Tarih: 12.10.2015 00:00

Yasli Divrigi Kartalinin Öyküsü

Facebook Twitter Linked-in

 Yasli Divrigi Kartalinin Öyküsü 

Divrigi Kalesinin en yüksek tepelerinden aslanli burçlarin oldugu zirveden bir kartal havalandi. Kayaliklar boyunca süzülerek kus bakisi kasabayi, Ulu Camiyi, türbeleri, minareleri çarsida gezinen insanlari seyretti. Yillar önce dinledigi Kalaycilar Çarsisi’ndaki demircilerin tokmak seslerine ne kadar da hasret kalmisti. Nefret ettigi seslere bile hasret kalacagi hiç aklina gelmemisti. Yasli kanatlarini olanca gerginligiyle açarken ise yaramaz hale gelen gagasinin nasil da onun için bir izdiraba dönüstügünü düsünüyor, Bu gagayi nerelere çarpip, ondan nasil kurtulabilecegini hesap etmeye çalisiyordu. Yaklasik 150 seneyi devirmisti. Yasli gagadan kurtulursa daha görecek günlerin olacagini düsünüyordu.
Insanlar kaleden ayrilip sehre yerlestiklerinden buralari artik kullanmiyorlardi. Yillar önce buralarda yasanan canlilik sona ermis, uzun zamanlar önce hayatla birlikte durmustu. Kalede her ne kadar kimseler yoksa da yasli kartal gözleriyle etrafi süzüyor. Dogabilecek her hangi bir olumsuzluk karsisinda kendisini kalenin arka yüzünden uçurumlarin üzerinden Çalti Çayi’na dogru birakarak hizla kanat çirpip Kesdogan Kalesi’ne dogru kaçmayi planliyordu.
Divrigi Kalesi görenleri hayran birakan bir kaleydi. Yüksek duvarlari öyle kolay kolay asilacak cinsten bir hisar degildi. Bir zamanlar teknoloji denilen kolayliklar yokken o koca koca kayalari nasil da sabirla yukarilara tasimis, nasil düzgün sekilde tiraslayip, islemis üst üste dizmislerdi. Her sey emekle ve akil gücüyleydi. Koca tas bloklar yuvarlak düzgün agaçlarin gövdeleri üzerinde teker gibi yuvarlanarak, uzun kaldiraçlarla oradan oraya savrularak, kum dolu havuz yöntemiyle veya merdiven iskeleler yöntemiyle daha çok da katir, at ve insan gücüyle buralara tasinmis, bu hale getirilmisti.

Yillar önce sehre hâkim olan bu tepeyi çepeçevre hisarlarla çevirmislerdi. Her hangi bir saldiri aninda kapilarini kapatip içeri çekilince; kendilerine yillarca yetecek yiyeceklerini sakladiklari kilerleri, ambarlari mevcuttu. Soguk Magara denilen yerden geceleri gizlice inip Çalti Çayi’ndan su ihtiyaçlarini karsiliyorlardi. Yagmur sularinin biriktirildigi sarniçlar, depolar mevcuttu. Silahli askerlerin hizmet yaptigi Kalede o yalçin kayaliklarin üzerinde taslari düzgün sekilde yontularak dikilen yüksek duvarlar yapmislardi. Iste bu duvarlarin tepesini, kasabaya bakan hasmetli durusuyla tas aslan heykelleri süslüyordu. Aslanlarin öylesine bir duruslari vardi ki; anlatilamaz bir haldelerdi. Aslanlar iki ayaklari üzerine ileriye atilir gibi dikilirken sanki bir yildirim çarpmista yari bellerinden yukarisi kayalardan disarida asagiya atlar vaziyette öylece kala kalmislardi. 
Yasli kartal yillar yili kendinden önce yasayan atalarinin anlattiklarini dinlemisti. Bu kaleye öyle savasçi bir kavim gelip yerlesmisti ki oklarini yildirim hiziyla çekiyor, kasla göz arasinda atiyor gökte uçan kuslari vuruyorlardi. Parlak kiliçlari bir kez kinindan çikti mi rakiplerini pes ettirmeden kinlarina sokmuyorlardi. Bu nedenle buralar onlar için tekin yerler degildi. Yasli kartallar yavrularina yillarca Aslanli Burcun yakinlarina ugramamalarini söylemisti. 
Kaledeki mescitte ibadet eden Mengücek oglu diye anilan Türk kavmi oku atarken “ya Hakk” deyip birakiyor. Menzili hiç sasmiyordu. Onlar her canliya kiliç sallamaz, ok atmazlardi. Hak Muhammet ya Ali deyip insana deger verirler. Ehlibeyt yolunda giderlerdi. Cemal cemale haka olan canlar cem olduklarinda, sazlar çaldiklarinda cusa gelip esriyip semah dönüyorlardi. Kartala, dogana, keklige çok itibar ederlerdi. Sembollerini çift basli kartal yapmislari. Hatta bülbülü bogayi bile tasa islemisler, Sifahanenin ibadet yerinin dört kapisinda bu motifler capcanli duruyordu. Yillarca kutsal saydiklari geyiklere dokunmadiklarindan bu daglarda yavru yapip serpilip çogalmislardi.
Yasli kartallar bir zamanlar oraya gezginlerden Evliya Çelebi’nin de geldigini anlatmislardi. Gagasi giderek aci vermeye baslamisti. Hüseyin Gazi ‘nin yatirinin oldugu Igimbat Tepesi’ne dogru bakarken Malatya serdarinin Kolundan yara almasina kolunun göverip düsmesine ragmen tek elindeki kiliciyla atinin üzerinde nasil direndigini düsündü. Hüseyin Gazinin göveren kolu Kömek yakinlarindaki Gökkol da düsmüstü. Acep kendi gagasi da” düsecek mi “diye düsündü. Yasli kanatlarini son bir hamleyle Kesdogan kalesine dogru çirparken Kaledeki güzeller güzeli bey kizi geldi aklina.. Nasil da asik olmuslardi birbirlerine bu kalenin beyinin ogluyla, karsi kalenin beyinin kizi. Ne yazik ki bir çok ask hikayesinde oldugu gibi bu ask ta kan ve gözyasiyla bitmisti. Gece urganlar sarkitarak kaleden kaleye kizi görmeye giderken Karsi kalenin bey kizina yanik olan dogan isimli askeri; olayi kale beyine aksettirince tam asik oglan ortalardayken “Kes Dogan!” diye emir vererek halati kestirir. Genç asik halatlarin kesilmesiyle kayaliklardan agaçlarin, ormanlarin arasina düsüp ölür..Bunun üzerine beyin kizi da o Dogan isimli muhafiza varmamak için kendini kayaliklardan atar..Yasli kartal yillarca “agizdan agza” “kulaktan kulaga” anlatilan bu hikayeyi hatirlamis hüzünlenmistir. Bu arada Kesdogan Kalesi’nin yikintilari üzerine geldiginde o kirmizi demir yüklü kayalara hizla gagasini vurmaya baslar. Sanki Doganin halati kesmesini bugün yasiyormus gibi gagasini kayalara vurur, vurur, vurur...
Ve eski gagasi firlayip agzindan düser. Kanlar arasindan yepyeni bir gaga hafif beyazla kizil arasinda bir renkle görülmeye baslar . Basi hafiflemis yükten kurtulmustur yasli kartal. Artik yeniden hayata dönmüsçesine gencecik bir gaga sahibi olmustur. Divrigi’ye dogru süzülürken yeniden gagasini kullanabilecegi sevinci onu havalarda uçurtmaya yetmistir…

Saygilarimla.  Ismail Aydogmus




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —