YEREL YÖNETIM TARIHINDEN BAZI NOTLAR 3
Yerel Yönetimler tarihinden bazi notlar baslikli yazimizin bundan önceki son bölümünde 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi ile Türkiye’de demokrasi kesintiye ugratildiginda Belediyelerin bundan nasil etkilendigini ve hatta bir Devrimci Belediyecilik örnegi olarak çok da basarili çalismalar yapan Fatsa Belediyesinin, bu fasist darbenin gerekçeleri arasinda yer aldigini belirtmistik. Darbenin hemen ardindan yayinlanan bir kararla da, Belediye Meclislerinin feshedildigini ve baskanlarinin görevden alinarak yerlerine çogunlugu emekli askerler olmak üzere, valiler, kaymakamlar ve diger kamu görevlilerinin atandigini, çok kisa bir süre sonrada Büyükkent çevresindeki belediyelerin ana belediyelere baglanarak birer Belediye Subesi haline getirildigini belirterek yazimizi bitirmistik.
1980 – 1983 arasi dönemde Yerel Yönetimlerin mali durumunu ilgilendiren iki ana düzenleme yapilir. Bunlardan birisi Belediye ve Il Özel Idarelerine Genel Bütçe Gelirlerinden Pay Verilmesi ile ilgili kanundur. Buna göre genel bütçe vergi gelirleri toplamindan belediyelere yüzde bes, il özel idarelerine yüzde bir oraninda pay verilecektir. Ancak zaman içerisinde bu oranlar sürekli degismistir. Digeri ise Belediye Gelirleri Kanunu çikarilarak bu alanda yeni bir düzenlemeye gidilir.
1982 Anayasasi Yerel Yönetimler açisindan, demokratik özgürlükleri tehdit edici ve kisitlayici bir anlayisla düzenlenmistir. Bir yandan yerinden yönetime agirlik veriyor görünürken, diger yandan ise yerinden yönetimi islemez hale getirmeye yol açacak kadar çok agir vesayet hükümleri içermektedir. Bugün bile hala oradan alinan yetkilerle Merkezi Idare, kendisi ile ayni siyasi paralelde olmayan belediyelere istedigi baskiyi uygulayabilmekte ve onlari adeta çalisamaz hale getirerek, halkin seçtigi baskanlari görevden alabilmektedir.
Gerek Osmanli Merkeziyetçiliginin Cumhuriyete yansiyan mirasi, gerekse örnek alinan Fransiz sisteminin güçlü merkezi yapisi ülkemiz belediyecilik mevzuatini büyük oranda etkilemis ve yön vermistir. 1930 yilinda çikarilan ve 75 yil yürürlükte kalan 1580 sayili Belediye Kanunu yerel yönetimler açisindan son derece belirleyici olmustur.*
Daha sonra 1984 yilinda çikarilan 3030 sayili Büyüksehir Belediyelerinin Kurulmasi ve Yönetilmesi ile ilgili kanunda bu alanda önemli bir degisim sürecinin baslamasini saglamistir. Türkiye artik Anakent Belediyeleri ile tanismistir. Anakent Belediye Baskanlari seçimle belirlenirken, baskan adina çok büyük yetkiler kullanma hakki taninan Genel Sekreter ise Içisleri Bakaninin onayi ile atanmaktadir. Ana karar alma organi olan Belediye Encümeninde ise hiçbir seçilmis üyeye yer yoktur. Bu da seçilmislere olan güvensizligin çok açik bir ifadesidir. Bunun yaninda baskana taninan asiri yetkilerin içerisinde olan, meclis kararlarini kabul etmeme ve geri çevirme hakki ise hiçbir sekilde yerel özerklik ve demokrasi ile bagdasmaz. Ama bütün bu yetkilere ragmen anakent belediyeleri de digerleri gibi mülki amirlerin vesayeti altina alinmistir. Anakente bagli ilçe belediyeleri içinse vesayet daha da fazladir. Baslarinda birde anakent belediye baskaninin vesayeti vardir. Hele birde farkli partiden iseler o zaman isleri çok daha zordur.
27. 6. 1984 tarihinde çikarilan ve o günlerde yogun elestiriler alan bu kanun BEDREDDIN DALAN KANUNU olarak ün yapmis ve 10.7.2004 tarihine kadar yürürlükte kalmistir. Yerine gelen 5216 sayili kanun ise halen yürürlüktedir. Bu kanun ise ayri bir yazi konusu olacak kadar üzerinde durulmasi gereken degisikler getirmistir. Ileride ele almak üzere simdilik bu konuya girmiyoruz.
Ancak yerel yönetimler üzerindeki idari vesayet sartlari hala çok agirdir. Yerel özerklik konusu ise hala çok hassas bir konudur. Bu konu tüm siyasi partilerin programlarinda yer almasina ragmen içerik, özerkligin sinirlari ve merkezi idarenin denetimi konularinda bir hayli farkliliklar mevcuttur. En önemli nedenlerin basinda ise yerel kaynaklarin, yerel yönetimler tarafindan denetlenmesi ve kullanilmaya baslanmasinin merkezdeki seçilmis siyasetçilerin etkisini azaltilacagi ve güdümlü siyaset devrinin sona erecegi korkusudur. Iktidardaki siyasi partiler böylelikle hem tüm kaynaklari, hem de rakip siyasi partileri denetleme imkânini elden birakmak istememektedirler.
Yerel Yönetimler, merkezi iktidarin ilgisizliginden de, asiri ilgisinden de zararli çikmakta ve hükümetlerin elinde bir oyuncaga dönüsmektedir. Çünkü yerel yönetimler yalnizca siyasi açidan degil, ekonomik açidan da merkezi yönetime ve siyasi iktidara baglidir. Herhangi bir hükümet kendi partisinden olmayan belediyeleri rahatlikla is yapamaz hale getirebilmektedir. Geçmiste, o çok bilinen meshur “eli kolu bagli belediye baskanlari istermisiniz” seçim sloganini ve afisini bugün belki çogu kimse hatirlamiyor ama her gün gazete ve televizyonlarda çok canli birçok örnegini yasamaya devam ediyoruz.
Daha çagdas, daha demokratik, daha katilimci ve özerk yerel yönetimler dilegiyle.
Dostlukla kalin.
*3.4.1930 tarihinde çikarilan 1530 sayili yasa, 3 Temmuz 2005 tarihinde kabul edilen 5393 sayili yasa ile yürürlükten kaldirilmistir. NOT: Cumhuriyetin baslangicinda 421 olan belediye sayisi zaman içerisinde hizla artmis ve 1950 yilina gelindiginde 628’e, 1970 yilinda 1303’e, 1985’te ise 1703’e ulasmistir. 2009 yerel seçimleri itibariyla ise, 16’si Büyüksehir, 957’si ilçe olmak üzere toplam sayi 2930’u geçmistir