YEREL YÖNETIMLERDE YENIDEN DÜZENLEME ÇALISMALRI - 1

YEREL YÖNETIMLERDE YENIDEN DÜZENLEME ÇALISMALRI - 1

Basbakanin geçtigimiz yil 8 Mayis 2011 tarihinde Kahramanmaras`ta yaptigi seçim mitinginde açiklayarak startini verdigi bu çalisma ile ilgili hazirlanan yasa taslagi çesitli çevrelerde yogun sekilde tartisilmaya baslandi.(1) Bizde bu çerçevede konuyu günc

YEREL YÖNETIMLERDE YENIDEN DÜZENLEME ÇALISMALRI - 1

Hükümetin yerel yönetimlerde yeniden düzenleme yapma çalismalari ile ilgili olarak geçtigimiz ay medyada yogun sekilde haberler yayinlandi. Muhtemelen Haziran ayi içerisinde Mecliste görüsülerek, yaz tatiline girmeden önce yasanin çikartilacagi iddia edilmektedir. Basbakanin geçtigimiz yil 8 Mayis 2011 tarihinde Kahramanmaras’ta yaptigi seçim mitinginde açiklayarak startini verdigi bu çalisma ile ilgili hazirlanan yasa taslagi çesitli çevrelerde yogun sekilde tartisilmaya baslandi.(1) Bizde bu çerçevede konuyu güncelligi nedeniyle ele almak istedik.

Yerel yönetimler yasa taslagiyla ilgili basinda yer alan haberlere bakilirsa, sadece yeni 13 ilde daha Büyüksehir Belediyesi düzenlemesi yapilmasinin ötesinde sistemde esasli degisikler öngörülmektedir. Öncelikle bir sistemde ne zaman ve niçin esasli degisikler(yeniden düzenleme) yapilmaya ihtiyaç duyulacagi konusunda Prof. Dr. Turgay Ergun’un söylediklerini sizlerle paylasmakta yarar var diye düsünüyorum.

“Bir sistem eger kendi çevresinde olan degismelere ayak uyduramiyorsa bu takdirde birtakim sikintilar yasamak zorundadir. Sistemin yeniden dengeye oturmasi için küçük degisikler yeterli degilse daha büyük degisiklere gitmek gerekecektir. Yani daha sistemli ve bozuldukça bir küçük parçayi onarmak yerine sistemin bütününü gözden geçirip, esasli birtakim degisikler, iyilestirmeler yapmak, yeniden düzenleme yapmak gerekecektir.

Eger sistem yapilmasi gerekenleri karsilayabilecek bir hareketlilige sahip degilse, duraganlasmissa, ama buna karsilik sistemden beklenen/yapmasi gereken etkinlikler dinamizm gösteriyorsa bu takdirde sistemde bu dinamizme karsi bir direnç söz konusu olabilir.”(2)

Yerel yönetimlerin tanimina ve buraya nereden geldigimize kisaca bir bakmakta yarar vardir. Yerel Yönetimler çok genel bir tanim olarak, yerel bir toplulukta yasayanlarin ihtiyaci olan kamu mal ve hizmetlerini saglamak üzere kurulmus bulunan ve bu toplulukta yasayanlarin seçtikleri organlarca yönetilen kamu tüzel kisilikleridirler diye ifade edilmektedir. Bu deyim günümüzde kentsel yerlesmelerdeki yerel yönetimleri olusturan Belediyeleri ilk akla getirir olmustur. Ancak bu tanimin içerisine sadece kentlerin degil, köylerin de girdigi çok açiktir.(Yigit Gülöksüz. Yerel Yönetimler Üzerine Temel Görüsler.)

1982 Anayasasinin 127. Maddesinde ‘büyük yerlesim yerleri için özel yönetim biçimleri getirilebileceginden’ bahseden bir hüküm yer almaktadir. Buna bagli olarak 1984 yilinda çikarilan bir yasa ile (meshur 25 Mart yerel seçimlerinin yapilmasina iliskin düzenleme yapilirken) Belediye sinirlari içerisinde birden çok ilçe bulunan illerde Anakent Yönetiminin olusturulacagi ve anakent ile ilçe belediye baskanlarinin ayri ayri seçilecegi hükme baglanmistir. Öngörülen Anakent Belediyesi Yönetiminin uygulama esaslari ise, ayni yil çikarilan bir baska yasa (3030 Sayili Büyüksehir Belediyelerinin Yönetimi Hakkinda Kanun) ve buna bagli olarak düzenlenen bir yönetmelikle belirlenir.

Bütün bu yeni uygulamalar yapilirken asil amacin hizmetlerin etkinliginin saglanmasi ve yerel demokrasinin gelistirilmesi oldugu açiklanmistir. Ancak bir önceki yazimizda da isaret ettigimiz gibi durum hiçte böyle olmamistir.

Asil olarak 1982 Anayasasindan gelen “ancak” ile baslayan sinirlamalar ve vesayet denetimleri demokratiklik ilkesinin önündeki en büyük engeli olusturmustur. Özellikle Içisleri Bakanina taninan görevden alma yetkisi sürekli bir istismar konusu yapilmistir. Politik tercihlere göre belediye baskanlari aleyhine hayali suçlar yaratilarak görevden alinma uygulamalari bir hayli fazladir. Bu durumun ise demokrasiyle uzaktan yakindan hiçbir ilgisi yoktur. Bakanligin Belediyeler üzerindeki vesayet yetkileri halen çok fazladir.

Büyük bir kentsel alana yayilan yerlesme bölgelerini anlatmak için kullanilan metropol kavrami artik yeterli olmuyor. Komsu metropoliten alanlarinin yan yana gelmeleriyle birbirinin devami ve bitmeyen bir kent görünümü veren cografi bölgeler olusmaktadir. Bu hizli büyümelere paralel olarak belediye sayilarinda da degismeler olmasi elbette kaçinilmazdir. Ancak sorunlarin sadece yeni belediyeler kurmakla çözülemeyecegi ve çözülemedigi de çok açik bir sekilde görülmektedir. Siyasi iktidarlarin her seferinde oy kaygilari ile açtiklari ya da kapattiklari belediyeleri birer sermaye aktarim noktalari gibi kullandiklari bilinen bir gerçektir. Bu konudaki siyasi istismarin sadece belediye açip/kapamakla kalmayip, il ve ilçe yapimlarinda daha büyük bir sekilde gerçeklestigini söylemek sanirim hiçte yanlis olmayacaktir.(3)

Ilçe olma il ol, olacaksan daha büyük ol

Bu konunun nasil istismar edildigini Çankaya Belediye Baskani Bülent Tanik geçmiste bir yazisinda söyle degerlendiriyordu. (4) “Yerel Seçimler öncesi (ortalik) yeniden kizisti. Bir tantana bir rekabet, bir hararet. Seydisehir yol kesiyor, Develiler Ankara’yi arsinliyor. Beysehirliler arkadan kusatiyor. Herkesin derdi il olmak, ilçe olmak, büyüksehir olmak. Herkes bir üst yönetim birimine terfi etmek istiyor. Onlar istiyor, politikacilar veriyor. Ama nasil? Nereden? Ne? Bugünkü bedelle (1990’li yillarin basi) küçücük bir ilçe olmak 15-20 milyarlik bir kurulus ve ilk yil harcamasi anlamina geliyor. ‘Sayisiz masraf kalemi’. Iste bu kamu harcamalari (…) belde halkini (…) yollara döküyor. Köylere sehir, sehirlere büyüksehir diyerek büyük olunmaz.”

Bazi yaklasimlara göre günümüzde artik(büyüksehir olmak) buda yetmiyor. Hükümetin hazirladigi taslaga bakinca bunu, ayrica tartisilmakta olan “Baskanlik Sistemi” özleminin bir parçasi olarak, getirilmek istenen “Eyalet Sistemine” geçisin bir ön hazirligi olarak görenler hiçte az degil. Meseleye böyle bakinca da yukaridaki ara baslik bile yetersiz kaliyor gibi. “Büyüksehir de olma, olacaksan bölge/eyalet ol”. Kimlerin niye böyle baktigini ve Büyüksehir Belediye hudutlarinin il sinirlarina kadar uzatilmasinin yerel hizmetlere nasil etki edecegini, yerelligin ve yerel demokrasinin bundan nasil etkilenecegini, düzenleme ile ne gibi baska siyasi hesaplar yapilmak istendigini bir sonraki yazimizda degerlendirmek üzere burada noktalayalim.

Dostlukla.

(1)-Basbakan Erdogan, Kahramanmaras’ta 8 Mayis 2011 tarihinde yaptigi seçim konusmasinda; “2014 yilindan itibaren artik burasi bir Büyüksehir Belediyesi olarak seçime girecek. Bu arada 2014 yilina kadar nüfusu 750 bini asan baska illerimiz olursa onlarda yine büyüksehir olma hakkini kazanacak” diyerek, su ana kadar 11 ilin bu hakki kazandigini belirtir. Bununla ilgili tasarinin 12 Haziran seçimlerinden hemen sonra Meclise gönderilecegini söyleyerek, büyüksehirin sinirlarinin Kahramanmaras’in mülki sinirlari(tipki Istanbul ve Kocaeli’nde oldugu gibi)  olacagini da ilave eder.                                                                                                                                                          (2)-Turgay Ergun. Kamu Yönetiminde Yeniden Düzenleme. Kamu Yönetimi Uzmanlari Dernegi. Yayin No.1.Ankara. Subat 1993.                                                                                                                                                                                                                                         (3)-Hasan Mert. Belediyecilik ve Sistemde Görülen Aksakliklar. Yimder. Yönetici ve Mali Müsavirler Dernegi Dergisi. Sayi 2. Subat.1994

(4)-Bülent Tanik. Ilçe Olma Il Ol, Olacaksan Daha Büyük Ol. ADA. Yerinden Yönetim Gazetesi. Sayi.6.