Tarih: 01.01.2018 00:00

Lazlar paketin neresinde?

Facebook Twitter Linked-in

Lazlar paketin neresinde?

Laz  Enstitüsü  Yönetim Kurulu  üyesi  yayinci yazar  IsmailBucaklisi, asimilasyonla kaybedilen zarari ‘hasta bir insan  hemen kosmaya baslayamaz’ diye tarif ediyor. Bucaklisi, Lazca yer  isimlerinin  iadesi ve  derslerinyayginlastirilmasinin sart oldugunu vurguluyor.


Demokratiklesme  paketini Lazlar açisindan nasil degerlendiriyorsunuz?

Genel olarak olumlu ama elbette eksikleri olan bir  adim. Öncelikle yer  isimlerinin  iadesi meselesi var. Bunun nasil degistirilecegi belli degil. Yer  isimleri degistirilirken  halkasormadilar.  Iade edilirken  halka mi  sorulacak, nasil bir düzenleme yapilacak? Bence yer  isimlerinin kayitsiz sartsiz  iadesi gerekiyor.  Insanlar köylerinin  isimlerinindegistigini nüfus  dairesine gittiklerinde ögrendi. Bu asimilasyonun bir  parçasiydi. Kimsenin ne oldugunu anlayacak  zamani olmadi. Sehirle iliski  kuruldukça,  egitim  seviyesi arttikça yasadiklari sürecin de farkina vardilar. Karadeniz’de bütün köylerin  isimleri degistirildi, adi degistirilmemis köy yok.  Son 10-15  yildir mahallelerin  isimlerinin de degistirilmesi politikasi uygulaniyor. Mesela Tuna Mahallesi diye bir yer var. Karadeniz’de Tuna Mahallesinin ne  isi var denilmiyor. Bu degisim de mahallelere  yollarin girmesiyle  yasandi. Lazca  isimler  Türkçe oldu, Lazcalari unutuldu. Bir de Karadeniz sahil  yolu yapilinca tabelalar artti, o süreçte de  yeni  yeni isimler  verildi.


Lazca bu kosullar altinda nasil  yasadi? Dili nasil korudunuz?

Lazca, UNESCO tarafindan tehlike altinda kabul edilen bir  dil. Yer  isimlerinin ve soyadlarinin degistirilmesi, evlerde dilin  kullaniminin azalmasi Lazcanin kaybolmasi tehlikesini de arttirdi. Soyadlari  Türkçelesti, yer adlari  Türkçelesti, Lazca  ister  istemez silindi.  Yeni kusaklar giderek unuttu. Bu sene demokratiklesme  paketi  açiklanmadan evvel Lazca  dersler basladi Arhavi ve Rize’de. Bu tip açilimlarin  psikolojik  etkisi oluyor. Su anda bes tane  sinif var ama bunun olumlu anlamda çok ciddi  etkisi  yasandi.  Dersler seçmeli ama ne olursa olsun bir okulda Lazca  dersin baslamis olmasi  insanlar için çok önemli. Lazcanin terk edilmesi ya da unutulmasinin bir nedeni de  okulda basarisiz olma tehlikesiydi. Lazca  konusan  çocuklar baskiyla karsilasiyordu. Asimilasyon çokboyutlu. Genel bir Karadeniz tanimi yapilirken Karadeniz’i olusturan ögeler silindi. Karadeniz müziginde de bu böyledir. Kazim Koyuncu’nun söyledigi Lazca sarkilar mi Karadeniz müzigi, Hemsince, Rumca, Gürcü  müzikleri mi? Bunun tanimi  özellikle yapilmadi. 
Uzun bir süre Lazcanin varligi da kabul görmedi degil mi? Karadeniz’de çokdilli bir  hayatoldugu gerçegiyle  son 10  yildir  yüzlestik. 
Bir örnek vermek  isterim, Lazca  dersler baslamadan evvel Lazca müfredat olusturup bir resmi  kuruma gittim. Karsimda oturan birisi bana “Neyin müfredatini  veriyorsunuz?” diye sordu, ben “Lazca” deyince “Lazca diye bir  dil yok ki, ben dilbilimciyim biliyorum” dedi.  Sonraona  yasadiklarimizi anlattim ve ögrendim ki,  konustugum insan bir  profesör.  Düsünebiliyormusunuz, birakin  halkin içinde,  üniversitelerde dahi Lazca diye bir dilin varligi bilinmiyordu. Gizlenmis bir  konuydu.  Insanlar bizim  konustugumuz dili “çideyrum geleyrum’dan ibaret saniyor. Bunca  zaman kendimizi anlatmamiza izin  verilmedi.  Sinemada,  tiyatroda, yayincilikta  sesimizi duyurabilecegimiz  alanimiz yoktu. TRT ya da  özel  televizyonlar ne anlattiysa bunu bildiler.  Insanlarin kendilerini ifade edebilecegi  zamanda  baski basladi. Renklilik ifade edilemedi.


Lazcanin  etkisini  en çok kaybettigi  dönem ne  zamana denk  gelir?

Televizyonun yayginlasmaya basladigi zamanla asimilasyon  hizlandi. Ondan önce yine de dil evde, mahallede  konusuluyordu. 70’lerden sonra ciddi sehirlesmeyle beraber iyice azaldi. Lazlar  Istanbul ’a geldikçe de dil azaldi. Sistemin ideolojik tarafiyla bir okulda, bir askerde karsilasiliyordu. 70’li, 80’li  yillara kadar hiç Türkçe bilmeyen bir  çocuk okula gidebiliyordu, simdi böyle bir durum yok. Anne babalar baski yapmaya basladi. Evde de artik ögretilmiyor. Bir de aksandan dolayi asagilanma sorunu var, Laz fikralari üzerinden de bir asagilanma söz konusu. Lazlik aptallikla esit görülüyordu. Insanlar birbirini “Laz misin?” diye asagiliyor. Bunlari biz yaratmiyoruz, bu asimilasyonu ortaya koyanlar yapti. Demokratiklesme paketini olumlu bulmamin bir nedeni de nefret suçlari meselesini  gündeme getirmesi. Istanbul Kadiköy’de bir dershane “Laz uçar da kaz uçmaz mi” diye sinav sorusu hazirliyor. Bu basli basina irkçi, soven, her türlü insanilikten uzak bir anlayis vardi. Nefret suçlarinin  gündemegelmesi bunu önlemesi açisindan kiymetli.

Lazca sadece bu topraklarda yasiyor

Su anda Lazcanin durumu nedir ve anadille egitimle yasanan sikintilar asilabilecek mi?

Türkiye ’de 100 bin civarinda çok iyi Lazca bilen ve konusan insan var. Sayi 200-300 binlere çikabilir. Lazcanin bir özelligi var, Türkiye disinda hiçbir yerde konusulmuyor. Sadece Gürcistan’da bir köy var konusan. Lazcanin üniversiteye girdigi Türkiye disinda bir yer yok. Bu topraklarda yasiyor, tutunabilecegi baska bir dal yok. Tek tutunabilecegi dal Türkiye’de. Devletin Lazcaya sahip çikmasi gerekiyor. Anadilin yok olmamasi için devletin destegi sart. Anadilde egitim meselesinde böyle bir finans kaynagini devletten baska kim saglayabilir? Hadi bunu sagladiniz, sürekli hasta tuttugunuz birini birden ayaga kaldiramazsiniz. Basinin, akademinin devletin Lazcaya sahip çikmasi gerekiyor. Dilin terapiye ihtiyaci var. Devletin okullarda yayginlastirmasi gerekiyor. Sapanca’da, Yalova’da Akçakoca’da da yayginlastirilmasi ve çocuklarin yönlendirilmesi gerekiyor. Bu tek basina Lazlarin asabilecegi bir süreç degil.

 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —