Bugün, 12 Mart 2025 Çarşamba

Yeni 15-16 Haziran için daha çok neden var

Yeni 15-16 Haziran için daha çok neden var

Bundan tam 42 yil önce isçilerin sendika seçme ve sendika degistirme özgürlügünün kisitlanmasina karsi iki günlük büyük bir direnis gerçeklesti.

Bundan tam 42 yil önce isçilerin sendika seçme ve sendika degistirme özgürlügünün kisitlanmasina karsi iki günlük büyük bir direnis gerçeklesti. Istanbul ve Kocaeli merkezli baslayan eylemler ikinci gününde daha da yayildi. DISK’in çagrisi ile yapilan eylemlere Türk-Is üyesi isçiler de yogun bir katilim sagladi.
Aradan 42 yil geçti. Dün isçilerin sendika seçme özgürlügünü kisitlayan zihniyet bugün onlarin grev hakkini ellerinden almaya çalisiyor.
15-16 Haziran direnisinin 42’inci yil dönümünde is kollarina grev yasagi getirilen Hava-Is Sendikasi Genel Baskani Atilay Ayçin’le dünü, bugünü konustuk.

15-16 Haziran direnisinin 42. yildönümü. Dünden bugüne Türkiye’de neler degisti?
15-16 Hazirani olusturan sartlara, o günkü zihniyete, sendikalar üzerinde olusturulan baskilara, o gün oynanmak istenen oyunlara, siyasi iktidarin sendikal örgütlenmedeki gelismeler konusundaki rahatsizliklarina ve aldiklari önlemlere baktiginizda, yil 2012 aslinda hemen hemen hiçbir seyin degismedigini görmek mümkün.
AKP iktidari önce THY’de çalisan personelin temininde güçlük çekilmesini ileri sürerek sendikanin bu anlamda avantajli oldugunu, isverenleri Türkiye standartlarinin üzerinde bir takim haklar vermek zorunda biraktigi gerekçe göstererek bir önlem alma ihtiyaci hissettiklerini söylemisti. Bir diger gerekçe bunu Basbakan bizzat kendisi açikladi; “THY turizm sektörü ile iç içe olan bir sektördür. Sektörde yapilacak bir grev, turizm sektörünü etkileyecektir. Bu da ülkenin mali dengelerini sarsacaktir.” Bu sözlerle böyle bir yasaklamanin hakliligini anlatmaya çalisti. Bu yasanin hazirlanmasi için ileri sürülen her iki gerekçe de hükümetin ne kadar çaresiz oldugunu gösteriyor. Aslinda bunlarin ikisi de bahane. Çünkü AKP’nin özellikle son 8 yildir sendikamiz üzerinde oynamadigi oyun kalmadi. Basvurulmayan yöntem kalmadi. Hiçbirisinde basarili olamadilar. En sonunda iktidar olmanin, yasa yapma erkini elinde bulundurmanin avantajini kullanarak bizi korsan bir yasa ile grev yasagi kapsamina aldilar. Buradan da baktigimizda 15-16 Hazirani olusturan sartlar ile bugünkü arasinda çokta fark olmadigini görüyoruz. Özellikle çalisma yasaminda, sendikal örgütlenme önündeki engellerin devam ediyor olusu, grev yasaklarinin artarak devam etmesi, taseron sisteminin yaygin uygulanmasi, güvencesiz yarinlarin olusturulmasi, sendikasiz güvencesiz ve örgütsüz bir gelecek seklinde üçlü saç ayagi biçiminde bir AKP politikasi var.

Sendikaniza yönelik saldirilardan bahsettiniz. Bu genel bir saldiri mi sadece sizi hedef alan bir saldiri mi?
AKP üç temel politika uyguluyor. Yandaslastirabildiklerinde sorun yok, onu yapamiyorsa kurumu islevsizlestiriyor ve çevresini sararak hareket alanini daraltiyor. Bizde yaptigi da bu. Grev yasagi getirerek hareket alanini daraltiyor gibi gözükse de toplusözlesme, pazarlik hakkimizi da ortadan kaldiriyor. Çünkü taraflar esit güçle oturmuyor masaya. Isveren için caydirici olarak elimdeki tek silah grev. Bunu elimden alirsan yaptirim gücü kalmiyor. Karsi taraf için ise alan bir o kadar genisliyor. Çünkü toplusözlesme sonunda Yüksek Hakem Kuruluna (YHK) gidiyor. Grev yasagi kapsamindayiz, pazarlik yapma gücü elimizden alinmis dolayisiyla toplusözlesme anlamini yitirmistir.
Baktiginiz zaman 15-16 Haziran 1970’de de sendikal örgütlenmenin önüne bir takim yasaklar konmaya çalisildi. O yüzde 274-275 sayisi sendikalar yasalari çok özgürlükçü bulundu, sendikalarin grevleri olabildigince yayginlastirarak ekonomiyi çökerttigi, devletin bu ekonomik çöküntünün altindan kalkamayacagi söyleniyordu. Yani o gün toplu bir saldiriya geçildi bugün ise lokal saldirilar yapiliyor.
O yüzden ben AKP’nin bize yaptigini bir yol temizleme hareketi olarak görüyorum. Türkiye’de kurumlarin hemen hemen hepsini yandaslastirdi. Simdi biz geldigimiz noktada kendimizi nerede nasil ifade edecegiz bilmiyoruz. Mücadele edecegiz alana çikiyoruz karsinizda devletin gücü, masaya oturuyorsunuz karsinizda devletin gücü, yargiya gidiyorsunuz karsinizda devletin gücü. Mecliste parmak sayisina bakiliyor zaten. Çogunlukta onlarda. Bugün lokal saldirilarla bu isi yapiyorlar. Hava is kolunun stratejik bir is kolu oldugu daha önceden de biliniyordu. Özellestirme sürecinde bu dikkate alinmadi, hatta yabanci sektöre hisseler satildi. Bunlar yapilirken sirketin stratejik olmasi gözetilmiyor çalisanlarin en temel hakki ellerinden aliniyor. Sendikasi dolayli olarak islevsiz hale getiriliyor.

15-16 Haziran eylemlerini baslatan DISK’ti ama Türk-Is üyeleri de eylemlere katildi. Bugün sizden baska bagiran yok. Hatta birlikte yol yürüdügünüz sendikalarda.
15-16 Haziranda bir tepki gösterme, karsi koyma söz konusu oldu ama bugün bakiyorsun herkes sinmis, herkes kabullenmis, herkes ecelini bekler konuma gelmis. Bu anlayis terk edilmedigi sürece hep söylüyorum hükümet bizim üzerimizden Türkiye’ye bir mesaj verdi. Havaalani güvenlik komisyonun aldigi kararda bunun ikinci adimi.
Sikiyönetim Komutanligi bir nolu, iki nolu açiklamasi der gibi, AKP iktidarinin 1 nolu açiklamisi grev yasagi, 2 nolu açiklamasi YHK, 3 nolu açiklamasi 305 kisi isten atilacak, 4 nolu açiklamasi hava alaninda eylem yasaklanmistir, gözaltilar, tutuklamalar, imhalar diye devam edecek.
O yasakçi zihniyetin AKP’de hayat buldugu bir süreç yasiyoruz. Bu saldirilara THY ve Teknik AS’nin sorunu olarak bakmiyoruz, hava is kolunda örgütlü örgütsüz 110 bin isçinin sorunu oldugu gibi Türkiye çalisma yasaminin tamamini ilgilendiren, AKP’den beslenmeyen bütün unsurlarin topyekün karsi çikacagi bir süreç olarak degerlendirilmesi gerekiyor. Kurumlar, kuruluslar, uluslararasi örgütlerden destekler var. Bütün bunlar güzel. Sonunda bu ziyaretlerin arkasi kesilecek. Bu sürece çok yakin olan unsurlar bu isi sahiplenecek. Saldiri Hava-Is’i asan bir saldiri. Artik sikistiklari noktada sendikalar konusunda bile olsa yasa çikartacak noktaya geldiyse AKP, bu saldiri ciddiye alinmasi gerekiyor. Eger örgütlenecekse bize göre örgütlenmesi lazim karsi çikisin, günlük hayatin içinde yer bulan somut ve fiili eylemlere dönüsmesi lazim. Isyerlerinden, bölgelerden ortaklastirilarak Ankara’yi hedef alan bir eylemlilik zorunludur. Burada konfederasyonlar arasi dayanisma sart. Ayrim gözetmeden söylüyorum. Isçisi memuru konfederasyonlar arasinda dayanisma sart. Artik bir araya gelmenin zamanidir. Aksi halde yarin çok geç olacak. Böyle bakildiginda bu 15-16 Haziran Türkiye’ye verilecek yeni mesajlar açisindan bugüne kadar yapilamayanlarin yapilmasi açisindan, gelecegi örmenin bir firsati olabilir.

Bugün 15-16 Haziran ruhunu görebiliyor musunuz?
Su an göremiyorum. 15-16 Haziran ruhu olusturacak olan isçi sinifidir, emekçi kesimlerdir. Su an sinifin kendisinde bu heyecan, cosku yok. Bu olay güçler dengesidir. Karsindakinin gücüne denk bir güç olusturamazsan, nicelige, nitelige, kararliliga bakilmiyor. O yüzden isçi sendikalarinin kamu emekçileri sendikalari ile oturup, toplumun diger muhalif kesimleri ile de birleserek bir alternatif yaratmali diye düsünüyorum. Aksi halde 15-16  Haziran yine 1 Mayislarda yapip, 2 Mayista unuttugumuz gibi, ertesi güne hiçbir sey birakmayan bir sonla bitecek.
Klasiklesmis, talebi karsilamayan, psikolojik, ruhu tatminden öteye geçmeyen destek ziyaretlerini artik fiili, somut eylem biçimlerine dönüstürecek somut kararlar alip kitleleri hareket geçirmek gerekiyor. 15-16 Hazirani bu anlamda degerlendirebilir miyiz? Olumsuzluklar çok, güven yok ama hiç degilse bunun niyetini belirleyelim 17 Haziranda sapkayi önümüze koyup kapisalim. (Istanbul/EVRENSEL)


ÇALISMA BAKANI SAMIMIYSE ISTIFA ETSIN

Bakanin açiklamalarini nasil degerlendiriyorsunuz? Sürekli farkli açiklamalar yapiyor. Nasil bir Çalisma Bakanimiz var bizim?
Nasil bir Basbakanimiz varsa öyle de bir Çalisma Bakanimiz var. Basbakana dünyanin hiçbir yerinde örnek gösterilmeyecek bir yasaklamayi yaptiniz diye bir soru soruldu. Basbakanin verdigi cevap “Dünyada örneginin olmamasi bizde olmayacagi anlamina gelmez” oldu. Bu bile olayin ciddiyetsizligi açisindan somut bir örnek. Çalisma Bakaninin ben grev yasagina karsiyim demesi. Sen bu ülkenin Çalisma Bakanisin. AKP’nin bakanisin. Eger seni baypas ederek bir yasa çikartiliyorsa, dogrudur alakasiz komisyonlarda, alakasiz bir torba yasa içerisinde çikartildi bu yasa. Eger sen bir ülkede Çalisma Bakani isen ve sana ragmen çalisma yasamina dair bir düzenleme getiriliyorsa senin yapacagim bir sey vardir o da istifa etmektir. Bu yasa çalisma yasamina ciddi bir gölge düsürmüstür. “Böylesi bir gölgenin oldugu bir bakanlik içerisinde benim görevlerimi saglikli bir sekilde yapma sansim ortadan kalkmistir, o yüzden bu gölge ortadan kalkana kadar bu bakanlik görevimi yürütme sansim yok” dersin ve istifa edersin o zaman söylediklerine inanirim. Ama Türkiye’de sesin çikmayacak, ILO toplantisina gideceksin, uluslararasi baski, sorular karsisinda çaresiz kalacaksin, günü kurtarmak adina, daha fazla baskiya maruz kalmamak adina “Bende grev yasagina karsiyim” diyeceksin. Eger karsiysan senin grev yasagi anlayisina uygun olmayan bir partinin bakanligini yapmayacaksin. Çekileceksin kenara. O zaman bakan söylediginde samimidir derim.
Daha önce THY yönetimine bir talimat verdigini söyledi. Eee “Benim talimatimi dikkate almadilar”. Bir sirket yönetimi çalisma bakaninin talimatini dikkate almiyorsa bu istifa nedenidir. Bir sirketin atanmis yönetimi devletin çalisma bakanini dikkate almiyorsa orada ciddi bir problem vardir. Ya sirket yönetimini istifaya çagirirsin ya da istifa edersin. Bunlari yapmiyorsun sonra gidip ILO’da böyle açiklama yapiyorsun. “Isten atilanlarla ilgili görüsmelerimiz devam ediyor” diyor. Valla biz bir tarafiz. Bize yansiyan hiçbir sey yok. Birakin ise iadeyle ilgili bir yaklasim içerisinde olmayi, içerdeki çalisanlara da disaridakiler örnek gösterilerek en masumane haklarini dahi istemeleri bile engelleniyor.

TÜRKIYE UÇUS EMNIYETI KALMADI

Bugün THY’deki uçaklar eksik personelle uçuyor. Türkiye’de uçus emniyeti kalmadi. O yüzden bunlari söylemek samimi degil. Sivil Havacilik Müdürlügü görevini yapmiyor. Uçus emniyetini yok sayiliyor ve bunu seyrediyorlar. Bakanlik ciddi müdahaleci olmuyor, sirket istedigi gibi yönetiyor. Bu sartlarda bir bakan otoritesini kullanamiyorsa demokrasi açisindan, insan haklari açisindan, sendikal örgütlenme açisindan gelecege verilmis mesajlar var demektir. Bunlari iyi okumak lazim. Bakan söylediklerinde samimiyse yarin her iki tarafi da çagirir. Oturup sorunu çözmeye çalisir. Su an da içerideki arkadaslarimiz çok huzursuz. Toplusözlesme, disaridaki arkadaslarin durumundan dolayi rahatsizlar, dinlenme süreleri kurallarina uyulmuyor. Uçaklara yeterli personel koyamiyorlar. Bütün hastanelere telefon edilmis “THY’de çalisan hiç kimseye rapor, istirahat vermeyin” demisler. Bu çok vahim durum. Uçakta pilot, kabin görevlisi rahatsiz. Yeni bir yasak daha getirdiler. Tehlike sinyalleri çaliyor. Dünyada böyle bir örnek yok. Kabin görevlilerinin kokpite girmeleri yasaklandi. Neden? Kokpit ile kabin arasindaki eylem birlikteliginin ortadan kaldirilmasi için. Bu hangi demokrasi anlayisina uygun. THY’de yasananlar Türkiye’nin bir aynasi.


AKP’NIN KOPYASI TÜRK-IS

Türk-Is yönetimine ne diyeceksiniz? Diger sendikalar gibi sessizce seyrediyorlar sizi.
Hükümeti elestiriyoruz ya yandaslarina ve karsitlarina farkli politika izliyor diye. Türk-Is su anda AKP’nin kopyasi. Genel kurulda kendisine yandas duran sendikalara ayri bir tutum içerisinde muhalif olanlara ayri bir durus içinde. Farkliliklari bir arada tutan, farkliliklarin çikarlarini ortaklastiran, farkli unsurlarin farkli taleplerini bir mücadele zemininde bulusturan sendikalarin islevi gerçekten demokrasi mücadelesinde çok önemlidir. Demokrasi mücadelesinin olmazsa olmaz kuruluslaridir sendikalar. Bugünkü Türk-Is’in durumuna baktiginizda, sendikalarin var olus tanimlarina uygun hiçbir sey yapmiyor. Kendine yandas sendikalarin direnisleri varsa para yardimi var, ziyaret var. Ama eger muhalifseniz birakin destek vermeyi mücadelenizin basariya ulasmamasi ve örnek olusturmamasi için elinden gelen her seyi yapiyor. Toplu Is Iliskileri Yasasi görüsülürken, grev sirasinda yüzde 40’i çalisir maddesine Türk-Is onay verdi. Basbakan ile yapilan görüsmelerden sonra Meclise indi. Bu yasakçi yasanin önünü Türk-Is açti. O görüsmede ciddi bir tavir alsaydi hükümet bu cesareti gösteremezdi. Ama öyle bir durus sergiledi ki onayladi. Eylemimize de sadece yönetimde bulunan bir iki arkadas sahsi dayanismalarini bildirmek için aramislardir o kadar. Türk-Is Baskanlar kurulu sonuç bildirgesinde, kinamaktan ve temenninin ötesinde bir sey yoktur. Ben sana muhalif olabilirim bu normal. Sendikalarin varlik nedeni farkliliklari bir araya getirmektir. Sen bir sey yapmiyorsun, sana ragmen yapmak isteyenlerin önünü kesiyorsun. Hükümet Türk-Is’in  bu tutumundan cesaret aldi. Türk-Is artik kamuoyunda varligindan söz edilmeyen, tartisilmayan bir konfederasyon haline geldi. Ya bu isi yapin ya da yapacak olanlarin önünü açin. Daha önce de söyledim onlara Türkiye isçi sinifinin tarihine geçmek istiyorsaniz istifa edin, yol verin. Yaptiginiz bu onurlu davranistan dolayi isçi sinifinin tarihine geçirsiniz. Bizden ne bekliyorlar. Burada dügün dernek mi yapiyoruz, davetiye mi bekliyorlar? Biz kim olduguna bakmadan direnen herkesin yaninda olduk. Konfederasyonun da yapmasi gerek budur.



  • Çarşamba 17.6 ° / 10.2 ° Güneşli
  • Perşembe 18.8 ° / 11.9 ° Güneşli
  • Cuma 19.3 ° / 13.2 ° Güneşli