Vicdanin partisi yoktur
Yerel seçimler neden önemlidir?
Herkesin saygi duydugu insanlar vardir. Bunlar vicdanla hareket eden, kendi partisini yeri geldiginde elestiren, yanlisa yanlis, dogruya dogru diyen, adam kayirmayan, haksizliga, yolsuzluga göz yummayan, haram ile beslenmeyi reddeden buna gerekçe ve kilif yaratmayan insanlardir. Bu insanlara genelde türünün son örnegi olarak bakilir.
Vicdanin oyu bu durumlarda degiskendir.
Bu tip saibesiz insanlar yerel seçimlerde aday olduklarinda seçmenin tavri degisir, partisini bir tarafa birakir ve bu adayi destekler. Herkes degil tabi.
Vicdani olanlar vicdani destekler. Bu nedenle vicdanin partisi olmaz.
Vicdaniniz varsa sayginliginiz vardir. Vicdaniniz yoksa sayginligi makaminizdan alirsiniz; bu da makam süreniz kadardir.
Vicdan gerçeklerdir. Gerçekler karsisinda kayitsiz kalmamaktir. Vicdaniniz yoksa sizden her sey beklenir. Vicdan ayni dili konusur.
Insanin polisi vicdanidir!
Aslinda vicdaniniz yoksa siz de yoksunuz!
Iktidar yalnizca hükümetten ibaret degildir.
Tepeden tirnaga; basbakandan sokaktaki siradan insana kadar… Mevcut gücü, iktidarin gücünü bir piramit gibi düsünün; en tepedeki yetkisi kadar sokaktaki destegi kadar bu güçten payini alip kullaniyor.
Bakin! Küçük çikarlarda bile vicdaninizi nasil bir kenara birakabileceginize örnek!
‘Konya`da polisin `dur` ihtarina uymayip kaçan ehliyetsiz sürücü kendini böyle savundu: Oyumu Erdogan`a verecegim.’ Vatandas en küçük çikari için iktidarin nüfuzunu kullanmaya çalismaktadir.
Bu insani kesseniz fikrinden döndüremezsiniz. Gerçeklerle ikna olmasi mümkün olmayan, her devirde hakliyi degil güçlüyü savunan; yeri geldiginde çok inançli bir insan profili… Bu insanlarda vicdan aramak mümkün degildir.
Lideri konusunca düsünmeden her seyine inanan, lideri onun yerine düsünen bir insan tipi.
Bu insanlarin büyük çogunlugu:
Eger gerçegi kabul ederlerse bir gen gibi tasidiklari fikirlerini yenilmis sayan,yenilince çöküntüye ugrayan, bu asla kabullenemeyecekleri bir durumdur. Böyle insanlarda bir vicdandan bahsetmek mümkün degildir.
Sosyal medyada 14 yasinda evinden ekmek almaya giden Berkin Elvan için kin ve nefret kusan insanlikla hiçbir iliskisi olmayan sözleri görünce bir ürperti duyuyorsunuz. Evinden ekmek almaya gitmis! Hepsi bu! Onu vuran, öldüren suçlu hakkinda en küçük bir laf yok!
Çünkü bunlara göre bireyin degil devletin, sulta süren liderin hakki olur. Hak hukuk, demokrasi diye bir sey olmaz!
Bir de benim kim oldugumu biliyor musunuz? Meselesi vardir. Bunlarin hükümette veya organlarinda dayilari, nüfuzlu kimseleri vardir, bunu ortaklasa kullanirlar.
Iktidarlar nüfuz,yolsuzluk ve rüsveti tek basina yapmazlar. Devletin kasasindan hem beslenir hem de beslerler.
Ihale verip karsiligini alirlarken, Osmanlidan bugüne sirayet eden sadaka ve biat kültürüyle (Osmanlida ulufe) yetismis, çalismadan,hak etmedigi bir seyi alirken sesini çikarmayan vatandastan ask derecesinde bagimli bir destekçi yaratilmistir. ‘Giderse bizim halimiz nice olur!’ Kaaygisi, korkusu, telasi bu yüzdendir.
Iktidarin nimetlerinden bu sekilde yararlanan, fayda gören insanlar için bazilari ‘Bu olan biteni, bu gerçekleri neden görmüyorlar! Bunlarin gözleri kör mü?’ diye hayiflaniyorlar. Siz de liderinize, partinize - zenginler rant askiyla, fakirler sadaka askiyla- baglansaniz sizin de gözünüz kör, vicdaninin yerler de sürünür.
Yapilan bütün bu yolsuzluklar bizim dis borcumuzdur.
Bunun yaninda ‘Ben lafa degil icraata bakarim’ diyenler var. Tamam kardesim! Metroyu kaziliyor, köprüyü yapiliyor... Ama hepsinin altindan bir yolsuzluk çikiyor... Kentler betonlasirken yürekler nasirlasiyor, kentin yesili, agaci, suyu, havasi bozuluyor, trafigi felç! Kent yasanmaz oluyor!
Sonra buna darbe diyorsun! Yolsuzluga sesin çikmiyor! Peki darbeyi kim yapiyor? Hiç bu darbecilere karsi çiktigin oldu mu?
Sonra icraat dediginizi her hükümet az yada çok bir sekilde yapmistir. Örnegin; yolsuzluk,rüsvet, hirsizlik da bir icraattir. Örnegin; 14 yasindaki bir çocuk ekmek almak üzere bakkala giderken gaz bombasi ile ölümüne sebep olanlara ‘emri ben verdim’ demekte bir icraattir.
Peki bütün bu yapilanlarin karsiligi olarak ne kadar dis borcumuz var?
Türkiye’nin ne kadar borca battigini, geleceginin ne kadar ipotek altina alindigini bir düsünür müsünüz!
Yapilan yolsuzluklarin hacmi, büyüklügü ile bugün birkaç Türkiye yapilir!