Bugün, 16 Ekim 2025 Perşembe

?UYARIYORUZ ARTIK YETER !?

?UYARIYORUZ ARTIK YETER !?

15 Temmuz kanli darbe girisiminde Türkiye Barolar Birligi Baskani.Av. Prof. Dr. Metin FEYZIOGLU, ?15 Temmuz kanli darbe girisiminde Türkiye Barolar Birligi ve tüm barolarimiz ilk andan itibaren darbecilerin karsisinda, demokrasinin ve Türkiye Cumhuriyeti

 “UYARIYORUZ ARTIK YETER !”

15 Temmuz kanli darbe girisiminde Türkiye Barolar Birligi Baskani.Av. Prof. Dr. Metin FEYZIOGLU, “15 Temmuz kanli darbe girisiminde Türkiye Barolar Birligi ve tüm barolarimiz ilk andan itibaren darbecilerin karsisinda, demokrasinin ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yaninda dimdik durmustur” dedi.


FEYZIOGLU, "15 Temmuza giden süreçte yillardir yaptigimiz çok hakli uyarilar ve darbe girisimi karsisindaki dik durusumuz, yetkili makamlarin düsüncelerimizi dikkate almasini zorunlu kilmaktadir. Türkiye’nin, “kandirildim, aldandim, yanildim” gibi ifadelerle dile getirilen hayati hatalara ve zaaflara artik tahammülü yoktur. 

Darbeci suç örgütüyle mücadele etmek için ilan edilen OHAL’e dayanilarak çikartilan KHK’lar ile tüm devlet teskilati, kapali kapilar ardinda yeni bastan sekillendirilmistir. 

Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliginde yürüttügümüz Milli Mücadelede, Türkiye Büyük Millet Meclisi en zor sartlar altinda çalisip, ortak akil üretmeyi basardigi halde, bugün KHK’lar ile yok sayilma noktasina getirilmistir. 

OHAL, darbe ile mücadele amacindan saptirilarak olagan bir yönetim tarzina dönüstürülmüstür. Ülkeye fiilen kuvvetler birligi getirilmistir. Zaten sorunlu olan yargi bagimsizligi ve tarafsizligi tamamen yok edilmistir. Bu durum, yerli baskanlik sistemi olarak takdim edilen yeni düzenden neyin amaçlandigini da açikça ortaya koymaktadir. 

Cumhurbaskani tarafindan yürütülen baskanlik propagandasi sürecinde Lozan Baris Antlasmasi dahi tartismaya açilmistir. Böylelikle Türkiye Cumhuriyeti’nin Milli Mücadelemiz sonucunda çizilmis ve uluslararasi antlasmalarla taninmis sinirlari tartisilir hale getirilmistir. 

Anayasamizin degismez ve degistirilmesi teklif dahi edilemez maddelerinde yer alan Cumhuriyetin kurulus ilkeleri, israrla yipratilmaya ve içleri bosaltilmaya çalisilmaktadir. 

Idam cezasinin yeniden getirilmesi, Türkiye’nin Avrupa Konseyi’nden çikarilmasi sonucunu doguracaktir. Siyasi iktidar bunu bildigi halde idam cezasi kampanyasini baslatmistir ve sonuç almak kastiyla tirmandirmaktadir. Türkiye’nin Avrupa Konseyi’nden çikartilmasi, Tanzimat’tan bugüne kadar yürüdügümüz yolun radikal sekilde degistirilmesi demektir. Bu, Avrupa Insan Haklari Sözlesmesi’nin tarafi olmaktan çikmamiz anlamina gelmektedir. Avrupa Insan Haklari Sözlesmesi’nden çikmamiz ise, Türkiye Cumhuriyeti vatandaslarinin temel
 hak ve hürriyetlerinin toptan güvencesiz hale getirilmesi ve Avrupa Insan Haklari Mahkemesi’ne bireysel basvuru hakkimizin elimizden alinmasi demektir. 

Basin hürriyeti, demokratik bir toplumda hiçbir sart altinda kabul edilemeyecek ölçüde kisitlanmistir. Siyasal iktidar yanlisi olmayan medya, sansürün en tehlikesi olan otosansüre zorlanmaktadir. Keyfi sekilde uygulanan internet ve sosyal medya kesintileri bu hukuksuzlugu en ileri boyuta tasimaktadir. Halkin, siyasi iktidarin istemedigi haberlere ulasmamasi için devlet gücü kullanilmaktadir. Devletin tüm olanaklari ise siyasi propaganda için seferber edilmektedir.

OHAL KHK’lari savunma hakkini ve avukatlik kurumunu dogrudan hedef almis durumdadir. Aslinda gerçek hedef, vatandaslarin avukatlar tarafindan savunulan temel hak ve hürriyetleridir. 

Adil yargilanma hakki içinde yer alan hemen her hak yok sayilmaktadir. 

Yargilama, suçlu ile suçsuzu birbirinden ayirma hedefinden saptirilmis, pesin hükümlerle kisileri etiketleme ve tasfiye aracina dönüsmüstür. Bundan en büyük zarari toplum ve masum vatandaslarimiz, en büyük faydayi ise ülkemizi yakan, yikan, kana bulayan terör örgütleri görmektedir. Vatandaslarimizin yargiya güveni kalmamistir. Yargi, mülkün yani ülkenin teminati olmaktan çikmistir.

Kamuoyunu ilgilendiren her sorusturma ve kovusturma, toplumun daha fazla kutuplasmasina ve insanlarimizin birbirine düsmanlasmasina neden olur hale gelmistir. 

Yarginin üzerine tarafli ve bagimli hareket ettigi algisi yapismistir. Yargilamalarin siyasetin yol açma aracina dönüstügü kanisi topluma hakim olmustur. 

Siyasi iktidarin müdahalesine açik olan mahkemelerce; milletvekillerine, belediye baskanlarina, yargi mensuplarina, gazetecilere, akademisyenlere ve avukatlara yönelik tutuklamalar, terör örgütlerinin zemin kazanmasina ve propaganda alanini genisletmesine neden olmaktadir. 

Oysa; 79 milyon vatandasimizi kucaklastirmanin tek paydasi adalet, gelecege güvenle yürümenin ve çogulcu-katilimci demokrasinin tek yolu hukukun üstünlügüdür. 

Türkiye Barolar Birligi olarak, tüm vatandaslarimizi içine sürüklendigimiz durumun yarattigi açik ve yakin tehlike konusunda uyariyoruz. Cumhurbaskanini ve siyasi iktidari, hukukun evrensellesmis kurallarina uymaya ve toplumdaki gerginligi sona erdirmeye davet ediyoruz. 

Mustafa Kemal Atatürk’ün dedigi gibi;

“UMUTSUZ DURUMLAR YOKTUR. UMUTSUZ INSANLAR VARDIR.”

TÜRKIYE’DE AVUKATLAR DIK DURMAYA VE UMUDU YASATMAYA DEVAM EDECEKTIR.

Av. Prof. Dr. Metin FEYZIOGLU
Türkiye Barolar Birligi Baskani



  • Perşembe 18.8 ° / 15.5 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Cuma 19.6 ° / 15.6 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Cumartesi 19.4 ° / 16.2 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı