F Tipi cezaevlerine karsi baslatilan ölüm oruçlarini bahane eden devlet tam 12 yil önce 19 Aralik 2000 tarihinde “Hayat dönüs” adi altinda 20 cezaevine birden saldirdi. Agir silahlar, öldürücü gazlar ve gaz bombalariyla yapilan saldirida 28 tutuklu ve hükümlü ölürken yüzlercesi tedavisi mümkün olmayan Wernike -Korsakoff hastaligina yakalandi.
HÜKÜMET ÇÖZÜME YANASMADI
Hükümet, 2000 yiliyla birlikte Avrupa’nin ‘tecrit ederek öldürme’ sistemi olan F tipi cezaevleri modelini uygulamak istedi. Hak gasplari ve ‘tabutluk’ olarak bilinen F tipine karsi siyasi tutuklu ve hükümlüler 2000 yilinda ölüm orucunu baslatti. Sorunun diyalog yoluyla çözülmesi için araya giren ve aralarinda Adalet Agaoglu, Halil Erün, Zülfü Livaneli, Oral Çalislar, Gencay Gürsoy gibi isimlerin yer aldigi aydinlar uzlasma saglamaya çalisti. Yapilan görüsmelerde zaman zaman toplumda çözüm yönünde umutlar belirmeye baslasa da hükümetin F tipi sistemindeki israri nedeniyle çözüm bulunamadi.
‘DIRI DIRI YAKTILAR’
Hükümet bir yandan görüsmeleri kullanarak operasyon hazirligi yaparken öte yandan gönüllü medya yoluyla katliamin zeminin hazirliyordu. Cezaevlerinden her gün ölüm orucundaki mahkûmlarin saglik durumlarina iliskin kötü haberler gelirken, 19 Aralik sabahi Türkiye, “Hayata Dönüs Operasyonu” ile uyandi. Dünya tarihinde ilk defa bir ülkede ayni anda 20 cezaevinde baslatilan operasyon, Birsen Kars adli tutsagin “Bizi diri diri yaktilar” çigligiyla hafizalara kazindi. Türkiye’nin Kibris harekatindan sonra gerçeklestirdigi en büyük operasyon olarak bilinen bu katliam esnasinda tutsaklarin F Tipi cezaevlerine karsi baslattiklari ölüm orucu eylemi 60’inci günündeydi. 19-22 Aralik günleri boyunca cezaevlerinde 8 jandarma komando taburu, 37 bölük asker, binlerce çevik kuvvet ve ceza infaz memurunun katildigi operasyonda binlerce mermi, el bombasi ve 20 bini askin gaz bombasi kullanildi.
122 ÖLÜM
Katliam sirasinda 28 tutuklu ve hükümlü kursunlanarak ve yakilarak yasamini yitirirken, 600’ün üzerinde tutsak yapilan müdahaleler sonucu ileri derecede Wernike -Korsakoff hastaligina yakalanmisti. Operasyon sonrasinda ölüm orucunu destekleyen tutuklu yakinlarindan 7, tahliye olduktan sonra ölüm orucunu sürdüren 12, ölüm orucu eylemine destek vermek için kendisini yakan 10, tedavi sirasinda 1, ülkücülerin saldirisi sonucu 1 ve 5 Kasim 2001’de Küçükarmutlu’da ölüm orucunda olanlara karsi düzenlenen polis operasyonunda 4 kisi hayatini kaybetmesiyle ölüm orucu bittiginde hayatlarini kaybedenlerin toplam sayisi 122 kisi olarak tespit edildi.
SORUMLULAR YARGILANMADI
Yasanan kanli “Hayata Dönüs Operasyonun” ardindan 12 yil geçmesine ragmen sorumlular yargilanmadi. Yaklasik 3 yil süren israrli ve kararli mücadelenin sonucu operasyon yapilan hapishanelerin dis güvenligindeki askerler yargilandi, operasyonu asil yapanlarin, emir veren ve komuta edenler yargilanmadi. (HABER MERKEZI)
`GÖRÜNTÜLERI UNUTAMIYORUM`
Sevdiye ERGÜRBÜZ - Rojda KORKMAZ
ÖLÜM orucu eylemine katildigi için Wernicke Korsakoff hastaligina yakalanan Mehmet Güvel 19 Aralik’taki Bayrampasa Cezaevi’ndeki katliamin taniklarindan biri.
Uzun süren ölüm oruçlarinin sonlandirilmasi kendileri ile görüsen bir heyetin, taleplerini kabul etmek üzereyken, gelen bir telefonun ardindan görüsmeden ayrildigini söyleyen Güvel, “19 Aralik katliaminin yapilmasina 2 sene önceden karar verildigini sonrada anladik. Bütün hapishanelerin planlari çikartilmis. Tek tek nerelerden saldirilabileceginin plani yapilmis” diyerek katliamin devlet tarafindan çok önceden bilinçli bir sekilde organize edildigini kaydetti.
Operasyonda kullanilan gazin, giysilere zarar vermedigini ancak teni ve saçlari yaktigini aktaran Güvel, “Ayrica içeri yangin bombalari da attilar. Böylece 6 kadin arkadas yakilarak katledildi. Aileler katliamdan sonra evlatlarini teshis etmek için gidiyorlar. 4 kisi bir sekilde teshis ediliyor. Fakat 2 arkadas tamamen kömürlesmis oldugu için teshis edilemiyor. Aileler artik ‘birini sen al birini ben alayim’ demek zorunda kaliyor” diye konustu. Güvel, ölüm orucundaki tutsaklardan 2’sinin, olasi bir operasyona karsi bedenlerini atese verme kararini önceden aldigini, bunu basina ve savciliga bildirdiklerini ifade ederek, “Bu arkadaslar Firat Tavuk ve Asur Korkmaz’di. Operasyon baslayinca önce biri çikti, ‘operasyonu durdurmadiginiz takdirde kendimi yakacagim’ dedi, yanici maddeyi dökerek kibriti çakti. Buna ragmen onu kursunladilar. Hem yandi hem kursunladilar. Disari çikmalarinin ardindan havalandirma duvarinin kepçelerle yikilarak, itfaiye ve ambulanslarin getirildigini anlatan Güvel, “Bizleri teker teker karsilikli dizilen askerlerin arasinda döverek, hangar gibi bir yere attilar. Kimlik tespiti yapildiktan sonra arkamizdan kelepçelediler. Ringe koydular, bir ringin içinde 9 kisiyiz. Arkadan plastik kelepçeli halde, nereye gittigimizi bilmeden uzun bir yolculuga çiktik. Bu arada hiçbir ihtiyacimiz karsilanmadan Edirne F Tipi Cezaevi’ne getirildik” diyerek, yasadiklarini söyledi. (Istanbul/DIHA)
`CEZAEVLERI TOPLAMA KAMPINA DÖNDÜ`
Deniz Tekin
IHD’nin, 16-17 Kasim 2002 tarihlerinde gerçeklestirdigi Genel Kurulu’nda 19 Aralik gününü “Cezaevlerinde Insan Haklari Için Mücadele ve Dayanisma Günü” olarak ilan edildi. Her yil 19 Aralik gününü, tutuklu ve hükümlülerle dayanisma ve cezaevlerindeki insani kosullar için etkinlik gerçeklestiriliyor.
19 Aralik’tan günümüze cezaevlerinde ölümlerin, keyfi uygulamalarin ve hak ihlallerinin artarak devam ettigini söyleyen IHD Cezaevi Komisyonu Sorumlusu Necla Sengül, F tipi cezaevlerine geçiste bin 600’ün üzerinde tutsagin yasamini yitirdigini, cezaevlerinin “toplama kamplarina” dönüstügünün altini çizdi.
‘KÖTÜ MUAMELEDE ARTIS VAR’
Cezaevlerindeki iskence ve kötü muamele ile ilgili bir önceki yila göre bu yil çok yogun basvuru aldiklarina dikkat çeken Sengül, “2012 yilinin ilk günlerinde ortaya çikan Pozanti gerçegi, Bergama Cezaevi ve bölge illerinden yasanan sevklerle Sakran Cezaevi’ndeki taciz, iskence kötü muamele basvurularimizdaki artis endiselerimizi yükseltmistir” dedi. Cezaevlerinde yasanan ihlallerinin anlatmakla bitmeyecek kadar çok oldugunu vurgulayan Sengül, sözlerini söyle sürdürdü: “Özellikle birçok cezaevinde disiplin cezalari mahpuslarin yasamini iyice daraltmaktadir. Tutuklu ve hükümlülere özel olarak 6 aydan bir yila kadar açik görüs yasagi veriliyor. Bazi uygulamalar ise artik trajikomik almis, örnegin Sincan ve Kirikkale F tipi cezaevlerinde renkli defterler ve kalem çesitleri kantinlere getirilmemektedir. Birçok cezaevinde bireysel temizlik için verilen cimbiz, biyik makasi, tekli jilet bu cezaevlerinde verilmemektedir.”
Adli Tip Kurumu’nun hiç bir agir hasta tutsagin tahliyesi imza atmadigini ifade eden Sengül, “ Raporlarina ragmen, içeride ölümü bekleyen 100’e yakin insan var ve yasalarla tahliye edilebilirler ama edilmiyorlar” dedi. Cezaevlerinde 13’ü yanarak ölmek üzere toplam 69 tutsagin yasamini yitirdigini kaydeden Sengül, 2012 yilinda cezaevlerinde yasanin ölümlerin 2011 yilinda yasanan ölümlerin iki kati olduguna dikkat çekti. (Izmir/DIHA)
O GÜN ATILAN KANLI MANSETLER
19 Aralik 2000’de operasyonun adi yalnizca hükümet için degil medya için de “Hayata Dönüs”tü. Bugün ‘insanlik drami’ gibi sunulan mansetleri atan gazeteler, on iki yil önce “Sahte oruç, kanli iftar”, “Örgüt yakti, jandarma kurtardi” demisler, operasyon için devleti kutlamislardi...
Operasyona iliskin Milliyet’in Genel Yayin Yönetmeni Mehmet Yilmaz “Sahte oruç, kanli iftar” basligini atmakta sakinca görmemisti.
Dönemin Hürriyet Genel Yayin Yönetmeni Ertugrul Özkök, “Hükümetin bu operasyona verdigi, ‘Hayata Dönüs’ adi dün gerçek anlamini buldu” diye yazdi. Ayni gazetede Cüneyt Ülsever gösterilen “fedakarlik, sevk ve idare becerisi, dirayet”ten dolayi devlet yetkililerini kutluyordu.
Güneri Civaoglu “Zorunluydu” baslikli yazisinda Bülent Ecevit’i övüyor, uluslararasi insan haklari gözlemcilerini operasyon nedeniyle Türkiye’ye geleceklerinden kusku duymaksizin uyariyordu: “Onlar [uluslararasi insan haklari çevreleri] da, müdahalenin insani ölçütler dikkate alinarak gerçeklestigini görmeliler.”
Zaman Ramazan’a denk gelen operasyonu “Sahur Operasyonu” basligiyla verirken, gazetenin yazari Tamer Korkmaz “Nihayet” baslikli yazisinda operasyonun aslinda geciktigini yaziyordu.