Yasadiklarimdan ögrendigim bir sey var

Yasadiklarimdan ögrendigim bir sey var

GREVIN IZINDEN ILERLEMEK -2 Muzaffer Özkurt / Cumhur Das

Tekstil isçilerinin greve çikmasinda, grevi 10 gün sürdürmesinde ve Baspinar’in tamamini etkileyecek bir basari göstermesinde geçmis deneyimlerin etkisi var. Bu deneyimlerin basinda isçilerin kendi fabrikalarinda yasadiklari geliyor. Fabrikalarinda yasadiklari sorunlar, bunlara karsi yaptiklari kimi eylemlerden çok sey ögrenmis isçiler.

Greve çikan isçilerin deneyim elde edebilecegi bir diger yer ise Gaziantep’te daha önce verilmis mücadeleler:  ‘96’da 20 bin hali dokuma isçisinin bir ay süren ve basariyla biten grevi… ‘97’de Ambar isçilerinin aylar süren ve zaferle sonuçlanan direnisi… ‘98’de Sanko’da binlerce tekstil isçisinin patrona ve sendikalari TEKSIF’in uzlasmaci tutumuna karsi verdigi ve sözlesmenin yüzde 100’ün üzerinde bir zamla imzalanmasini saglayan mücadelesi… 2.5 yil önce yasanan ve 75 gün süren Çemen Tekstil isçilerinin direnisi... Ancak isçilerin greve baslarken bu direnis ve grevlerden tam olarak faydalanabildigi söylenemez. Grev sonrasi görüstügümüz isçiler de bu zaafa dikkat çektiler. Özellikle Ünaldi grevine. Bu grevi konu alan “Direnisi nasil dokuduk” kitabini daha önce okumalari halinde grevin gidisatinin farkli olacagini söyleyen isçiler var.

Ancak eksik ya da tam, kendi deneyimlerinden yola çikan isçilerin grevden çikardiklarin en önemli sonuç su: “Birlik olmaktan baska yol yok. Birlik olunursa isçi kazanir, olunmazsa patron kazanir. Ve bu olmaz diye bir sey yok. Isçi isçiye güvenir ve gerektigi gibi bir çalisma yürütürse bu güç ortaya çikar.”

OTURMA EYLEMI YAPILDI

Grevden önceki deneyimlerini konusmak için ilk olarak grevin kivilcimini yakan Sireci isçileriyle bir araya geliyoruz.1600 isçinin çalistigi Sireci’de yasanan grev ilk eylem degil. Grev öncesi iki kez eylem yasanmis. Isçiler daha önce yapilan eylemlerde taleplerinin net olmadigini, öfke ve tepkiyle hareket edip sadece “Biz bu zammi istemiyoruz” diye yola çiktiklarini anlatiyorlar. Ilk eylemleri de is birakma seklinde olmamis zaten. Zam oranlarinin açiklanmasinin ardindan vardiyasi biten isçiler disari çikarak oturma eylemi yapmislar. Patron gelmis ve “Devletin verdigi bu, ister çalisin ister çalismayin” sözü üzerine eylem sona ermis. Eylemin faturasi ise eski Çemen Tekstil isçilerine çikarilmis. Daha önce Çemen’de çalisan isçiler bu eylem üzerine isten atilmis.

ÇAY IÇIN MI?

Ikinci eylem ise birinciye göre daha derli topluymus. Isçi servisinde bir isçi “Ben bu paraya içeriye girmiyorum” deyince bütün servis isbasi yapmamis. Onlari gören diger isçiler de isbasi yapmayarak fabrika önünde toplanmis. Isçiler Sireci’nin 3. Organize’de bulunan fabrikasindan 2. Organize’deki fabrikasina kadar olan 3 kilometrelik yolda da yürüyüs yaparak zammi protesto etmisler. Bu eylemde bir dahaki zam döneminde iyi bir zam yapma ve isçiler arasinda 80 lirayi bulan kademe farkinin giderilmesi taleplerinde olumlu adim atilacagi sözü verilmis. Ancak eylem sonunda kazanilan tek hak, çay olmus. O zamani yasayan bir isçi sunlari anlatiyor: “Hatta bu dalga konusu olmustu. Eyleme katilmayanlar ‘O kadar yolu çay için mi yürüdünüz’ diyorlardi.” Ama bu hakkin elde edilmesine kazanim olarak bakan isçiler de var: “En azindan isçilerin bir kisminin birlik oldugunda hak alinabilecegini gördük.” Bu kazanim fabrikada üçüncü eylemin de yolunu açmis.

SON EYLEM DAHA DENEYIMLI OLDU

Agustos basina gelindiginde ise isçiler verilen sözlerin tutulmadigini görmüsler. Bunun üzerine bazi isçiler is birakip fabrika önüne çikmis. Patronun oglu da bütün makinalari kapatarak isçilerin tamamini disari çikartip konusma yapmis: “Yapacak bir sey yok.”  Tam bu sirada asil patron Ahmet Sireci’nin isçilere agir küfürler etmesi ve arabasini disarida bekleyen isçilerin üzerine sürmesi ise bardagi tasiran son damla olmus. Sireci isçileri devamini söyle anlatti: “Küfür duyulunca kiyamet koptu. Herkes disari çikti. Ilk eylemde is birakmamistik. Ikincisinde ise is birakmistik ama ne talebimiz belliydi ne de komitemiz vardi. Ama son eylemde taleplerimizi belirledik, komite kurduk ve sözcü seçtik. Bu sayede yaptigimiz eylem daha uzun sürdü. Eylem sürdükçe güvenimiz de artti. ‘Çemen isçileri 75 gün karda kista bekledi biz burada 10 gün bekleyemez miyiz?’ denmeye baslandi .”


SANKO VE SIRECI ÖGRETICI OLDU

Öz Iplik-Is Sendikasinin örgütlü oldugu ve 1500 isçinin çalistigi Gürteks ile ayni patrona ait ve yine Öz Iplik-Is’in örgütlü oldugu 400 isçinin çalistigi Güriplik fabrikalarini etkileyen ise Sireci olmus. Aldiklari ücretin sendikasiz çalisan Sireci’yle ayni oldugunu anlatan Gürteks isçisi, “Bizde de daha önce mesaiye gitmeme olmustu. Bunun üzerine 3-5 kisiyi isten attilar. Sendikaya gidip sikayet eden bir isçi vardi o da isten atildi. Bu nedenle sendikaya tepki vardi.” Fabrikada daha önce yasanmis Sanko direnisini bilen isçiler de var. Bu isçilerden biri sunlari anlatti: “TEKSIF Sendikasinin örgütlü oldugu Sanko’da isçiler imzalanan sözlesmeyi begenmemis, binlerce kisiyle sendikaya gidip sözlesmeyi yirttirmislardi. Isçiler yaptiklari eylem sonunda eylem öncesi belirledikleri zammin ötesinde artis saglamislar. Biz tüm bunlari bildigimiz için sendikaya ragmen eyleme basladik.” Eyleme baslarken Sireci’den etkilenen Gürteks isçileri de, Sireci’nin ardindan komite olusturdular ve sözcülerini seçtiler.
Grevin ardindan konustugumuz Gürsteks isçileri “Isçi isçiye güvenmeyi ögrendi. Birlik olmayi, konusup anlasmayi gösterdi. Biz bunlari yapmak zorundayiz. Yoksa köle gibi çalismaya devam ederiz” diyorlar.  Isçilerin birlik olmasi halinde patronun isçileri isten atamadigini, isten atmalarin ancak birlik bozulduktan sonra gündeme geldigini söyleyen Gürteks isçileri, söyle devam ediyor: “Zengin adamin da ne kadar korkak oldugunu gördük. Çünkü bizim kaybedecek bir seyimiz yok. En fazla bir ay bosta kalirsin. Hamal olduktan sonra çalisacak yer bulunur. Ama zengin adam bu eylemle trilyonlar kaybeder.” Benzer deneyimleri dile getiren Güriplik isçisi ise söyle konustu: “Grev 10 gün sürdü ama sanki 15-20 yil ileri gittik. O kadar çok sey ögrendik.”


BIRLIK BÜYÜDÜKÇE TALEPLER DE BÜYÜDÜ

Grev ve grev öncesini konustugumuz isçilerin anlattiklari bir baska gerçege de isaret ediyor. Isçiler, taleplerini belirlerken yakalanan birligin büyüklügüne de bakiyor.
Sireci isçilerinin grev öncesi talepleri oldukça cüziymis örnegin. Sireci isçisi söyle devam ediyor: “75 liralik devamsizlik primi vardi. Biz dedik ki bunun 35 lirasi patrona kalsin, 40 lirasi da kosul aranmadan isçiye verilsin diyorduk. Ama o zaman fabrika içinde bile birlik degildik. Ama bütün fabrika greve çiktiginda bize küfür eden patronun özür dilemesini ve 4 ikramiye verilmesini istiyorduk artik.”
Motif’te de talep suymus: 900 lira arti aile geçim indirimi. Tek tek fabrikalar kendi basina eylem yaparken talepler böyle devam ediyormus.
5 fabrika greve çikip da bir üst komiteyle birlestiklerinde ise isçiler güçlerinin daha da arttigini görmüsler. Birligin büyüdügünü gören isçiler de taleplerini buna göre yenilemisler: 1000 lira arti 4 ikramiye.
Grevin gösterdigi bir diger gerçek ise 100 bin isçinin ve yüzlerce fabrikanin bulundugu bir bölgede önde gelen 5 fabrikada verilen mücadelenin tüm bölgeyi etkileyebilecegi. Zira, greve çikan isçi sayisi 5 bin olsa da grevin sonuçlari tüm Baspinar’a yayildi. 5 fabrikada grev devam ederken Meltem Tekstil, Selçuk Iplik, Gama Tekstil ve Boyar Kimya gibi pek çok isyerinde de kisa süreli is birakma eylemleri yasandi. Grevle elde edilen 875 lira ücret ve bayramlarda 10’ar yevmiye ikramiye hakki bugün pek çok iplik fabrikasina yayilmis durumda.


ÇEMEN TEKSTIL DENEYIMI YOL GÖSTERDI

Grevdeki isçiler içinde en örgütlü davranan fabrika 180 isçinin çalistigi Motif oldu. Bu örgütlülükleri fabrikada çalisan isçi sayisinin azligindan degil, Motif’in, Çemen Tekstil isçilerinin 75 günlük grev deneyiminden en etkin sekilde yararlanan fabrika olmasindan kaynaklaniyor. Bu nedenle greve de en hazirlikli çikan fabrika olmus. Motif isçileri daha grevden önce bir araya gelip sorunlarini konusmaya, komite olusturmaya baslamis. Önce 3-5 isçiyle baslamis toplantilar. En güvenilirlerin katilmasiyla beraber sayi artmaya baslamis. Bu çalismalara katilan isçilerden biri söyle anlatiyor: “Sendikalara güven yok. Hepsinin nami kötü. Peki ne yapacagiz? Çare biziz. Kendi kendimize örgütlenecegiz, birlik olacagiz. Mücadeleyle haklarimizi alacagiz. Çalismalarimizi da bu yönde sürdürdük. Baspinar Isçi Komitesinin temmuz ayinda yaptigi kurultay çalismalarina katildik. Parklarda, evlerde toplantilar yaptik. Bu toplantilarda greve çikildiginda ne gibi sorunlar yasanacagini da konusuyorduk. Tebligat gelir, polis gelir. Bunlari önemsemeyeceksiniz dedik isçilere. Birlik oldugun sürece bunlar geçersiz olur. Ama birligin bozulursa seni dagitirlar. Çemen Tekstil grevinde ne kadar deneyim varsa hepsini burada kullandik.” Bu çalismalarin etkisini grevde de görmüs Motif isçileri. Ne tebligat geldiginde ne de polis kafalari karistirmaya çalistiginda buna prim vermemisler. Ve grevin sonunda kendi deyimleriyle “Bir kisinin burnu kanamadan” birlikleri bozulmadan içeri girmisler. Motif bu yönüyle diger iplik fabrikasi isçileri arasinda olumlu bir örnek olarak kulaktan kulaga anlatiliyor.


ISÇI TARIHIYLE BULUSUYOR

1996 yilinda yasanan Ünaldi direnisi hiç süphesiz Antep isçi hareketi tarihinin en önemli deneyimlerinden biri. Sigortasi, sendikasi olmayan 20 bin isçinin 1 ay süren grevinin ardindan protokol imzalayarak hak elde ettigi bu büyük grev, son yasanan grevle birlikte isçiler arasinda daha fazla tartisilmaya, konusulmaya baslandi.
Ünaldi grevinin öncü isçilerinden olan ve su an Emek Partisi Gaziantep Il Baskanligi görevini yürüten Mecit Bozkurt, Ünaldi’nin etkisini söyle anlatti: “Grev yerlerine gittigimizde isçilere birlik olmalari, komite kurup kendi kararlarini kendilerinin almalari gerektigini söylüyor ve Ünaldi’yi örnek gösteriyorduk. Ünaldi’yi söyledigimizde de hemen her fabrikadan bazi isçiler ‘Evet ben Ünaldi’yi biliyorum. Ben de onlari yasadim. Orada da böyle yapmislardi. Dogru söylüyor’ diye karsiliyordu. Ünaldi deneyimi disaridan verilen komite kurma, taleplerin ortaklastirilmasi gibi önerilerin dogrulugunun test edildigi ve kendine güvenin arttigi bir deneyim olarak ele alindi isçiler arasinda.”
Isçilerin Ünaldi deneyimiyle yeniden bulusma süreci grevden sonra biten degil, çogu isçi açisindan yeni baslamis bir süreç. Ünaldi’yi yasayan isçilerle Ünaldi’yi Evrensel Basim Yayin’dan çikan ‘Direnisi nasil dokuduk’ kitabindan okuyarak ögrenen isçiler bir araya gelmeyi sürdürüyor. Hem Ünaldi hem de son grevden çikan dersler masaya yatiriliyor. Buradan çikarilan en büyük ders ise, umutsuzluga kapilmadan israrli bir çalisma yürütülmesi, isçilerin kendine güvenmesi, birligin saglanmasi halinde tüm haklarini kazanilabilecegi. Bu toplantilara katilan ya da kitabi okuyan isçiler ise bir yandan memnuniyetlerini dile getirirken bir yandan da pismanlik belirtiyor: “Keske bunlari daha önce bilseydik. Grevimiz de daha etkili olabilirdi. Bütün tekstil isçileri bu kitabi okumali. Kendi tarihini ögrenmeli.”