Borsa ve dolardaki hareketliligi gazetemize degerlendiren Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Maliye Bölümü Ögretim Üyesi Yrd. Doç. Özlem Albayrak, dalgalanmanin arkasinda Gezi olaylari ile baslayan hükümete yönelik güvensizlik ve Türkiye ekonomisinin yapisal sorunlarinin etkili oldugunu söyledi. Albayrak, “Yabanci sermaye bizim gibi ülkelerin ekonomik yapisini hükümetin pembe tablolarindan takip etmedigi için en ufak bir tedirginlikte ülkeyi terk eder” dedi.
Türkiye’de dolarin yükselisini ve borsadaki sert düsüsün nedenleri nelerdir?
Türkiye ekonomisi hem uygulanan ekonomi politikalari hem de yapisal sorunlari nedeniyle dünya piyasalarinda yasanan olumsuz gelismelere karsi çok duyarli. Son birkaç gündür borsa ve dolardaki hareketliligi dünya ekonomisindeki gelismelere baglasak da asil kirilganlik Türkiye’nin yapisal sorunlarinda yatmaktadir.
DÜSÜSÜN ARKASINDA ÇIN VE ABD VAR
Ancak borsada yasanan ciddi düsüsün ve dolardaki rekor yükselisin arkasinda ABD ve Çin’de yasanan gelismeler etkili olmustur. Öncelikle ABD Merkez Bankasi (FED)’nin 2014’te para politikasinda degisiklige gidecegine yönelik açiklamalari, henüz politika degisikligi yapilmasa da küresel piyasalarda ciddi tepki yaratmistir. FED, ABD ekonomisindeki bazi gelismeleri ABD’nin krizden çikmakta olduguna ve tekar büyüme trendine girdigi seklinde yorumlamaktadir. Ancak, issizlik oranlarindaki göreli düsmenin yapay olduguna, FED’in fazla iyimser olduguna ve erken tepki verdigine iliskin genel kani uzun dönem faiz oranlarini artirmistir.
Çin’de faiz oranlarindaki artisin da buna eklenmesiyle uluslararasi sermaye azgelismis ekonomilerden ciddi biçimde çikmaya baslamistir. Merkez Bankasi Persembe günü 6 defa piyasaya daha önce duyurdugundan daha yüksek rakamlarda dolar satarak 1.94 rekor seviyesine çikan dolari düsürmeye çalismis, ancak yogun sermaye çikisi karsisinda dolarin degeri 1.93 seviyesinde kalmistir.
HÜKÜMETE GÜVENSIZLIK BORSAYI ETKILEDI
Yabanci sermaye bizim gibi ülkelerin ekonomik yapisini hükümetin pembe tablolarindan takip etmedigi için en ufak bir tedirginlikte ülkeyi terk etmektedir. Ancak bu dalgalanmanin arkasinda Gezi olaylari ile baslayan hükümete yönelik güvensizlik ve Türkiye ekonomisinin kendi yapisal sorunlari da etkili olmaktadir.
Hükümetin pembe tablolari derken neyi kastediyorsunuz?
Öncelikle AKP dönemindeki büyüme rakamlari üzerinden yaratilan “AKP ekonomiyi basaridan basariya ulastirdi” yanilsamasi var. Son 5 yildaki büyüme orani %1.7 ile 1955-2012 döneminin genel ortalamasi olan %2.4’lerin altinda kalindigini gösteriyor. Dahasi toplumdaki her kesimin sözü edilen sinirli büyümeden esit oranlarda yararlandigi varsayiliyor ve gelir dagilimi esitsizligi göz ardi ediliyor. Oysaki büyüme sagliksiz, vatandaslarini kredi kartlari ve tüketici kredileri ile borçlandirarak ancak sürdürülebilen bir büyümeden söz ediyoruz.
DIS BORÇ STOKU 3 KATINA ÇIKTI
Hükümetin ikinci pembe tablosu dis borca iliskin. Televizyonlardan canli yayin sovu ile IMF’ye olan borcunu kapatan AKP iktidari döneminde dis borç stoku 2002’deki 113.9 milyar dolar seviyesinden neredeyse üç kat artarak 336.8 milyar dolar seviyesine çikmistir. Bu sürede uzun vadeli dis borç iki kattan daha fazla artarken, kisa vadeli borç neredeyse 7 kat artmistir. Kisa vadeli borcun 2008 krizinden sonra hizlandigi görülmektedir. Bu durum dolardaki artis nedeniyle kisa dönemde yasanacak kaybin da büyüdügünü göstermektedir. Bu borç stokunun kamu ve özel kesim arasindaki dagilimi da degismistir.
CARI AÇIK, EKONOMININ ZAYIF HALKASI
Cari açik rakamlari 2012’de düstü. Bu olumlu bir gelisme degil mi?
Cari islemler dengesinde 2012 yilinda görülen iyilesmeye ragmen AKP iktidari döneminde cari açik Cumhuriyet döneminin rekorlarini kirmistir. Göreli düsmeye ragmen finansman biçimi nedeniyle cari açik düzeyi Türkiye ekonomisinin yumusak karni olmaya devam etmektedir. Cari açik yani dis ticaret açigi ve sermaye açigi ya ülkede daha çok tasarruf ederek ya da yurtdisindan sermaye girisi ile finanse edilir.
ÖZEL SEKTÖR RISK ALTINDA
Özel kesimin uzun vadeli dis borç stoku bu süre içerisinde 5 kat artarken, kamunun uzun vadeli dis borç stoku sadece 2 kat civarinda artmistir. Özel kesimde disardan borçlanan kesim daha çok finansal olmayan kesimler yani sirketlerdir. Bu özel kesimin dolardaki artis nedeniyle ciddi riskler altinda oldugunu göstermektedir ki borcun ödenememesi durumunda ortaya çikacak iflaslarin issizlik oranlarini daha da artiracagi açiktir. Tüm bu rakamlar IMF borcunu kapattik diyen hükümetin ekonomideki kirilganliklari gizlemeye çalistigini göstermektedir.
YABANCI SERMAYE ÜLKEYI TERK EDIYOR
Yurtiçi tasarruflarin GSYIH’ya orani 2000’deki yüzde 18 oranindan 2010 itibariyle yüzde 10’lara düsmüstür.Yurtiçi tasarruf düzeyimiz cari açigin finansmanina yetmemektedir. Rakamlar uzun vadeli yabanci sermaye girisindense tamamen kisa vadeli sermaye girisine dayanildigini göstermektedir. Bu ise yabanci sermaye çikislarinin yasandigi dönemlerde ekonominin kirilganligini iyice artirmaktadir. Küresel sermaye hem özel kesimin hem de kamu kesiminin dis borcunu hem de cari açik nedeniyle ekonominin yabanci sermaye girisine bagimliligini görmektedir. Bu nedenle Gezi olaylarinin yarattigi gibi her tür politik istikrarsizlik emaresinde ve dünya ekonomisinde olumsuz addedilen gelismeler yasandiginda yabanci sermaye pembe tablolari yikip ülkeyi terk etmektedir. (Ankara/EVRENSEL)