Yunanistan çoktan batti?

Yunanistan çoktan batti?

AB`yle yapilan anlasmayla Yunanistan`in, özel sektörün elindeki kamu tahvillerinin nominal degeri yüzde 50 azaltilacak. Bir sahsin ya da sirketin borcunun yarsini ödememesi normal sartlarda onun ?iflasi? anlamina gelir. Yunanistan`in ise iflasi ilan edilm

Yunanistan’in “teknokratlar” hükümeti tarafindan onaylanan son kurtarma anlasmasinin parlamentoda görüsülmesi esnasinda konusan Yunanistan Komünist Partisi (KKE) Genel Sekreteri Aleka Papariga sunlari söylüyordu:

"Kusura bakmayin, sizi onunla özdeslestirmiyorum, ama Goebbels sizi görse kiskanirdi. Büyük bir iflas geliyormus! Kiminle konusuyorsunuz? Zaten iflas etmis halkla mi? Hayir, biz kurtarilmis ve halki batirilmis bir Yunanistan istemiyoruz. [...] Sabahtan beri sürekli olarak iç savastan bile beter bir yikimdan söz ediyorsunuz [...] Devlet televizyonu dahi aniden iç savasi hatirladi [...] Vakti gelince bunlarin yanitini verecegiz. Ancak halk nezdinde böyle meseleleri gündeme getirmekten ötürü siz sorumlusunuz. Troyka`nin ve [Avrupa] Komisyon[un]un koydugu tarihlere tabisiniz. Ve size su kadarini söyleyeyim, böyle ultimatomlar dünya savaslarindan önce bile verilmedi [...] Bizi kiskirtiyorsunuz."

"Bütün gün savastan bahsetmenizi, emekliligin ortadan kalkacagini anlatmanizi, karneye baglanacagimizi söylemenizi ve daha bilmem neyi dinledik. Ve en sonunda da iç savastan bahsediyorsunuz. Simdi söyleyin, kim meseleyi tetikliyor? Bizim de bir sinirimiz var. Bizler kibariz ama aptal degiliz. [...] O nedenle halka sunu söylüyoruz: O büyük iflas gelecek; bunun avroyla mi drahmiyle mi olacagini önceden bilemeyiz."

Papariga, uzun süredir ülkemizde ve baska yerlerde gündeme gelen “Yunanistan batacak mi” sorusuna çok özlü bir yanit vermis oluyordu böylece… Yunanistan’in halki zaten batti!

Aslinda “olagan standartlara” göre Yunanistan’in ekonomisinin de iflas etmis sayilmasi gerekir. Zira anlasmaya göre elinde Yunan tahvili bulunan bankalar ve yatirimcilar, tahvillerin nominal degerlerinin yüzde 50 azaltilmasina “tamam” dediler. Mali sermayenin böyle bir anlasmaya onay vermesi ilk bakista tuhaf görünebilir. Zira, daha büyük kesintiler yapilmasi ihtimaline karsi Yunanistan’i “tahvil sahiplerinin haklarini ihlal etmek” suçlamasiyla Avrupa Insan Haklari Mahkemesi’ne vermekle tehdit edenler bile var bu para babalari arasinda… Tahminlere göre Yunan tahvillerinin yeniden yapilandirilmasina gönüllü olarak onay veren mali sermaye çevreleri, bu tahvilleri zaten mevcut nominal degerinin yüzde 30’una satin almislardi. Yani “saç kesmeye” ragmen halen kârdalar. Ama kesim islemi yüzde 30’un ötesine geçerse direnç baslayacak.

Iflas neden ilan edilmiyor?
Ancak yine de yukaridaki soruya yanit vermis olmuyoruz. Neden mali tekeller kasalarindaki 100 avroluk Yunan tahvillerini 50 avroluk olanla degistirmeyi kabul ettiler? Bir yanit, Yunanistan’in moratoryum ilan etmesinin krizin diger ülkelere de (siradakiler: Ispanya, Irlanda, Portekiz, Italya) yayilmasini istemediklerinden seklinde verilebilir. Kuskusuz daha büyük kayiplarla karsi karsiya kalabilecekleri kaygisina sahipler. Uluslararasi mali sermayenin lobi örgütü Institute of International Finance (Uluslararasi Finans Enstitüsü, IIF) biraz da bu nedenle daha 2011 Temmuz’unda Yunanistan için “saç kesme” önerisi yapmisti.

Ancak ortada bir baska büyük neden daha var. Yunan (ve baska ülkelerin) tahvillerini satin alarak ona borç veren bankalar ve diger mali sermaye gruplari, bu “yatirimlarini” çesitli bankalarda kredi temerrüdü takas sözlesmeleriyle (Credit Default Swaps, CDS) “sigortalatiyorlar”.

CDS nedir?
CDS en genel anlamda, bankalar (saticilar) tarafindan tedavüle çikarilan ve yatirimcilar (alicilar) tarafindan yatirimlarinin batmasi riskine karsilik satin alinan sigorta poliçeleridir. CDS’lerle ilgili temel sorun, normal sigorta sirketlerinin sigortaladiklari sirketlerin yükümlülüklerini yerine getirip getirmeyeceklerini denetlemelerini saglamak üzere regüle edilmelerine karsin, CDS’leri tedavüle çikaran bankalarin böyle bir denetime tabi olmamalaridir.

Hali hazirda bankalarin elinde bulunan CDS’lerin nominal büyüklügü, Uluslararasi Ödemeler Bankasi’nin sundugu Temmuz 2011 istatistiklerine göre, 22,4 trilyon dolar seviyesinde. Baska bir ifadeyle ABD’nin milli gelirinin neredeyse iki kati (ABD’nin milli geliri 2011’de 14,6 trilyon dolar düzeyindeydi). CDS’lerin de içinde bulunduklari finansal türevlerin nosyonel büyüklügü ise 707 trilyon dolar. Yunan tahvilleri de dahil, devletlerin ihraç ettikleri borç kagitlari da CDS’lerle “korunuyor”. Dolayisiyla Yunanistan’in iflasi ilan edildigi takdirde sigortayi yapanin yatirimcilara bu sözlesmelerin geregi olan ödemeleri yapmasi gerekiyor.

Iflas ilan etme “yetkisi” kimde?
CDS sözlesmelerinin gereginin yerine getirilmesi için “iflas” ilan edilmesi gerekiyor. Bir kredi olayinin iflas (borcu ödememe, yükümlülügünü yerine getirmeyecegini belirtme) olarak kabul edilip edilmeyecegine ise Uluslararasi Takaslar ve Türevler Birligi (International Swaps and Derivatives Association, ISDA) karar veriyor. ISDA yönetimi dünyanin en büyük bankalarinin temsilcilerinden olusuyor.

Bir baska veriyi daha aktarirsak, dünyanin en büyük bankalarinin yönettigi bir kurulusun elindeki bu yetkinin anlami daha iyi anlasilabilir. ABD’nin Tedavüldeki Para Müfettisligi’nin raporuna göre toplam CDS’lerin yüzde 95’i bes bankanin elinde bulunuyor. Bunlar JP Morgan Chase, Citigroup, Bank od America, HSBC ve Goldman Sachs.

Yani bir “kredi olayi”nin iflas olarak degerlendirilip degerlendirilmeyecegini belirleyen kurumu yöneten bankalarla, bir kredi anlasmasini iflasa karsi sigortalayan bankalar ayni mali tekellerden olusuyor.

Konuyla ilgili The Market Oracle adli internet sitesinde bir makale yayimlayan Rudy Avizius, “Eger her ay aldiginiz konut kredisinin yüzde 50’sini öderseniz, ayni bankalar çabucak iflas etmis oldugunu açiklar. Ama bankalar, anlasmayi sigortalayanlar oldugunda kurallar bir hayli farkli oluyor” diyor.

Yunanistan’in iflas ettiginin açiklanmasinin iskambil kagitlarindan yapilma evi çökertebilecegini vurgulayan Avizius, eger ev çökerse bankalarin derhal ödeme aczine düseceklerine isaret ederek, “paranin efendileri iste bundan korkuyorlar” diye devam ediyor..

Avizius aslinda çoktan iflas etmis ve faturasi da emekçilerine çikarilmis olan Yunanistan’in borçlarini geri ödeyemeyeceginin ilan edilmesinin ne anlama gelecegini ise su sözlerle özetliyor:

“Bu [finansal ] türevleri satarak kazanilan paralar, bugün Wall Street’te gördügümüz muazzam kârlari ve primleri açikliyor. Paranin efendileri bu dalavereden akil almaz kârlar elde ettiler, ama simdi bu düzenegin çözülmesinden ve belesçiliklerinin sona ermesinden korkuyorlar. Bu bankalarin yaptiklari sistemi öylesine asiri bir noktaya tasidi ki iskambil kagitlarindan yapilma bu kule, simdi 11 milyon nüfuslu küçük bir ülke tarafindan yikilma tehdidiyle karsi karsiya. Eger iflas ilan edilseydi Yunanistan bütün dünya ekonomisini çökertebilirdi. Iflas ilan edilseydi bundan kaynaklanacak ödemeler dünya çapinda, Lehman’in çöküsünü ufak gösterecek ölçekte banka iflaslariyla sonuçlanan bir zincirleme reaksiyona neden olurdu.”

Devletleri ve ordulari yönetenlerden önce parayi yönetenler bulusacak
Avizius makalesini bu yil içerisinde gerçeklestirilecek önemli uluslararasi toplantilarin takvimini aktararak sürdürüyor:

- ISDA’nin 27. Yillik Genel Kurulu Chicago’da 30 Nisan-2 Mayis arasinda yapilacak,
- 19-20 Mayis tarihlerinde yine Chicago’da G8 zirvesi gerçeklestirilecek ve
- 20-21 Mayis’ta ayni kentte bu kez NATO zirvesi yapilacak.

Sirf bu takvime bakarak kapitalizmin altyapi-üstyapi iliskileri üzerine bir degerlendirme yapilamaz mi?

(soL-Ekonomi)