O günden bu yana benim için yasam dondu, eglence dondu, nese dondu, is-güç, geçmis, gelecek her sey dondu, oglum disinda keyif aldigim ne varsa hepsi dondu kaldi” bu sözler yillardir gözaltinda kaybedilen oglu için adalet arayisini sürdüren bir anneye ait.
10 Agustos 2004 yilinda tatil için gittigi Kirklareli’ne bagli Igneada’da gözaltina alindiktan sonra kaybedilen Tolga Baykal Ceylan’in annesi Kadriye Ceylan, yillardir saçinin bir teline dahi kiyamadigi, “Sakali kinalim” diye sevdigi oglunun akibetinin ne oldugunu soruyor. “Kaybedilmesinin ardindan bana biraktiklari hayali sürekli ‘beni bul anne’ diyor. Iste bu asktir, hatiralaridir, geçmiste kalan gülüsüdür, beni hayatta tutan” diye tarif etmeye çalisiyor; Tolgasizliga alismadan, onu kaybedenlere inat nasil ayakta durmaya çalistigini. “ ‘Zaman her seyin ilacidir’ diyorlar ya iste bu söz kaybedilen evladini bekleyen ana yüregine hiç uygun düsmüyor. Tam tersine, kayip evladin pesinden akip giden zaman ve o zamanda ki aci bekleyis ilaç degil zehir oluyor ana yüregine” diyor anne Ceylan ve oglunu kaybedenlerle onlari koruyanlari uyariyor: “‘Analigin politikasi olmaz diyerek baslamisti Basbakan. Analar politika yapsa ne olur yapmasa ne olur. Ama bir gerçek var ki, bir ananin ahi yedi kusak birakmazmis zalimin yakasini”.
‘JANDARMA BILGILERI GIZLEDI’
Istanbul Teknik Üniversitesi ögrencisi 24 yasindaki Tolga Baykal Ceylan, Igneada’ya ulastiginda annesini arayarak Igneada’da oldugunu söylüyor. Sonraki birkaç gün daha süren telefon görüsmelerinin ardindan anne Ceylan, bir daha oglundan haber alamiyor. Anne Ceylan, 12 Agustosta Demirköy Jandarma Karakolunu arayarak kayip ihbarinda bulunuyor ancak burada Jandarmanin tehdidi ve savcinin ilgisizligiyle karsilasiyor. Sonrasinda jandarma anne Ceylan’i tekrar arayarak deniz kenarinda Tolga’nin valizini bulduklarini söylüyor. Anne Ceylan, çamasirlarin küf koktugunu ve islak oldugunu farkediyor. Karakol yetkilileri Ceylan’a, bir kayikçinin kayigini çalarak Bulgaristan’a kaçtigini, kayikçinin kayip kayik basvurusu yaptigini söylüyor. Ancak kayikçiyla görüsmek istedigini söyleyen Ceylan’in bu talebi reddediliyor. Daha sonra kayip kayik basvurusu Tolga’nin adadan ayrildigi söylenen günden 6 gün sonra yapildigi ortaya çikar. O gün Disisleri Bakanligi’ni ve Bulgaristan Türk Elçiligi’ni arayarak Tolga’nin fotograflarini faksliyor anne Ceylan, daha sonra da Igneada’ya bagli bütün köy muhtarlarini ariyor. Igneada Begendik köyünün muhtarinin ogluyla görüstügünde de Tolga’ya ne olduguna dair cevaplara bir adim daha yaklasiyor. Köy muhtarinin oglu, Tolga’nin köye geldigini, yabanci oldugu için karakola haber verdiklerini söylüyor. Karakolun da alip meydana getirip birakin dedigini bunun üzerine Tolga’yi bir arabayla meydana biraktiklarini söylüyor konustugu kisi ancak daha sonra ne oldugunu anlatmiyorlar. Anne Ceylan, jandarma tarafindan bu bilgilerin kendisinden gizlendigine dikkat çekiyor.
DOSYA SAVCI SAVCI DOLASTIRILDI
Tolga’nin dosyasi Demirköy Savciligi tarafindan 2006 yilinda ‘resit oldugu’ gerekçesiyle kovusturmaya yer olmadigina karar verilerek aileye teblig edilmeden kapatiliyor. Oglunu bulmak için devletin tüm kurumlarina basvurdugunu söylüyor anne Ceylan ve çaldigi her kapinin yasadigi belirsizligi bir kat daha arttirdigini söyle anlatiyor: “Kah alay konusu edildim, kah hakaretlere maruz kaldim, kah umutlandirildim. Bu kapilarda kibirli bakislar, yalanci yüzler, alayci gülüsler de gördüm, asagilayici sözler de duydum. Ancak söylemeliyim ki hiçbirisi umut veren sözler ve pesinden gelen aldanislar kadar canimi acitmadi”. 2011 yilinda Basbakan Erdogan’in talimatiyla dosya yeniden açiliyor ancak anne Ceylan sorusturma dosyasini talep ettiginde ‘fotokopi çektirme imkanimiz yok’ denilerek dosyanin bir kismi veriliyor. Anne Ceylan eline geçen belgelerde oglunun faillerini yargilatacak delillerin olmasina ragmen dosyanin halen hazirlik asamasinda bekletildigini söyleyerek söyle devam ediyor: “2011 yilinda oglumun kaybedilisiyle ilgili ifade veren itirafçilar ortaya çikmis ancak onlarin itiraflarini içeren dosya da savci savci dolastirilmistir”.
‘BENI BIR YALANA INANDIRMAYA ÇALISIYORLAR’
Basbakan Erdogan’in talimatiyla TBMM Insan Haklari Komisyonu bünyesinde kurulan alt komisyonun ilk anda kendisi için bir umut yarattigini ancak, Komisyon Baskaninin, Tolga’nin gözaltinda kaybedildigine dair delillerin bulunmasina ragmen “Tolga’nin karakolda kaydi yok, gözaltina alinmamistir” demesi üzerine umutlarinin yerle bir oldugunu anlatiyor anne Ceylan. 2010 yilinda bu kez de Tolga’nin Bulgaristan’a geçtigine inandirilmaya çalisildigini belirtiyor anne Ceylan, ortaya çikan bir yigin belge ve itirafla oglunun Hükümetin idare ettigi erklerinin de bilgisi dahilinde kaybedildiginin ortaya çiktigina dikkat çekiyor. Komisyonun açikladigi bilgilerin de Tolga’ya kurulan tuzagin kilifi oldugunu ileri sürüyor anne Ceylan, “Bize umut verenler kurduklari komisyonlarin ise yarayip yaramadigini gördüler mi acaba yoksa kirli bir pazarliktan mi ibaret sadece” diyerek Hükümete tepki gösteriyor. (Istanbul/EVRENSEL)
‘BENI DE MI KAYBEDECEKSINIZ’
Demokrasi söylemlerinin havada uçustugu bir dönemde bütün deliller ortadayken hâlâ Tolga’nin kaybedildigi gerçeginin karanliga büründürülmesinin ürkütücü oldugunu belirtiyor anne Ceylan, Hükümet yetkililerine seslenerek “Ben gerçegi istiyorum. Gerçekten oglumun akibetini ortaya çikarmak istiyorlarsa, gerçegin agzi o dönemde görev yapan kolluk güçleridir. Jandarma uzm. çvs. Altan Apak konusturulmalidir” diyor. Gerçegin er ya da geç ortaya çikacagini vurguluyor anne Ceylan ve sözlerini söyle sürdürüyor: “Ben yasamim devam ettigi sürece mücadele edecegim. Soruyorum beni nasil kaybedecekler? Yalnizlastirarak mi, ötekilestirerek mi yoksa iftiralarla mi? ”
‘BENIM ANNEMCUMARTESI’
Adalet mücadelesinde yalniz degil anne Ceylan, o ayni zamanda bir Cumartesi Annesi. Diger kayip yakinlarinin acilariyla, yasadigi evlat acisini, belirsizligi, dertlerini, üzüntülerini ve en önemlisi mücadelesini birlestirerek her cumartesi Galatasaray Meydanindan oglunun hesabini soracagini haykiriyor.