CHP Saglik Sistemi Hastaneler ile Hasta ve Engelli Haklarini Izleme ve Inceleme Komisyonu Baskani Prof. Dr. Nurettin Demir, Üyeleri Dr. Niyazi Nefi Kara, Dr. Ali Seker, Dr. Ceyhun Irgil, Dr. Çetin Arik, Dr. Murat Emir ve Eczaci Erkan Aydin borçlari ile kamuoyunda gündem olan üniversite hastanelerini mercek altina aldi.
Üniversite hastaneleri, egitim ve hizmet hastanelerine göre birden çok islevli 3. Basamak saglik kuruluslaridir.
Hizmet hastaneleri sadece saglik hizmeti, egitim hastaneleri uzmanlik egitimi, sürekli tip egitimi ve saglik hizmeti verirken üniversite hastaneleri mezuniyet öncesi, mezuniyet sonrasi ve sürekli tip egitimi, arastirma, akademisyen yetistirme, gelistirme ve saglik hizmeti vermektedir.
Basin Açiklamasi Metni:
Bugün size AKP hükümetinin Üniversite Hastanelerine kurdugu kumpasi anlatacagiz. Bu konudaki basin açiklamasi metni aynen asagidadir:
AKP hükümetleri döneminde uygulanan Saglik politikalari saglik sistemini tam bir kaos haline getirmistir.
Üniversite hastaneleri de bu kaos içerisinde bilim yuvasi olmaktan uzaklastirilmis, bilerek, isteyerek ve tasarlayarak zora sokulmustur.
AKP Hükümeti eliyle üniversite hastanelerine darbe yapilmistir.
Agustos 2015’te eski saglik Bakani Mehmet Müezzinoglu dedi ki: ‘’Üniversite hastaneleri hareket etmekte zorlanan obez yapilardir.’’
Aslinda gerçek bu degil. Üniversite hastaneleri beslenemediklerinden,desteklenmediklerinden karinlari sirtlarina yapismis durumda.
Üniversite hastanelerinin çekmis oldugu bu izdirabi 10 Subat 2016 tarihinde Bütçe görüsmelerinde eski Saglik Bakani Mehmet Müezzinoglu’na sordum.
“Üniversiteleri geziyoruz, rektörlerin nasil acilar çektigini görüyoruz. Saglik Bakani ne yapiyor?”
Bu rektörleri, bu yöneticileri siz atamadiniz mi?
· Özel üniversitelerde yapilan kalp ameliyatlari, tibbi malzeme yoklugunda üniversite hastanelerinde yapilamiyor.
Örnegin Türkiye’de ilk defa Ege Üniversitesi Hastanesi’nde kullanilan yapay kalp cihazi gibi ilklere imza atan bir üniversitemizin borcu 2016 yilinda 8 milyon iken 2015 yilinda 181 milyona ulasmistir. Durum bu kadar içler acisi.
· Robotik cerrahi bu hastanelerde kullanilamiyor. Neden biliyor musunuz? Milyarlik cihazlar var ama onlari çalistiracak 1 TL’lik malzeme yok!
· Bir üniversite hastanesi 1 çocuk kateterini 3 kere yikayip kullanmak zorunda kaliyor. Inanabiliyor musunuz? Böylesi bir ortamda halk sagligi mümkün müdür?
· Personel yok. Personel olmadigi için acil servis ve yogun bakim üniteleri açilamiyor!
Tüm bunlar yetmezmis gibi bir de üniversite hastanelerinin nitelikli hekim yetistirme kabiliyetini yok etmeye çalisiyorlar.
Dünyada iyi örnekleri olan afiliasyon asimile anlaminda uygulaniyor. Gelecek nesillerin nitelikli hekimler kaliteli saglik hizmetine erisimi engelleniyor!
Degerli arkadaslar,
CHP Saglik Komisyonu olarak bu çaresizligi gözler önüne sermek için çalistik.
Öncelikle YÖK, Maliye Bakanligi ve Saglik Bakanligina sorduk.
YÖK, Maliye Bakanligi ve Saglik Bakanligi ne yanit verdi biliyor musunuz?
YÖK dedi ki, Maliye Bakanligina sor.
Maliye Bakanligi dedi ki YÖK’e sor.
Saglik Bakanligi dedi ki Maliye Bakanligina sor.
Sordugumuz sorulari geçistirerek yanit vermekten kaçindilar.
Milletvekillerine yanit vermeyerek yasayi çigneyen YÖK Baskani Yekta Saraç 26 Subat 2016 tarihinde üniversite hastanelerinin borçlarini açikladi.
Dedi ki; 65 üniversite hastanesinin borcu son 5 yilda 2,7 kat artisla 1.4 milyardan 3.8 milyara çikti.
Bu açiklamanin üzerinden 4 ay geçti. Muhtemelen bu rakam daha da artmistir.
Ki biz yaptigimiz çalismada gördük ki; bu rakam fazlasiyla iyimser.
41 üniversite hastanesine piyasaya borçlarinin ne kadar oldugunu sorduk.
Sadece 29 tanesi yanit verdi.
3 tanesi arastirma, inceleme ve analiz neticesinde olusturulacak bir bilgi,
1 tanesi de ticari sir diyerek yanit vermekten kaçindi.
Antalya Akdeniz Üniversitesi, Erzurum Atatürk Üniversitesi, Adana Çukurova Üniversitesi, Kocaeli Üniversitesi, Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi, Eskisehir Osman Gazi Üniversitesi ve Ankara Yildirim Beyazit Üniversitesi ise hiçbir sekilde geri dönüs yapmadi.
Bu veriler üzerinden 29 üniversite hastanesinin tek basina 2015 yili borcuna bakildiginda 3 milyar 130 milyon gibi bir rakam ortaya çikiyor.
Inanabiliyor musunuz?
Yani YÖK Baskani yalan söylüyor. Gerçekleri gizliyor.
Simdi Dr. Ali Seker size ayrintilariyla üniversitelerimizin nasil bir durumda oldugunu anlatacak.
Degerli basin mensuplari.
Yapmis oldugumuzun basvurulara istinaden almis oldugumuz cevaplarin bir kaçini sizlerle paylasmak istiyoruz.
Borç batagindaki üniversite hastanelerimizden birisi mezun oldugum
Cerrahpasa Tip Fakültesi 2006 yilindan bu yana borçlari sürekli olarak artmakta. Borçlar ilaç ve tibbi malzeme gibi ana kalemlerden olusmaktadir. 2015 yili itibariyle183 milyon Liralik borcun 160 milyon Lirasi diger üniversite hastanelerinde oldugu gibi sadece tibbi malzeme ve ilaçtan olusmaktadir. Borç ödemelerini en geç 992 gün yani ortalama 3 yil vadeyle ödeyebildiklerini belirten yönetim, bu gecikme nedeniyle son dönem ihalelerinin %46’sinda hiç teklif bile alinmadigini söylemistir. Ödeme sürelerinin uzunlugundan teklif verenlerde yüksek fiyatlarla teklif vermektedir.
Çapa Tip Fakültesi Hastanesi de benzer durumda. Hastanenin 2006 yilindaki borcu 2015 yilina gelindiginde tam olarak 15 kat artmistir. Hastanenin borçlarindaki hizli artis ve ödeme güçlügü, hizmetlerin kalitesini de olumsuz etkiliyor. Mevcut sistem hastaneleri ticarethane gibi çalismaya zorlamakta, kriterlere uymayanlari da yok olmaya mahkum etmekte.
Durumun vahameti sadece büyük ve köklü üniversite hastaneleri ile sinirli degil.
Van Yüzüncü Yil Üniversite Hastanesi’nin 2007 yilindaki borcu 871 bin Lira iken, bu borç 2016 yilinin üçüncü 45 milyonLira’ya yükselerek ortalama 51 kat artmistir.
Marmara Tip Fakültesi Hastanesi’nin borcu 2006 yilinda 3 milyon 300 bin Lira iken, 2015 yilinda 53 milyonLira’yayükselmis durumda. Bakanligin el koydugu Marmara Üniversitesinde bile yapilanlar çözüm olmamis, toplam borç 2006 yilindan 2015 yilina gelindiginde 50 milyon artmistir.
Karadeniz Teknik Üniversitesi Hastanesi’nin borcu 2006 yilinda 4 milyon 390 bin Lira iken, 2015 yilinda 125 milyon 390 binLira’yayükselmis durumdadir. Yaklasik olarak 30 kat.
Dicle Üniversitesi Tip Fakültesi’nin borcu 2015 yilinda toplam 768 milyondur. 2012 yilina göre 2 kat artmistir.
Izmir Dokuz Eylül Üniversitesi Tip Fakültesi’nin 2015 yilindaki borcu 346 milyon iken 2006 yilina göre 18 kat artmistir.
Ankara Hacettepe Üniversitesi Tip Fakültesi’nin 2015 yili borcu 285 milyonla yaklasik 50 milyon artmistir.
Üniversite hastanelerinden gelen cevaplara göre; tüm üniversite hastaneleri için görünen ortak problem borçlarin sürekli bir artis seyrinde oldugudur. Yani bu kurumlarin 2013 yili toplam borçlari 2 milyar 125 milyon, 2014 yili toplam borç 2 milyar 652 milyon, 2015 yili için ise 3 milyar 127 milyondur. Ve bunlar sadece bize cevap verenlerin toplam borçlari. 11 tanesi cevap verme geregi duymadi. Borçlardaki bu artis hastaneleri ilaç ve tibbi malzeme açisindan zor durumda birakmaktadir. Bunun sonucu olarak da acil servis dahil pek çok servisin ilaç ve malzeme ihtiyaci karsilanamamakta, tibbi operasyonlar için ileri tarihlere randevu verilmekte, hastaneler önünde uzun kuyruklar olusmaktadir. Saglik hizmetinin aksamasina neden olan bu sorunlar halk sagligini dogal olarak olumsuz etkilemektedir.
Biraz da bu borçlarin nasil olustuguna ve neden yükselis trendine girdigine bakalim.
AKP iktidari Üniversite hastanelerini8 yil önceki fiyat tarifesine mahkûm birakti: Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK)günün ekonomik sartlarina, enflasyon rakamlarina ve piyasa maliyetlerine göre güncellenmeyen fiyatlar üzerinden yaptigi ödemeler hastanelerin zarar etmesine yol açti.
AKP iktidari, tedavi maliyeti yüksek olan hastalarin geldigi üniversite hastanelerimize, daha az problemli hastalarla ayni ödenegi veriyor. Örnegin; Tibbi malzeme olarak 140 Lira tedavi maliyeti olan bir hasta için Sosyal Güvenlik Kurumu hastaneye 120 Lira ödüyor. Bu da hastanenin zarar etmesine yol açti.
Ayrica 1 damar hastasina ayni para 4 damar hastasina ayni para olunca, 1 damarlar özel 4 damarlar üniversite hastanelerine kaliyor.
Yeterli saglik ve teknik personel alinmadi, alinanlarin maaslari da döner sermayeye ödettirildi. Saglik hizmetinin olmasi gerektigi gibi verilebilmesi için gerekli olan personel alimlari yapilmadi. Bütün yük intörnlere yüklendi. Çalisanlarin maaslari merkezi bütçeden ödenmeyince bu maliyette döner sermayeye yüklendi. Bu da borç sarmalinin daha da yükselmesine yol açti.
Borçlar zamaninda ödenmeyince tedarik maliyetleri artti. Borç sarmali içerisine giren kurumlar vadeleri uzatmak zorunda kaldi. Ilaç, malzeme ve hizmet alimlarinda tedarikçi firmalar paralarini alamadiklari ya da geç aldiklari için ya ihalelere girmemeye, girseler de piyasa fiyatlarinin çok üzerinde fiyatlar vermeye basladilar. Saglik hizmetini geciktirmek gibi bir lüksü olmayan üniversite hastaneleri bu fiyatlari kabul etmek zorunda kaldi. Borç katlandikça katlandi.
Ögretim üyelerinin emeklerinin karsiligi verilmedi. Doktor yetistiren, hasta tedavi eden, arastirmalar yapan birçok deneyimli akademisyen özel hastanelere geçmeye zorlandi.
Hastaneler o kadar kendi kaderlerine terk edilmis durumdalar ki; mali krizlerini asabilmek ve halka hizmet sunabilmek için arazilerini satmayazorlandi ve sattilar.
Örnegin Hacettepe Üniversitesi borçlarini ödeyebilmek için degeri 1 milyar Lira’ya yakin olan arazisini satmak zorunda kaldi. "Dünya üniversitesi olarak kalabilmemiz, hizmetleri aksamadan yürütebilmemiz için 600 milyon liraya ihtiyacimiz var.” Dediler. 350 dönümlük araziyi sattilar. Üstelik bu satis borçlarin tamamini kapatmadi. Borç sarmali büyümeye devam ediyor.
Cerrahpasa, Çapa gibi köklü üniversite hastanelerimizin kampüsleri eski binalardan olusuyor. Hastane binalari eskidi. Yenilenmesi gerekli. Birakin yenilenmeyi bu binalara bakim dahi yapilmiyor. Bakimsizlik, daginiklik saglik hizmeti maliyetlerini arttiriyor. Ama iktidar bu durumu umursamiyor. Üniversiteler arazileri karsiligi binalarini yenilemeye çalisiyor. Üniversite arazileri resmen kupon arsa muamelesi görüyor.
AKP sehir merkezinde kalan bu hastaneleri sehir disina tasiyip, degerli arazileri yandaslara peskes çekmenin hesaplarini yapiyor. Çapa ve Cerrahpasa Tip Fakültelerinin Saglik kompleksininkamuoyunu uzun süre mesgul eden tasinma meselesini 15 Subat 2016 tarihinde bilgi edinme yasasi kapsaminda Istanbul Emlak Dairesi Baskanligi’na sordum. Verilen cevap çok enteresan. Bilgi Edinme Kanunun 25. Maddesine göre bu konu“Kamuoyunu ilgilendirmeyen bir bilgi”. 185 yillik hastaneleri alip bir yerden baska bir yere tasiyacaksiniz bu kamuoyunu ve o bölgenin milletvekilini ilgilendirmeyecek. Bu kadar absürd bir gerekçe olabilir mi?
Simdi Nefi Kara Çözüm önerilerini açiklayacak.
Degerli basin mensuplari,
Uzun süredir ödenemeyen borçlar üniversite hastanelerini içinden çikilamaz bir batakliga sürüklemistir. Bu ana sorunun sorumlusu olarak üniversite hastanelerinin ilan edilmesi, AKP’nin saglikta gerçeklestirdigi algi operasyonunu görememek demektir. 14 yildir ülkeyi yöneten ve tek basarisi bir korku imparatorlugu yaratmak olan AKP Iktidari söz konusu durumun tek basina sorumlusudur.
AKP’nin ugrastigi ve sorumluluk bilinci ile hareket ettigi saglik politikasinin gerçek konusu, maalesef halka dagitilan saglik hizmetinin kalitesi degil, bu hizmetlerin verildigi yerlerin rant ve emlak degerleridir!
Üniversite hastanelerinin finansal sorunlarinin giderilmesi için acilen su önlemler alinmalidir:
· Üniversite Hastanelerinin akademik bir kurum oldugu unutulmamali. Bilim üretme merkezi olarak çagin gerekliligini yakalamasi gereken bu kurumlarin ileri derecede saglik hizmeti üreten referans kurumlar olarak yeniden yapilanmasi saglanmalidir.
· SUT’ta hasta profiline uygun ödeme yapilmamasi, SUT’ta parasal karsiligi olmayan hizmetler nedeniyle üniversite hastanelerinin borçlari içinden çikilamaz bir hal almaktadir. SUT fiyatlarinda üniversite hastanelerinin hizmet bedellerini en az %30 artirimli olarak faturalandirilmasi ve üniversite hastaneleri ile ortak bir çalisma yapilarak bir an evvel SUT’da karsiligi olmayan hizmetlerin faturalanabilmesi saglanmalidir.
· Üniversite hastanelerinin egitim ve bilimsel arastirma islevlerine zarar vermeyecek sekilde saglik sistemimizde hak ettigi yerde konuslandirilmalari ve ihtiyaç duyduklari destegi almalari için Saglik Bakanligi, SGK, Maliye Bakanligi, Kalkinma Bakanligi ve Üniversite hastaneleri arasinda yakin bir iletisim ve koordinasyon saglanmalidir.
· Üniversite hastaneleri ile Saglik Bakanligi’nin tesislerinin ortak kullanimi anlaminda çesitli illerde uygulanan Afiliasyon üniversite hastanelerini kurtarmayi degil asimile etmektedir. Bu zihniyet terk edilmelidir.
· Son çikarilan Afiliasyon Yönetmeligi tersine bir etki yaratmistir. Dünyada da afiliasyon uygulama örnekleri mevcut ancak Üniversite Hastanelerinin akademi ve bilim özelligi gözetiliyor. Ancak Türkiye’de Devlet Egitim ve Arastirma Hastanelerinin Üniversite Hastanelerine afiliye edilmesi gerekirken tam tersi bir uygulama ile üniversite kültürü yok edilmeye çalisiliyor. Üniversitelerin bilim ve akademi özellikleri güçlendirilmelidir.
· YÖK bünyesinde Üniversite Hastanelerinin sorunlarinin ele alindigi, tartisildigi ve izlendigi, çözüm arandigi, ilgili kamu kurumlari nezdinde bu hastaneleri temsil eden Üniversite Hastaneleri Birligi olusturulmali.
· Nöbet ücretleri daha önce Üniversite Hastaneleri özel bütçesinden ödenmekte iken 21.06.2005 tarihli 5371 sayili kanunun çikmasindan itibaren döner sermaye gelirlerinden ödenmeye baslanmistir. Buda üniversite hastanelerinin giderlerini ciddi oranda arttirmaktadir. Önceden oldugu gibi nöbet ücretleri Üniversite Hastanelerinin özel bütçesinden ödenmelidir.
· Tip ve Dis Hekimligi Fakülteleri Saglik Uygulama ve Arastirma Merkezlerinde yöneticilere ödenen denge tazminatlarinin döner sermayeden alinarak diger kurum ve birimlerde oldugu gibi özel bütçeden karsilanmasi gerekmektedir.
· En az %5 olan BAP (Bilimsel Arastirma Projeleri) payinin Üniversite hastanelerinden alinmasi uygulanmasinin kaldirilarak bu projelerin finansmani dogrudan bütçeden karsilanmalidir.
· Üniversite hastanelerinin borç yükünün önemli sebeplerinden biri olan personel giderleri, Üniversite hastanelerinde çalisan taseron ve 4-C’li personel dahil tüm saglik çalisanlarinin maaslari, Üniversite hastanelerinin döner sermayelerinden degil, Maliye Bakanligi bütçesinden karsilanmalidir.
· Saglik Bakanligi hastanelerinin elektrik, su gibi giderleri genel bütçeden karsilaniyor. Üniversite Hastanelerinin ise bu giderleri döner sermayeden karsilanmaya çalisiliyor. Bu kalemlerin de üniversite hastanelerinde Saglik Bakanligi genel bütçesinden karsilanmasi gerekir.
· Üniversite Hastaneleri borçlarindan dolayi kaliteli saglik hizmeti veremez, gelecek nesiller için nitelikli hekim yetistirilemez hale getirilmistir. Prof. Dr. Aziz Sancar gibi Nobel ödülü alan hekimleri yetistiren modern Türkiye Cumhuriyeti üniversiteleri unutulmamali, Cumhuriyetin önemli degerlerinden biri olan nitelikli hekim yetistiren üniversitelerin bilimsel yani korunmalidir.
Sonuç olarak.
AKP 14 yillik iktidari süresince uyguladigi “saglikta dönüsüm” projeleri ile üniversite hastanelerini borç batagi içerisine saplamistir.
Üniversite hastaneleri içine düsürüldükleri borç sarmalindan kurtarilmazsa, saglik sistemi tamamen çökecektir. Bu çöküntüyü de AKP iktidari algi operasyonlariyla halktan gizleyemez. Çünkü sistemdeki bu olumsuzluklarin faturasini halk sagligini kaybederek ödeyecektir.
Hepinize saglikli günler diliyoruz. Kaynak: Yön Gazetesi