Ankara- Yargitay Cumhuriyet Bassavciligi, Hrant Dink cinayeti davasinda Istanbul 14. Agir Ceza Mahkemesi`nin 19 sanik hakkinda verdigi kararla ilgili teblignamesini hazirladi.
Teblignamede, suç islemek amaciyla örgüt kurmanin unsurlari irdelendi. Durduk yere, amaçsiz bir sekilde sirf örgüt kurdu desinler diye hiç kimsenin bir araya gelmeyecegi belirtilen teblignamede, suç islemek için örgüt kurma suçunun bir tehlike suçu oldugu kaydedildi.
Teblignamede, ``Saniklarin mensubu bulunduklari silahli terör örgütünün yöneldigi ve gerçeklestirmek istedigi amaç açisindan elverisli fiili gerçeklestirdikleri tarih itibariyla ülke genelindeki toplumsal etkinliginin olup olmadigini aramaya gerek yoktur. Zira, devletin birligini bozma suçu bir tehlike suçudur ve gerçeklestirilen eylemlerin sonuncusu ile de bu tehlike gerçeklesmistir`` denildi.
Teblignamede, üçten fazla kisinin bir araya gelmek suretiyle örgütün insan unsurunu gerçeklestirildigi, bu kisiler arasinda hiyerarsik yapinin bulundugu, bu kisiler arasinda görev dagilimi yapildigi, örgüt elemanlari arasinda kurulan is bölümü ve istigal olunacak faaliyet alanlarinin önceden tespit edildigi, örgüt elemanlari arasinda gizliligin esas alindigi, islenen suçlarin ideolojik amaçlarla gerçeklestirildiginin dosya kapsamindan anlasildigi vurgulandi.
Bassavcilik teblignamesinde, su tespitler yapildi: ``Saniklarin kisisel özellikleri, geçmisleri, hedef gözetilen kisilerin etnik ve dini özellikleri ve ülkemizde yasayan insan profili göz önüne alindiginda, olayin henüz ilk asamasindaki etkin sorusturma eksikligi sebebiyle saniklarin birligi bozmayi hedeflemelerindeki amaçlarinin tespiti mümkün olamamis ise de böyle bir amacin varligini ilk basta tespit edememek, TCK`nin 302/1. maddesindeki kasitla hareket ettiklerinin tespit ve degerlendirmesine ve hukuki nitelendirme yapmaya engel degildir. Son eylemin siradan bir adam öldürme eylemi olmadigi, dosyadaki eylemlerin, devletin birlik ve bütünlügünü bozmak, otoriteyi zaafa ugratmak, kamu düzenini bozup ülkede kaos, kargasa ve güvensizlik ortami olusturmak, huzursuzluk ortamina zemin hazirlamak, ülkemizi uluslararasi arenada sikintiya sokmak seklinde amaçlarinin oldugu açiktir. Dosya kapsamindan anlasildigi üzere, saniklar tarafindan gerçeklestirilen 19 Ocak 2007 tarihinde sirf baska din ve milliyetten olmasi nedeniyle Firat (Hrant) Dink`in öldürülmesi, sistemli, planli ve organize olarak bir örgüt faaliyeti kapsaminda, devletin birligini bozmaya yönelik eylemler olarak degerlendirilmelidir.``
Tebligname Yargitay 9. Ceza Dairesi`ne gönderildi
Yargitay Cumhuriyet Bassavciligi, Hrant Dink cinayeti davasinda Istanbul 14. Agir Ceza Mahkemesinin 19 sanik hakkinda verdigi kararla ilgili teblignamesini, davaya bakacak Yargitay 9. Ceza Dairesi`ne gönderdi. Teblignamede, tüm dosya kapsamindan, saniklarin isledikleri iddia olunan eylemlerin vasif ve mahiyetlerinin tespit edilebilmesi, yazili sekilde kurulan hükümler açisindan eksik arastirilan konularin olup olmadiginin tespiti bakimindan, suç islemek amaciyla örgüt kurma, terörün tanimi, terör örgütleri, terör suçlari, devletin birligini bozma suçu ve terör amaciyla islenen suçlari irdelemekte fayda bulundugu belirtildi.
Suç islemek amaciyla örgüt kurmanin unsurlarinin irdelendigi Teblignamede, ilk olarak örgütün islenmesi amaçlanan ve yasanin suç saydigi fiilleri gerçeklestirmek için araç, unsur oldugunu unutmamak gerektigi vurgulandi. Örgütlerin varliginin genel itibariyle islenen suç sonrasi anlasildigi ifade edilen Teblignamede, ``Durduk yere amaçsiz bir sekilde sirf örgüt kurdu desinler diye hiç kimse bir araya gelmez. Suç islememis dahi olsa bu amaç dogrultusunda örgüt kurmakla dogrudan toplum düzeni tehlikeye sokulmus demektir. Suç islemek için örgüt kurma suçu bir tehlike suçudur. Örgüt kurmanin suç olarak tanimlanmasindaki beklenen hukuki yarar kamu güvenligi ve barisin saglanmasidir. söz konusu düzenlemeyle bireylerin ayni zamanda Anayasa`da güvence altina alinmis olan hak ve özgürlüklerine yönelik fiillere karsi da korunmasi amaçlanmaktadir`` denildi.
Örgüt tanimi
Ikinci olarak örgütün, soyut bir birlesmeden ibaret bir birliktelik olmadigi, yapisinda hiyerarsik bir iliskinin egemen oldugu kaydedilen Teblignamede, ``Örgütün yapisina göre bu hiyerarsik iliski, bazen siki bir alt üst iliskisi seklinde piramit yapi olarak karsimiza çikabilecegi gibi bazen de gevsek bir iliski olarak da karsimiza çikabilir. Fakat her iki yapida da ortak nokta: üyeleri üzerinde hakimiyeti bulunan somut bir birlesmenin varligidir`` tespitleri yapildi.
Üçüncü olarak örgütün varligi için suç islemek amaci etrafindaki fiili birlesmenin yeterli oldugu belirtilen Teblignamede, örgütün niteligi itibariyle devamlilik arz ettigi, belirli bir suç islemek için bir araya gelinmesi durumunda örgüt iliskisinden degil, islenmek istenilen suça istirak iliskisinden bahsedilebilecegi kaydedildi.
Teblignamede, su degerlendirmelere yer verildi: ``Istirak iliskisinde suç ortaklari açisindan suç, konu veya magdurun belirgin oldugu, örgüt yapilanmasinda ise belli bir amaç etrafinda herhangi bir suçun islenmesi gayesiyle bir araya gelinmesi mevcut olup islenmesi amaçlanan suçlarin konu veya magdur bakimindan somutlastirmasi zorunlu degildir. TCK`nin 220. maddesinin 1. fikrasinda tanimlanan suç islemek amaciyla kurulan örgütün araç, gereç ve üye sayisi (en az 3 kisi) bakimindan amaç suçlari islemeye elverisli hiyerarsik bir yapi içerisinde sürekli ve disiplinli bir isbirligini öngörmesi ve yasalarda suç olarak sayilan fiilleri islemek amaciyla olusturulmus bulunmasi gerekmektedir.``
3713 sayili Terörle Mücadele Kanunu`nun 1. maddesinde terörün taniminin, ``Terör cebir ve siddet kullanarak, baski, korkutma, yildirma, sindirme veya tehdit yöntemlerinden biriyle anayasada belirtilen cumhuriyetin niteliklerini siyasi, hukuki, sosyal, laik, ekonomik düzeni degistirmek, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlügünü bozmak, Türk devletinin ve cumhuriyetin varligini tehlikeye düsürmek. Devlet otoritesini zafiyete ugratmak veya yikmak veya ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, devletin iç ve dis güvenligini, kamu düzenini veya genel sagligi bozmak amaciyla bir örgüte mensup kisi veya kisiler tarafindan girisilecek her türlü suç teskil eden eylemler`` olarak yapildigi hatirlatildi.
Teblignamede, 3713 sayili kanunu 7. maddesinin 1. fikrasinda ise terör örgütlerinin amaçlarinin, ``cebir ve siddet kullanilarak, baski, korkutma, yildirma, sindirme veya tehdit yollariyla 1. maddede belirtilen amaçlara yönelik olarak suç islemek üzere`` ibaresinin yer aldigi belirtildi.
Terör örgütlerinin amaci
Terörün, devletin birligini bozmayi amaç edinen suç örgütleri için bir yöntem olarak kullanildigi kaydedilen Teblignamede, bu tür suç örgütlerinin toplumda korku, panik ve ümitsizlik duygulari yaratmak amaciyla cebir ve siddeti kullandiklarinin bir gerçek oldugu ifade edildi.
Türk Ceza Kanunu`nun (TCK) 302. maddesiyle, devletin varligi için zorunlu unsurlar olan toprak (ülke), birlikte yasama arzusuna sahip insan toplulugu (millet) ve üstün iktidarin (egemenlik) korunmak istendigi kaydedilen Teblignamede, bu maddenin devletin toprak bütünlügünü, egemenligini ve bagimsizligini, anayasal sistemle olusturulmus siyasi birligini korumak amaciyla ihdas edildigi belirtildi.
``Devletin birligi`` kavraminin sadece idare bütünlügü, anayasal sistem ile tekçi bir yönetim olarak anlasilmamasi gerektigine isaret edilen Teblignamede, ``Milli bütünlük ilkesi``nin de bu kavramin içerisinde degerlendirilmesi istendi.
`Farkli dil, din ve etnik yapidaki topluluklar milleti olusturur`
Anayasa`nin 3/1. maddesi ile ``milli bütünlük ilkesi``nin koruma altina alindigi hatirlatilan Teblignamede, söyle denildi: ``Millet, ortak bir tarihe, kültüre ve ayni toprak üzerinde birlikte yasama arzusuna sahip olmayi gerektirir. Milleti meydana getiren farkli dil, din ve etnik yapidaki topluluklar belirtilen manevi baglar etrafinda birleserek milleti olusturur. Devletin milletiyle olan bütünlügünün bozulmasina yönelik cebri fiiller bu maddeyle cezalandirilmaktadir. TCK`nin 302. maddesinde yer alan `devletin birligini bozmaya yönelik eylemler` sadece devletin siyasi, hukuki yapisini parçalamaya, bölmeye yönelik eylemler olarak anlasilmamalidir. Milleti olusturan, dil, din ve etnik yönden farkli olan topluluklarin arasini açmaya yönelik eylemler de bu suçu olusturur. Burada yasaklanan devletin birligini cebir ve siddetle bozmaya yönelik eylemler oldugu unutulmamalidir. Bu husustaki fikir açiklamalari ve üniter yapinin tersinin savunulmasi seklindeki ifade özgürlügü kapsaminda degerlendirilecek eylemler elbette bu suçu olusturmayacaktir. TCK`nin 302/1. maddesinde korunmak istenen suça konu degerleri tehlikeye düsürmeye yeterli ve elverisli cebri hareketin bulunmasi sarttir. Failler tarafindan gerçeklestirilen eylemlerin tehlike suçu olan TCK`nin 302/1. maddesinde belirtilen sonucu elde etmeye uygun ve elverisli eylem olup olmadigi, failler tarafindan elverisli araçlar kullanilarak yeterli kisi sayisi ile zorlayici hareketlere girisilip girisilmedigi de degerlendirilmelidir. Eylemlerin, amaç suçun gerçeklestirilmesi açisindan elverisli olup olmadigi eylemin islenme sekli, zamani, hedef kitle ve diger bütün özellikleriyle birlikte degerlendirmek suretiyle saptanmasi gerekir. Dosyadan bagimsiz soyut ve genel bir belirleme ile bunun tespiti mümkün degildir. Saniklarin mensubu bulunduklari silahli terör örgütünün yöneldigi ve gerçeklestirmek istedigi amaç açisindan elverisli fiili gerçeklestirdikleri tarih itibariyla ülke genelindeki toplumsal etkinligin olup olmadigini aramaya gerek yoktur. Zira ``devletin birligini bozma`` suçu bir tehlike suçudur ve gerçeklestirilen eylemlerin sonuncusu ile bu tehlike gerçeklesmistir. Saniklarin yakalanmamalari durumunda örgütün ülke genelindeki etkinliginin ve toplumsal sonuçlarinin tehlike boyutunu da asacagi öngörülebilecek bir durumdur. Saniklarin son eylemi sonrasinda Türkiye genelinde gerçeklestirilen eyleme bakildiginda saniklarin amaçladiklari ``Devletin birligini bozma`` tehlikesinin dogdugu da herkesçe müsahede edilmistir.``
Yargitay Cumhuriyet Bassavciliginin 8 sayfalik teblignamesinde, üçten fazla kisinin bir araya gelmek suretiyle örgütün insan unsurunun gerçeklestirildigi, bu kisiler arasinda hiyerarsik yapinin bulundugu, bu kisiler arasinda görev dagilimi yapildigi, örgüt elemanlari arasinda kurulan is bölümü ve istigal olunacak faaliyet alanlarinin önceden tespit edildigi, örgüt elemanlari arasinda gizliligin esas alindigi, islenen suçlarin ideolojik amaçlarla gerçeklestirildiginin dosya kapsamindan anlasildigi belirtildi.
Bassavciligin teblignamesinde, su degerlendirmeler yapildi: ``Saniklarin kisisel özellikleri, geçmisleri, hedef gözetilen kisilerin etnik ve dini özellikleri ve ülkemizde yasayan insan profili göz önüne alindiginda olayin henüz ilk asamasindaki etkin sorusturma eksikligi sebebiyle saniklarin birligi bozmayi hedeflemelerindeki amaçlarinin tespiti mümkün olamamis ise de böyle bir amacin varligini ilk basta tespit edememek, TCK`nin 302/1. maddesindeki kasitla hareket ettiklerinin tespit ve degerlendirilmesine ve hukuki nitelendirme yapmaya engel degildir. Saniklarin kastinin ne oldugu, yakalandiklari asamaya kadar gelisen olaylarla degil, yakalanmamalari halinde ve buna benzer eylemleri gerçeklestirmeye devam etmeleri halinde meydana gelebilecek sonuçlar göz önünde bulundurularak anlasilabilecektir. Hedef alinan kitle ve kisinin etnik özellikleri eylemlerin gerçeklestirilis sekli ve zamani, alinmak istenen sonuç hep birlikte degerlendirilerek saniklarin kasti belirlenmelidir. Tüm bu hususlar göz önünde bulunduruldugunda son eylemin siradan bir adam öldürme eylemi olmadigi, dosyadaki eylemlerin devletin birlik ve bütünlügünü bozmak, otoriteyi zaafa ugratmak, kamu düzenini bozup ülkede kaos, kargasa ve güvensizlik ortami olusturmak, hukuksuzluk ortamina zemin hazirlamak, ülkemizi uluslararasi arenada sikintiya sokmak seklinde amaçlarinin oldugu açiktir.``
Susurluk davasi gerekçesi örnegi
Susurluk davasina bakan Yargitay 8. Ceza Dairesinin kararindan alinti yapilan teblignamede, Yargitay 8. Ceza Dairesinin 15 Ocak 2002 günlü kararinda ``... söz konusu kazanin ilk degerlendirmede dahi olayin derinligine, devlet içini de kapsayacak sekilde çok yönlü arastirilmasini gerekli kilmakla bu baglamda yapilan sorusturmalarda ulasilan bilgi ve belgelerin olayin arkasindaki iliskilerin çözülmesinin güç, karmasik ve duyarli makamlari ve görevlileri de kapsayacak ölçüde oldugunu ortaya çikardigi, haklarinda mahkumiyet hükmü kurulan saniklar disindaki kimi görevliler ile bunlara yardim edenlerin yargi önüne çikarilmalari görevi devletin yetkili organlarinda olmakla birlikte ...`` seklindeki gerekçesine yer verildi.
Teblignamede, ``Gerekçeyle örgüte iliskin tüm yapinin ilk asamada ortaya çikarilamamis olmasinin, yakalanan saniklarin eylemlerinin niteligini degistirmeyecegi, tespit edilemeyen süphelilerin yargi önüne çikarilmalari görevinin devletin yetkili organlarinda olduguna vurgu yapildigi`` hatirlatildi. Bu bilgiler isiginda dosyadaki olayin degerlendirildigi teblignamede, söyle denildi: ``Dosya kapsamindan anlasildigi üzere üniversite ögrencisi, simitçi, issiz ve küçük çapta esnaf olan saniklardan sanik Yasin Hayal`in 2002 yili yaz aylarinda Trabzon Santa Maria Katolik Kilisesi`nin rahibi olan Santoro`yu kasten yaralamasi, yine sanik Erhan Tuncel ile birlikte Yasin Hayal`in yabanci ülke sermayesi oldugu düsüncesiyle 24 Ekim 2004 tarihinde Trabzon`daki Mc Donalds isimli is yerine bomba atmalari ve atilan bombanin patlamasi neticesinde 6 kisinin yaralanmasi ve son olarak saniklar tarafindan gerçeklestirilen 19 Ocak 2007 tarihinde sirf baska din ve milliyetten olmasi nedeniyle Firat Dink`in (Hrant) öldürülmesi, sistemli, planli ve organize olarak bir örgüt faaliyeti kapsaminda devletin birligini bozmaya yönelik eylemler olarak degerlendirilmelidir.``
Suç vasfi ve saniklarin hukuki durumu
Teblignamede, tüm bu bilgilere göre, saniklara atili suçlarin vasiflari ve saniklarin hukuki durumlari degerlendirildi. Sanik Erhan Tuncel hakkinda, 24 Ekim 2004 günü Trabzon`da gündüz vakti, içerisinde ve çevresinde insanlar bulunan Mc Donalds isimli is yerine, parça ve basinç tesirli bomba atma eyleminin olus sekli itibariyle öldürmeye tesebbüs suçunu olusturdugu belirtilen teblignamede, su ifadelere yer verildi: ``Her ne kadar suç tarihi itibariyle eylem 2 kisi tarafindan islenmis ve `eylemin örgüt faaliyeti kapsaminda islenip islenmedigi hususu sabit degil` seklinde akil yürütülmesi mümkün ise de örgütün o gün itibariyle mensuplarinin tespit edilememis olmasi, var olan örgüt üyelerinin cezalandirilmasina engel teskil etmeyecegi de nazara alinarak vahamet arz eden eylemin suç tarihinde yürürlükte olan 765 sayili TCK`nin 125. maddesi kapsaminda kaldigi, amaç suç açisindan suç tarihinin son elverisli eylem tarihi oldugu da göz önünde bulundurularak, sanigin hukuki durumunun ve lehe yasa degerlendirmesinin buna göre takdir ve tayini gerektigi gözetilmeden suç vasfinda yanilgiya düsülerek yazili sekilde hükümlerin kurulmasi kanuna aykiri bulundugundan bozulmasi talep olunur.``
Teblignamede, sanik Erhan Tuncel`in imal edip, sanik Yasin Hayal ile is yeri önüne koyduklari bombanin patlamasi neticesinde, magdurlarin yaralanmasi, is yeri ve olay yerinde bulunan magdura ait aracin da zarar görmesi seklinde gerçeklesen eylemin, kasten öldürmeye tesebbüs, mala zarar verme ve genel güvenligin kasten tehlikeye sokulmasi suçlarini olusturacagi belirtildi. Ancak patlayici atma eyleminin patlayici madde kullanilarak mala zarar verme suçunun agirlastirici nedenini olusturdugu vurgulanan teblignamede, eylemin 5237 sayili TCK`nin 42. maddesi uyarinca bilesik suç niteliginde sayilmasi gerektigi, lehe yasa degerlendirmesinin buna göre yapilmasi gerektiginin düsünülmeyerek degerlendirmede yanilgiya düsülerek yazili sekilde 5237 sayili TCK`nin 170. maddesindeki genel güvenligin kasten tehlikeye sokulmasi suçundan da ceza tayini yapilmasinin kanuna aykiri bulundugu kaydedildi.
Ayrica patlayici madde atma suretiyle zarar verme eyleminin olus sekli itibariyle tasarlayarak ve bombalama suretiyle öldürmeye tesebbüs ve mala zarar verme suçlarini olusturdugu ifade edilen teblignamede, ``5237 sayili TCK`nin 44. maddesinde düzenlenen fikri içtima kurali uyarinca amaç suçun islenmesi dogrultusunda islenen diger suçlardan sadece daha agir cezayi gerektiren nitelikli öldürmeye tesebbüs suçundan sorumlu tutulmasi gerektigi``, gözetilmeden suç vasfinda yanilgiya düsülerek yazili sekilde hüküm kurulmasinin da kanuna aykiri bulundugu ifade edildi.
`Erhan Tuncel, cinayetin planlayicisi`
Teblignamede, sanik Erhan Tuncel hakkinda 19 Ocak 2007 tarihli kasten öldürme suçundan kurulan hükümle ilgili yapilan degerlendirmede, saniklarin beyanlari, tanik anlatimlari, saniklar arasindaki iletisim tespit tutanaklari ve HTS kayitlari ve tüm dosya kapsami hep birlikte degerlendirildiginde, Tuncel`in 19 Ocak 2007 tarihinde Firat (Hrant) Dink`in öldürülmesi eyleminin planlayicisi oldugunun anlasildigi vurgulandi.
Tuncel`in, ``baska dosya sanigi olan ve suça sürüklenen çocuk Ogün Samast`i suç islemeye azmettirdigi, eylemin gerçeklestirilmesinde araç gereç temin ettiginin de anlasildigi`` belirtilen teblignamede, ``Sanigin üzerine atili suçun sübuta erdigi ve eylemine uyan 5237 sayili TCK`nin 82/1-a, 3713 sayili Kanun`un 5/1. maddeleri geregince cezalandirilmasi gerektigi gözetilmeden dosyayla uyusmayan gerekçelerle yazili sekilde beraatina karar verilmesi kanuna aykiri bulundugundan bozulmasi talep olunur`` denildi.
Saniklar Erhan Tuncel ve Yasin Hayal hakkinda silahli terör örgütü yöneticisi olma, saniklar Ersin Yolçu ve Ahmet Iskender hakkinda ise silahli terör örgütüne üye olma suçlarindan kurulan hükümlerle ilgili yapilan degerlendirmede, ``saniklar Erhan Tuncel, Yasin Hayal, Ersin Yolçu ve Ahmet Iskender`in gerçeklestirdikleri ve vahamet arz eden, araç suç niteligindeki kasten öldürme eyleminin, 5237 TCK`nin 302/1. maddesinde belirtilen amaç suça yönelik, zarar tehlikesi dogurmaya elverisli bir icra hareketi niteliginde bulundugu`` ifade edildi. Bu maddede tanimlanan suçun unsurlarinin olustugu, saniklarin eylemlerine uyan 5237 sayili TCK`nin 302/1, 3713 sayili Kanun`un 5/1. maddeleri uyarinca cezalandirilmalari gerektigi gözetilmeden suç vasfinda hataya düsülerek beraatlarina karar verilmesinin kanuna aykiri bulundugu bildirildi.
Beraat eden 4 sanik hakkinda eksik inceleme
Saniklar Osman Hayal, Zeynel Abidin Yavuz, Mustafa Öztürk ve Tuncay Uzundal hakkinda silahli terör örgütü üyesi olma ve kasten adam öldürme, sanik Salih Hacisalihoglu, Yasar Cihan ve Halis Egemen hakkinda silahli terör örgütüne yardim etme suçlarindan kurulan beraat hükümlerine yönelik temyiz itirazlarinin incelenmesinde, bu saniklarin sorusturma ve kovusturma asamasiyla Basbakanlik Teftis Kurulu raporlarindaki beyanlari, taniklarin anlatimlari, katilanlar ve magdurlarin beyanlari, saniklar arasindaki iletisim tespit tutanaklari ve HTS (telefonun kullanildigi yer sinyali) kayitlari Trabzon 1. Asliye Ceza Mahkemesi`ndeki dava dosyasi, eylemlere iliskin evrak ve tüm dosya kapsami birlikte degerlendirildi.
Ceza yargilamasinin temel amaci olan maddi gerçegin ortaya çikarilmasi, saniklarin atili suçlari isleyip islemediklerinin tespiti, adil ve hukuki bir hüküm verilebilmesi amaciyla saniklar Osman Hayal, Zeynel Abidin Yavuz, Mustafa Öztürk ve Tuncay Uzundal`in iddia olunan kasten öldürme eylemine katilip katilmadiklarinin ve diger saniklarla örgütsel baglantilarinin tespiti bakimindan cinayet mahallinde yapilan görüsmelere iliskin Telekomünikasyon Iletisim Baskanligi kayitlari hakkinda bilirkisi raporu aldirilmadan eksik arastirma sonucu yazili sekilde hüküm kurulmasinin bozmayi gerektirecegi belirtildi.
Teblignamede, olaya iliskin, Akbank Osmanbey Subesi`ne ait kamera kayitlarinin bulundugu iddia edilen hard diskler, DVD ve CD`ler yeniden incelenerek, görüntülerin temin edilmesi durumunda bu dijital aletlerde var oldugu iddia edilen görüntülerle ilgili cinayet mahallinde kim ya da kimlerin bulunduguna iliskin, TRT ya da üniversitelerin bu konuda uzman kürsülerindeki bilirkisi heyetlerinden rapor alinarak, görüntülerdeki sahsin sanik ya da saniklar olup olmadiklari, kuskuya yer vermeyecek sekilde tespit edilmeden eksik arastirma ile hüküm kurulmasinin da kanuna aykiri bulundugu bildirildi.
Teblignamede, Saray Kumasçilik Magazasi kameralarina görüntüleri yansiyan kisilerin kimlikleriyle ilgili TRT ya da üniversitelerin bu konuda uzman kürsülerindeki bilirkisi heyetlerinden rapor alinarak, bu kisilerin saniklar arasinda yer alip almadiginin kuskuya yer vermeyecek sekilde tespiti yapilmadan eksik arastirmayla yazili sekilde hüküm kurulmasinin bozmayi gerektirecegi ifade edildi.
Davanin geçmisi
Istanbul 14. Agir Ceza Mahkemesi, 17 Ocak 2012`de verdigi kararla, 19 sanigin yargilandigi davada tutuklu yargilanan Yasin Hayal`in, ``Hrant Dink`i tasarlayarak öldürmeye azmettirmek`` suçundan agirlastirilmis müebbet, ``yazar Orhan Pamuk`u tehdit etmek`` suçundan 3 ay ve ``ruhsatsiz silah bulundurmak`` suçundan da 1 yil hapisle cezalandirilmasini, ``silahli terör örgütü yöneticisi olmak`` suçundan ise beraatini kararlastirmisti.
Tutuklu saniklardan Erhan Tuncel`in de toplam 10 yil 6 ay hapisle cezalandirilmasina hükmederek tahliyesine karar veren heyet, saniklardan Ersin Yolcu`yu 12 yil 6 ay, Ahmet Iskender`i 13 yil 4 ay ve Salih Hacisalihoglu`nu 2 ay 15 gün hapisle cezalandirirken, bütün saniklarin ``silahli terör örgütü üyeligi`` suçundan beraatine hükmetmisti.
Istanbul Cumhuriyet Savcisi Hikmet Usta, yerel mahkemenin kararina itiraz etti. Savci Usta`nin, Yargitay Cumhuriyet Bassavciligina gönderdigi dilekçede, Erhan Tuncel ve Yasin Hayal`in örgüt liderligi ve yöneticiligini yaptigi saniklarin, Ergenekon sorusturmalarinda yakalanan ve haklarinda dava açilan saniklarla amaç birligi içinde bulundugunun, ana yapi Ergenekon ile Trabzon`daki hücresel yapinin ayni suç isleme DNA ve gen özelliklerine sahip oldugunun anlasildigi kaydedilmisti. Karari veren Istanbul 14. Agir Ceza Mahkemesi Baskani Rüstem Eryilmaz ise davanin saniklariyla ilgili örgüt yöneticiligi veya üyeligi konusunda yeterli delil bulunamadigindan beraat karari verdiklerini söylemisti.
Eryilmaz, ``Verdigimiz karar, `örgüt yoktur` anlamina gelmez. Bugün bir gazeteye yaptigim açiklama yanlis yorumlaniyor. Verdigimiz karardan rahatsiz degiliz. Sadece tatmin edici olmadigini belirttim. Elbette bu cinayeti basite indirgeyemeyiz. Durduk yerde Trabzon`dan birilerinin kalkip Istanbul`daki bir gazeteciyi vurmasi hayatin olagan akisina aykiridir. Herkes bu olayin arka planinda kimler oldugunu merak ediyordu. Biz de bunu istiyoruz ama dosyadaki delillerle karar verebiliriz`` açiklamasini yapmisti.