Türkiye’ye 500 bin mülteci daha siginabilir
Taarruza geçen Suriye hükümet ordusundan isyancilarin kontrolü altinda bulunan Halep bölgelerinde yasayan en az 500 bin Suriyeli’nin kaçtigi iddia ediliyor. Mültecilerin çogunun Türkiye’ye akin edecegi tahmin ediliyor.
Yazida belirtilen rakamlarin ne kadar dogru olmasina dair süpheler var. Ama yine de bu tahminin genelde hakli oldugunu kabul etmek lazim. Komsu ülkede savas devam ettigi sürece mülteci akini da kaçinilmazdir. Farkli degerlendirmelere göre Türkiye bugün itibariyle komsu ülkenin 600 binden 800 bine kadar vatandasini kabul etmistir. Aralarinda gerek siviller gerekse çatismalara katilanlar var. Mültecilerin çogunu kabul eden iller bugün de birçok sorun ile karsi karsiya gelmistir.
Türkiye Suriye’li mültecilerin olasi yeni akinina hazir mi peki? Konu ile ilgili fikri biri Türkiye’nin komsu ülkenin çok sayida vatandaslarini kabul etmesinden yana olan digeri de buna karsi çikan iki kisiden sorduk.
Önce Insani Yardim Vakfi Yönetim Kurulu Üyesi Osman Atalay görüsünü bizimle paylasti:
Simdi magdur insanlar eger sinira dogru kaçip geliyorsa, mecbur bunlara sinirda kimi Suriye sinirinda, Suriye topraklarinda, kimi Türkiye topraklarinda bir sekilde karsilamak zorunda olacaktir. Yani, hazir olsa da olmasa da. Çünkü insanlar can tehlikesiyle evlerini terkediyor. Yani sonuç itibariyle evler bambalaniyor, insanlar hayatini kaybediyor. Yani, kaçan insan sinirimiza gelip de hayatindan endise duyan insana Siz kapinizi zaten kapatamazsiniz. Tabi ki, özellikle Türkiye’de, Lübnan’da, Ürdün’de birer milyona yakin insanlar var, yani bunün Suriye’yi terketmek zorunda kalan yaklasik 4-5 milyona yakin insandan bahsediliyor gözlemciler. O açidan Türkiye, tabi ki kolay degil, bu kadar insani barindirmak, bunlarin saglik sorunlari, gida sorunlari, barinma sorunlari, tabi ki bunlarin hem maliyeti var hem de sonuç itibariyle sosyal bir hadise oldugu için üstlenilmesi gereken sorumluluklar da var tabi. Ama burada su ana kadar Türkiye’ye gelen insanlar, bir milyona yakin insan var, bunlarin 300 bine yakini çadir kentlerde, konteyner kentlerde, yani kamplarda bulunuyor. Ama büyük çogunlugu kendi imkanlariyla böyle sivil toplum örgütlerinin yardimlariyla Türkiye’deki yardimlariyla barinmaya çalisiyorlar. Bugün Suriye’nin yaklasik kirk bölgesinde en az 250 bin insan tamamen muhasara altinda, kusatma altindadir.
Suriye’de ciddi manada açlik tehlikesi var, ciddi manada bulasici hastalik tehlikesi var. Özellikle Suriye’nin içerisinde çocuklar ve kadinlar çok etkileniyor. Bir milyona yakin çocuk evlerini terketmek durumunda kalmistir. Bugüne kadar 10 bin çocuk hayatini kaybetti. Suriye’nin saglik sistemi tamamen çökmüs durumda. 35 binin üzerinde doktor Suriye’yi terketmek zorunda kalmistir. Hastaneler tahrip edilmistir. Altyapisi çökmüstür. Yani, bu insanlar mecbur olduklari için ya Lübnan’a, ya Ürdün’e, ya Türkiye’ye göç etmek zorunda kaliyorlar. Burada artik Insan Haklari, Kizil Haç, Birlesmis Milletler, Uluslararasi Af örgütleri, yani insani yardim kuruluslari artik çok ciddi bir sekilde Suriye’deki insani yardim problemini çözmeye yönelik bir seyler yapmalidirlar. Yazik günah yani.
Bizim diger muhatabimiz Insan Haklari Dernegi (IHD) Genel Baskani Öztürk Türkdogan’in görüsü tamamen farklidir:
Türkiye bana göre buna hazir degildir. Niçin hazir degil? Simdi su anda Türkiye’de 800 binden fazla Suriyeli siginmaci var. Bunlarin yaklasik 220 bini siginmaci kamplarinda, geri kalani ise adeta kendi kaderine terkedilmis durumunda. Yani bunlar Türkiye’deki sehirlerde kendi imkanlariyla yasiyorlar, kiraladiklari evlerde yasiyorlar. Ekonomik durumu iyi olmayanlar ise barakalarda yasiyor, çadirlarda yasiyor, sokakta yasayanlar var, kamplarin yakinlarinda kurulan naylon çadirlarda yasayanlar var. Ve aslinda büyük bir dramla karsi karsiyayiz. Bu yüzden yeni bir mülteci akinini karsilayabilecek bir kapasitemiz oldugunu düsünmüyorum. Türkiye bunu, bana göre, kaldiramaz, çünkü halihazirdaki insanlarin çok ciddi anlamda sorunlari var. Yaklasik 600 bin insan kamplar disinda kaliyor ve kendi kaderine terkedilmistir. Dolayisiyla bu, Türkiye için agir bir sorumluluk olacaktir. Simdi buradaki zorluklar, özellikle kamplar bakimindan su söylenebilir ki, daha çok güvenlik bakimindan bazi sorunlarin oldugu söylenebilir. Çok rahat kamp giris-çikislari pek olasili degildir. Yani, siki bir denetim var. Ve kamplar sivil toplum denetimine açik degil. Bu nedenle kamp içindeki durumu ayrintili olarak söyleyemem. Ama kamp disinda kalan insanlar sadece saglik sorunlari ile ilgili tedaviyi Türkiye karsiliyor. Ama bunun disinda bu insanlarin çok ciddi anlamda barinma sorunlari yasadiklari, beslenme sorunlari yasadiklari, güvenlik sorunlari yasadiklari biliniyor. Kaldi ki, bazilari da zaten kendi yasamlarini devam ettirebilmek için yasal olmayan yollara basvuruyorlar