30 yillik kölelik düzenine agir darbe

      30 yillik kölelik düzenine agir darbe

Diyarbakir`in Kabi bölgesindeki 12 tugla fabrikasindaki yaklasik iki bin isçinin grevi 5. günde kazanimla ve Kürt isçi sinifinin mücadelesi için önemli deneyimlerle sona erdi.

?

    30 yillik kölelik düzenine agir darbe


    Mehmet Aslanoglu

    Diyarbakir’in Kabi bölgesindeki 12 tugla fabrikasindaki yaklasik iki bin isçinin grevi 5. günde kazanimla ve Kürt isçi sinifinin mücadelesi için önemli deneyimlerle sona erdi. Önceki yillardaki mücadeleden farkli olarak bu kez tugla isçilerinin ‘sigortali çalisma’ talep etmesi bile basli basina bir kazanimdi. Çünkü tugla isçilerinin 2006 yilindaki 1 günlük is birakma ve 2010 yilinda 4 gün süren grevdeki baslica talepleri; yevmiyelere zam yapilmasiydi. Yillardir Kabi’de fiili sendikacilik yapan Cam Keramik Is Sendikasinin örgütlenmede yasadigi en büyük zorluk isçileri sigortali çalisma fikrine ikna etmekte yasaniyordu.

    Ikinci zorluk ise mücadelenin bir isçi temsilcileri komitesi üzerinden yürütülememesiydi. 2006, 2010 ve son grevde de bir fabrikanin insiyatif alip isi durdurmasi ve diger fabrikalardaki isçilere de is biraktirarak grevin tüm fabrikalarda baslamasi saglaniyordu. Her fabrikanin ve farkli bölümlerde çalisan isçilerin iradesini yansitan bir temsilciler heyeti ya da komitesi yoktu. Bu yil ise isçiler daha grevin basladigi ilk dakikalarda Cam Keramik Is Genel Baskani Mehmet Turp’u arayarak grevin sendika önderliginde yürütülmesi konusunda bir irade gösterdiler. Grevin ilk günü sendikanin müdahalesiyle isçiler her fabrikadan; biri yüklemeci, biri tabanci iki isçiden olusan 20 kisilik bir ‘isçi temsilcileri komitesi’ kurarak grevin önderligini eline aldi. 5 gün boyunca çavuslarin ve bir kisim patronun tüm müdahalelerine ragmen sendika önderligindeki isçi komitesi ortak talepler belirleyerek, Sendika Genel Baskani Mehmet Turp’u da sözcü olarak belirleyip, patronlarin karsisina birlik halinde çikti ve bu egilimi anlasma saglananana kadar da sürdürdü.

    SIGORTA TALEBI BIRLESTIRDI

    Isçi temsilcileri komitesi sendika ile birlikte hem tabanda hem de yüklemede çalisan isçilerin götürü usulünden maasli sisteme geçis, 8 saat is günü (tuglada çalisma saatleri yüklenen tugla sayisina göre degisiyor), günde üç çesit ögle yemegi, servis, maske ve koruyucu tulum, yogurt ve zamanla isçilerde birçok hastaliga neden olan tozlu ortami sona erdirecek yeni bir fabrika ve çalisma düzeni saglanmasi konusunda fikir birligine vardilar. 6 fabrika patronu ve 10 isçi temsilcisinin katildigi, Mehmet Turp’un da isçilerin sözcüsü olarak konustugu ilk toplantida yukaridaki talepler patronlara sunuldu. Bu toplantida patronlar arasinda bir birlik olmadigi da anlasildi. Birkaç patron sendikanin sabit isçilik, sigorta gibi fabrikalarin çalisma sistemini yeniden organize edecek talepleri benimserken, diger fabrika patronlari eski usul çalismanin devamindan yana egilim gösterdi.

    Tugla fabrikalarinda tabancilar; tuglanin pisirilmesi isinde çalisiyor. Yüklemeciler ise pismis tuglayi çikarma ve yükleme isinde çalisiyorlar. Tabanci isçiler ve temsilcileri grevin sonuna kadar sabit maasli (1250 lira), her fabrikada 28 tabanci isçinin sigortali olmasi ve günlük 110 bin tugla üretme talebinde kararli bir durus sergiledi. Yüklemeci isçiler itirazlara ragmen basta her fabrikadan 30 sigortali isçi ve sabit maas (1500 lira) talebinin arkasinda dursalar da birçok fabrikada sayilari 40-50’yi bulan yüklemeci isçilerden bir kisminin çalisamayacak olmasi nedeniyle sigorta talebinden degil, sabit ve düzenli is talebinden, eski usule yani ‘götürü usulü is’ talebine geri dönüs yasadilar. 4 fabrikanin düzenli is, 28 tabanci, 30 yüklemeciyi 9 ay sigortali çalistirma, yemek, servis, koruyucu önlemler alinmasi ve sendikali çalisma talebini (Bu patronlar grevi yeni ve daha organize bir is düzenine geçmek için bir firsat olarak gördüler) kabul etmelerine ve diger fabrika patronlariyla karsi karsiya gelecek bir pozisyona sürüklenmesine ragmen grevin sonunda bu yil da ‘götürü’ sisteminin devamina karar verildi.

    Sonuçta götürü  usulü çalisamaya devam karari alinirken, her fabrikadan 30 yüklemeci, 10 tabanci isçinin sigortali çalismasi  patronlara kabul ettirildi. Patronlar bu greve kadar sigorta yaparlarsa, ücretleri asgari ücret düzeyine çekme dayatmasinda bulundu. Isçilerin dogrudan sigorta hakki için greve gitmesi, bu konudaki kararli durusu yevmiyede herhangi bir indirim yapilmadan, hatta yüklemecilere yüzde 5 zam da alarak sigorta hakki kabul edildi. Sendikanin yillarca sigortali çalisma konusunda yaptigi çagrilara  ‘yesil kartimiz iptal olur’, ‘yevmiyemiz düser’ kaygisiyla soguk bakan tugla isçilerin 1980’lerin ortalarindan bu yana faaliyet gösteren tugla fabrikalarina ‘sigortali çalismayi’ sokmalari basli basina bir devrim niteliginde.

    Sonuç olarak; isçiler, tabanci, yüklemeci, aylikçi gibi farkli statüler, her gün kaç isçinin çalistigini patronun bile takip edemedigi, bilmedigi düzensizlige ve kesmekes çalisma sistemine, 30 yillik kuralsiz çalisma sisteminin yaratigi aliskanliklara, isçilerin bazi asiret ve toprak agalari, cemaatlerin etkisiyle AKP’ye yedeklenmesinin yarattigi bölünmeye, ragmen grevi kararlica sürdürdü. Isçilerin ‘sigorta’ talebini kararlica savunmasi ve sendikayi mücadelenin merkezine koymasi, bu grevin dikkate deger bir yani. Sigortayla birlikte, artik yasal olarak isçi statüne kavusan tugla isçisi, sendikasiyla birlikte her haksiz ve hukuksuz uygulamada patronlarin ve çavuslarin ensesinde olacaktir.

    YENI MÜCADELE DINAMIGI

    Bu grevden çikan bir diger önemli sonuç ‘baris süreci’ ve ‘demokratik siyaset’ döneminde AKP’nin bölgeyi Çinlestirme ve bir sömürü cenneti haline getirmek isteyen politikalarina karsi mücadelenin önemini göstermesi. Kürt isçi ve emekçilerin is ve ekmek talebi için mücadelesi ‘demokratik siyaset’ yoluyla Kürt halkinin siyasi statü, esit hak temelli ulusal mücadelesini istikrara kavusturacak ve bölgede AKP ve müttefiklerini geriletecek bir potansiyel de tasiyor. ‘Demokratik siyaset’ çizgisinin ve özgürlük mücadelesinin saglam temellere oturmasi açisindan Kürt isçi ve emekçilerinin örgütlenmesi tayin edici önemde. Tugla grevinde hiçbir ortamda bir araya gelmeyecek olan Mustazaf-Der’lisinden , korucu asiretine mensup olanina, AKP’lisinden, BDP’lisine tüm isçiler birlesmis ve ortak çikarlari için mücadeleye yönelmistir. ‘Baris süreci’nde daha da ön plana çikacak is, as talebi için mücadele Kürt halkinin özgürlük mücadelesinin sirayet edemedigi kesimlerle de birlesmenin en büyük dayanagidir.

    *Emek Partisi Diyarbakir Il Baskani