlu çikmasi halinde il saglik müdürlügü ekiplerince denetlendigini ve numune alinarak analiz yapildigini söyledi. Ancak gazetelerin haberleri üzerine bakanlik ekipleri bu uygulamanin disinda firmalara baskinlar yaparak sulari analiz etmeye basladi. ‘Takvim 25.07.2012
Neden bu kadar çok hasta oluyoruz?
Eh! Bu kadar pis su içip de hasta olmamak bir mucize!
Yedigimiz içtigimiz her sey pis, mikroplu, üstelik hiçbir denetime tabi tutulmuyor.
Insan bedeni üzerinde verdigi zararlara ragmen tekellerin asiri kar hirsini tatmin etmek için GDO’lu,Transgenik ürünlere izin verenler,yedigimiz içtigimiz hemen hemen her seyin sahte,gerçek tat ve lezzetten yoksun,besleyici özelligini kaybetmis,posa degerindeki ürünler içinde ayni duyarsizliga sahip olduklarini söylemeden geçmeyelim.
Yöneticiler bu konuda hemen hemen hiçbir önlem almamakta, göstermelik ceza, göstermelik denetlemelerle isi geçistirmektedirler. Yasak savmakta, kimi zaman da yasalarin kendilerine verdikleri denetleme isini usulden yapmaktadirlar.
Cezalar caydirici olmamakta, isten men, kapatma ve hapis cezasi gibi önlemler gerçek anlamda kullanilmamaktadir.
Peki, böyle olunca ne olmaktadir?
Yedigimiz içtigimiz her sey zehir saçmaktadir. Çesit çesit hastaliklar yakamiza musallat olmakta, saglik yükü artmakta ama saglik sektörü bundan müthis kar etmektedir Özellikle gida sektörü pervasizca, markali markasiz firmalar akillara gelmedik hileli yollara basvurmaktadir. Bu firmalar bir iki azardan sonra yollarina ayni sekilde, daha da arsizlasarak devam etmektedirler. Yani kötüye bir sey olmamakta, yanlarina kar kalmaktadir.
Geçen hastaneye gittim. Yaptirdigim kan analizlerinde bazi degerler, normal degerlerin altinda çikinca doktor takviye ilaç verdi. Nedenini sordugumda, yiyecek tercihlerimden bazilarini iskaladigimi söyledi. Kendimden kuskulandim. Daha ne yapmaliyim? Demek yedigimizin içtigimizin besin degerleri kaybolmus.
Türkiye’de en önemli sorunlardan biri denetleme ve kontrol mekanizmasinin islememesi sorunudur. Buunun sonucunun maliyeti de oldukça agirdir. Bunun için ayrilacak, insan ve para kaynaklarinin üzerinde maliyet ve agir sonuçlara yol açmaktadir.
Peki denetim nasil yapilir?
Örnegin gida denetimi…
Önce Almanya’dan bir örnek verelim.
Bir döner üretimi yapan Türk firmasinin basina gelenlere bakalim.
Üretim yapilan yerde hijyen, yani sihhi tesisat, malzeme ve saglikla ilgili önlemler en üst düzeydedir. Her yer bal dök yala tarzinda bir temizlik hakimdir. Bu konuda asla taviz verilmez. Çalisanlarin hepsi bu konuda egitimli, ehil ve sertifikasyona tabi kisilerdir. Haftalik rutin bir denetime tabidir. Isyeri sahibi, denetime gelen veteriner ve görevlilere soru sormaya dahi cesaret edemez. Hele görevliye müdahale etmeye kalkmak, yanlis bilgi vermek akillarindan geçmez.
Bir gün rutin denetleme esnasinda veteriner gelir. Ambalajlanmis dönerlerin 1 derece düsük soklandigini görür. Hemen orada analizini yapar. Vakit kaybetmeden çalisanlara islerini biraktirir ve bir odada toplanmaya davet eder. Kimse itiraz etmeye kalkmaz, telefonlara sarilip hatirli kisiler, milletvekililer aranmaz. Veteriner, derhal tonlarca eti tahliye etmek ve imha etmek için araç ekipmani çagirir. Gelen ekibe bizzat kendisi de yardimci olarak yükleyip etleri imhaya gönderir. Raporunu yazar, çekip gider. Zarar büyüktür. Kimse firmanin zararini düsünmez. Halkin sagligi daha önemlidir, der ve bunun maliyetinin firmanin zararindan kat kat fazla olacagini bilir.
Bir örnek de Fransa`dan...
Vatandasin biri bir daire satin almistir. Kiraya verecektir...Kira rayiçleri ilgili semtte 1000 Euro`dur. Vatandas ise 1200 Euro ister. Ister ama istemek kolay degil. Hemen sistem devreye girer,çalismaya baslar. Belediye yetkilileri gelir sizi bulur.
-Bu ülkede ne oldu da siz kirayi 1200 Euro`ya çikardiniz? Bunun nedenini açiklar misiniz? Siz enflasyon yarattiginizin farkinda misiniz?
-Serbest piyasa oldugunu düsünmüstüm...
-Serbestlik herkesin kafasina göre fiyat uygulamasi degil.
Ayrintiya gerek yok. Orada durum böyle. Kontrol ve denetim var. Piyasa basi bos degil.
Biz de Cihangir`de tek odasi denizi görüyor diye 3500 TL,bir alt kati görmedigi için 1800TL....
Bu ölçüsüzlüge,bu dengesizlige Itiraza cevap hazir.
Eee! Isine gelirse! Kimse size karismaz. Piyasa sizi düzeltir. Pahaliysa tutan olmaz!
Peki 100 bin Euroluk daireyi 150 bin Euro`ya satmak isterseniz ne olur? Yine gelir sizi bulup söyle derler: Kaç yildir bu dairede oturuyorsunuz?-20 yildir...Demek sizi 150 bin Euroluk daireyi 100 bin Euro göstererek vergi kaçirmissiniz. Aradaki 50 bin Euroluk farkin 20 yillik farkini veriniz.
Peki 150 bin Euroluk daireyi 100 bin Euro`ya satmak isterseniz ne olur? Yine gelip sizi bulurlar. 150 bin Euroluk daireyi 100 bin Euro`ya satamazsiniz. 50 bin Euro farkin vergisini mi kaçiriyorsunuz? Ya da ülkede bir ekonomik degisim yoksa dairenizi 150 bin Euro`dan devletin kendisi alir.
Türkiye’de denetleme nasil olur?
Herkes diledigi gib malini istedigi fiyattan satabilir...Bu piyasanin adi `Sebest Piyasa`dir. Öyle böyle degil.
Isteyen istedigi ati oynatir, hatta bu isin sorumlularini parmaginda oynatir.
Pahali satan,malini satamaz,fiyat düser... Kimse bir sey demez. Gözünü aç yoksa kaziklanirsin.Serbest piyasa...Almasaydin,gözün kör mü? Derler. V.s v.s v.s... Türünden uyanik esnaf modunda sizi eneyi yerine koyarlar.
Bizdeki alis veriste yabancilarin alisik olmadigi pazarlik usulü vardir. Gayri Müslimler, bir ürüne 1 TL, der 1 TL`ye satarlar. Biz 1.3 TL olmadi 1,5 TL deriz, hangi fiyata kaptirisak orada dururuz. Bunu da Müslüman ahlakiyla bir güzel `alan razi veren razi` türünden bir söylem ile vicdanimizda temize çekeriz ve dinimizin yüceligiyle övünürüz.
2014`te yapilacak yerel seçimler göz önüne alindiginda acemi belediyecilere ileride gerekecek deneylerle dolu, Türk usulü denetlemeye bakalim.
Bu olay Istanbul`un fakir ilçelerinden birinde geçer. Denetleme konusu firinlardir.
Denetlenecek kuruluslar önceden belirlenir ve denetlenecegi bu ‘müesseselere’önceden haber verilir. Bu arada yerel ve ulusal basina da haber verilir. Onlara verilmek üzere pahali hediyeler hazirlanir. Tam bir gösteri ve sov sekline sokulur. Misir’daki sagir sultan duysun istenir.
Bu denetlemeden herkesin memnun olmasi beklenir. Denetlenecek müessese, denetleyen yetkililer, yöneticiler, onlari izleyen, yapilanlari öven, çalismayi göklere çikaran basin mensuplari bu denetlemeden `ödül`lerini de almis olarak memnun ayrilirlar.
Denetlenecek müesseslerin firinlar olmasi halinde ne olur?
Yukaridakiler aynen geçerli olmak kaydiyla, denetlenecek müessese bütün hazirligini bir gün önceden ya da gündüzden yapar. Yapar ama bir firin için asgari saglik standartlarina uymayan, ne kadar temizlik yapilsa da temizlenemeyen, temiz olmayan, izbe, karanlik, küf, nem kokan yerler söyle çalakalem temizlenir ama temizlense de yine de her sey siritir.
Önceden haberli olan çalisanlar ise heyecanli bir bekleyis içindedirler. O ani yasamak, sinavdan basariyla, gururla çiktiklarini görmek isterler. O gün aksama kadar bir yillik temizlik yapip yorulmuslardir. Çalisanlar ise bu konuda hiçbir egitimi almamis, hiçbir sertifikaya sahip olmayan, rastgele seçilmis o konuda dededen atadan ögrendikleri usul ile yetismis isçilerdir.
Avrupa’ya tuvalet kültürünü götürmekle övünenlerin görüp de düsünmeleri gereken içler acisi manzaradan hiç rahatsiz olmayan isyeri sahipleri, hatta ileri giderek, böceklerin geldigi ülkenin menseini, temizlige degil ama buna zaman ayirip arastirmis kisilerdir. Böyle anlayistan dogan yöneticiler de denetlemeyi buna göre yapmaktadirlar.
Denetlenecek müesseseye yapilan denetleme zamani da manidardir. Mümkünse isin olmadigi, ürünün ve imalatin olmadigi bir saat seçilmelidir. Gece 11 ile 03 arasi denetlemenin daha iyi sonuç verecegini düsünürler.
Zabitalar önden yol alir ama geçen sene denetledikleri firinin yerini bulamazlar. Mahalleden biri bunu fark eder.
-Abi siz geçen sene de bu firini denetlemeye gelmistiniz? Burayi mi ariyorsunuz? Onlar da sizi bekliyorlar. Nerede kaldiniz diye sabirsizlaniyorlar. Beni gönderdiler. `Git bak, yolu bulamamislardir` dedi.
-Sus oglum, gazetecilerin yaninda böyle konusma rezil oluruz.
Denetlemek için sonunda bir basin ordusuyla bir baskin yapiliyormus hissi verilerek içeri girilir.
Önceden haberli olan müessese sahibi, çalisanlari hazir, güler yüzlü karsilama yapar. Denetleme yapanlar içeri dalip incelemeye basladiklarinda yüzleri asilir. Önceden haber vermelerine ragmen siritan rezillige basin mensuplari önünde ne demeli, diye öfke nöbetine tutulurlar. Benim mahallimde, ilçemde böyle pis müesseseler olmaz diye bir düsünce ve vehme kapilan yönetici onlari da görmezlikten gelir, ögüt verir, yumusak geçis yapar.
Bes yere haber verilmistir ama ikisinin o kadar kötü durumdadir ki `öyle haberli de olsa bir günlük temizlikle, ele yüze çikacak, olacak is degildir` diyerek firar edip giderler. Zabitalar gece açik olmasi gereken firincilari bulamazlar, geldikleri gibi geri dönerler.
Belediye baskani zabitalara kizar.
-Gelecegimizi haber vermemis miydiniz? Bu ne rezillik!
-Haber verdik ama... Demek çok berbat, korkup gitmisler...
Görülmüs sey degildir ama firini kapatip gitmislerdir. Yöneticiler de kapiya geldiklerinde ‘Allah Allah! Oysa haber vermistik! Nereye gitmis bunlar? Basini da alip gelmistik ne güzel!’ diye kendilerine serzeniste bulunurlar.
Son denetim yapilan firinda ekmegin gramaji ölçülecektir.
Sira ekmege gelmistir. Hani saglikli mi, eksik gramajli mi, içinde yabanci madde var mi? Gibi sorulara muhatap olacak ürün.
—Ekmek nerede!
Ekmek yok! Koca firinda gramaji tartilip ölçülecek bir ekmek bile bulamaz zabitalar.
-Oglum gidin bir baska firindan, bakkaldan getirin!